http://www.muhalifler.com/index.php?haber=81
uncategorized hakkında tüm yazılar
Domuz gribini internetten takip edin
korocop | 02 May 2009 11:00
http://www.beyazonluk.com/gezgin/182-domuz-gribini-internetten-takip-edin.html
Hürriyet okur yorumları kimi temsil ediyor?
Anthro | 02 May 2009 10:26
http://www.taraf.com.tr/makale/5252.htm
1 Mayıs’ta Taksim’deler
kakariku | 01 May 2009 17:57
http://hakimiye.blogspot.com/2009/05/1-maysta-taksimdeler.html
Hafif Bülten Mart-Nisan 2009
filozofi | 01 May 2009 17:03
–Kelly-Hopkinsville Olayı(mab)
–Pembe ÜÇGEN(ookksijeenn)
–Frank Lloyd Wright…(buklet)
–Bakire kraliçe(nazokiraze)
–Oksibenzon(absynthe)
–Dünyanın En Ünlü Kütüphaneleri(turkman)
–Yeni Başlayanlar İçin Evrenin Büyüklüğü(mabl)
–Mimar Sinan’ın kafatası!(wolf)
–Kunstkamera; Tuhaflıklar ve Acayiplikler müzesi(turkman)
–Başucumuzda neler vardı(mhbbslmn)
–Hiroşima Sevgilim: MARGUERITE DURAS(queennothing)
–CSI Etkisi (Sendromu)(mabl)
–BAĞIMSIZLIK SORUNU(teacher07)
–MİZAH & KARİKATÜR(akoni)
–0,40 m2‘lik Bir Alanda 50 kg Patates Yetiştirme Tekniği(dizzydazzy)
domuz gribi modası
morfik | 01 May 2009 13:02
http://www.haber3.com/gallery.php?id=7944&no=1
Kulağından Sonra Göbeğini De Yeriz Kuzunun
Siradanbiri | 01 May 2009 11:40
Bir göbek ki festival bile yapılıyor uğruna
Morchellaceae ailesinden, kaynaklara göre elli civarı türe sahip bir mantar kuzu göbeği.
Onu uğruna festivaller yapılacak kadar baştacı etmemizin bir nedeni var elbette.
Her şeyden önce doğanın bizlere ender verdiği bir hediyesi. O yüzden ( en azından bana göre ) epey fiyatlı. Kilosu 50 ytl civarındaydı en son.
Çam ormanlarını sever, ilkbaharda yağmurlardan sonra ağaç diplerinden selamlar bizleri.
Omlete eklenebilir, çorbası yapılır ve sosu ile bonfile iyi gider diyor mantardostları.
Kuzu göbeği Fransız mutfağının da oldukça tercih edilen bir öğesi.
Venezüella’lı Ama Türk Üniformalı Savaşçı:Nogales Bey
deLe | 01 May 2009 11:16
http://forum.e-tarih.org/showthread.php?tid=531
Sistine Şapeli gölgesinde yontulan Michelangelo
kumsacli | 01 May 2009 11:09
Tarihe adını mermerin içine hapseden Michelangelo, taşı değerli kılarak bizim önümüze yenilmeyen yemek olarak sunmayı başarılı kılmıştır.… Ruhunun derinliklerine işleyen sanat aşkını mermerin soyut alevinde yakıcı hale getirdi…
1475 yılının somurtkan bir Mart gününde gözlerini İtalya’da açtı. Oyuncakları çekiç ve taştan oluşuyordu. Adımlarını atmaya başlaması ile ilk yapıtlarını babasından gizlice Ghirlandio adında fazlaca namı olmayan bir heykeltıraşın atölyesinde vermeye başladı. Ustasının hala aynı kalıplara hakim olması ve dışına çıkamaması üzerine asi ruhuna fresk tekniğinin anahtarlarını öğrettikten sonra ayrıldı. Michelangelo omuzlarında saklı kalan kanatlarını açmaya başlamıştı. Ünlü “Bahçe Okulu’na” adım atmasıyla içinde saklı kalan ışığı parıldamaya başladı. Bembeyaz heykellerle çevrili bu bahçede eli ile dokundunda soğuk taşın verdiği hissi başka hiçbir şeyde bulamıyordu.
Yaşının ilerlemesiyle yükselmenin verdiği haz sayesinde yarattığı eserlere talep olduğunu farketti. Çok fazla dile gelince eserleri, zengin soylu kesimin ve Papaların kulağına fısıdanarak sipariş yöntemine dönüşüverdi. Kiliselerde Michelangelo fırtınası esmeye başladı. İlk sade ve içe kapanık eseri “Pieta” oldu. Michelangelo’nun imzasının devamını “Davut” sahiplendi. Daha sonra “Cascina savaşı”nın kudretinin sadece düşüncede kalmaması ve resmedilmesi için büyük bir iş sahiplendi. Ama bu çalışma sonuçsuz kalmıştır. Sonrasında Papa II. Julius, Vatikan’daki sistine Şapeli (Cappella Sistina) kubbesini süslemesini önerdi.
seninle
orece | 01 May 2009 11:01
Bir mum işiginin altında düşünmek seni
Yalnızlıgı tek başına yaşamak karanlık gölgelerde
is kokusu aşk kokusu sensizliğin kokusu karışıyor birbirine
Alamıyorum kendimi senin hayalini kurmaktan eskisi gibi