bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

cross-dressing

hag | 13 November 2010 12:22

Cross dressing (CD) kelime anlamı olarak kişinin karşı cinsin giysilerini giymekten hoşlanmasıdır.Fakat bu kişinin eşcinsel olduğu anlamına gelmez.Daha çok bir fantazi yada fetişizim olarak nitelendirilmelidir.Evli ve kendi dünyasında bayan gibi giyinen veya erkek gibi giyinen bayanlar fantazilerini CD olarak yaşayabilirler.Bunu sadece hoşuna gittikleri için yaparlar.Sosyal paylaşım sitelerinde CD resimli profillerinde ‘ben kadın değilim lütfen benim gibi CD ler mesaj atsın’ gibi notlar yazıyorlar.Muhtemelen o resmi görenlerin bir çoğu CD’yi gay veya travesti zannediyor.Cross dressing ile ilgili internet yayınlarında kişilerin bunu gizli yanlarını yaşadıkları bir fantazi olarak belirtiyorlar.Genelde eşcinsel olmadıklarını iddaa ediyorlar.Fakat bu çok ince bir çizgi gibi görünüyor.Kelime anlamı olarak karşı cinsin kıyafetlerini giymek olsada,kendini o kıyafetlerin içinde nasıl hissettiği ve asıl olamak istediği cinsiyetide sergilemezmi.Google’da cross dressing olarak arama yaptırdığınızda pek hayırlı sonuçlarla karşılaşılmıyor.Cross dressing ile ilgili Bloglardaki yazılanlar gibi sadece masumane karşı cins kıyafetleri giymenin ötesinde siteler karşımıza çıkıyor.Her birey kendi tercihini yaşamakta özgür ve serbesttir elbette.Fakat sokakta Bir CD nekadar rahat dolaşır ve toplumumuz kabullenir orası meçhul…

Sen Olmak

devrialem47 | 12 November 2010 14:57

Ey! beni benden alan
Alıp, uzaklara götüren
Götürüp gönül dünyasında kaybeden sevgili,
Ben hep SEN olmak istedim ama;
Sen “asla” deyip, beni sensiz yarınlarla başbaşa bırakıp gidiyorsun.
Hiç dönmemek üzere…

Akla Düşenler-1

HBOZTOPRAK | 12 November 2010 13:10

  • Ne kadar riyakarız değil mi? Bir yandan herkes birbirini sevsin diyoruz, diğer yandan da bize yönelen sevgileri küçümsüyoruz…
  • Tüm ilişkiler özne-nesne diyalektiği üzerine kurulur. Sen karşındakini özneleştirirsen, o seni nesneleştirir; nesneleştirirsen de o seni özneleştirir…
  • Hayattaki en zor şey ‘insan’ olabilmektir…
  • İnsanlığını kaybetmektense; insanlığıyla kaybetmeyi tercih eden insanlar da vardır…
  • Gerçekten kazanmak; ilelebet senden ayrılmayacak birşey elde edebilmektir…
  • Aşk; insanın asla bağaşıklık kazanamayacağı virüs gibidir; Her geçti dediğinde, suret değiştirerek tekrar tekrar kaşına çıkar…
  • Seviyorum demek; son nefeste bile ‘umurumda değilsin’ diyememenin başka bir ifadesidir…
  • Sevmek; ne yanında ne de yarınında, sadece yüreğinde olmak istemektir…
  • Eğer karanlığı istemiyorsan, ya güneşin peşinden koşacak kadar güçlü ya da onu bekleyecek kadar sabırlı olmalısın…
  • Sevginin azı-çoğu olmaz, ya seviyorsun ya da sevmiyorsundur. Muhasebesini yapabiliyorsan, onun adı aşk değildir…
  • Aşk, yaradılışından itibaren tinin ebedi bir arayışıdır. Tensel olan herşey ise; tinin, bulduğunu usa kabul ettirmek için öne sürdüğü birer yalandır…
  • Her aşktan güçlenerek çıkan tek şey, keşkeleri kuşanmış gururdur…

İki Kişilik Aşk

meflug | 12 November 2010 10:59

Okumuş olduğum bölüm gereği, her dönem hazırlamak zorunda olduğumuz proje derslerimiz olurdu ve her aldığımız proje dersi için dönem sonunda maket, çizim, ve projeyi anlatan bir afiş tasarımı yapardık. Projeleri tasarlarken hayali birileri bulur ve ona tasarlardık, mesela bir futbolcuya, ressama, mafya babasına, pilota…
Bir proje dersimizin konusu “stüdyo daire” olarak seçildi – daire dediğime bakmayın iki katlı bir apartman dairesi ama

Gönül Meftun İşte

devrialem47 | 12 November 2010 10:05

Gönül bugünde meftun sana
Yetim gecelere gebe kalmış gündüzlerim
sen olmayınca neyleyim bi başıma
Ah çekmektense
SENİ SEVİYORUM demek tercihimdir sana
Ey ! ay, yıldızlar şahitsiniz ne kadar sevdiğimi
İçip içip size sorduğum sevgiliyi
Neylersin gönül işte

Mahallenin çözülüşü

kahramancayirli | 11 November 2010 13:49

“Şimdi artık kimse kimseye güvenmiyor, herkes birbirinden çekiniyor” dedim. “Evet, kaç katlı, kaç daireli apartmanda oturuyoruz, hiçbirimiz birbirimizi tanımıyoruz” dedi. “Ne yalan söyleyeyim kapıyı açmadan iki – üç kere kimsiniz diye soruyorum, yüreğim ağzımda açıyorum kapımı” dedim. “Organ mafyaları varmış” dedi. “Karıma parfüm alacağım, şu koku sizce nasıl deyip elini koklatıyormuş adamın teki, kokladığın an bayılıyormuşsun, arkadaşım bayıldı diye etraftan yardım isteyip, taksiye taşıyorlarmış, sonra birkaç gün sonra bütün iç organları alınmış halde bir çöp tenekesinde bulunmuş” dedi orta yaşlı, halinden, konuşmasından orta – üst sosyoekonomik sınıftan olduğunu hissettiğim kadın. “Bir yaşlı kadın varmış, caddeden karşıya geçebilmek için yardımınızı istiyormuş, yardım edip, kadının elini tuttuğunuz an, fark ettirmeden şırıngayla bayıltıyormuş, yardım edin, torunum bayıldı diye bir taksiye atlayıp götürüyormuş, onun da sonu aynı” dedi Arnavut göçmeni olduğunu söyleyen genç kız. “Tatile gittiğimiz yerde otele gitmeye korkuyoruz” dedi orta yaşlı kadın bu sefer de. Manken-sunucu Asuman Krause geçti sonra, sıramızı beklediğimiz salon gibi yerin önündeki koridordan. “Gerçekten de boyu uzunmuş” dedim, “güzelmiş hakikaten”, kadınların tümü bir perde yukarıdan baktılar ona, bir çeşit kıskanma, imrenme, beğenme arasında gelip giden bakışlarla. Bir süre konuşmadık. Üçümüz de farklı yönlere baktık bir otuz saniye kadar.Sonra bir dizi oyuncusu geldi, sıra için sayı aldı, pasaportunun süresini uzatmak için. İsmini bir türlü hatırlayamadım, onlar da hatırlayamadı. Asuman Krause’ye gösterilen ilgi, bu genç adama gösterilmedi pek, pasaport bekleyen kitlece. Saat on iki olacak da öğle arasını da beklemek zorunda kalacağız diye ödümüz kopuyordu. Sonra görevli memur, sistemlerinin gittiğini, bütün ülkede bilgisayar sistemlerinin çöktüğünü söyledi. Sırada bekleyen kadınlardan biri, neredeyse bağırdı, tersledi adamcağızı. O kadının işi muhakkak bugün mesai bitmeden yapılmalıymış, yurtdışı biletlerini ona göre almış, ne yapıp edip bilgisayar sistemini düzeltmelilermiş, sabahın köründen beri sıra bekliyormuş. Yapabileceğimiz bir şey yok hanımefendi, Ankara merkezli dese de görevli, kadın en son zorla parmak izi vermeye çalışıyordu üst katta.

X ve Y ile oluşturulan her denklem bir ilişkiyi temsil ederse…

meflug | 11 November 2010 11:34

Arkadaşımla konuşurken farkettim, ilişkiler ne kadar ilginç. Hiçbir zaman yorum yapılamıyor hakkında. X kişisinin Y kişisine davranış stili Y’yi ilişkiden soğutur sanıyorsun, bir bakmışsın Y aşık oluvermiş X’in tavırlarına.
X ile Y’yi ilk defa ilkokulda tanıdım. Abimle babam mutfakta oturmuş bir matematik problemi çözmeye çalışıyorlar, babam problemi X ve Y’ye döküyor ve matematikten nefret eden annem de “X ve Y’den bahsederseniz giderim” diye bağırıyor. Annemin neden X ve Y’den nefret ettiğini bir türlü anlayamıyorum. Bilinmeyen şeyler annemi korkutuyor olmalı… Ortaokula geldiğimde öğretmenimiz denklem konusuna geçti ve X ve Y’den bahsedince benim gözlerim büyüdü, “hayır bu konu çok zor, gitmek istiyorum ben” diye ağlamak istedim. Bir ayda alışabildim X ve Y’ye… Ama sonra vazgeçemedim. Öyle ki, hayatımın anlamı oluverdi birden bilinmezlikler. X, Y ve artık Z’ye de merhaba…
Eminim herkes kurmuştur “ben asla …..” ile başlayan cümleler. Peki ya o asla dediğiniz şeyi bir gün yaptığınızı farkettiğinizde neler hissettiniz? Yaşamadınız mı hala? O zaman hazırlıklı olun ASLA’nızla yaşamaya. Mesela ben asla “aşk” içerikli yazılar yazmam.

Distimik Bozukluk Nedir?

oergin13 [pilli_silinen_hesap] | 11 November 2010 10:18

Distimik bozukluk dsm-4’e göre tanı kriterleri:

Son iki senedir depresif ruh halinde olmak ve bunun yanı sıra aşağıdakilerin en az ikisinden yakınmak
ve
İştah azalması veya aşırı yemek
Sürekli yorgunluk durumu
Düşük benlik algısı
Uyku bozuklukları
Yoğun ümitsizlik duygusu
Yoğunlaşamama, kararsızlık gibi yakınmalarıdan en az ikisine sahip olmak olan ve duygudurum bozuklukları kategorisinde değerlendirilen bir hastalıktır.

Kriterlerden de anlayabileceğimiz üzere (en az iki sene semptomların sürmesi gerekliliği) kronik bir rahatsızlıktır. Depresyon semptomları major depresyondakiler kadar sert, yoğun olmasa da kendi deneyimlerimden şunu söyleyebilirim ki oldukça yorucudur hatta distimili hastalara sırf bu kendileriyle olan uğraşlarından ötürü maaş bağlansa yeridir.