sabahtan yoğun idi iş güç. iki lâfın belini kıramadık. halkoylaması, terörik aktiviteler, sokaklarda sabahlara kadar atılan tepki sloganları varidi hâlbuki elde.
izzet ile göz göze, göt göte geldik defalarca, alışık olduğumuzca mimiklerle birbirimizi yokluyoruz. fikrim başka yerlerde. motosikletin balataları yenmiş, zanaatkârlar sikecek müşteri peşinde, tadım yok.
yeterli karşılık veremediğimden olsa gerek sinyali kesti bizimki. öğleden sonra fırsat bulup sigaralamaya seyirttim. gözünü kaçırıyor izzet.
az hayvan değilim. Anlıyorum sıkıntısını.
halkoylamasından girdim, niye sever ki insan memleketini dolaylarından tıngırdatıyorum. hatta it olduğumdan, nesini seveyim la! ünlemeleriyle bitiyor çoğu lafızım.
diyorum ki; bu sokakları niye seviyorum? bana ait olan ne var? nesneye bağlı anlam yüklenmiş yaşanmışlıklar sadece. onu da, her gün belediye, it kopuk elimizden alıyor. aha o eğik çam ağacını da sökmüşler, müteahhidin biri tabela asmış; hafriyatın yanına.
ilk gençlik yıllarında biraladığımız bankı da göremiyorum haylidir.
biteviye şu parktaki çocukluğumuzun aslan heykelciğini spreyleyip kulüplerini şanlandırıyor, bir takım kumandalılar.
her yeni ihalede, her yeni belediye başkanında, her yeni hükümette; işgâl altındaymışız hissindeyim.
onlardan biri olamıyorum ya, kayıptayım habre.
kimileri işinden oluyor, kimi yerinden. hep kaygıdayız. onlardan değilsek ne işimiz görülüyor, ne kanat gerenimiz oluyor.
geçenlerde, eleman kadının çantasını kapıp gidiyor; başka biri kuyrukta yer kavgasında, ağaz burun kırıyor, ertesi gün dışarıda. bir de dönüp tehdit ediyor. delil getir, diyor polis.
işgâl ordusunun sivil yandaşları mısınız la?! geçen ramazan bayramında, dört günde: 101 ölü. düşman ordusunun ajanları mısınız la?! nereye, kimi şikâyet edeceğim? ankara’ya tabanvay protesto yürüyüşü mü yapalım? denenmişti dii mi?
niye sever ki insan memleketini?!
sermaye sevsin! gidip yunanistan’ı alsak, fabrikaların, limanların başına beni mi oturtacaklar? elbet efratlarını. ben yine çalışan, kapı önü iş için sıra bekleyen it olacağım. e niye ben heyecanlanıyorum? kendi kendime gaza geliyorum, böyle bir ihtimâlde bile? ben yine dış kapının dallamasıyım.
niye? birilerinin adamı olamamaktan, dolaylı dahi olsa dübür uzatamamaktan mı? yok yau diyor bizimki; o kadar da değil. tepedekiler sahip çıkmazsa, birileri kampanya düzenleyip sadaka verir ihtimâl. kadın programları felan var.
almış ya gazı, gözlerimin içine bakıyor izzet.
aabi, diyor. köpeğiz ya biz bunların gözünde. hepimiz! aidiyetimiz yok ya bizim, zorla bir yerlere yamamaya çalışıyorlar. zate ne bok olduğumuzu biz bile bilmiyoz.
mülksüzüz la biz, diyorum yine. la, hele cıgara sar diyor.
laf karışıyor yine, bak diyor. bizim oralarda neye oy verileceğini ağalar, şıhlar söyler. şehirde; siyaset şıhları, ağaları söylüyor. hepsinin gütme yöntemi farklı, nemrutuna koyayım. orada, mahalli sandığa göre muamele, burada da semte. hep, korkutulmayla güdülüyoruz. ama bizi medya ile güdüyorlar.
sokakta yürüyemez oldum abi, diyor. geçen bizim oralı bi çocuk, arabayla kaza yapmış. kavga çıkmış, ahali üşüşmüş. karşı taraf haksızlığını örtmek için, gelen polise; pkklı arkadaşlarımı çağırırım dedi, diye gazlamış. polis de girişmiş buna. tutanak da aleyhinde. toplamaya gelmişti bizi. araya girip, akıl verdim de vazgeçtiler. kürdüm ya, artık nerede yamuk olsa; pkklıyım dedi, diye püskürtüyorlar.
girdaba kapılmamak lâzım dedim, bi bok çözmüş gibi.
zate fikir mayamız bozuk. normal günde de, rast gelse bizi sikmek için tutuşuyor ahali. senin şansın az. iki kelâm eden kürt olduğunu anlıyor. ben, biraz daha kârdayım. uzun uzadıya konuşmaları lâzım. ya bir de kürt olsaydım. hemen gömerlerdi logara.
bi umudumuz var, amma? göt yok.
dedim a! bayramda dört günde 101 ölü, ahalide tık yok. umut fakirin ekmeğimiş, yumulalım birbirimize; ye memet ye!