bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Cam Sandık

admin | 26 March 2011 03:32

Vazgeçtim! Kelimelerden, anlatmaktan, yorulmaktan, çırpınmaktan. İçimde kendimi ve acılarımı, camdan bir sandığın içine kilitledim. Hala oradalar, kıpkırmızı ve can acıtıcı. Bambaşka bir kimliğe mi büründüm? Hayır. Vazgeçtim… Evet, anlatmak istediğim bütün hikayelerimden. Öyleyim işte! Olması gerektiği gibi. Mutlu muyum? Ama hayır! Vazgeçtim sorulardan da! O cam sandığın içinden bana bakan aslım’a, öyküler anlatıyorum… Kitaplardan, insanlardan. Sevdiği görüntüleri gösteriyorum ona, sevdiği sesleri getiriyorum. Oyalıyorum, oyalıyorum, oyalıyorum!
Yo ağlamıyorum.Derin bir melankolinin içinde de değilim. Ama nasılım?… Bilmiyorum.

Beni tanıdıklarını zannedenlerin benim için kafa yormasını da, anlayamamış olanların da anlamasını istemiyorum!Öyleyim işte… Olması gerektiği gibi. Bundan sonra bütün o sıradan şeylerine, sıradan karşılıklar vereceğim… Hepsi bu!

TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİRİM

admin | 25 March 2011 23:24

TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİRİM

Bu hafta okuduğum kitaplardan biri: M.Rauf ATEŞ’e ait. Kitap: “Teşekkürü Bir Borç Bilirim” ismini taşıyor. Kitabın yazarı aynı zamanda aylık ekonomi ve iş dergisi Capital’in Yayın Direktörü. İşinin adamı olmak isteyen herkese kitabı ve dergiyi tavsiye ediyorum.

Kitap okurken dikkatimi çeken yerlerin altını çizmeyi severim. Ben bir kitabı okuyorsam o kitapta iz bırakmalıyım. O kitabın sayfalarından bu faninin geçtiği anlaşılmalı. Ve o kitap ben de iz bırakmalı. Kitaptan dikkatimi çeken yerlerin bir kısmını yorumlayarak sizlerle paylaşmak istedim:

Şu apaçi dansı dedikleri…

admin | 25 March 2011 22:25

Günümüz Türkiye’sinde her zaman bazı yeniliklere açık olmak gerektiğini artık yavaş yavaş öğreniyoruz. Fakat bazı yenilikler var ki bunları dans alanında eskiden olan dans figürlerine göre daha yozlaşmış bir halde görüyoruz malesef. Apaçi dansı da bu dansların başında geliyor. Öncelikle şunu belirtelim, Apaçi dansı Buca’da bir asker uğurlama esnasında çıkmış bir düzensiz hareketlerden oluşan bir dans. Apaçi’nin anlamı kızılderililerden geliyor ve bizde kullanılma sebebi ise saçlarını üçgen gibi diken (kızılderili tüyleri gibi) gençlerden geliyor. Malesef bu durum, tekdüze bir müzik ile bağdaştırılıp bir dans üretilmiş ve tutmuş. Bu gibi dansların kültürümüzde yeri olmamasını temenni etmekle beraber, kısa bir süre de olsa ülkemizde benimsenmesinin bir zararı yoktur diye düşünüyorum.

Gerekli gereksiz siteler falan

admin | 25 March 2011 20:48

Son günlerde sürekli girdiğim sitelerin dışında dolaşayım dedim nelere denk geldim arkadaş, yok yok porno siteleri, garip oyunlar, otopsi fotoğrafları değil kastettiğim onlar yıllardır var, söyleyecek pek lafım yok . Çok gerekli mi , çok gereksiz mi bilemediğim ,güldüğüm, şaşırdığım veya beğendiğim siteleri burada paylaşayım dedim gerçi arama aparatına güvenerek hareket ediyorum ama olsun, Allah sonumuzu hayır etsin. İşte vaktimi harcadığım linkler .

Eski Bir Masal…Aşk!

admin | 25 March 2011 16:29

Yine sigaramın dumanı dağılıyor, küçücük odama…hala buradayım şaşıtıcı!

Çocukluğum, deli çağlarım hepsi sinmiş duvarlara.Çok şey değişti, o pembe hayallere rağmen.Ve ben…ben çok değiştim.Büyüdüm artık.Dudaklarımda, acıyla yoğrulmuş olgun bir gülümseme var.

İlk yağmur…

admin | 24 March 2011 16:05

İlk yağmur düştüğünde nasıl da sevinmiştim. O zaman İbrahim daha 10 yaşlarında idi. Ben ise taze bir fidandım. Yağmur tüm bedenimi ıslatmış, her yerimden damla damla yere dökülüyordu. Ara sıra İbrahim yanıma gelir benimle konuşur, kendince bana derdini anlatır sonra su vererek vedalaşırdı. Kendinin anlattığı kadarı ile biliyorum, annesini kaybetmiş bir müddet sonra da babası başka biriyle evlenmişti. Ablası Ankara da okuduğu için İbrahim evde yanlızdı.Yine birgün benimle dertleşmeye gelmiş.Belli ki canı çok sıkılmıştı. Yanıma oturdu ve anlatmaya başladı.”Çok sıkılıyorum gonca,canım çok sıkılıyor.Babam bana kardeş geleceğini söyledi.Ben gelmesini istemiyorum.Ablam bana yeter, hem okulu bitirince beni yanına alacak, söz verdi.

Yüzleşme

admin | 23 March 2011 09:36

– Hatırladın mı beni?

Yüzünün yumuşak hatları çocukluğunun yuvarlak suratından kalma. Aslında taş gibi sert. Kaskatı. Bakışlarıyla yüzünün bu derece tezatlığı… Tanıdık. Kendime benzer başka şeyler arıyorum suratında, yüzünde geziniyor gözlerim. Acaba gülerken nasıldır? Bakışları sakinleşir mi, dinginleşir mi? Biraz daha bana bezer mi? Her insan güldüğünde yumuşar yüz hatları…ağlar mı, hiç ağlamış mıdır? Arkamdan ağlamış mıdır?

– Konuşmalıyız seninle, bu şekilde susarak benden kaçamazsın.

Sevgili !!!

admin | 22 March 2011 14:31

Biliyorum hiç söylememeliydim seni sevdiğimi. Nerden bilebilirdim ki sevgiyi hak etmediğini. Ben zaten senin hak ettiğin için değil sevmek istediğim için sevmedim mi?

Zaten hiç seni seviyorum demedim sevgili. Söylediğim sözleri ben söylüyormuşum gibi duymadın çünkü. Hep o vardı aklında. Ben seviyorum dedikçe gülümsüyordun ya hani. Meğer hep gözlerindeymiş onun hayali…

Keşke sevgili, keşke bir kez de benden dinleseydin ağzımdan çıkan kelimeleri. Keşke bana baktığında sadece beni görseydin. Keşke başka hayalleri bedenime gömmeseydin…

Elif Şafak

admin | 21 March 2011 13:26

Daha önce yedi roman yazan, Türk Edebiyatı’nın en kısa sürede en çok satan kitabı “Aşk” ile adını dünya çapında duyuran ve her kitapta yeni bir dünyayı keşfetmeyi amaç edindiğini söyleyen Elif Şafak, ülkemizin en çok okunan ve dolayısıyla en çok tartışılan isimlerinden biri.

Nuri Bilgin ile Şafak Akayman’ın kızları olarak (Bilgin o sırada felsefe doktorasını yaptığı için) 25 Ekim 1971 tarihinde Fransa, Strasbourg’da dünyaya gelen Elif Şafak, kısa bir süre sonra anne ve babasının ayrılma kararı alması ile annesinde kalmaya başladı. Hala Ege Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı olan Bilgin’in İzmir’e dönmesi yüzünden uzunca bir süre babasını görmeyen Elif, Bilgin’den sekizinci yaş gününde gönderdiği tebrik kartına dek haber alamadı. Diplomat olan annesi Şafak ile yaşayan Elif, ilkokula İspanya, Madrid’de başladı; Amman’da devam etti. Bu okulda okuyan tek Türk olan Elif, ilk zamanlarda oldukça zorluk çekti. Daha sonradan anlattığına göre Şafak, okuldaki en iyi arkadaşı Hint Kiran’mış ve Mehmet Ali Ağca‘nın Papa’ya suikast düzenlediğinin ertesi günü okula gitmekten çekinmiş.