bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

ALYANS “ÖLÜM BAZEN BULMAKTIR”

| 08 December 2007 14:03

Sağanak yağmur sonrasında her şey ayrı bir dinginliğe bürünmüştü orman yolunda. Ağaçlar, uzun yol yolcuları gibi yorgun görünüyordu. Islak dallarını yola sarkıtmış dinlenmeye çalışıyorlardı adeta. Arada bir esen rüzgar yaprakların üzerinde kalan birkaç su damlasını toprağa düşürüyordu. Mevsimin adı bahar günün adı ikindiydi.
Yağmur sonrası olmasına rağmen gök yüzü hala gri bulutlarla kaplıydı. Su birikintilerine düşen su damlalardan başka hiçbir ses duyulmuyordu etrafta. Tam her şey artık gün akşama varır bizde uykuya dalarız demişken; bir ses duyuldu uzaktan. Her şey dikkat kesildi gelen sese. Hızla yaklaşan bu ses koşan ayak sesleriydi. Koşan her kimse bir telaşı ve bir o kadar keşkeleri vardı. Islak toprağı güçlü adımlarla ezişinden anlaşılıyordu ki koşan bir erkekti.
Erkek koştu, koştu, koştu. Soluğu tükendiği zaman durdu ve ellerini dizlerine dayadı, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Elleri dizlerinde yolun ilerisine baktı. bakışlarıyla varmak istediği yere ulaşmıştı adeta. Adamın soluğundan başka bir şey duyulmuyordu ormanda. Tam tekrar harekete geçip koşacağı sırada bir el silah sesi duyuldu. Adamın göz bebekleri büyüdü. Olduğu yerde kalakaldı. Tam toprağa yığılacak kadar takatsiz kalmıştı ki bütün gücünü toplayıp tekrar koşmaya başladı. Bu sefer daha hızlı ve daha telaşlı koşuyordu. Yetişse de bir şey değişmeyecekti ama yetişmesi gerekiyordu. Koştu koştu koştu. Koşarken ayakları kadar yüreği de ağırlaşıyordu. Bir müddet daha soluk soluğa koştu.
Sonunda varmak istediği yere varmıştı lakin çok geçti. Yanında durduğu ağaca bir sol eliyle destek alarak dizlerinin üzerine düştü. Zaman donmuştu adeta. Görmeyi istediği en son şeye bakıyordu. Bir müddet öylece kalakaldı. Bütün kelimelerini yitirmiş hiçbir şey söyleyemiyordu. Ağlamak istiyordu ama ağlayamıyordu. Ölüm… ölüm şu an istediği en son şeydi. Hiçbir şey hissedemeyen bir haldeydi. Yüreği göğüs kafesinde tükenmek ister gibi atıyordu.Bakışını ağaçlar arasına çevirip bir müddet öylece kaldı. Hiçbir şey hissedemeyecek kadar keşmekeşliydi. Sonra tekrar sevdiğinin cansız bedenine dönüp baktı. sevdiği kadın ağaca bağlanmış ve şakağından vurulmuştu. Orda öylece cansız duruyordu. Adam zorlanarak ayağa kalktı ve kadının yanına gitti. Ona baştan aşağı ilk kez görüyormuşçasına baktı ve sol elinde bir şey tuttuğunu fark etti. Diz çöküp önce elini öptü ve parmaklarını gevşetmeye çalıştı. Kadının parmakları gevşerken beraber bir alyans yaprakların arasına doğru yuvarlandı. Adam alyansın her hareketini izledi ve bakışları alyansın durduğu yerde donakaldı. Hala kadının elini tutuyordu.
Bakışlarını alyanstan ayırmadan kadının elini kavrayarak, soğumakta olan avucunu yanağına dayadı ve bakışlarını alyanstan ayırmadan öylece kaldı.Gün akşama erişmiş orman karanlıkla her şeyi gizlemişti adeta. Derken rüzgar hızlandı ve yağmur tekrar başladı. çakan her şimşek ayrı bir yıkılış gibiydi. Yağan yağmur kadının ölümüne bir ayin gibiydi.Geride ölmüş bir kadın, bitmiş bir erkek ve çamura gömülmekte olan bir alyans…….

elbette sana…

brokenlady | 08 December 2007 13:33

en kıymetlim, en sevdiğim, acısından büyük keder, sevincinden heyecan duyduğum… varlığı ile hayatımda renk, yokluğunda keder hissettiğim… en sancılı günlerimde de, en mutlu sevinçli anlarımda da yanımda olan, dürüstlüğünü, mertliğini, cesaretini, sırdaşlığını, sevgisini dostluğunu, yüreğini benden esirgemeyen… vazgeçilmezim, kıymetlim, kolum kanadım, sol yanım, biriciğim, gam götürenim…

bir şiir yazmak lazım sana;
seni, sana benzeyenlerden ayırmak için…hayatımızda hep var olan, ama hayatımızın parçası olmaktan uzak, varlığıyla, yokluğu arasında bir gıdım fark eden, artısıyla, eksisini topladığımızda geriye kalan “alışkanlık” olanlarla, arandaki farkı koymak lazım ortaya; anlatmak için senin değerini.
bir şiir yazmak lazım sana;
seni, sana benzemeyenlerden ayırmak için…hayatımızda yer vermediğimiz, ama hayatımızda eksikliğini de hissetmediğimiz, varlığıyla çok şey kazanacağımızı düşünmediğimiz, önyargılı olmadığımız ama sempati de duymadıklarımızla arandaki farkı koymak lazım ortaya; anlatmak için senin değerini.
sen ki; yokluğu göze alınması en zor olansın…sen ki; varlığı sanki hayatın anlamısın…sana yönelen her cümlemde bir ruh, sana uzanan elimde bir şifa umudu var gibi bunalmış ruhuma…hani ilaçtır ya bazen bir dokunuş, bir sıcak bakış, nefes almanın bile anlamsız geldiği anlarda; işte öylesin bu günlerde bana…

ptt’de gişematik dönemi başlıyor

gkaraarslan | 08 December 2007 11:39

artık ptt kuyruklarında beklemeye son dedirten bir uygulamaya 2008 de merhaba diyeceğiz.sağolsunlar 2008 çıkacak olan ve belli bir süre denemeye tabi tutulacak olan bu gişematikler(35 adet) ile faturanızı ödeyebilir,tahsilat yapabilir,para üstünüzü alabilirsiniz.tamamen makinaya bağlı olan işlemlerinizde insansız kullanılması ptt yi rahatlatacak gibi görünüyor.isteyenler posta çeki işlemlerini de yapabileceklermiş.tüm vatandaşlara ahyırlı olsun.
haberi buradan okuyabilirsiniz.
daha ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz

sağlık bakanlığı personel arıyor

gkaraarslan | 08 December 2007 11:26

sağlık bakanlığı bir çok meslek grubundan 6 bin 642 kişilik personel alacağını açıkladı.başvurular şu adresten yapılabilecek.6bin 16 sağlık personeli ösym nin yapacağı merkezi yerleştirme ile geri kalan diş tabibib ve eczacılar ise noter huzurunda çekilecek kurayla belirlenecekmiş.daha fazla bilgi,ücretlerin ödenme şekli ve birimler hakkında ayrıntılar için buraya tıklayın.

Gidecek Olan

mengu yincge | 07 December 2007 23:07

Gidecek Olan

Yazmış söylemiş olsan da aynı sözleri
Belki aynı başkasına benzer
Bir, iki, üç ard arda
Sadece sayılar mı bir sınıf teşkil eder?
Sordum kendime tekrar
Yanlış olabilir,
Anlamam mümkün
Belki yanlış söyledim,
Yanlış düşündüm, mümkün
Doğrusu soruyorum kendime
Ve yine tekrar tekrar
Teker teker
Ne gösterecek, ne anlatacak –olan- doğruyu
Kim?
Aklım ve yüreğim bende saklıyken
Nereye, kime, neden?
Bakıp sormalıyım
Var mı bir neden
Yok mu sadece olan
Anlamak değil mi sadece yaşananı
Sadece yaşanana
Özlembir de gıpta bazen, belli belirsiz
Tanımlama çabasında, anlamaya
Aklamaya çalışan aklım.
Hissettiğimden çok sezdiği,
Yumruğum kadar yüreğimin.
Sadece yaşanan
Hem de diyorum
Sadece yaşanana
Bir saygı kabul,
Kabulüm anlamasan da, anlatsan da.
Hangi kararda durduk
Ne kıvama geldik
Korkup kaçtık
Çoşup taştık
Gittik geldik
Nereye, ne döndük
Yüzüme çarpan sabahın aydınlık ilk ışıkları
Ferahlığında yüreğim
Şimdi yüzüm akşam üzeri serinliğinde
Tanelenmiş artık çiçekler
Küçücük, büyüyecek yeşil dallarda
Yeniden doğan tadlı meyveler
Yüzümü ışığa döndüm
Görünsün
Ne korkaklığı, ne esareti
Sadece görünsün
Adanmış bir can cesareti
Hayata dopdolu bir sevgiyle
Işıktan gelen
İçime sığmaz, taşan, karanlığı delen
Harf harf damlayan hayata
Sadece yaşanan
Yansısın gözlerimden sek
Bir ışık
Hep sevgiyle
Gidecek olan
Ne sen, ne de ben
Kalacak gerçekten
Yaşanan, yaşandığı bilinen
Ve sadece
Ehl-i sevginin hatırası
Saygının yağmuruyla yıkansın
Hak’aHak edilen
Senden, benden
yadigar kalsın…

11.05.2007 – RSK