bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Suskunluk !!

hipokondriyak1 | 29 June 2008 10:35

Sustuk konuşmuyoruz!!

İnsanoğlunun ben dünyasında kaybolduğu bugünlerde sorulması gereken onca soru varken bizler hep susmayı yeğleyen taraf oluyoruz.Ellerimiz kollarımız bağlı , konuşmanın bile caiz mi diye sorgulandığı sayıklamalara giriyoruz..

Bizleri bu kadar karamsarlığa yiten bu güç kaynağını nereden alıyor kimler bize hükmediyor?Bu sorulara cevap arayanlar teker teker susturuluyor ,susturulanlar bunlarla da sınırlı olmuyor Isparta’da düşen uçakta ölen yedi araştırmacı , aselsanda sözde intihar eden genç mühendisler, ölen nice genç şehitler allahın bir hikmetidir ölüm , denilerek üstü kapatılıyor …

Ya bu çocuk sizin olsaydı?

07ebru | 29 June 2008 10:34

Ya bu çocuk sizin olsaydı?
Ya bu çocuk sizin olsaydı?

Engelli Çocuk Sahibi Olmak

Anne 8 aylık hamile doktorlar bebeğinin down sendromlu olduğunu ve karar vermesi gerektiğini söylüyor. 21 kromozomlu bir çocuk dünyaya getirecek ve tüm hayatını ona göre idame ettirecek.
Anne baba şaşkın,birlikte karar veriyorlar.
Bu bebek doğacak!
Bebek dünyaya geldiğinde ne hikmetse down sendromu taşımadığı anlaşılıyor.
Anne babanın sınavı bu işte!
Peki ya sonucu farklı yaşayan aileler işte asıl travmayı onlar yaşıyor.Çocuğun tedavi görmesi lazım ancak bu tedaviye önce aile ile başlanıyor çünkü engelli çocuğa en yakın olan ve sürekli yaşamını onunla paylaşan aile olduğundan aileye düşen iş yükü çok fazla özellikle de anne en ağır şekli ile yaşıyor.
Eşler birbirini suçluyor “sen şöyle yaptın da ondan böyle oldu” ya da “şöyle şöyle yapsaydın böyle olmazdı” gibi,bu sürekler tüm ailelerde yaşanıyor.
Suçlama devresinden sonra suçluluk duygusu başlıyor “neden ben” ,”neden benim çocuğum”,”hangi günahımın bedeli” bu süreç bitince sıra geliyor sorgulama evresine down sendromu olanların yaş limitinin 30 olduğunu öğrenen anne baba bu kez “daha uzun yaşayamaz mı?”,“tedavi olması için hangi doktora,hangi hocaya gitmeliyim?”Down sendromu olan ve 30 yaşı geçiren nadir örnekler vardır.Otuz yaşına geldiklerinde saçları dökülmüş,beyazlamış,derisi sarkmış bir yaşlı görünümünde olarak yaşamları sonlanır.Kelebeğe biçilen ömürden biraz daha fazlası biçilmiştir.
Milyonlarca insan varken akraba evliliği yapmanın sonuçlarından biridir.Tek neden aile evliliği değildir tabii ki.Kalıtım yolu da önemli bir unsurdur.
Konu ile ilgili detaylı açıklamalar vardır.

YAKIN MARKAJ

WATERFAIRY | 28 June 2008 15:00

Otobüste,dolmuşta kendi halinizde dışarıyı izlerken kalçanızda bir el hissedersiniz.Emin olamazsınız ve ben öyle sandım az sonra çeker dersiniz ve çekmesi için rahatsız olduğunuzu bir şekilde belli edersiniz.
Kısa süre sonra o el daha büyümüş olarak kalçanıza dayanmaktadır.O an düşünürsünüz acaba sağ elimi yoksa sol elimi diye !!!
Şimdi size bunu anlamanın yolunu anlatacağım kendi deneyimlerimle eğer “el” kalçanızda iken uzun kısmı içe bakıyorsa bu “sağ el” demektir,yok uzun kısmı sola bakıyorsa bu “sol el” dir.
Amaaaaa “el” kalçanızda iken gelişimini sürdürüp uzamaya ya da büyümeye devam ediyorsa bilin ki bu “el” değildir.

ben – yaşam!

morfik | 28 June 2008 14:10

Güneş bıkmadı yeryüzünü ısıtmaya..ay bıkmadı özüne rağmen aydınlatmaya..yıldızlar bıkmadı parlamaya..ben yaşamaktan!

Zaman yorulmadı akıp gitmekten..deniz yorulmadı dalgalarını bir ileri bir geri sürmekten..
Rüzgar yorulmadı aynı yerlerde yeniden yeniden esmekten..ben yaşamaktan!

Gece gündüz,sessiz yada gürültülü,şaşaa içinde sade,arı ve kirli…her şey hiçbir şey ikilem..çözülemeyen; ben yaşam!

Duygular..tiyatro eserlerine benzetildi,ezgisi hiç yazılamamış şarkılara,uçsuz bucaksız ummanlara,gökyüzüne,çiçeğe,el değmemiş ormanlara,güle…o kadar çok ki…benzemedi beceriksiz figüranlara,alalade şarkılara,sınırlı çitlere,ezip geçilen çimene,böceğe,ellenerek büyüyen bir yosmaya,dikene…o kadar yok ki…sanki herkes yüce,onların hissettikleri de!
Benzemedi ben;benzemedi yaşam!

Yumurta Şakasının Ölümcül Sonu

dimoedes | 28 June 2008 13:35

Malumunuz askerlikte şakalara çokça yer verilir özelikle üst devreler alttakilere çok fazla şaka yaparlar. yıllar önce yine böyle bir şaka yapılmış ama sonunu hesaplayamamışlar. yanyana olan ranzaların alt kısmında olan askerler yapılmış bir şaka. birinin arkasını diğerinin ön tarafına çevirmişler. ikisininde alt taraflarını çıkarmışlar. ve yumurtanın ak kısmını birinin ön diğerinin arka tarafına sürmüşler. sabah iki askerde kalkıyor ve altlarının olmadığını görüyorlar. birinin ön diğerinin arka kısmında beyaz bir sıvı var. arkası dönük asker bunu gururuna yediremiyor ve önce diğer askerin sonra kendi kafasına sıkıyor… siz siz olun şaka yaparken sonuçlarını iyi düşünün ve abartmayın…

Asla Vazgeçme…

korkutali | 28 June 2008 13:10

Rock BALBOA.
Bir İtalyan asıllı Amerika’lının hayat hikayesini anlatır. Pek çok kişinin düşündüğü gibi ve ondan da çok kişinin burun kıvırdığı gibi önüne gelen herkesi döven bir boksörün destansı filmi değildir.
Bilakis dramatik öğelerin yüksek vurguyla işlendiği, hayata karşı yetersiz olan basit bir adamın yaşam mücadelesi işlenmiştir. Elbette Hollywood tarzı abartılı aksiyonlar içeren ringdeki müsabaka sahneleri eşliğinde…
Rocky BALBOA; zayıf, kültürsüz, eğitimsiz bir adamdır. O kadar acınacak durumdadır ki etrafındaki herkesin alay konusudur. İtilmektedir. Boks antrenman salonlarına dahi kabul edilmemektedir. Mahallesinin en hafif meşrep ve aptal kızına iyi niyetle fikirlerini söylerken bile küfür yemektedir.
Rocky BALBOA; başarısızlığın abidesidir. Okuma yazmayı bile çok iyi bilmemektedir. Sokak kavgalarında üç beş kuruş kazanmak için burnu hariç-ki bununla övünmektedir-, yüzündeki her kemiği kırılmıştır. Gözü ise travma sonrası etkilere bağlı olarak tam görememektedir.
Rocky BALBOA; APOLLO’nun karşısına çıktığında herkesin alayına konu olmuştur. O muhteşem Boks Şövalyesi karşısında Rocky’e kimse inanmamaktadır. Neticede Apollo yaşayan bir efsanedir. Ülkenin en zengin adamlarından biridir. Rocky ise yırtık eşofmanlarla, sokaklarda, parklarda idman yapan bir zavallı.
Ancak; Rocky’de bir tek şey vardır. Bu açlıktan karnı guruldayan, düşkün adamın Apollo karşısında tek bir avantajı vardır. “Eye of the Tiger” “Kaplanın Gözleri”…
O kendine inanmış Çaresiz adamın, rakibinin aksine kaybecek hiçbir şeyi yoktur. Zengin, ünlü, şampiyon değildir. Yüreği ve isteğinden başka hiçbir şeyi yoktur ve Apollo da bu gözlerden korkmuştur. Artık APOLLO’nun hiç şansı yoktur.
KAYBEDER…

Türkiye A Milli Futbol Takımı nasıl mı Avrupa’yı salladı?

AŞK İSTİYORUM BEN AŞK

WATERFAIRY | 28 June 2008 12:50

İliklerimi kurutacak
Aklımı başımdan alacak
Gözümden hayali hiç gitmeyecek
Saniye onsuz geçmeyecek
Onu görünce yutkunmaktan
Bademciklerim şişecek
Ellerine dokununca
Ruhum bedenimden
Firar edecek
Gözlerine bakınca beni
Teslim alacak
Özleminden inim inim inletecek
Aşk diyorum
Aşk
Aşk istiyorum ben!