bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

hızlı yaşayan kadınlar

nazokiraze | 28 July 2009 09:47

Yükselmenin, en tepede olmanın ve birden aşağı düşüşün, kayboluşun en büyük örneği Cahide Sonku’dur . Zirvede oldugu dönemde kendisine Suvar de Paris isimli parfüm hediye eden adama bunun Paris’te hizmetçiler tarafından kullanıldığını söyleyen Sonku , adamın birgün gelecek ispirto bile bulamayacaksın cümlesini birebir yaşamış, sefalet içinde ölmüştür. Zamanında kendisine aşık olmayan oyuncu kalmayan Cahide Sonku‘nun cenazesine kendi kızı dahi katılmamıştır.

24 yaşında 1979 yılında trafik kazasında yaşamını yitiren Esengül, döneminin ne yapsa olay olan şarkıcılarından biridir. O zaman kendisi gibi sahneye çıkan sanatçılara benzemeyen Esengül tüm erkek hayranlarına mavi boncuk dağıtmasıyla bilinir. Esengül, Adnan Şenses ile büyük aşk yaşarken aniden o zaman futbolcusu Tayfun Kalkavan ile birlikte olmaya başlar bu ilişkininde ardından genç şarkıcı yeraltı dünyasının ünlü kişilikleriyle beraberlik yaşamaya başlayınca sadece gazetecileri değil polis birimlerini de peşinden koşturur. Attığı her adım takip edilir genç kadının, öyleki polisler onu izleyerek pek çok aranan suçluyu yakalar.

“GERÇEĞE ÇAĞRI”

nympheninpenceresi | 28 July 2009 09:13

NyMpHe
NyMpHe

Erkeklerin egemenliğinde olan bir ortamda bir kez daha bulunma gafletine düştüm dün akşam. Masadaki tek kız benim. Zaten onlar da beni artık “kendilerinden biri” gibi görmeye başladılar. “Gaflet” dediğime bakmayın siz. Aslında bu durumun birçok avantajı var. İlk önce; kimse sizi etkilemek amacıyla kendi kimliğinden sıyrılmıyor. İkincisi; siz de daha rahat davranıyorsunuz: “Bunu mu giyeyim? Şöyle mi oturayım? “ gibi dertleriniz olmuyor. Sonra, art niyet kaygınız da yok. Ama bence en önemlisi; yeni bir dünyaya adım atıyorsunuz. Karşı cinse ait neredeyse her şeyin, olduğundan farklı algılandığı ilginç bir dünya burası. Yaklaşık iki senedir, bu dünyada “ziyaretçi” kimliği ile gezinen biri tarafından -asıl ikamet ettiği “reel dünya”dan, “gerçeğe çağrı” niyetiyle- yazılmış bir yazıyı okumaktasınız şu anda. Dolayısı ile yazının asıl muhatabı erkekler. Ama “karşı cins” söz konusu edildiğinde derealizasyon durumunun hakim olduğu bu dünyaya, “ziyaretçi” kimliği ile de olsa kabul edilme şansını yakalayamamış kadınlar tarafından da erkeklerin dünyasındaki yansımalarını görmek açısından bir fırsat olarak değerlendirilebilir yazdıklarım.

Unicef’ten 2009 yılı fotoğrafları

24black mamba24 | 27 July 2009 16:43

Unicef her yıl yaptığı gibi yılın fotoğraflarını yine yayınladı.

İşte o fotoğraflar;

1-)


Belki de şimdiden olimpiyatlara hazırlanan Çin’in küçük yavruları.

2-)

Bangladeş’te çalışanların %20’si çocuk. Bu fotoğraftada küçük işciler çalışıyor.

3-)

Ruanda'da 37 yaşında AIDS hastası bir anne ile 11 yaşında ki kızı.
Ruanda’da 37 yaşında AIDS hastası bir anne ile 11 yaşında ki kızı.

“Work and Travel” çıldırttı !

palaska | 27 July 2009 16:23

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&KategoriID=15&ArticleID=1121901&Date=27.07.2009&b=ABD%20ruyasi%20Work%20and%20Travel%20programinda%20skandal&ver=58

KOPARILMAYI BEKLEYEN EN İÇTEKİ LAHANA YAPRAĞI

il mare | 27 July 2009 15:26

Birşeylerin merkezinde,içinde olmak kadar bEni harekete geçirtip algılarımı açacak bir şey yoktur,diye bildim keNdimi bunca sene.Çoğu zaman ve durumda ortaya çocukça birşeyler çıkartsa da bu konuda kendimi çok değiştirmeye yönelmeyişim,halimdeki memnuniyeti yansıtır aslında;ama bilmem bu böyle devam da eder mi?

Zaman zaman etmemesini nasıl istiyorum,anlatamam.Yani bu durumun artık dışarıdan Bencillik olArak algılandığı yerde müthiŞ bir rahatsızlıK her yerimi,tüm ilişkilerimi kemiriyor Adeta…Yani artık içinde benim oLmadığım Ama yakından uzaktan beni ilgilendiRen bir yolculuğun başlangIç ve bitiş saatlerini,kendi yolculuğummuş gibi duyup önemsemek istiyorum ve aklımda tutmak,sorulduğunda cevap vermek…Ya da birilerinin kurup anlattığı planların nadir de olsa şöyle içine dalıp saatlerce çıkmamak,bir süre tamamen başkası olmak istiyorum,tamamen onun koşullarına bürünüp onun bakış açılarını ödünç almak ve bu uyarlanmışlık sonrasında bahsedilen,planlanan her ne varsa tam da önüme koyup bir bir incelemek…Ya da ne bileyim,en azından bu durumun farkında biri olarak,kendimi biraz zorlayıp hiç olmazsa konuşulduğu andaki konsantrasyonumu toparlayabilip,bir kere olsun eksik kalıp yanlış duyduğum ya da hiç duymadığım cümlelere birdaha kaçış izni tanımamak,bir sohbeti tastamam algılamak ve sonrasında gene aynı şekilde hatırlamak,hatırlayabilmek.Önemli noktaların altını,içimde biryerlerdeki,boyası hiç bitmeyeceğine inandığım o fosforlu renklerle çizmek…