bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

şarkıcılıktan yönetmenliğe

gulsey | 17 April 2009 09:59

Yakın tarihimize ”kimler geldi kimler geçti” özlü sözü ile bir dem vurmak istedim. Benim ilgimi çeken, istikrarlı çıkışı ile şimdinin yeni nesil yönetmeni Mahsun Kırmızıgül . Kırmızıgül geldiği yeri, yaşadığı toprakları, gördüğü eğitimi inkar etmeyen katışıksız bir Anadolu çocuğudur.Tabirim buraya cuk oturacak sanırım, tırmalayarak basamakları çıkmıştır.Bana sorarsanız ben hayranı değildim, ta ki şu filmleri ard arda gözümüze sokana kadar.

İlk duyduğumda Beyaz Melek adlı filminin tutmayacağını düşünmüştüm. Hatta salonu kırolar doldurur, huzurlu bir şekilde seyeredemem diye televizyona düşerse izlerim dedim.Yakın çevre eş, dost, akraba gidince, filmle ilgili memnuniyet ve övgü dolu sözleri duyunca, dayanamadım koştum. Koştuğuma deydi. Filmin başından sonuna emeği geçen ve beni ağlatan herkese çok teşekkür ederim. Duyarlı bir toplum olma adına harika bir eser olmuş. İnsanlar artık sosyal mesaj kaygısı verebilmenin telaşına düştü.Toplum bilincinin oturabilmesi için daha bu alanda çok yorulmamız gerek.

Mahsun’un müziğini sevmezdim ama içinde ki insan sevgisi beni çok cezbetti. Her koşulda dinlemeye hazır ve nazırım. Son filmine gitmek için sabırsızlanıyorum.En kısa zamanda seyretmeniz ve güneşi görmeniz ümidiyle.

suç ve ceza.

taha3045 | 16 April 2009 16:22

Biraz geçmişten bahsediyorum, nezarethanelerin henüz çok insani olmadığı, göz altı süresi, bedava baro avukatı, kamera sistemi gibi yeniliklerin uygulamaya geçtiği ama henüz her polis merkezinde uygulanmadıgı dönemlerden.

Oturulacak yer olmayan,buz gibi ama her saniye dolup taşan hiç boş kalmayan nezarethanelerden. Nezarethane ne kadar kötüyse içi o kadar dolu, yankesicisi,kapkaççısı, sarhoşu,hapçısı tıka basa dolu. Kadınlarla erkekler bir araya konmuyor, kadınlar Dolapdere’nin, Kasımpaşa’nın, Hacı Hüsrev’in yankesicileri, hapçıları onlar biraz daha iyi durumda yakınları battaniyelerine kadar getiriyor, gece sabaha kadar yiyip ,içip şarkılar söyleyerek yatıyorlar. Erkek gözaltındakiler sürekli ayakta, kimi öksürüyor kimi sigara istiyor …Alışamamıştım nezarethanelere, hapishane yine insanca ama burası dört duvar taş diyordum. Ama göza almışlar orada kalmayı, duvarlara yazılar kazınmış hala gözümün önünde, kimisi sevgilisinin adını, kimi kendi adını, kimisi kimbilir kaç kere gelmiş her gelişinde tarih atmış. Kemerlerine kadar alıyoruz bu duvarları neyle kazıyor bunlar şaşırıyor insan. Duvarlar da kanla bile yazılar var, bazısı komik bazısı kızdırıyor bazısı güldürüyor.

unutulan lezzet gramafon

gulsey | 16 April 2009 15:24

Anneciğimin hayatta çok fazla arzuları olmamıştır.Evlatları onun en büyük arzusuydu.Geriye dönük baktığımda eskilerin bizden daha şansız olduklarını düşünüyorum. Gençliklerini evlat ve koca için harcadıklarını,önlerine gelen neyse ve ne kadarsa onunla yetinmek zorunda kaldıkları hepimizce malumdur.Eğlence anlayaşı Bedia Akartürk ve gramafonuydu.Annemin televizyondan hiç hazmetmediği tam aksine vazgeçemediği taş plakları vardı.Onlar salonumuzun baş köşesini işgal ederlerdi.Dolabın üzerine itina ile gramofonun revaçta olduğu yılların ünlü sanatçıları Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses, Zeki Müren’in plakları dizilirdi.Sıra hiç bozulmaz altında ki dantel örtü hiç kırışmazdı.Şimdiye döndüğümüzde gramafonun ne olduğunu bilen gençlik çok azaldı.Benim gibi merakı ve tutkusu olan bir ebeveyne sahip gençler hatırlayabiliyor.

kumbarayı kırdık

nazokiraze | 16 April 2009 14:40

Son iki aydır kumbarada para biriktiriyorum, kızıma aşılayamadığım şeyi ben kendim uyguluyorum, üstelik kumbaram kapıdan girer girmez hemen girişte konsolun üzerinde, böylece çok yakın arkadaşlarım bile gelince ulan giriş paramızı atalım diye mutlaka bozuk para atarlar kumbaraya:) Kumbaradaki para kızımın aylık okul kurs parasını falan ödüyor.

Ama aklımda hep eski kumbaralarım var, şimdikiler cicili bicili, üstelik kilitli ne anladım ben bozuk lazım olunca kilitle kolayca açabilecegim kumbaradan. Dolana kadar açılmayan ancak dolunca yere patlatıp kırılarak açılan eski konserve kutusu vari çirkin kumbaralarımı özledim. Hani içinden para araklamak için cımbız kullandığımız demir kumbaralardan hatta bankalara ait olan kumbaralardan ,kumbara gibi kumbaralardan .Birde domuzlusu vardı onların.

SİYAH LÂL(e)

sevde837 | 16 April 2009 10:52

Siyah soluk, bir beyazın teninde
Dokunuşları inkar, adımları isyan!
SİYAH bir LAL her vuruluşu…
Ayak tabanları pembe, ayaları pembe…
Yüreği pembe…
Gizil bir öğrenme kuyuya söylenmiş sır.
İniltilerin sazlıklardan Ney’e dönüşümü…
Bir ruh, Adem olmuş secdede
Ey Saki!
Sun SİYAH LAL’İ sükunet bulsun LÂLEZÂR!

15/O4/2009