bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Hiçbir zamana dönüş

Dejavuu88 | 23 June 2008 14:46

Hiçbir zamana yolculuk yapıyorum. Bir bahar sabahı gözlerimi denizin ortasında açıyorum. Sonsuzluğa adanmış cabbar duygular ayaklarımı sıkıyor, bilek güreşi yaparken ben. Dostlar var yanımda, sohbetle beraber keyifli bir hava hakim. Henry çocuk Oliver’ı denize itiyor. Bir müddet suda debelenmesini seyrediyorum. Sonra tayfanın beni anne gibi gördüğünü hatırlıyor ve denizle şaka olmayacağını yineliyorum soğuk bir sesle. Kıyıya döndüğümüzde taşlara örtüler seriyorum, seni düşünüyorum. Üzümlü keki dilimlememiş Mathilde. Kağıt tabakları ve çatalları eksik getirmiş Petra. Seni düşünüyorum.
– Sonunda Tom kasetçaların tuşlarını yerinden söktü, bu yeteneksize tamir ettirmekle hiç iyi etmedin !
– Bunu eğlenceli mi buluyorsun Mathilde?
– Nasıl, neyi?
– Onunla alay etmeyi.. Bırak kendini yensin bilirsin çok içine kapanık..
– Gördüğümü söylüyorum
– Söylediklerini görebiliyorum

KİMİLERİ…?

toz66 | 23 June 2008 14:09

Kimileri bu dünyayı pek sever,kimileri sevmediği bu dünyadan gitmek ister. Kimileri hemen aşık olur, kimileri zor beğenir, iticidir… Kimleri çok yer,kimileri çok yer ama kilo almaz… Kimileri hep ağlar,kimleri hep kahkaha atar… Kimleri çok çalışır, kimileri hiç çalışmaz kazanır…. Kimileri yürür gider,kimileri koşar yetişemez… Kimileri kıskanır sevemez, kimileri sever ama kıskanamaz… Kimileri harcar bitiremez,kimileri harcamaz biter… Kimileri çok düşünür konuşamaz, kimleri hiç düşünmez hemen söyler… Kimileri çok konuşur, kimileri susar gözleri konuşur… Kimileri bilir söylemez, kimileri bilmez öğretir… Kimleri çocuk olmayı ister,kimi çocuk, hemen büyümeyi… Kimileri gezmeyi sever, kimileri kendi içersinde gezinti yapmak ister… Kimileri plajı, sıcağı sever,kimileri dağı,ormanı ister… Kimileri oyun oynamayı ister, kimileri hiç oyun oynamamıştır, ciddi olmayı ister… Kimileri uçurtma uçurtmayı sever, kimileri uçuramadığı uçurtmalara bakmayı sever… Kimileri siyahı sever,kimileri beyazı… Kimileri sol yönü sever, kimileri sağ yönü sever… Kimileri okumayı, kimileri dinlemeyi… Kimileri çok zeki(!)dir,kimileri az zekidir susarlar… Kimileri isyan eder, kimileri kabul eder… Kimileri satmaktan hoşlanır, kimileri almaktan… Kimileri heyecan arar, kimileri bana yılan dokunmasın yeter der… Kimileri dert dinler, kimileri dert anlatır… Kimileri mangalı sever, kimileri ızgarayı, ama ızgaranın da mangalında farklı olmadığını bilmez. Ve kimileri, yani ben ve benim gibiler, yazmayı sever. Ve kimileride iyi yazı bulursa okumayı sever.Vee daha nice kimileri var bu dünyada… 🙂

SERİ KATİL ÇİFTLER- 1

mansonilized | 23 June 2008 13:42

Bu seride kadın erkek seri katil çiftlerine; aşk kuşlarına bir göz atacağız. Ancak ben herhalde hemcinsim olmaları bakımından olayları daha çok kadın seri katil ağırlıklı anlatacağım. Sex katilleri Rosemary- Fred West, çocuk katilleri Myra Hindley ve Ian Brady, yine sex katilleri Carla Homolka- Paul Bernardo vb..

Rosemary West –Fred West

Kesinlikle kalbimde özel bir yeri olan ve şiddet profili açısından en tiksinti uyandıracak kadın seri katili barındıran çift diyebiliriz.

Rosemary Letts 29 Kasım 1953’te doğdu. Geçmişine dönüp bakıldığında seri katil oluşuna zemin hazırlayacak bütün etkenler itinayla hazırlanmıştı. Baba Bill Letts bir şizofrendi. Anne Daisy Letts ise Rosemary’nin doğumundan sonra doğum sonrası depresyon teşhisi ile psikiyatri kliniğine yatıp ect (elektrokonvulsif tedavi) alan mutsuz bir kadın. Bill tüm çocuklarını taciz eden, şiddete yatkın bir ruh hastası idi ve Rosemary ile cinsel ilişki kuruyordu. 10’lu yaşlarında Rosemary erkeklere sarkıntılık eden, erkek kardeşlerine mastürbasyon yapan tacizci kimliğine tamamen kavuşmuştu. Rosemary genç kız olduğunda birkaç defa tecavüze uğradığını söylemiş, sık sık önüne her gelen erkekle yatan sorunlu ve hayatın seks çevresinde dönen biriydi artık.

Fred West ise libidosu yüksek ve sado mazoşist eğilimleri olan genç bir adamdı. Fahişe karısı ve çocuğuyla bir karavanda yaşıyor bebek bakıcısı olarak eve gelen kızlarla cinsel ilişkiye giriyordu.

Fred ve Rosemary diğer birçok seri ikilide olduğu gibi ilk görüşte aşık oldular. ‘Aslında gerçek itici güç hangisi’ diye soracağımız dava açılana dek de kadınları öldürdüler.

Rosemary West kendi kızı Heather, Fred’in fahişe karısı Rena’dan olan kızı anne Marie ve Rena’nın başka bir adamdan olan kızı Charmaine ile aynı evde yaşamaya başladı. Hem anne hem baba kızlara korkunç davranıyorlardı ancak bunlar gelecek günler için sadece iyimser hazırlıklardı.

SBS, OKS ve Mesleki Eğitim

juki | 23 June 2008 12:43

Geçtiğimiz haftasonu ilköğretim 6 ve 7. sınıflar SBS’ye girdi. Bu sınav genç kardeşlerimiz için önemli bir dönemeçti, zira bu sınav 7. sınıflar için eski sistem OKS’nin yarısı 6. sınıflar için ise 3’te biriydi. Yani akla kara neredeyse bu sınavlarla belli olacaktı. Bilindiği gibi daha önce de OKS ytapılmıştı Ve bu sınavların telafisi de yoktu. Her sınav gibi bu sınavlar da acısıyla tatlısıyla bitti.

Benim derdim sınav falan değil, şimdi birçok kardeşimizin aklında yüzde 99 ihtimal bir anadolu lisesi veya fen lisesi kazanma fikri vardır. Özellikle bu sene OKS’ye girenlere sesleniyorum: Tamam saygı duyuyorum ama sınavda nispeten düşük netler çıkaran ya da yüksek çıkaran arkadaşlar kendi gelecekleri için bir mesleki liseye yönelsinler, çünkü bu ülkede boş gezen onlarca teorik bilgi sahibi fakat biçare, biakıl, işe yaramaz adam olduğunu gözardı etmesinler. İlla mühendis, avukat olacağım diye kendilerini kasmasınlar. Bir mesleği yapmak, o alanda erken yaşlarda yetişmiş olmanın hazzı ve kazancı inanın
az şey değildir. Ve inanın şu an üniversite mezunu birçok kimse teknik elemanların sahip olduğu çalışma sistemlerine ve kazançlarına gıpta ile bakıyor. O yüzden akıllı olun ve ihtiyaca yönelik mesleklere yönelin. Herkes bir şeyin başı olup kendi gururunu tatmine yönelmemeli. Zira bu ileride, şimdi olduğu gibi, daha hazin sonuçlar doğuracaktır!…

çılgın, yeterlilik,hayat

dasein | 23 June 2008 11:48

çılgın olma durumu üzerine yaklaşımlar yazmak için ulaşılan pc. tuşları boşlukta sallanırken, bu ülkenin an ağıtlı idamını düşünüyor. ipler ve karanlık köşeler masalı adıdır. kendince ve zillice.
ağıtlar bu ülkede karanlıktır. çıkarabilirsen, çııkmışsındır su yüzeyine. suya değer yüzün. yüzleşirsin. gebelenirsin toplumcu sözcüklere. idamlanır cümleler. kim bilir dersin bu kelime için kaç ölüm gelmiştir, kanakana içmiştir bu ülke…genç kalabilmek, yürüyebilmek için. yürütebilmek için fikirleri. ve solgunca annesine verdiği sözleri tutabilmek; onlara tutunabilmek için.
yeterlilik. canım ülkemin en aradığı sihir. gençlerin hayat evrelerinin soluklaşıp, duraladığı köşe.
yeterlilik. çocukken öğretilmemiş, kısmetlere, kaderlere bırakılmış…..
şı çılgın türkler..pek sevdik biz bunu..şu çıl…..

tembel hayvan

ziuw | 23 June 2008 10:10

şu hayvan var ya herhalde hayvan olsaydım bundan olurdum dedirtiyor bana, suratı gülüyormuş gibi duran tek hayvan ayrıca, çıkıyor bir ağacın tepesine bir hafta orda takılıyor, dallarda yiyecek yaprak kalmayınca da ağacın biraz daha tepesine çıkıyor, ağacı böylece eğip yakındaki diğer ağaca geçiyor. Ve tam olarak da adına yakışır derecede tembel bir mahlukat, yaklaşık saatte 4 metre hıza sahip ama sahip olduğu kocaman tırnaklar bu hızına rağmen düşmanlarını caydırıcı nitelikte zaten çok iyi bir tırmanıcı ve yüzücü olduğundan olurda nadiren yere indiği zamanlarda düşmanla karşılaşıyor bir tek.

okuma notları-7

kahramancayirli | 23 June 2008 09:50

özgü namal
özgü namal

pınar kür ün küçük oyuncu ve bir cinayet romanı adlı romanlarını okudum. ikisi de birbirinden akıcıydı, bitmesinler istedim, çok da keyifliydiler..bir nevi betty blue nun devamı olan eşiktekiler bitmek üzere phileppe djian ın. o da çok güzel. yazarın anlatımı çok serbest ve samimi. ve de çarpıcı. aragon un şiirlerini okumaya çabaladım mutlu aşk yoktur’u, pek sarmadı, belki de çeviri kötüydü. şiir çevirisi çok zor olsa gerek. yılmaz odabaşı nın feride sini okudum, çok naif çok keyifliydi kafiyeler, şiirler, defalarca baskı yaptığı kadar var hakikaten. ve orhan veli nin şiirleri. ne kadar sade ve güzeller. bir de bu arada o çocukları filmini izledim. sonu hariç gayet iyiydi, özgü namal ın italyanca konuşması battı bir, bu arada namal ne kadar güzel bir sinema kariyeri inşa etmekte, ne güzel..bu kadar şimdilik de..