ellerim saçlarında kaybolsun istiyordum.
ellerim kömür karası saçlarında yüzen bir çift balık olsun…
hafif terli, bol parfümlü kokusunu içime çekmeye çalışırken, onun bu aceleci halini anlamaya çalışmaktan bitap
düşeceğim de belliydi.
o, hormonlarının hükümranlığına girmiş sıradan bir askerdi. hormonal imparatorluğun kural tanımaz, acımaz, şiddetli yayılmacı politikası bedenimin poetikasına patiska muamelesi yapıyordu.
belimden aşağıya hızla kayan ellerini zaptetmekte çok zorlanıyordum. o kadar çok kadın dergisi okudum,
o kadar çok feminist aşk hikâyesi ezberledim ama ön sevişme denen meretten onun pek haberi yoktu işte!