bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

PERDELEMEK

admin | 06 December 2009 16:05

Son zamanlarda fazlaca basketbol seyretmiş olmalıyım ki; oradaki “perdelemek” ifadesi aklımdan gitmiyor nedense.

Ama basketteki gibi de düşünemiyorum perdelemeyi, kelime anlamını ve toplumsal kulanımını da düşünüyorum.

Basketbolda perdeleme; kendi oyuncunu tutan rakip oyuncuyu engelleyerek, kendi arkadaşına rahat basket atma imkanı verme amacını güder.

Şimdi gelelim perde ve perdelemenin toplumsal ve siyasal yanına… Efendim malumunuz olduğu üzere perde, evlerimizde yaptığımız şeylerin komşularca ve gereksiz kişilerce izlenmesini engellemek amacı ile düşünülmüş, bu şekilde konumlandırılmış ve bulunduğu zamandan bu yana bu amaçla kullanılmıştır. Meraklı gözlerden uzak kalmak amacıyla bulunmuştur özetle.

kış gelmeden…

admin | 06 December 2009 12:23

muzikgazetesi.com adresinden alınmıştır: özgür çayan
muzikgazetesi.com adresinden alınmıştır: özgür çayan

mp3 listelerinize, “playlist”lerinize girme çabalarım sürüyor, bakalım bu dokuz şarkı önerimi beğenecek misiniz?

1.Calvin Harris – Flashback

2.Özgür Çayan – Aşk Artık Burada Oturmuyor

3.Cut Copy – Hearts on Fire

Sevgili

admin | 05 December 2009 11:50

Bu havadisler yalın ayak çöllerde,
Yayılır dünya alemin diline,
O, nurdan bir top olup,
Uzanır herkesin gönlüne.

Sadeliğini hayatın eşitliğine bağlar,
Okundukça, dinlendikçe ayın ışığı parlar,
Sonra dönüp semada,
O nura döner yüzler.

Sularsın gönül nuruyla sevgilinin,
Yanan gönüllere buz olup konulursun,
Dar vakit gelir ferahlatır,
Sonra kendi yoluna konulursun.

Vakit hiçbir zaman geç değil,
Asıl önemli olan gönül birliği,
Ne isterse gönül, onu yaparsın,
İsterse önünde taştan dağlar olsun.

içimden kaçmak ve kaçamamak

admin | 05 December 2009 10:33

Bir rüya gördüm. İçinde sen ve ben vardık. Üşüyen iki ruhtuk öncesinde, sonsasızlığa kavuşan olduk.

Boğulan ruhlardık kimi zaman, çoktan kaybetmiş kendince. Çoktan vazgeçmiş içinden… Hayattan vazgeçmek, içinden vazgeçmek kadar vurmazmış insanı… Tut ellerimi…

Gözlerim uzaklara bakıyor. Bir gün batıyor, diğer günler gibi. Bu şehir yine tüm karanlığıyla, kararlığıyla ağlıyor kendini geceye verirken… Düşünüyorum, günler geçiyor; içimden bir şehir geçiyor: ‘Ben yaşıyor muyum?’

Singapur

admin | 04 December 2009 16:45

Singapur
Singapur

Singapur tam anlamıyla filimsel güzelliklere sahip tropikal bir GüneyDoğu Asya, ada ülkesidir. Tüm yıl boyunca nemli ve sıcaktır. Hava sıcaklığı yıl içinde 23 ila 31 derece aralığında değişmektedir. Bu da yılın her mevsiminde deniz, yelken veya diğer su sporlarını rahatlıkla yapabileceğiniz anlamına gelir. Singapur iki köprü ile komşusu Malezya’ya da bağlanmaktadır. Singapur’un w’si Çinlidir,  Malezyalı ve %8’i ise Hint kökenlidir. Singapurda 2 ana dil konuşulur, Malay ve ingilizce. Hemen hemen tüm Singapurlular ingilizce bilmektedirler, o nedenle de iletişim sağlamak kolaydır. Singapur’da “Singapur doları” kullanılır ve bankalar dahil her yerde bu para birimi geçerlidir.

Singapur hakkında söylenecek en önemli özellik heralde, ülkenin değişik bir yapıya sahip olduğudur. Değişik kelimesinden tam olarak kastımız, burada bir çok kültürden, bir çok değişik yiyecek, sanat ve mimari özelliklerinin hepsini aynı anda bulabileceğiniz tek yer olduğudur. Singapur aslında diğer ülkelerden insanların yeni bir hayat kurmak için göç ettikleri ve Amerika gibi sonradan oluşmuş ve yapılanmış bir ülkedir. Ve sonradan kurulmanın verdiği her şeyin yeni ve düzenli olma durumu burada bir de temizlik ile birleşince, adanın her yerinde resim gibi görünümlerle karşılaşacağınız harika ortamların olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

iksirim

admin | 04 December 2009 14:42

1 adet salatalık1 adet zencefil kökü

bir minik demet taze nane

(istege bağlı bir adt taze limon suyu)

1,5 litre su

Salatalıkları soyun minik minik kesin,

Zencefil kökünün(ginger) kabuğunu soyun, onuda minik minik kesin

Nane yapraklarını yıkayın

sonra; hepsini bir pota (kap,çaydanlık vs ) içine koyun ,üstüne 1,5 litre kaynamış su ekleyin,bir gece bu karışımı bekletin ve gün boyunca için.

Aynısını 3 gece yapın ve için .Kanınız temizlenecek hücreleriniz yenilenecek .Potansiyel enerjiniz artacak.
Her ay 3 gün tekrarlayın.Demedi demeyin.

Engelli Olmak

admin | 04 December 2009 12:51

Engelli olmayı düşündünüzmü hiç?
Pek düşünmek istemeyeceğimiz birşey olsa gerek, ama başımıza gelmez diyemeyeyiz Allah korusun bi kaza olduğunu düşünün:
Görme engelli olduğunuzu, bir daha sevdiğiniz hiç bir şeyi göremeyeceğinizi, çocuklarınızın büyüdüğünü bileceksiniz ama göremeyeceksiniz, eşiniz sadece hatıralarda kalacak nasıl şirin bi ihtiyar olduğunu göremeyeceksiniz, aynaya bir daha bakmayacaksınız baksanız bile kendinizi göremeyeceksiniz.
Tatile, pikniğe, geziye gideceksiniz ama o muhteşem manzarayı göremeyeceksiniz, renkleri göremeyeceksiniz ne kadar acı verici…

peki duyma engelli olsak, sevdiğiniz insanı görüyorsunuz ama onun sesini duyamıyorsunuz, filme diziye bakmak istiyorsunuz ama duyamıyorsunuz günde sadece bi kaçkere duyma engelliler için olan trt1 haberlerini anlamaya çalışıyorsunuz,
birdaha hiç o sevdiğiniz şarkıyı,türküyü dinleyemeyeceksiniz. buda çok acı…
ya yürüyemesek, etrafınızda herkez bi yerlere gitmek için koşuştururken siz hissetmediğiniz ayağınıza bakıp bir tekerlekli sandalye üzerinde oturuyorsunuz. Tuvaletinizi yapmak için bile birilerine muhtaçsınız, kendi başınıza biryerlere gitmek istiyorsunuz ama bu size işkence gibi zor geliyor, bunun da verdiği hüznün tarifi yok gibi…
birde zeka engelli olduğumuzu düşünelim…
Düşünmek bile acı verici tarifi olmayan birşey,
kendi başımıza gelmese bile çok sevdiğimiz bir insanın başına gelebilir öyle değilmi?
Peki o zamanmı daha duyarlı olacağız, kendi başımıza gelincemi?
Hayır hayır Kimseye böyle acılar yaşatmasın Rabbim.Allah engelli vatandaşlarımızada onlarla ilgilenenlerede bol sabırlar versin bizlere düşen sadece duyarlı olmak biraz daha duyarlı…

herkeze sağlıklı bir yaşam diliyorum…

admin | 04 December 2009 12:00

mi
mi

Güldürdüm kendimi gene yukarıya.
Güldüm de ama…
Kendime güldüm,hem de çok…
Senden sonra çok güldüm…Senleyken öldüm…
Anlamazsın ki sen…
Nizamlısın sen,olması gerektiği gibi,kaideli,
Gülerken mutlu olmalıyım sana göre,ağlarken acı çekmeli,
Birşeyler sendeki gibi gelmeli,sonra geçip gitmeli..
Giderken uzaklaşmalıyım,
Severken tapmalı..
Tapmadım mı..
Tapmadım.
Tapsaydım kanardım;ağlarken acı çeker gülerken bahtiyardım..
Oysa gülerken ağlıyordum ben,ağlarken şendim..
Tüm dengesizliklerimi önüne serdim…

Üstüne alma bu satırları okursan bir gün eğer
Sana değil hiçbiri,kendime…
Hoş,baktığında kendini bulman hayli yave..
Sen yoktun çünkü zaten,ben vardım..
Sen bir zerremdin benim,bendin,tek harflik hecemdin.
Öncesinde sonrasında hep ‘o’ oldun..
Sen yoksun…
Hiçbir zaman olmadın,benle zuhroldun…
Bendeki sen ama,hep vardı,yaşattım,sağ bıraktım,
Sağlamasını yapmaktan uzun zaman önce caydım.
Ben ölsem de ölmezsin yani sen,öyle güçlüsün.
Güçlü,savurgan,aşık,asi,ağlak,ve mutlu..
Mutlu olmasan ölürsün…
Memnun olmasam ölürsün…

Şarkılar Seni Söyler…

admin | 04 December 2009 11:18

“Şarkılar seni söyler,
Dillerde name adın…”

Her insan biraz şarkıdır aslında. Her insan biraz şarkıcı… Ne önemi var ki geçen zamanın. Şarkıcı şarkısını söylesin yeter. Yaşamak bu değil mi ki özünde? Başlamak ve bitirmek… Gülmek ve ağlamak… Uyumak ve uyanmak… Yaşamak ve ölmek…
Şarkıcı şarkısını söylesin yeter. Şarkı olmadan nedir ki şarkıcı! Ya da söz söyleyenini bulmadan şarkı olabilir mi! Var olmak şarkıcının şarkısını söylediği anda başlar. Ve şarkı bittiğinde şarkıcı da yok olur o an.
Her insan biraz şarkıdır aslında. Her insan biraz şarkıcı…
Şarkıcı şarkısını söylesin yeter. Varlık, sözün ses bulmasıdır aslında. Yaşamak da bu değil mi özünde. Ne önemi var geçen zamanın…