bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

SEÇİMLER

dasein | 03 December 2007 12:15

İnsanlar aynı düş içine sığamadığından hepsi kendi düşleri arasında erir ve yeşerir. Kendi kalıplarına kalplerini koyar, oradan gökyüzünün yaşanmışlıklarını izlemeye tutulurlar. Tutulma gerekçeleriyle kendilerini gerçekleştirme güçleri arasındaki derin çizgide salınıp, dönerler. Bir oyun, kalabalığa karışmış bir oyundur tüm bu devinimler. Asıl harflerini kaybetmiş ya da erirken düşürmüş Seçmen-women.LARIZDIR. Seçim yapma eyleminin düzlemi üzerine dipçikler kondururken kendi dünyalarımızı yaratırız. O dünyalardan da başka dünyalar, onlardan da başkaları. Dünya döner ve artığı olarak kalarak Biz harfleniriz. Harflendikçe cümle oluruz, aş oluruz iş oluruz. Ben pamuk prenses olmak istiyorum diyen bir cüce olamayız. Ama hepimiz, para denenin artığı olarak çizgi halinde ülkenin farklı bölgelerine dağılmış birer masal kahramanıyızdır. Masalların bir yerinde ip kopana dek oynarız. Ne vakit ipler kesilir o vakit biz düşeriz. Düşlerimizden. Yaşamımızdan. Ayrı ayrı düşlerde aynı düşüşler gerçekleşir.
Aynı sandıkta lekelenir. parmaklarımız aynı elin aynı parmağı aynı tırnağı.. genel ve gizli oyuzdur bir günlüğüne. 1 günlük bir ihtiyaç olarak ihtiyaçlarımızı gidermek için seçim yaparız. Kıt kaynaklarla yetinemeyen dahası için günlük saatlerini tüketen birer tüketici ve hayal ekici olarak. Her şey birer yanılgıdır. Yanılgının izleçi yaşamımızın uç noktasını oluşturur. Bir uç nokta olarak ardımızda ekmek kırıntıları bırakarak yürürüz. Genelde kırıntı bırakmayanlar koşar. Ve yürüyenler onların neden koştuğunu sorar.Yürümek, koşmanın başkalaşmasıdır. Başkalaşmış anılarıyla göçen bir tanıklık, biziz-iz yansımasından ötesi değildir. Partiler dizilir, o kısaltılmış sözcüklerin bizim için anlamı üzerine yaşamımızdan ne kadar saatciği harcadığımız meçhul ve gereksizdir ekonomik kazanımlar mührümüzün yönünü belirleyecektir nasılsa. Bireysel kazanımlar belirleyici oylanmalarla oyunu bitirir, oyun içindeki oyunları ayıklamaya, görmeye, tartmaya başlarız. Her gördüğümüzü bağırtmamayı öğrenmişizdir. Bağırmamayı öğreten yanlarımızdan Benim avuç içlerime ne akıtmıştır bu parti şu parti demişliklerimiz vardır. Bu bir oyundur. Ya da kim benim için ne yapacak soru işaretinin noktacığı; bizlerin sorgusu ve yaşanmışlığı.

EVİMDEYİMMM!!!

akoni | 03 December 2007 12:07

Hafif gecesi için Antalya’dan ayrılışım nedeni ile birazcık hafiften ayrı kaldım. Çünkü İstanbul’daki günlerimi yakınlarım, dostlarım, arkadaşlarım ve sevdiklerimle birlikte geçirdim. Benim için güzel bir tatil oldu, aslında giderken bu kadar uzun süre İstanbul’da kalmayı düşünmemiştim ama sevgili gelinimden dönüş iznini almam bir hayli güç oldu. Sizlere hafif gecesinden resimler getirdim, çünkü bunlar sizleri yad ettiğimizin delilleridir. Bu kadehler siz gelmeyenler için kaldırılmıştır. İnşallah bir başka bahara yine birlikte olmak
umuduyla.

beyaz melek

mansonilized | 03 December 2007 11:07

Yönetmenliğini Mahsun Kırmızıgül’ün yapmış olması ile dikkatleri çeken film son dönemlerde en fazla gündemde olan filmlerden biri.

Bir ucu Diyarbakır’da bir ucu İstanbul’da geçen film aralarda Adapazarı’na Tuz Gölü’ne uğruyor. Oyunculuklar birkaç isim dışında inanılmaz doğal ve başarılı. Yıldız Kenter ve Mahsun Kırmızıgül ise tartışmasız bir şov sergiliyor. Bence Nejat Uygur’un zoraki ve tekrar eden kötü espriler sergisi oyunculuğu, Zeynep Tokuş’un neden seçildiğini sorduran başarısızlığı dışında çok yargılanacak detayı da yok. Müzikler Mahsun Kırmızıgül’ün mzisyen kimliğinden olabilir cuk oturmuş. Özellikle cirit sahnesinde alkışlanacak düzeyde. Film bir sanat eseri değil. Ancak duygulara hitab edişi 10 üzerinden 10u hak ediyor.Konu son derece tehlikeli ancak iyi işlenmiş. İnsanı yormuyor. Ölümün bu kadar içimizde, bu kadar yakın ve bu kadar kabul edilebilir ele alınışı çok başarılı. Film ağlatır mı ağlatmaz mı tartışmalarına kişisel yanıtım toplamda yaklaşık 15 dakikalık bir ağlama evresi geçirdiğim şeklinde olacak.

Acaba böyle kaç kişi güme gitti !

neoturk | 03 December 2007 10:49

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıkladı bir dosya (fişleme)olayında bir aday rektör için düzenlenen dosyada “eşinin çarşaflı ve şucu bucu” bide bici bici muhallebiciymiş (ben ekledim) ” olduğu notu düşülmüş. Yapılan araştırmada ise bu bahsi geçen vatandaşın hala bekar olduğu ortaya çıkmış . Cumhurbaşkanı bu nota güvenmeyip bir daha araştırma istemeseydi bu şahsın adı lekelenmiş ve onuru kırılmış ve dahi güme gitmiş olmayacak mıydı ? Şimdiye kadar güme böyle kaç kişi gitti, bu dosyayı düzenleyenler hakkında bir soruşturma açılıp açılmadığını öğrenmek istiyorum.

NATO-Chorjavon

| 03 December 2007 10:28

http://www.youtube.com/watch?v=axUj1yIk_AE

korkaklığım yüzünden mazoşistim ben!!

uuuucar | 03 December 2007 09:58

sızıntı dolu damarlarımdan bir sigara dumanını daha akıttım,her delik kaçmak için bana harita verdi,akıp gidemedim deliklerden,kaçamadım gitti bu karanlıktan,atlayamadım toprağa…oysa öyle yaklaşmıştım ki sana ölüm,bakamamıştım gözlerinin içine.yine gururumu giydim ve gittim…ağzımdan hiç düşmeyen bir zehirle kendimi bir halt zannetmiştim…şimdi senin içinde olmak benim hayalim oldu…bazen mazoşist olduğumu düşünerek,kendime acı çektirmem gerektiğini düşünüyorum ve seni düşlüyorum… ama ben sadece bir korku tanrısıydım,bütün korkaklar bana geliyordu,kaçıyorlardı içime sürekli…. dur demek istedim delikten kaçan kıza,diyemedim..hoş,zaten beni dinleyecek kadar korkmuyordu o!!