bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Karanlıktaki Aydınlarımız

universideli | 27 September 2007 10:26

‘Bir ışık kaynağı’nın aydınlığına maruz kalan karanlıktaki bazı aydınlarımız, bugünlerde ‘Atış Hattı’ formatlı bir takım televizyon programlarında olanca güçleriyle süt dökmüş aydın portreleri sergiliyorlar. Seçim öncesindeki vahşi pişik hallerinden eser yok. AKP karşıtı söylemlerinin en çok AKP’ye yaradığını anlamaları geç olsa da, misafirlikte annesinden dayak yemiş çocuk misali birer köşeye kıvrılıp, ‘Anne vurma’ tavırları, sokaktaki iki kişiden birinin gülümsemesine neden olması bakımından çok hoş. Fakat uslanmayan ve karanlıkta kalmayı yeğleyen bu aydınlarımız üsluplarını değiştirmiş gibi görünseler de aynı amaca hizmet etmeye devam ediyorlar. O amacın çıkış noktasında da halkı cahil gören ve ‘biz doğrusunu biliriz’ yılanları çöreklenmiş durumda. Verilmek istenen mesajla söylenenler çok farklı aslında. Ne de olsa köşelerinde insanları yönlendirmek için her türlü manayı istedikleri kalıplarla sunup, bilinçaltı oynamalarına sebep olabilmeye talimliler.Felaket tellallığı meşhurdur bizim medyada. Kimisi rejimin elden gidiyor olduğunu söyler böğrünü parçalayarak, kimisi İran’a benzediğimizi, kimisi de vatanın karış karış satıldığını. Olayları okumak istediği gibi okuyanlar henüz okur-yazarlık seviyesine ulaşamamış bazı aydınlarımızdır diyebiliriz bu bakımdan. E bir ülkenin okur-yazar denilen insanları okuma-yazmayı henüz çözemedilerse ‘Vay o ülkenin haline’. Bu açıdan cennet vatanımın aklı başında gençlerinin karanlıktaki aydınları dinleyip de zihinlerini köreltmemesi çok önemli ve üzerinde çalışılması gereken bir mesele gibi geliyor. Her görüşü bilmek güzeldir ancak görüşlerin altındaki düşünceler genelde karanlık kökenli ise ve körpe beyinler bu düşüncelerin altında ezilip karanlık koridorlarda bir sağa bir sola çarpa çarpa kendi özlerinden geçeceklerse eğer, olmaz olsun öyle çok seslilik. ‘Her düşünceyi bilmek gerekir’ fikri kulağa hoş ve mantıklı gelse de bu her insan için geçerli değildir sanırım. Her insan bir üst seviyedekine göre daha çocuktur ve duyması gerekenler üst seviyedekinden daha azıdır. Daha son yüzyıl tarihini bile bilmeyen gençlerimizin siyasi dehalar gibi ortalıkta atıp tutmalarının ve aslında söylediklerinin birer gazete kupürü olmasının, karanlıktaki aydınlarımıza özenmelerinin bir sonucu olduğunu görmek çok da güç değildir. Hey gidi gazeteler gibi konuşan milletim…Söylediklerinin ne olduğu çok da önemli değil gençlerimizin, onlar ses duyurma arzusunu taşıyor. Karanlıktakilerin sesi çıkıyor ve onlar ilgi görüyor ya, neden gençler de sesini duyurmak istemesin ki. Hele hele ‘Gençler’in düşüncelerine hiç değer verilmiyor’ diyen ve aynı zamanda gençlerin aklı başında insanlar olmasından korkup uykuları kaçan aydınların olduğu güzel vatanımda.Kısacası, körelmesi istenen koca bir altın neslimiz var ve köşelerinden atıp tutanlar bir gençliği karanlıklarına çekmek istiyorlar. Belki aralarında bazıları Abdülhamid’i anlamayan aydınlar misalidir ve dileğimiz onların da karanlıktan uyanıp, aydın görünen karakafalılara örnek olmasıdır. Bir neslin daha derdest edilmesine bu vatanın tahammülü yoktur. Her gencimiz itinayla ilmin ışık gölgesindeki aydınları bulmalı ve onlara sımsıkı sarılmalıdır. Yoksa kaybeden hem bir nesil, hem kaybeden bir neslin sonrasında gelecek olan diğer nesiller olacaktır. En kötüsü ise kaybeden nesillerin kaybetmesine seyirci kalmasından ötürü olanlara sebep olup herşeyini kaybedenlerden olacak olan günümüz nesli, yani bizler olacağızdır…

Erkek Sineğe Bile Göstermem..

menese | 27 September 2007 09:59

Efendim, halen devam etmekte olan Avrupa Şampiyonası Finalleri esnasında bayan milli voleybolcumuz Aysun Özbek’ten -mutat olduğu üzre- doping kontrolü için idrar istenmiş. Sanırım, şu günlerde idrak ettiğimiz mübarek Ramazan ayının da etkisiyle olmalı ki hanım kızımız “erkek doktor” önünde numune vermeyi reddetmiş. Bunun üzerine de Avrupa Voleybol Konfederasyonu bundan böyle bayan sporcular için “kadın doktor” görevlendirme kararı almış.

Bu hepimizi kıvandırıcı habere, mümtaz basınımız; “kızımız, bu haklı mücadelesini kazanarak dünya çapında bir başarıya imza atmıştır; kutlu olsun.” mealinde, layıkıyla yaklaşmış bulunuyor. Ben eksik mi kalaydım?.

Çekil Be Tiberias, Skywalker Geliyor…

INTERNET CAFEE | 27 September 2007 09:36

Karanlık Tarafa Geçmiş Anakin Skywalker
Karanlık Tarafa Geçmiş Anakin Skywalker

“Efsane kutsal ve tarihi olayı anlatır: aktardığı, tarih öncesi dönemlerde zamanın başlangıcında gerçekleşmiştir. Efsane gerçekten olanı ve kendini tamamen ispatlayarak ortaya koyanı anlatır… Kısaca, mit doğaüstünün çeşit çeşit hatta bazen dramatik kırılışlarını günümüz dünyasına taşır.”
Mircea Eliade. Efsane ve Gerçeklik. New York: Harper and Row 1963 Sayfa 5-6

Mitin/efsanenin yegane amacı/fonksiyonu halka ayar vermektir. Yoldan çıkmaya hazır bu serseri kitleyi, kısık gaz lambası ışığında anlatılan cinli, perili, ejderhalı, kuzulu, masallar aracılığı ile günlük hayatta nasıl akıllı, uslu ve sadık davranacağını talim ve terbiye etmek gayesinden başkasını gütmez. Hükümdar ele geçirdiği bu mucizevi usulün sırrını kullanarak safların birbirine yakın durmasını sağlamak yolu ile iktidarına iktidar katar.

Biz Kaç Kişiyiz..? Peki ya siz..? Veyahut öbürü..

| 27 September 2007 09:36

kaç kişisiniz..? kaç kişiler..?

birmilyonlarmış.. ve çok mühimmiş bu.. 70 milyonda 1 milyon Atatürkçü varmış.. ve bu başarı olacakmış..

sizler bizler onlar bide şunlar

sınırları belli birtakım gruplar..

gruplaşmadan öte cepheler daha iyi ifade etmekte oluşumları

herkes siperlerini oluşturmuş beklemekte hücum borusunu

bu aralar “cesaret” “direniş” vs gibi söylemlerle Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük bir markanın isminden de faydalanarak bir hareket oluşturulmakta.. “biz kaç kişiyiz.?” olayın datayları ile sıkmayacağım kimseyi.. ama sitelerinde Hasan Pulur’un bir yazısı ile güzel reklam yapıyorlar.. kendilerine haklılık payı çıkarıyorlar..

Kafam Bir Milyon Himmet Abi / Deli Şiir 2

aRRoGaNTe HoMbRe | 27 September 2007 09:34

orjinali için bkz.

bu aralar Himmet Abi ile takılıyoruz, oh ne iyi
Himmet Abi’yle kafaları çekip sarhoş oluyoruz her akşam, ne güzel
hoşuma gitmiyor bazen muhabbeti yavşağın
ağzına acı biber sürüyorum susuyor
şarkılar söylüyoruz birlikte
ama şarkı söylemek kim o kim, böğürüyor adeta ibne
şiir okuyorum Himmet Abi’ye bazen
anlamıyor öküz, olsun
saat 5’e vurdumu başlıyoruz içmeye
geceyarısına doğru ne yana baksam gördüğüm o
gözümü ovuşturuyorum bakıyorum yine her yerde o

HAFİFTEN İÇMEYE GELEMEYENLER İÇİN…

akoni | 27 September 2007 09:17

Merhaba,
Bu yazım hafiften içmeye gelemeyenler için. sizlerden ayrı olmak, bir arada olamamak sizlere haksızlık olur diye düşündüm. Lütfen sizde 27/10/2007 Cumartesi akşamı bu sayfadaki sizler için hazırlanmış ortama girmek için eğer ki 18 yaşından büyükseniz (içki ortamı olduğu için 18 yaş sınırı) eveti sonra da böyle buyurun yazısını tıklıyorsunuz. Artık gerisi size ait. İsterseniz ilk önce gramafonu tıklayın 1- hüsnü fasıl 2- fidayda 3- kumsalda parçalarını dinleyebilirsiniz. o arada rakı şişesini tıklayarak içecekler hakkında bilgi edinebilir, yiyeceğiniz mezelerden hangisini seçerseniz tarifinide alabilirsiniz. Penceredeki manzarayı, duvardaki belgeyi, tv’yi ve asılan örümceği de tıklamayı unutmayın ki içim rahat olsun. Sizler de bizlerle olmuş kadar olacaksınız .Hemde zahmetsiz…