bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Bıktım

zyprexa | 17 August 2009 16:12

Mail iletilmesinden nefret ediyorum. Aslında yalnızca mail değil. Düşüncesizce bir başkasının düşüncesini kendi düşüncesiymiş, kendi ifadesiymiş gibi satmalarından nefret ediyorum. Bu maili 15 kişiye iletmezsen basur olursun. Yok 3 kişiye iletmezsen top olursun. İletirsen sevdiğinle ateşli bir gece. İnanmayan hayvan oğlu hayvandır. Ne bunlar ya. Birde bir bakıyorum ki sayfalarca kişi iletmiş bu maili. Hem de nasıl Allah ‘ım kafayı yersin. O mailleri görünce kendimi bir anda çoban gibi hissediyorum. Bakıyorum bir sürü koyun. Hepside aynı şeyi meee lemiş. Vah yazık. Bunun sms formatı da çıktı. Herkes 42133212312 kişiye göndersin, göndermeyen toptur falan. Kardeşim göndermeyin şöyle saçma şeyleri. Allah taş yapmaz mail atmıyorsunuz diye. Yapacak olsa namaz kılmıyorsunuz diye yapar. Koyun olmayın diyorum dinletemiyorum. En basiti annem. Uzmanlar şunu demiş diyor. Nerede dinledin diyorum. Televizyonda. Yahu televizyona çıkan adam uzman mı oluyor a anacım. İnanmayın. Kanmayın insanların laflarına. Kendi beyninizle düşünün. Kendi fosforunuzu tüketin. Hazırcı olmayın. Alıyorlar altınızdan donunuzu diyorum dinletemiyorum. Ah ne zaman akıllanacak bu insanlar. Benim ömrüm yetecek mi acaba ?

Sağlık mı? Para mı?

24black mamba24 | 17 August 2009 15:31

Bizim için sağlıkta, parada önemlidir. Sağlık mı? Para mı? diye hayatamızda birçok anket görmüsüzdür. Bu anketlere verdiğimiz cevaplar, belki de bizim hayat felsefemizi belirler. Bu soru, arkasından birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Mesela, paran yoksa sağlığının yeterince iyi olmaması, sağlığın yoksa para kazanmanın zor olması gibi…

Hatırlıyorum; İlköğretime giderken rehberlik derslerinde bazen hocamız anket düzenlerdi. Sağlık mı? Para mı? anketini üç derste filan tartışmıştık. Tabi ki her kafadan başka ses çıkıyordu ama küçüklüğümüzün vermiş olduğu para sevdası ile genellikle para ön plana çıkıyordu.

hayatın kadını

taha3045 | 17 August 2009 14:43

Para karşılıgı hayat veren kadınlar , dünyanın en eski mesleği. Kızınca karısına, sevgilisine, arkadaşına orospu, fahişe,kaltak diyen bünyeler onlara hayat kadını der, çünkü bilirler onlar hayatın ta kendisi ve gerçeği.

Hayat kadını gerçekten hayat kadınlarına denir, binlerce dolar karşılığı otellerde ensesi kalın heriflerle lüks odalarda gece geçiren etrafta ne iş yapıyorsun sorusuna mankenim, hostesim, modelim diye yalan söyleyen çıtırlara değil, gerçekten akarına, kokarına bakmadan, yatak sert mi, pis mi, ıslak mı umursamadan, sırf işini bitirmek için, kaderin yazgısına küfrederek çocuk büyüten, anne baba bakanlara denir.

Avrupa Birliği’ne Üye Ülkeler

24black mamba24 | 17 August 2009 13:42

ESTONYA

Estonya
Estonya

Başkent: Tallinn
Nüfus: 1.423.316
Ortalama ömür: 69.73 yıl
Kişi başına düşen milli gelir: 10 bin dolar
İşsizlik oranı: Yüzde 11.7
Enflasyon oranı: Yüzde 4.1
Okur-yazar oranı: Yüzde 100

ROMANYA

Romanya
Romanya

Başkent: Bükreş
Nüfus: 22,303,552
Ortalama ömür: 71.63 yıl
Kişi başına düşen milli gelir: 8,200 dolar
İşsizlik oranı: Yüzde 5.9
Enflasyon oranı:Yüzde 9
Okur-yazar oranı: Yüzde 98.4

‘Size kürdistandan sesleniyorum’

Tumann | 17 August 2009 12:27

http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&KategoriID=4&ArticleID=1129034&Date=17.08.2009&b=DTPli Baskan Gok: Size Kurdistandan sesleniyorum

şöhret ve mide 2. yazı

nazokiraze | 17 August 2009 11:30

(Mangosuz ve ananassız yaşayamam—Banu Alkan)
Ananası halkın içine sokan kişi Banu Alkan’dır. Bir ara yavuklusu Murat Taşdemir’le aynı eve kapatılıp halk tarafından sinir harbi ve fenalıklara ragmen izlenmekten geri kalınmayan programda kilosuyla dalga geçen sevdicegine sadece balık ve ananas yiyerek tığ gibi olacagım diye söz veren ve ananası gündeme getiren Banu Alkan asla kilo verememiştir o ayrı mesele. O sıralar ananas pazarlara inmiş, Banu Alkan anansı diye satışa sunulmuştur ve ragbet görmüştür. Sabahların kuşu Kuşum Aydın’da ananas dansıyla bu konuda çığır açmıştır.Sayelerinde ananasla halk kucaklaşmıştır.

Galata Köprüsü

puella | 17 August 2009 10:57

“…ve ortadan ikiye bölünsün şehir!” diye bağırdı Poseidon. Neden böyle bir emir verdiğini, şehirden ne istediğini anlamak güç. Ancak gerçek olan bir şey varsa; o da “ortadan ikiye ayırmak” eyleminin, efsanevi şahsiyetler arasında pek popüler olduğu. Poseidon “şehir” dediğine göre, Deniz Tanrısı buraya geldiğinde İstanbul zaten vardı. Aslında “İstanbul”, şehrin en eski isimlerinden biridir. Eis tin poli. Yunanca’da “şehre doğru” anlamına gelir. Yani Yunanlılar buraya isim verdiklerinde, zaten var olan bir şehirden esinlenmişlerdir. Şehir bölündüğü günden bu yana da, Haliç‘in iki yakasını bir araya getirme görevini üstlenen en eski köprülerden biridir Galata Köprüsü.

Henri Cartier Bresson - 1964
Fotoğraf: Henri Cartier Bresson – 1964

İstanbul’un göbek bağı olarak hayal ettiğim Galata; Beyoğlu‘na bağlı bir semttir ve Haliç ile Boğaz’ın kesiştiği noktada yer alır. İstanbul için bilinen ilk yazılı kaynak, M.Ö. V. yüzyıla ait, Herodot Tarihi‘dir. Haliç civarında yer alan bir yerleşim yerinden ise ilk olarak, Strabon bahsetmiştir; Sykai. Sykai, Hellen dilinde “incirler” anlamına gelmektedir. Bundan sonraki Antik Çağ’a ait kaynaklarda, pek çok farklı isim telaffuz edilmiştir. Bazı kaynaklarda, incir ağaçlarının çokluğu nedeniyle Sykodes (Hellen dilinde “incirlik” anlamına gelir) olarak bahsedilen semt için, surlarla çevrili küçük bir kasaba olduğu söylenir. Ancak Antik çağda pek çok tarihsel olay mitoloji ile güçlendirildiğinden ve arada çok fazla kayıp zaman dilimi bulunduğundan, dönemin tarihini netleştirmek güçtür.

“Galata” kelimesi, ilk olarak II. Tiberios döneminde karşımıza çıkmaktadır. Sykai’de Haliç’in girişine bir hisar yaptırılır ve bu hisara, Kastellion ton Galatau adı verilir.