bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

TARKAN

Harlemsaray | 26 May 2009 17:17

http://tr.wikipedia.org/wiki/Tarkan_Teveto%C4%9Flu

TACİZ MAĞDURU ERKEKLER

nacak | 26 May 2009 16:42

Taciz …Fiili , sözlü , yazılı , psikolojik ….Belki onlarca çeşidi var tacizin .Ama kadınlar mı tacize uğruyor sadece? Taciz denildiği zaman , bu suçun mağdurunun kadınlar olduğu düşünülür hep. Ama tacize uğrayan erkeklerin sayısı hiç de azımsanacak oranda değil . Bazen bir TV ekranında şahit oluyoruz. Milyonlarca izleyicinin gözü önünde hem de fiili olarak kadın tarafından taciz edilen erkeğe.Bazen bizzat yaşadığımız yerlerde şahit oluyoruz bu duruma .

Günümüzde tacize yönelik çok çeşitli araştırmalar yapılıyor . Liselerde , üniversitelerde , sokakta , yolda …Tacize yönelik veriler çok enterasan . Bazen %80 -%90 lara kadar çıkabiliyor istatistiklerde bu rakam . İnsan ilk bakışta şaşırıyor tabi. Ne bu böyle diye ? Ama sadece fiilen yapılan bir hareketi ifade etmiyor taciz. Bazen bakış bile taciz olarak değerlendiriliyor. Bu günkü yazımın konusu erkeklere yapılan tacizler…Taciz mağduru erkekler…Konuyu ilginç kılan bir başka yönü de taciz mağruru bu erkeklerin , ferdi tacizle değil , toplu tacizle baş etmesinin zorluğu…

Yaz Geldi, Sen Hazır mısın?

algy | 26 May 2009 16:01

Bayanlar yaz geliyor. Bikiniler, mayolar saklandıkları yerden çıkıp denenecek, belki denendi bile… Fazla kilolar, çirkin görüntüler… “Nerde geçen sene uyguladığım diyet reçetesi? Keşke bikinimin yanına koysaydım” diyor musunuz? Demeyin…
Ben bir erkek olarak gitmeyeceğim şüphesiz ama fazla kilolarımla dalga geçen arkadaşlarım sayesinde haberdar olduğum Diyet ve Doğal Ürünler Fuarı ‘na bütün bayanları davet ediyorum. Çünkü doğadaki en estetik şey kadın vücududur ve ona gerektiği gibi bakarsanız, biz erkeklerde bakarız… Feministler sakin olun doğanın kanunu bu. Bütün erkekler güzel kadınlara bakar, ama kadınlar sahip olabilecekleri erkeklere sahip olur. Burda “önceki hali böyleydi, sonraki hali şöyle oldu” fotograflarından yararlanabilirdim ama bayanları daha fazla kızdırmak istemiyorum. İlgili siteden yada burdan online davetiye alabilirsiniz.
Son not olarak 3. kez yapılan fuar sadece diyet ve doğal ürünlerden ibaret değilmiş, diabetik beslenme konular arasında bilginize…

Çiçeğe sormadım

Gumrah | 26 May 2009 14:37

Senden haber yok.

Ya gerçekten çok işin var bu aralar yada kafanda eser bırakmamışım.Hani gelecektin şirkete?

Benden hoşlanmamış olsanda bir bayana yanına uğrayacağını söyleyip gitmemek neyin sonucu?Senin aslında gözümde fazladan büyüttüğüm kibarlığın aslında buraya kadarmı yoksa aslında çok kibarsın ve de benden hoşlanmadın ve beni kırmak istemediğin için bana görünmemeye çalışıyorsun.

Her ikiside can sıkıcı.Düşünmek bile istemiyorum.

—–

Sabah evden çıktığımda çiçeklerin baş döndüren kokusu tarafından sarıldı etrafım.İlk değil kabul ediyorum,iki aydır ciğerlerime çekiyorum bu mucize kokuları.Sadece seni tanıdıktan sonra bende oluşan sevgi,herşeye olan sevgi arttı.Bundan dolayı daha keskin benim için bu baharın çiçeklerinin kokuları artık.

Atatürk’ün Geometri Kitabı

ruadamvale | 26 May 2009 13:39

Bugün Atatürk’ün bir geometri kitabı yazdığını öğrendim ve meraklı hafif kullanıcılarıyla paylaşmak ve düşündüklerimi aktarmak istedim.Matematik ve geometriye olan ilgimden olsa gerek hemen bir göz attım.Gerçektende Atatürk’ün yazmış olduğu geometri kitabını buldum ve hemen bilgisayarıma indirip inceledim.Toplamda 44 sahifeden oluşan kitapta geometri ile alakalı Atatürk’ün anlatmış olduğu dersler ve bilgiler mevcut.Kitabı anlamakta biraz güçlük çekebilirsin çünkü eski Türkçe‘miz kullanıldığından dolayı farsça kelimeler var.Kitapta iki kelime çok dikkatimi çekti birinci “Dayire” kelimesiydi.Bu kelime zaman aşımına uğrayarak günümüze “daire” olarak gelmiştir.Bir diğeri ise Misal kelimesi.Misal hala kullandığımız bir kelime.Kitapta konularla ilgili örnekler verilirken kullanılıyor.Kitapta geometrinin temeli çok güzel biçimde Ata’nın çizdiği şekillerle ve misallerle:) anlatılmış.

Müsellesi,zaviyetanı dahiletan mecmu’ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü’l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir.” yerine “Üçgenin iç açıları toplamı 180 derece ve eşkenar üçgen,açıları birbirine eşit üçgen demektir.” dememizi Atatürk’e borçluyuz.

Meta – edebiyat

kahramancayirli | 26 May 2009 12:26

Meta-edebiyat
Kahraman Çayırlı

Modernleşme bütün dünyayı etkisi altına alırken, yalnızlaşan bireye tek bir şey vaat ediyordu: Daha fazla para! Gitgide daha fazla nesneye sahip olmalı, maddi-manevi tüm değerlerimizi öğütmeliydik. Öğüttük de. Modernleşmenin yozlaştırıcı değneğinin dokunduğu her ülkenin kültür ve sanatı, bu kurutucu etkiden nasibini aldı. Gerçek anlamda sanat yapmak, üretmek isteyenlerin yerini günübirlik, görsellikleriyle ayakta durmaya çalışan neo-sanatçılar kaptı. Her şeyin metalaştığı bu dönemde, yazarların edebi niteliklerinden ziyade onların özel yaşamlarından, son sevgililerinden haberdarız. MediaCat dergisinin HTP Exclusive’e yaptırdığı “yaşayan en popüler Türk yazarları” anketine katılanların yüzde 64’ünün herhangi bir yazar ismi belirtememesine şaşmamalı. Anket sonucunda hazırlanan “en marka(!) yazarlar” listesinde Orhan Pamuk’un yüzde 20’lik oranla birinci sırada yer almasına ne demeli peki? Pamuk’un ismini kaza bela telaffuz edebilenler, milliyetçilik polemikleri vesilesiyle mi yazarın ismini zikrettiler yoksa aralarında “Cevdet Bey ve Oğulları”nı, “Kara Kitap”ı veya “Benim Adım Kırmızı”yı okuyan, en azından yazarın kitaplarından herhangi birinin ismini duyan var mıydı?Gelişmekte olan bir ülke olarak sürekli okumamız, düşünmemiz; düşündüklerimizi özgürce ifade etmemiz gerekirken, magazin ağırlıklı, bol resimli / sansasyon haberli gazeteler günlük bir milyon tirajı rahatlıkla aşıyorlar. Fikir gazetelerimizse ancak otuz-kırk bin eve giriyor. Kitap satışlarında da durum farklı değil. Yeni bir beyaz eşyanın veya süpermarket raflarını süsleyen herhangi bir gıda maddesinin tanıtımı yapılıyormuş gibi kitapların, yazarların reklamı yapılıyor etrafımızda. Böylece görece daha çok düşünsel değeri olan, daha edebi nitelikte, okura daha fazla birikim katabilecek eserler kitabevlerinde tozlanırken, geniş kitleler bol reklamı yapılan “kof” kitapları alıyorlar.