bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Arabasiklet Süper Arabacık Bis

ollcay | 10 May 2010 09:55

Bu kadar tatlı olamaz bir araba..

1972 ile 1992 yılları arasında üretilen hava ve su soğutmalı olarak 2 motor seçeneği olan küçük bir fiat modelidir.Vatanı Polonyadır ilk çıktığı zamanlar direk dikkatleri üzerine çekmiştir.. yıllarca kopuk kopuk üretimi durdu başladı bu şekilde en son 2000 yılına kadar polonyada üretildi ve o yılda üretim durdu ve bir çağın bitişide gerçekleşmiş oldu….

orjinali
orjinali

Notlar:

  • Muayene olmasın ruhsat olmasın sorun yok polis çevirmiyor yıllardır 🙂
  • 4 kişinin rahatlıkla binebileceği harbi arabadır.. 🙂
  • Yeterince hızlanmadan asla çıkmaz yokuşu nazlıdır…
  • max.hız 105 km
  • yoldasınız vites düşürmeniz gerekiyor yok bis buna izin vermez.. iyice yavaşlamanız lazım 🙂
  • gaz pedalı sistemi sadece tel ile olduğu için heran kopabilir( sürekli)
  • Sürmesi en az ferrari sürmek kadar eğlencelidir..
  • direksiyonu çevirmeden yön değiştirme özelliği ( ilk kez bis te ) 🙂
  • uzun yolda yanınızdan tır geçmesin aman 🙂
  • baktıkça insanın içini acıtır, merhamet duygularının kabartir..
    modifiyeli
    modifiyeli


Bunun yanında bunu bir sevda gibi benimseyip bu araca ciddi paralar harcayanlarda olmuştur..

ADEM

il mare | 09 May 2010 12:13

Eski bir fotoğrafa bakıyorum da şimdi,

Nasıl da fazlaymışım.

Henüz beni bulmamışlıklar kadar fazla. Henüz kederlenmediğim kadar neşeli,henüz tanışmadıklarım kadar acemi,şaşkın,yabanı ve yalnız.

Fazla gülümsüyormuşum, sonrasında ağlatanlar kadar meğersem.

Bir fotoğrafa bakıyorum da, her şey ne kadar şaşırtıcı derecede oranlı; nasıl da bugün kadar dünüm orda.

Farkına varıyorum işte gitgide. Geleceğimin şu anımdaki eksikliği kadar fazlayım şimdi,adımlarımı attıkça nasıl da eksileceğim.Zaman nasıl da bir şeyleri alıp götürecek,her yarın oluşta bugünlerim nasıl da yitip gidecek. Bugün beni bulmayan acılar, aşklar,nefretler, sıralarının gelmesini bekleyen uzun bir kuyruktalar ve işte… Henüz hiçbiri yoklar; ama olacaklarından emin olduğum bir düzende,şu yalınlık halim, yarınım kadarki yoksunluğum değil de ne? Yarın beni bulacaklar kadar eksik değil miyim; ben yarın, bugün eksik olduğum kadar fazla olmayacak mıyım? Elbette olacağım.

Merhamet

nehar | 08 May 2010 14:26

Ne zaman orada burada, banyoda, mutfakta zor durumda kalmış ıslanmış sinek, bocek, karınca v.s görsem hemen kurtarmak için elimden geleni yapar, uygun olduğunu düşündüğüm bir yere bırakırım. kış günü soğuk odada vızıldayıp duran bir sineği yakalayıp sıcak odaya saldığımı, yaz sıcağında elimdeki bir damladan su içmeye çalışan sineğe elimi iyice ıslatarak su verdiğimi bilirim. çok düşünerek yaptığım bir şey değil belki ama içimden gelen, yapmadan rahat edemediğim bir şeydir bu.

Geçenlerde yine lavabonun kenarında kıpırdayan ıslanmış küçücük bir canlı gördüm her zamanki gibi hemen bir parça kağıtla aldım onu, azıcık kuruyunca hareketlendi ve birden kağıdın üstünde zıplayıverdi. Bunu görmemle birlikte kağıdın arasında ezmem bir oldu zavallıyı. Ben değil miydim abdesti yarım bırakıp, onu kurtarmaya çalışan daha demin, refleks miydi ? ne olmuştu bilmiyorum, sadece bir an o iğne ucundan azıcık büyük canlının bir pire olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Sanırım bite pireye duyduğum fobi bir anda bunu yapmamı sağlamıştı. sonra birden çok pişman oldum ve kendimi çok kötü hissettim.

Düşündükçe korkuyordu ve düşünmekten de kendini alamıyordu…

sinjob | 08 May 2010 12:45

I. BÖLÜM

Mışıl mışıl uyuyordu Zerrin.Yanında eşi ve beşikte bebeği vardı.Bir odanın içinde öylesine huzurlu uykuya dalmıştı ki…

Gece saat üçe geliyordu ve aniden uyandı.Lavaboya kalkmayı düşündü ama cesaret edemedi.Uzun zamandır içini böyle bir korku kaplamamıştı.Tekrardan uyumaya çalıştı ama birbirine karışan sesler duyuyordu.Masa saatinin çıkardığı ses gittikçe artıyor gibi geldi.Bir ses geliyordu derinlerden, birileri konuşuyor gibi geldi ama bir türlü sesin kaynağını anlayamıyordu.

Kapıya arkasını dönmüş ve iyice yorganın içine doğru saklanmıştı.Perdeden içeriye süzülen sokak lambasının ışığı içine biraz ferahlık getirdi ama yine de oldukça huzursuzdu.Bir ara kocasını uyandırmayı düşündü ama ses çıkarmaya cesaret edemedi.Gözlerini sımsıkı kapattı ama olmuyordu işte,bir türlü uykuya dalamıyordu.Birden aklına çocukluğunda dinlediği cin hikayeleri geldi,ürperdi.Daha sonra cin dediği için tedirgin oldu,üç harfli demek gerekti,öyle anlatmışlardı kendisine.Ya burda da varsa,ya ben adını söyledim diye geldiyse, diye düşündü,korkusu gittikçe arttı.Bana ne oluyor diye içinden geçiriyordu ama korkusuna engel olamıyordu.Bildiği duaları,sureleri okumaya başladı hızlı hızlı… Kalbi öyle hızlı atıyordu ki adeta yerinden fırlayacaktı.Ya şimdi kapı açılırda içeriye garip bir yaratık girerse diye bir düşünce sardı içini.Düşündükçe korkuyordu ve düşünmekten de kendini alamıyordu…

Nirvana Baby

neandertal | 08 May 2010 10:25

Spencer Elden, 1991
Spencer Elden, 1991

Nirvana üyeleri 1991 yılının sonbaharında 2. stüdyo albümleri Nevermind‘ı çıkardıklarında müzik dünyasının artık eskisi gibi olmayacağını biliyor olmalıydılar. Smells like Teen Spirit, Come As You Are, Lithium, Polly gibi klasik hitlerin yer aldığı, dönemin gençlik marşı haline gelen albümün grunge içeriği kadar kapağı da ses getirmişti. Kapak resminde çıplak bir bebek, havuzda yüzüyor ve gülümsüyordu. Bebeğin yüzdüğü yer California‘da Rose Bowl Aquatic Center isimli bir havuz. Fotoğrafı çekilen Spencer Elden o zamanlar 3 aylıkmış! 2001 yılında Rolling Stones dergisi için aynı havuzda benzer pozu veren Elden kızları tavlamada avantajlı olduğunu söylüyor!

“I have to use stupid pickup lines like, ‘You want to see my p—s … again?'”