bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Hayvanlarla tasarlanan en güzel logolar

JaAaa | 28 May 2009 13:52

Hayvanlar hep merak konusu olmuştur.Peki ya hayvanlarla tasarlanan logolar? Naldzgraphics blogu bizler için hayvanlarla tasarlanan en güzel logoları listelemiş bakalım neler var?

50 Beautiful Logo Design Focus on Animals.
anlogo1anlogo2

Gazetelerimizin ataerkil köşeleri

kahramancayirli | 28 May 2009 13:08

Gazetelerimizin ataerkil köşeleri
Kahraman Çayırlı

Farkında mısınız, gazetelerimizde kadın köşe yazarı yok. Yaklaşık sekiz yıldır Radikal gazetesi ve eklerini düzenli olarak takip ediyorum. Perihan Mağden ve Mine Kırıkkanat’ın ayrılmasıyla beraber Radikal’de her gün güncel gelişmeleri köşesinde yorumlayan kadın yazar kalmadı. Elbette sanat eleştirmeni Ahu Antmen, spor yazarı Feryal Pere, ekonomi sayfasında Funda Özkan, bazen sinema bazen spor üzerine görüşlerini bildiren Sevin Okyay, Nur Çintay var. Ama benim kast ettiğim bu değil. En elle tutulur, ciddi konular üzerine kalem oynatan Nuray Mert bile haftada iki gün yazıyor. İsmet Berkan, Türker Alkan, Hakkı Devrim gibi isimlerin yanında neden sabitlenmiş kadın yazarlar yok?Ha bire kadın-erkek eşitsizliğinden dem vuruyoruz ama kimse bu eşitsizliğe, gazete sütunlarımıza dahi sirayet eden erkek egemen düzene dur demiyor. Sadece genç pop yıldızlarıyla röportaj yapan güzel yüzlü bayan muhabirlere değil, ülkemizdeki güncel gelişmeleri yorumlayan, kadınlarımızın problemlerini gazetelerimizin sütunlarına taşıması gereken kadın köşe yazarlarına da ihtiyacımız var. Bu durumun, meclisimizdeki kadın milletvekili oranının ancak İran ile karşılaştırılabilir seviyede olmasından ne farkı var?Medyamız kadınlara hak ettikleri köşeleri vermedi hiç. Magazin en fazla kültür sanat veya “yaşamak ne güzel” sayfaları… Hangi gazetenin üçüncü sayfasında bir kadın köşe yazarı var? Ya da bir-iki istisna hariç siyaset sayfalarında?Elimde 25 Haziran 2006 tarihli Radikal İki var. Biliyorsunuz, Radikal İki, genellikle bağımsız yazarların dışarıdan katkılarıyla oluşan düzeyli bir ek. Sayıyorum 19 erkek yazara karşılık sadece 2 bayan yazarın yazısı yayımlanmış. Gazete sütunlarımızda aydın kadınlarımızın her yöndeki görüşlerine ihtiyacımız var. Zaten medya haberlerinde kadını, kadın kimliğini konumlandırış, haber dilindeki ataerkil söylemle erkek egemen kültürü yeniden üretiyor. Eğer gerçekten eşitlik istiyorsak önce gazetelerimize sinen bu eril havayı dağıtmamız lâzım.Derinlikli makaleleriyle Türk entelijansiyasına müthiþ katkı yapan Ayşe Hür, Ayşe Kadıoğlu, Türkan Saylan vb. isimler günlük gazetelerimizde düzenli yazmaları konusunda önerilebilecek ilk isimlerden (-di, ben bu yazıyı 2006 yılında kaleme almıştım, maalesef Türkan Saylan şimdi hayatta değil, Ayşe Hür ise Birgün gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor). Birçok bay köşe yazarımız, gelişmeler doğrultusunda erkek egemen kültürümüzün toplumdaki olumsuz sonuçlarını inceleyip duruyor. Gerçek hayatta olduğu gibi gazete sayfalarımızın da her köşesini erkekler kapmış, önce bunu kırmamız lâzım.

Öğrencilerin nesli tükenmesin

rasgon | 28 May 2009 12:22

İnsanın belkide en güzel çağıdır öğrencilik yılları. Hele de üniversite. Özgürlük duygusunu bir türlü bastıramaz insan. Anne babadan uzakta her şey güllük gülistanlıktır onun için. Ama onunda bir zorluluğu vardır. Eve çıkan öğrencieler rahat duramazlar, elbet bir şeylerden saçma sapan, kimsenin aklına gelmeyen, patenti direk olarak öğrenciye ait buluşlar yaparlar. Bu bazen bir ütü, bazen çaydanlık, buzdolabı yada kanepe gibi her şey olabilir. Alkol ve sigara yada evde yaşama zorluğu gibi nedenler ( örnek teşkil etmesin ) her zaman öğrenciyi yaratıcılığa teşvik eden nedenlerdir. Öğrenci sınır tanımaz, öğrenci yaratıcıdır. Fakat bu yaratıcılığı nedense okul yaşamından sonra sona ermektedir. Bunun nedenleri arasında; takım oyununun sona ermesi, emir veren bir şahsın yada gurubun bünyesi altına girme, eski arkadaşlarla iletişim bozukluğu yada tamamen yok olması yada eve dönüş maruzatı sebebiyle anne baba kurallarına alışamama…

Öğrenci zeki, çevik, kurnaz ama bi o kadarda ahlaksız ve tembel olabilir, Kendini bile bile vize, final yada büt haftası gibi zamanlarda bunalıma sokan, depresyona giren bu şahıslar, diğer boş zamanlarında ders çalışmak yerine; siyasi, futbol yada kurtlar vadisi sohbetleri, halı saha maçları, batak yada okey (genelde 101 denen oyun tercih edilir) oynamaları, aylak aylak gezmeleri, sabahlara kadar cepteki son parayla içmeleri ve hocalarla bizzat 1. derece yakınan ailevi ilişkilere girme çabalarıyla ( Bilmem şu hocanın ben… )meşhurdurlar. Türkiyenin reddedilemeyen tek kurnaz varlıklarıdır kendileri. Bu zeka sonucuda işte böyle şeyler ortaya çıkmakadır…

Öğrenci eylem yapar ama onuda kendince yorumlar
Öğrenci eylem yapar ama onuda kendince yorumlar

tüp hep biter ama bir çaresi vardır
tüp hep biter ama bir çaresi vardır

olmazsa olmaz
olmazsa olmaz

e bu kadarda olmaz
e bu kadarda olmaz

KAN

Sule34 | 28 May 2009 12:00

Vakit öğledensonrayı gösteriyor.Herkes sessiz,hiç kimsede çıt yok.Herkesin gözü karşı yamaçta parlryan namluların ışığında .Bu sessisliği bozmağa çalışan kuş cıvıltıları da olmasa ortalıkta kimsenin olduğu dahi anlaşılmayacak.Herkes sipere sinmiş hücum emrini bekliyor.Emir bi gelse de şu vatanımızın , namusumuzun üzerine karabulutlar gibi çöreklenenlerden intikamımızı bir alsak diye düşünüyorlar.Vatanımızı onlardan temelli temizlesek!…Buna yeminli onbeş kişiler.Hepsi genç, hepsi hayatdolu onbeş kişi.Hepsi azimli. Pian belli… En iyi anda taaruz edilecek Komutanın emri bekleniyor.

Sultanıma en güzel çiçeklerim

rasgon | 28 May 2009 11:16

SULTANIMA BAHÇEMDEN EN GÜZEL ÇİÇEKLERİM…

Zor oldu abiiim biliyomusun : ) çöllere yağmur yağdırmak kadar çok zor aslında… Küçücük bir göz yaşı damlası kadar ümitsizce başlayacaktı bu hikaye ve o damlalarla sen bir vahayı cennete dönüştürecektin, farkında olmasanda.

“Çiçek bile bir damla su ile hayat bulur ve yetişir…”

Aşkım seni kendi hayatıma katmak, yeniden bi hayata başlamak kadar zor oldu. İnatlaşman, isteksizliğin, korkuların, yaraların önümde kocaman engeller olarak birikmişlerdi. Benimde senin gibi korkularım vardı aslında tekrar birinin kalbini kırma yada kendi kendimi üzmem gibi… Sebebsiz sancılarla boğuşmaktan bıktım artık aslında ve sığınacak bir yer arıyorum, ümitsizce dalgalarla boğuşan bir tekne gibi… Yok denecek kadar az bir ümitle çıktım yola, kalbine giden o yola… Dalgalar arasında… Fırtınalar içinde…

internette seks şov

mucizemsin | 28 May 2009 10:36

http://haber.milliyet.com.tr/msnDefault.asp?url=http%3a%2f%2fwww.milliyet.com.tr%2fYasam%2fSonDakika.aspx%3faType%3dmsnSonDakika%26KategoriID%3d15%26ArticleID%3d1099237%26Date%3d27.05.2009%26reftype%3d2

KABUSUM,KARINCALAR:(

il mare | 28 May 2009 10:35

Her sabah servisimi beklediğim yerde tüylerimi diken diken edip içimi kaldıran karınca sürülerine ve hatta yalnız ve cool takılanlarına bile şöyle sağlam kafayla yaklaşamadım hiç.Çok denedim ama olmadı… “Bak o da Allah’ın yarattığı bir hayvan,hem de hayvanların en temiz ve zararsızı,sana napıcak kiiiii” lerle dolu yaklaşık 17 senedir duyduğum ve söyleyenlerle içimden aynı anda söylemecilik oyunu oynadığım tekerlemelerin aynılığı da canımı sıkmıyor değil.Belki de yaşadığım aynı durum ve hislerime karşın beni değiştirme taktiklerinin de aynı oluşu,orjinaliteye her koşulda fazla meyilli benin bu halini, aynılığını ve öyle olması da gerektiğini daha da vurguluyor.Bir orjinallik mi gerek…Kastettiğim babamın ve karşı komşum arkadaşımın,çok da arifet yaparmışcasına bana sezdirmemeye çalışarak üstüme bir karınca konduruvermesi değil…Babama sürdürdüğüm uzun sayılabilecek tepkim ve arkadaşıma olan uzun küslüğüm hem bana hem onlara zarar,ayriyetten eminim farkında olsalardı bu durumdan kendilerini suçlu hissedecek olan karıncalara da zarar olurdu…