bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Giyinmeyi Sanata Dönüştürmeye Ne Dersiniz?

| 03 November 2009 11:34

Hepimizin bir birey olarak sanat eseri kusursuzluğuyla yaratıldığı su götürmez bir gerçek.
Peki bu kusursuzluk gerçeğini giyimimizle mükemmellige dönüştürmeye ne dersiniz?
Katagorilize edilmiş bu bilgileri sizinle paylaşmalı; ve kusursuz giyinmeyi amaç edinmenizi sağlamayı şu andan itibaren boynumun borcu kabul ediyor sizi bu mükemmel bilgilerle baş başa bırakıyorum…

1.1 “UZUN BOYLUYSANIZ”:

Robert Pershing Wadlow (22 Şubat, 1918 - 15 Temmuz, 1940) Tıp Tarihinde Bilinen En Uzun Boylu Adam
Robert Pershing Wadlow (22 Şubat, 1918 – 15 Temmuz, 1940) Tıp Tarihinde Bilinen En Uzun Boylu Adam

Tercih etmelisiniz;

Karşılıksız Sevgi Varmıdır? bu aşk mıdır?

yavuz ile | 03 November 2009 10:50

Çok bilindik bir cümledir. “Seni herşeyden çok seviyorum”. “seni karşılıksız seviyorum”
Sizce ne kadar doğrudur bunlar?
Sevgi, aşk kadın erkek ilişkileri belkide çoğu insanın hayatının merkezindedr her an. Sevmeler, peşinden koşmalar, kovalamalar, kaçmalar. Hayatın akışı içinde keyif veren bazen üzen zamanlar.
Bu kovalamaca sırasında çiftlerin en sık karşılaştıkları durumlardan birisi de birbirlerini neden sevdikleri sorusudur.Bu soru akıllara ne zaman gelir onu çok bilmiyorum ama bu soru sorulmaya başladığında eminim herkes birbiriini karşılıksız sevidğini söyleyecektir, söylemiştir ve hatta şu an bir yerlerde söylenmektedir. Dünyanın en çabuk farkedilen belkide en zararsız yalanlarından birisidir bu . Halbuki herkes severken bir beklenti içindedir, her sevginin karşısında herkes ilgi bekler sevgi bekler kimi güzel zaman geçirmek ister. Eğer karşısındaki kişi ona istediğini veremiyorsa, ve öteki de hala ondan sevgi bekliyorsa bu bir süre sonra o güzel hastalığa yani asşka dönüşebilir. aşkın bir diğre tarfi bu olabilir mi sizce?

Ekin Çemberleri

alpersahin38 | 03 November 2009 09:41

Tarlalar üzerinde çıkan gayet düzgün, geometrik, motifli şekillerdir. Ne ilginçtir ki yapılırken asla görülmemiştir. İnsanlar sabah uyandıklarında tarlalarını bu şekilde görüyorlar. İlk olarak 1650 li yıllarda görülmüştür. Fakat ondan sonrada uzun bir süre ortaya çıkmamışlardır. 1950li yıllarda tekrar ortaya çıkmaya başlamışlardır. Mükemmel derecede simetrik ve düzgün şekildedirler. Elle yapmaya kalksan 1 gecede bitmez. Bu şekillerin çıkma nedenleri bulunamamıştır ve bir sürü görüş öne sürülmüştür. Kimi rüzgardan kimi fazla gübrelemeden demiştir. Bazıları ise UFO ların yaptığını öne sürmüştür. Genellikle buğday, başak tarlalarında çıkmaktadır. Tanık sayısının kesin olmamakla birlikte çok az sayıda olduğu öne sürülür. Tanıklara göre mısır tarlasında mısırlar oynamakta ve çok tiz bir ses gelmektedir. Tabi bu bilgi kesin değildir. Ana vatanı Stonehenge bölgesi olarka bilinmektedir. Ve bu şekiller orataya çıkınca gayet ilginç olaylar gerçekleşmektedir. O alanların çok fazla enerji yaydığı söylenmektedir ve bu bilgi araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Çemberlerin çıktığı günün sabahı pusulalar çalışmamakta, arabaların aküleri arızalanmaktadır. Bu bölgelerde voltmetreler yüksek enerji tespit etmektedir. Ekinler biçilip yeni tohumlar ekildikten sonra bile bu enerji devam etmektedir. En ilginci ise Radyasyon seviyesinin çok yüksek olmasıdır. Kesin nedeni hala bulunamamıştır ve hala araştırmacılar araştırmalarına devam etmektedir.

Noktalı virgül…

kahramancayirli | 02 November 2009 20:00

static.ideefixe.com adresinden alınmıştır
static.ideefixe.com adresinden alınmıştır

Çok kötü bir şey oldu. Tam da Virgül dergisinin yeni sayısının içeriğini öğrenmek amacıyla derginin internet sayfasına bakmak istemiştim ki, “Noktalı Virgül” isminde bir yazı ile karşılaştım. Ekonomik zorluklar ve dağıtım sorunları sebebiyle Virgül yayın hayatına son veriyor. Ne acı. Nitelikli edebiyat eleştirisi okumak bunca zorken, kimselerin kitapları ve yazarları umursamadığı bir ülkede, ciddi bir kale yıkıldı. Umutsuz ve mutsuzum.

Eğitimle ilgili

taha3045 | 02 November 2009 19:16

Ülkemizin kanayan bir yarası eğitim, eskiye oranla daha iyi bir durumda olsak dahi yine de büyük bir sıkıntı eğitim.

Bizim zamanımızdaki okul ders kitapları sıkıntısı çok şükür son yıllarda yok, hükümetin bazı durumlarda bir halt etmediği olsa bile bu okul ders kitaplarını dağıtmaları yüzünden taktirimi kazandı. Biz küçük iken bizden bir yaş büyük olanların ders kitaplarını elde etme yarışı başlardı, eskimiş, kimbilir ondan önce kaç abla tarafından kullanılmış, çizili, karalanmış kitapları birinden edinen birinin keyfine diyecek olmazdı (tabi velilerin de) Her çevresinde abla, abi olan kitaba sahip olacak diye bir şey yoktu elbet, her okulun kullandıgı ders kitabı farklıydı, yazarların listesi önceden verilirdi.

Işık

Colpadan | 02 November 2009 18:32

Bir ışık doğdu zamanın başlangıcında
Kendisinden bile hızlı, siyahın zıttı
Karanlığın ortasında
Hiçliği yırttı

Bir ışık doğdu zamanın başlangıcında
Umut oldu, uzandı kolları, ısıttı
Milyar yıl sonunda
Kalıntıları hala çok parlaktı

Her şeyden habersiz gönül
Bir kıvılcım tüm ömür
Hırs dolu acınası halin
Gerçeği ölüm anı görür

Bir ışık doğdu zamanın başlangıcında
Hala çok genç, bembeyaz, ölümden uzak
Nefes verir, şans tanır yaşamın başında
Görmeyene hayat tuzak

Teraneler 4 – Diplomalı İşsizler

Yuzeysel Fikirler | 02 November 2009 17:48

Benim için çok konuşuyor, boş konuşuyor demişler. Eğer birilerini konuşturmak için yapmam gereken buysa evet aynen dediğiniz gibidir halimiz ey okur.

Diplomalı işsizler her yerde… Ailenizde, çevrenizde belki de aynadaki aksinizde. Diplomalı işsizler hayatlarından o kadar şikayetçi değil belki de, sadece boşa geçmiş senelere, onları bu seneleri boşa geçirmeye iten sebeplere kırgınlar sadece…

Diplomalı işsizleri yaratanlar diplomalı çakallardı belki de, kendi diplomalarını işletebilmek adına, diploma dağıtmayı sürdüren bir akademik kapitalizm bu seferki teranemizin konusu ve akademik kapitalistlerin öyküsüdür bu kısaca üzerinde duracağımız diplomalı işsizler olgusu.

yemek haberleri

nazokiraze | 02 November 2009 16:55

Kastamonu Mutfağı meraklılarının iyi bildikleri bir yemek var , öyle Kastamonu’ya gidip yerim diye düşünülüp ha demeyle bulunacak bir yemek değil bu .Kastamonu Yılanlı Sokak’ta sadece tek lokantada 99 yıldır hazırlanan bu özel yemeğin adı: simit tiridi. (diğer adı Osmanlı tiridi)

Eskiden çıplak simit olarak bilinen, özel olarak yapılan susamsız simitten yapılan bu yemek ufak ufak doğranan simitin üzerine dökülen et suyu (özellikle gerdan ) ile yapılıyor. Et suyuna doyan simit üzerine sarmısaklı yoğurt dökülerek üzeri et veya kıyma ile süsleniyor.En üstte ise sıcacık halis tereyağı.

Bu yemek bazı yörelerde değişiklik gösteriyor, bazı yerlerde kıyma yerine lor, et suyu yerine şekerli su kullanılıyor.

BU DA GEÇECEK Mİ?

kahvekokusu | 02 November 2009 15:16

Nefesinle can bulup, sesinle can verecek bir tek cümlenin iki dudağının arasından dökülüp bana gelmesini öyle çok bekledim ki… Kaç saattir sürüyor bu intizar ya da kaç gündür, saymadım… Batan güneş, işte bir gün daha bitti haberini alay edercesine fısıldarken kulağıma, her sabah yeni bir umut ekleyip bir önceki güne, bekliyorum aynı musaberet ile… Belki bugün diye…

Kahvaltımı sensiz yapıyorum… Tadı tuzu yok hayatın… Çayım hep acılara demliyor kendini ve hep boğazımda bir düğüm…