Az önce çok sevdiğim bir yazarın bir dergide yazmış olduğu birkaç yazısını okudum. Yazıların bir çoğu yaşamımızda karşılaştığımız, hissettiğimiz, paylaştığımız…vs şeyler üzerine ince ince dokunuşlardan ve yazarın hayata bakış açısından izlerdi.
Yazılarda yer alan konuların bir çoğunu yaşıyoruz ya da yaşayanlarla paylaşım içindeyiz. Yani kısacası bu yazıların bazılarında kendimi buldum (bende bu şekilde düşünüyorum) diyebilirim.
Peki acaba neden düşüncelerimizin parıltılarını başkalarının yazdıklarından buluyoruz ve neden düşüncelerimize tercüman olamıyoruz? Kim bilir?
Galiba bize kendimizi başkalarının anlatmasına o kadar çok alıştık ki, kendimizi kendimize anlatamaz ve hatta kendimizi başkalarının yazılarında arar olduk. Başkalarının beğendiği ve anlattığı gibi olup çıktık açıkçası.
Sanırım bu yazı bu nedenle kendime eleştirimdir. Takılıp kaldığım “acaba ne düşürler” deyip yapmak isteyip de yapamadıklarıma karşı bir duruştur. Bu nedenledir ki, aldım elime kağıt kalem yazmaya başladım.
Bu yazı düşüncelerimin derin ve sağlam ayak izlerinin başlangıcıdır. Bu ilk adım, ikinci adımı atmadan ilk adımın ne kadar güçlü olduğunu görmem zor.
uncategorized hakkında tüm yazılar
digg’e imaj bölümü açıldı
kuzine | 05 December 2007 11:46
http://www.digg.com/images
utanmıyor musun facebook??
kuzine | 05 December 2007 11:45
http://wolfire.com/questionable_facebook.jpg
google arama özelliklerini tam anlamıyla biliyor musunuz?
azurenus | 05 December 2007 11:39
http://arsiv.pilli.com/yazi/google-arama-ozellikleri
01-18-2008
azurenus | 05 December 2007 11:27
http://arsiv.pilli.com/yazi/01-18-2008-1
Hürriyet nefreti, nefret hürriyeti.
| 05 December 2007 10:32
Eski bir Leman dergisinde yayınlanmıştı…
Hürriyet gazetesinde uyuşturucu satışından yakalanmış birkaç
zenciyle ilgili bir haber.
Haber metnine iliştirilmiş bir fotoğraf.
Fotoğrafta birkaç zenci arkadaş.
O da ne?
Fotoğraftaki arkadaşlar Türkiye’de öğrenim gören
sıradan birer insan sadece.
Ne uyuşturucuyla alakası vardır ne suçla.
Ama zencidir.
Hürriyet’in savunması tam hürrüyetlik!
Efendim arşivden bulmuşlar, koyuvermişler sayfaya.
Arama yaparken mutlaka “zenci” diye bakmış,
onca dosyanın içinden bulmuşlardır.
2008 Pirelli Takvimi
ladress | 05 December 2007 10:09
http://ladress.blogspot.com/2007/12/2008-pirelli-takvimi.html
inan6666
nevdalist | 05 December 2007 09:23
http://www.google.com.tr/search?hl=tr&q=inan6666&meta=
e be gavurun kızı e be sarışın
hoodly | 05 December 2007 08:37
ben ne diyimki sana şimdi jessica. melek gözlü sarışın ben sana ne diyimki şimdi.bir baktın beni benden aldın başka diyarlara götürdün. yok mu o senin melek gözlerin işte onlar yok mu görmez olaydım onları görmez olaydım ki sevemez olurdum belki seni düşleyemez olurdum belki ama belki.hala aklımdasın hala fikrimde düşlerimi hiç saymıyorum çünkü hiç biri sensiz değil. platonik mlatonik ama gendede güzel bir şeymiş bu adı aşka olsa gerek genede değer şeymiş bu adı önemli değil olsa gerek. birde şiir yazdım sana be gavurun kızı,sana bir şiir yazdım be sarışın melek gözlü. anlayasın diye ingilizce 3-5 satır döktürdüm ama nafile şimdi nerdesin nerelerdesin bi bilsem bi okutsam kafi ama nerde. garip bir şiir oldu ama idare etcen artık ne yapalım palatonik aşka bu kadar.
4’10”
donakisot | 05 December 2007 08:16
İçimden dozerler geçiyor, rutin dozunu aşmış
Ve bir hilti, bir tilki kurnazlığında, beynimin loblarında
Biliyorum – aslında, rahme daha yeni düşmüş bir ‘bilmek istiyorum’-
Bu sadece bir şarkı
4’10’’
9/8’lik ritmden uzak
Biraz telliler, veryansın distortion; yakıcı, yıkıcı, yırtıcı
Biraz manik tuşlular, tuş edici depresyon
Biraz hüzünkâr yaylılar, yaylımcı
**********
Kuşatma altında sıkıntılar köşe kapmaca oynuyor içimde
İçimde binlerce çocuk sesi, çocuk parkı, ivedi yağlanmalı bir tahterevalli
Pudra uçuculuğunda saklambaç kokusu
Ebe kim?
Gümeci