bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Özgün Bir Tan Vakti Şimdi

07ebru | 26 June 2008 12:54

Özgün bir tan vakti şimdi,
Sessizlik kulak zarımı patlatacak sanki,elim gidiyor alnıma silmek için yazımı boşa uğraştığımı biliyorum ama elim gidiyor işte…Dün yanımdayken birlikte geçireceğimiz gümüş rengi geceleri düşündüm,gülümsedim sonra sen ne düşündüğümü bilmeden bana kömür karası gözlerinin en ışıldayan hali ile bakarak “yarın kaçta buluşacağız Aşkım” diyene kadar da hep aynı şeyi düşündüm.
Düşünmek yetmiyor artık bana.
Kulak zarımı çığlıkların patlatsın,elim alnıma değil alnına sürünsün istiyorum.
Sen masum masum bakarken gözlerime ışıltına dalarken umarsızca utanıyorum bunları düşündüğüme ama ne fayda ben hala seni çok istiyorum.

Tanır mısınız Onu Yani Kendinizi?

usttire | 26 June 2008 12:26

su
su

Çözdük mü acaba kendi sırrımızı ne ister,ne severiz?
Kimi severiz ve neden onu seçeriz,çabuk mu pes ederiz,
Yoksa ölümüne kadar mücadeleci miyiz?
Çabuk mu kırarız yoksa kırılmayı mı göze alırız?
Neden yaparız bunu mutlu olmak için mi yoksa mutlu etmekten mutluluk duymak için mi?
Hırpalar mıyız kendimizi yoksa kendi yerimize onu mu hırpalarız?
Paylaşır mıyız yoksa paylaşılmasını mı bekleriz?
İstediğimiz yerde miyiz yoksa daha yolun başında mıyız?
Bağışlar mıyız yoksa bağışlanmayı mı bekleriz?
Vermeyi bilir miyiz yoksa verilmesini mi bekleriz?
Tanır mıyız kendimizi yoksa tanımasını mı isteriz?

Daha sen bile çözememişken bunu ondan nasıl bekleriz?

dÜN sENİ sEVDİM sEN yOKKEN

bekunis | 26 June 2008 11:54

Var gibiydin yokluğumda
Ellerin ve gözlerin
İçime battın
Kımıldadıkça
Daha derine kaydın
Tutayım saçlarından dedim
Yakıştırayım göğsüme
Duysun bendeki yangının sesini
Özlemekten dar ağacına astığımı
Nefesinin değdiği yerde
İzin kalsın istedim
Tırnakların kanatsın delice
Madenlerinde erimeliyim
Sana katılmalıyım dedim
Sahrayım sensiz
Bunu gör dedim
Dedim

Ağlıyordu Şimdi Sustu !

bekunis | 26 June 2008 11:21

Ağlıyordu Şimdi Sustu!
Ağlıyordu Şimdi Sustu!

Ağlıyordu Şimdi Sustu!

öyle tiz bağırarak ağlıyordu ki annesi hemen koştu yanına,kucağına aldı.
öptü,kokladı,hemen sütyenini sıyırıp emzirmeye başladı.
Şimdi sustu!
büyümüş yaramaz bir çocuk olmuştu koşarken düştü.
dizi “uf” olmuştu ağlıyordu.
Annesi koştu yine öptü,kuçağına aldı yatağa uzattı kendisi de yanına uzandı masal anlattı,birlikte kokularını soluyarak uyudular.
Şimdi sustu!
Annesi yeni bir bebek bekliyordu,sancıları vardı,tatlı yavrusunu öperek ayrıldı evinden.
bir daha dönemedi evine ve “Tatlısına”
Tatlı ağladı,hem de çok ağladı…
Tatlı evlendi onun da bir tatlısı oldu.
Şimdi sustu!

İZ’

astral | 26 June 2008 10:49

Üzerimden çığlıklar geçiyor. Üşüyorum. Dört yan sessizlik. Sessizlik, buzdan keskin ve soğuk. Dört yan yalıtılmış duvarlarla çevrili. Sesim, kendime dönüyor; benliğime çarpıyor. Sesim de, sessizlik gibi acıtıyor, eğer duyan yoksa ve içime akmak zorunda kalıyorsa…

Yorgun bir ruh var içimde. Hayat devam ediyor, ben devam ediyorum, susuyorum. Keşke içim de bir parça sus(!)sa diyorum.

Ne gürültücü bir sessizlik bu içimdeki ses’s-iz-lik/ izsizlik hiç susmuyor.

Asıl zor olan iz’sizlik midir?

İYİ ki VARSIN..(2)

morfik | 26 June 2008 10:31

Adı:.. Soyadı: … Yaşı:27 varlığını öğrendim,hissettim,dinledim demincek…
Hayallerden gerçeğe düşüş…
Tamam ben hayalperestim, kabul. aynı mahallede komşu evlerde oturamadık ,aynı kreşe gidip hiçbir piyeste rol almadık .aynı okullara gitmedik, aynı sıralarda oturmadık, ne sen matematiği çözdün ne ben müzikten geçebildim. hiç gençlik kaprislerimiz de olmadı…aynı şehirde bile doğmadık ki bunları nasıl başaracaktık?
Hiç olmazsa bir kez olsun karşılaşamaz mıydık? bir park köşesinde, durakta, pazarda, çarşıda, asansör kapısında, hastanede, denizin ortasında, garda, yetmişinden sonra ne yapacağını şaşırmış insanların bindiği bir balonun içinde havada, herhangi bir sokağın dönemecinde….orda burada, bulutların üzerinde, yerin yedi kat dibinde bir kez olsun karşılaşamaz mıydık?
Hayran kaldığım gülüşünle gelirdin belki. gülmeseydin hatta. çatacak bir yer aradığında ben çıksaydım karşına. bağırıp çağırsaydın bana, geçip gitseydin söylenerek.bir kez olsun yüreğime bağladığım gözlerini görseydim ben. hadi gözlerine değmedi gözlerim; içimi titreten sesini işitseydim. işitemedim hadi dokunuşlarını düşleyerek daldığım uykuların hatırına dalgınlıkla çarpsaydın, ayağıma bassaydın. hepsinden vazgeçtim. aynı caddede giderken varlığını duyumsayabilseydim bir kez.bir kez..

sedef hastalığı

doxa | 26 June 2008 09:47

sedef hastalığı hem ilginç bir hastalık hem de meşakatli bir hastalık. çevremde birinde olduğundan bir şekilde tanıştım bu hastalıkla. ama aslında toplumun yüzde 2 sini ilgilndiriyormuş yani oldukça az bir kesim.
bu hastalık bulaşıcı değildir. sebebi tam olark bilinmiyor. yalnızca stresin çok fazla etkisi var. sters arttıkça kabuklar daha çok artıyor. bu da psikolojimizin bedenimizi nasıl da etkilediğine bir kanıttır aslında. hastalık sizi işinizden edecek türde değil, yalnızca görünüm itibariyle problem çekersiniz ve de yaraların kaşınması söz konusu.
bir de dikkat etmeniz gerekn hususlar vardır. örneğin aşırı alkol kullanımı hastalığı tetikler. güneş ışığı bu hastalığa iyi gelmektedir. ama aşırı güneş yanığı tabiki de zararlıdır. hastalığın şiddeti kişiden kişiye değişir. genellikle eklem yerleri, saç diplerinde, tırnaklar da olsa da vücudun her bölgesinde oluşabilir. hatta öyle vakalar var ki; tüm vücudu kaplanmıştır. bu hastalığın en önemli etkisi dış görünüşden dolayı psikolojiyle bağlantısıdır. ve kısır döngüyü oluşturan etken ise; moralinizi yüksek tutmanız ve strese karşı koymanız gerekmektedir.

İddia Name

youyou | 26 June 2008 09:47

http://www.gencsiviller.net/artikel.php?artikel_id=24