bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Sıfır Sermaye İle Para Kazanın

ozankara | 21 July 2009 12:23

Değerli arkadaşlar,
Hepimizin hayalidir çok para kazanıp, isteklerimize, hayallerimize kavuşmak. Bu uğurda şans oyunları oynar, internet aleminde gezer ve aslı olmayan saadet zincirlerine üye oluruz. Hayallerimiz ya çekiliş sonrasında ya da hemen işleyecek denilen zincirin bizim tarafımızdan oluşan halkasının kopmasında suya düşer.Oysa sizlere çok güzel ve sıfır sermaye ile başlayabileceğiniz bir para kazanma yöntemi sunmak istiyorum. Sermaye yok, herhangi bir zincire veya topluluğa üye olmak yok, risk hiç yok.Yapmanız gereken çevrenizdeki kişilerin ihtiyaçlarını belirleyip, onlara ihtiyaçlarını temin etmek ve aradan komisyon kazanmak.Örneğin; yazın güneş altında çalışmak zorunda kalan ( çiftçi, işportacı, vb. gibi ) kişilere basit çardak, tente gibi ihtiyaçlarını satmak . Bunun için tenteyi, çardağı daha önceden temin etmeniz de gerekmez. Tek yapmanız gereken o kişiyi bu ürüne ihtiyacı olduğuna dair ikna etmek. İkna yöntemi bittikten sonra internet sitelerindendaha önce fiyatını öğrendiğiniz ürüne kendi belirlediğiniz komisyonu ekleyerek ürünü bu kişiye satmak. Gördüğünüz gibi risk yok, sermaye yok, kazanç ise tamamen legal ve helal.Ne duruyorsunuz hemen araştırmaya başlayabilirsiniz.

*CV/Özgeçmiş Yazarken Nelere Dikkat Etmeli ?

burcu eren | 21 July 2009 11:42

Hayat koşusunda kendinizi nerede tanımlarsınız? Karşınızdakine aradığı kişinin siz olduğuna inandırmaya hazır mısınız? Peki ya siz buna inanıyor musunuz? Hayellerinizin işini tanımladıktan sonra sıra bu işe başvurmaya ve tabiri caizse kendinizi bu anlamda pazarlamada.

CV, özgeçmiş, resume adına ne denirse densin kişilerin kendilerini tanıtmak için yıllar boyu aldıkları eğitimleri, iş deneyimlerini ve kişisel özelliklerini bir-iki sayfada özetleyebilmeleri çok zordur. Özellikle bu özgeçmişlerin kişinin geleceğini etkileyecek bir işe alım sürecinde etkili olacağı düşünülürse. Türkiye’de bir pozisyona başvuru sayısı ortalama beş yüz kişiyi bulmaktadır. Yazılan özgeçmiş ile bu kişilerin içinde farkedilmek ve bir görüşmeye çağrılmak ise sizlerin de bildiği gibi çok kolay değil.

Bambaşka Bir İstanbul Sabahı

pilli pati | 21 July 2009 10:55

Muzırlığın gelip üzerime yapıştığı ve gitmediği dönemlerden birinde size Başka Bir İstanbul Sabahı adı altında bir yol hikayesi anlatmıştım. O yazıda direksiyon başında İstanbul’u bir ucundan diğer ucuna katederken güya basıp Ankara’ya gitme hayalleri kurmuş ve yolda aklıma geldiği kadarıyla erkeklerin yakışıklılık(!) rasyolarını saçma sapan elementler üzerinden tanımlamaya çalışmıştım. Ne de olsa sabahın, uyku ihtiyacımın içine bir nevi sersemlik katması söz konusuydu. Zırvalamam muhakkaktır böyle vakitlerde. Neyse, o zamanlardan bu zamanlara çok sular aktı. Aramızdan kimileri bu yazı dizisinin -benim üçleme takıntımı bildikleri için- bir üçüncü İstanbul Sabahı’na bağlanacağına dair tahminler yürütmüşlerdi. Bu yazıyı farklı diyarlardan okuduklarında tam da şu anda gülümseyeceklerini biliyorum. Bunu da belirtmeden geçmeyeyim. Hazırsanız eğer; bambaşka bir İstanbul sabahı artık anlatılmayı bekliyor.

aft, deprem ve araba kullanan kadınlar

kahramancayirli | 21 July 2009 10:01

mimdap.org adresinden alınmıştır.
mimdap.org adresinden alınmıştır.

Bu aft olayları çok fena. Şu an bir tane bademciğim yakınlarında, bir tane de sol yanağımın üst tarafında olmak üzere, kocaman iki aft var. Yemek yedirmiyor, yutkundurmuyor. İki gündür sabah akşam portakal suyu içmeye çalışıyorum, inşallah fayda eder.
Aftlar ilk kez üniversitedeyken rahatsız etmeye başladı beni. Kış aylarında özellikle, biri geçmeden yenisi çıkar, beyaz beyaz, kabus gibi, geçmek bilmezlerdi, yemek yediğime pişman ederlerdi. O zamandan beri senede 50 tane aft çıkıyor sanırım ağzımda..Aftların hastalık hastası olmamda rolü büyük. Bir ara her hafta iki doktora görünür, en az iki kan testi bir tane de büyük (endoskopi vb.) tetkik yaptırırdım..

emlak.mynet.com adresinden alınmıştır.
emlak.mynet.com adresinden alınmıştır.

Güneş tutulmasının kan kardeşi büyük depremler. Yine güneş tutulmasından söz ediyor insanlar, umarım bu kez peşinden yıkıcı bir deprem olmaz, dünyanın herhangi bir yerinde.
Motor meselesinden sonra trafiği daha iyi gözlemleme fırsatı bulabiliyorum. Ayrımcılık türü mevzulara kesinlikle karşıyım ama trafikte bir erkeğin kullandığı aracın seyri ile bir bayanın kullandığı aracın seyri kesinlikle ayırt ediliyor. Kadınlar daha kötü araba kullanıyor demiyorum, ne kötü kullanan erkekler, ne güzel kullanan bayanlar vardır muhakkak, hak geçmesin.
Büyükşehirlerde görünmez sınırlar var. Diyelim Mavişehir gibi lüks bir semtte geziniyorsunuz, on-onbeş saniye içinde kendinizi bambaşka bir sosyo-kültürel mekanda bulabiliyorsunuz. Aynı durum Istanbul’da da var. Çok zengin-çok fakir semtler birbirine geçişmek üzere, çok yakınlar ve de çok uzaklar. İnsanların kullandığı sözcüklerden, üzerlerindeki kıyafetlerden, hatta dükkanlara verilen adlardan bile okuyabilirsiniz bu durumu.

Özgürlük Savaşı

ozanTi | 21 July 2009 09:41

Özgürlük Savaşı… Bir savaş yaptık ve savaşı, söylenenlere göre, kazandık. Adına da Kurtuluş Savaşı dedik! Savaşı kazandık mı yoksa kazanmış gibi mi göründük?

Savaşı kazandığımızı tarih kitapları anlatıyor bize. Hatta 29 Ekim 1923’te bir de cumhuriyet kurmuşuz. Adına da TÜRKİYE CUMHURİYETİ demişiz.

Bu iki mucize bize çok hoş görünüyor. Sevindirici(!) gelişmeler… Ne de olsa yanıp küle dönen bir milletle yola çıkılmış ve yeni bir devlet kurulmuştu. Her yerde bir zafer havası, bir coşku vardı. Bu coşkunun içinde kimse farkında değildi olacakların.