bildirgec.org

türk şiiri hakkında tüm yazılar

A. Barış Ağır / Herkesin Alıp Gittiği

kahramancayirli | 24 December 2009 12:57

el-aziz.net adresinden alınmıştır
el-aziz.net adresinden alınmıştır

iyi ki deliler var çünkü hayat çok sıkıcı insanlar çok sıkıcı diye düşündüm ben bizzat bugün işe otobüs ile gelirken. iyi ki deliler var müzik yapıyorlar kitap yazıyorlar film çekiyorlar.

gemilerin uykusu olur mu? olur. gemilerin uykusu, genç şair a. barış ağır’ın ilk şiir kitabıydı (edinmek güç, hele ki şimdi), 2004 yılı behçet aysan şiir ödülü’nde dikkate değer bulunmuştu, bu dosya. derken 2009 yaşar nabi nayır şiir ödülü’nü kazanan herkesin alıp gittiği isimli yeni şiir kitabı geldi. anneler ve kadınların içinden geçtiği iyi şiirler yine. okuyalı bir ay oluyor sanırım, bir haftasonumu güzelleştirmişti. fiyatı 8 tl. internetten kitap alıyorsanız 6 tl’ye satan siteler de var.

Didem Madak / Ahlar Ağacı

admin | 29 November 2009 12:09

kitapturk.com adresinden alınmıştır.
kitapturk.com adresinden alınmıştır.

Lale Müldür’ün yeni kitabı gelmemiş hala kitapçılara. Onun vesilesi ile başka şiir kitapları almaya devam ediyorum. Daha önce Pulbiber Mahallesi’ne bayıldığım Didem Madak’ın Ah’lar Ağacı’nı görünce, tabii dayanamayıp aldım.
Pulbiber Mahallesi gibi yine hikayeli, akıcı uzun, bütün bir şiir gibi, Ahlar Ağacı. Pulbiber Mahallesi’nden daha su gibi, daha samimi, daha içerilerden ama.

Özkan Satılmış / Şiir Koy Alnıma

kahramancayirli | 24 November 2009 14:09

Neye niyet neye kısmet. Dün İstiklal Caddesi’ndeki kitapçıları Lale Müldür & Seyhan Özdamar’ın ya da Mustafa Ergin Kılıç’ın yeni şiir kitaplarını alma amacıyla turladım. Daha gelmemiş hiçbirine. Onu mu alsam bunu mu alsam. Derken.

memetfuat.com adresinden alınmıştır.
memetfuat.com adresinden alınmıştır.

Özkan Satılmış’ın Şiir Koy Alnıma’sı ile çıktım kitapçıdan. Bir göz atayım otobüsle eve giderken diye düşünmüş idim. Kitap bitti.
Düşündüm ki iyi yayınevleri, iyi dergiler iyi şiirler yayımlıyorlar. Yayınladıkları kitaplar gözü kapalı alınacak yayınevleri var. Neyse ki. Komşu Yayınları bunlardan biri.
Şiir Koy Alnıma , 2008 Memet Fuat Genç Şiir Ödülü’nü kazanmış zati. İşi şiir belli ediveriyor kendini. İlla ki. Birileri muhakkak keşfediyor. Şiir kitabı yayımlamak isteyenler varsa aramızda (mesela ben), şiir yarışmalarına katılmak fena fikir değil, hatırlatalım…
1986 Ankara doğumlu Özkan Satılmış (ve aynı yaştayız bir de – bu, benim için bir kıskançlık vesilesidir, belirteyim). Dokuz Eylül Üniversitesi, Sahne Sanatları bölümü, Dramatik Yazarlık Ana Sanat Dalı’nda öğrenci imiş kendisi.
Şiir, akşamları güzelleştirir. Şiir Koy Alnıma dün akşamımı güzelleştirdi. Vesile ile Özkan Satılmış’a teşekkürlerimi de sunmuş olayım hem.
Bir başka şiir kitabında görüşmek üzere..

Lale Müldür / Seyhan Özdamar – Medine & Kavun Likörü

kahramancayirli | 20 November 2009 12:41

kokteyl afişi..
kokteyl afişi..

Artshop Yayıncılık, bugün (20 Kasım 2009 – Cuma) Misket Cafe’de, 17.30da, İstiklal Cad. Mis Sokak No: 12/A Beyoğlu-İstanbul adresinde bir kitap tanıtım kokteyli düzenliyor..Kokteyle mevzu bahis kitapların çoğunluğu, beni heyecanlandıran şiir kitapları… Lale Müldür / Seyhan Özdamar’ın Medine & Kavun Likörü, listemizin ilk kitabı. Geçen yıl Altın Portakal Şiir Ödülü’nü kazanan Cevat Çapan, Çağdaş Amerikan Şiiri Antolojisi ve Çağdaş Yunan Şiiri Antolojisi ile kitapçı raflarında yerini alacak. İlyas Tunç, Sesler ve İncelikler ve Karnaval
isimli iki şiir kitabı ve Sessiz Yaşamın Şarkısı isimli Cai Tianxin’den çeviri eseriyle okurlarla buluşacak. Vedat Akdamar – Didem Görkay, Gökyüzüne Düşerken Melekler ve İntihar Eden Şairler Antolojisi ile şiirseverlere yol gösterecekler. Dergilerden ismine aşina olduğum Serdar Koçak, Pervazda ve Dünyanın Seherlerinde isimli kitaplarıyla, Metin Fındıkçı, Sen İçerde Uyurken; Tayyibe Atay, Yıldız Kovalayan Tel; Sedat Demirkaya, İkiden Büyük Bir / Şiirler – Yorumlar; Fatma Koşubaşı, Denizin Üvey Kızı; Meltem Arslan,
Siyah ve Gümüş adlı eserleriyle önümüzdeki günlerde okurlarıyla buluşacaklar…Bir de Büyülü Yolculuk isimli bir kolektif öykü çalışması var, yazarları F.Burçak Akı, Gülru Pektaş, Mine Karakuş, Münire Özgencan ve Sema Balaban. Tüm edebiyatseverlerle tanıtım kokteylinde görüşmek üzere…

taş parçaları için küçük, masum bir teşekkür

kahramancayirli | 06 October 2009 16:22

taş parçaları için küçük, masum bir teşekkür

sevgili Birhan Keskin,

Taş parçalarınızla uyudum uyandım çok. Kim Bağışlayacak Beni ve Ba’daki şiirlerinize elbette hayrandım, hayranım ama Y’ol içindeki Taş Parçaları, fena yer etti içime. O dizeleri koynumda tuttum, ceplerime doldurdum, öyle gezindim deniz şehirlerinde. Su’ya baktım, taş parçalarını okudum, okudum su oldum. Gündüz oldu gece oldu, pek hareket etmedim. Çok derinlerimde yer ettiler hakikaten. Durup durup yeniden okudum. İnsanlara, dağa, ovaya, göğe baktıkça daha da kıymetini bilir oldum. Hiç bilmediğim bir kentte bomboş bir oda beklerken içi doldurulsun diye; ilk hayâlim yayınevinizden kitabınız ve posterlerinizi istemek. Tavanım ve dört duvarım da taş parçalarıyla d’olacak. Nefesim, sözüm yettiğince başkalarına anlatıp kendi elimle hediye edeceğim şiir kitaplarınızı, tabii ay’ın karanlık yüzünde biraz da kıskanarak. İnsan şairini, şiirini bölüşmek istemeyebiliyor bazen.

Ahmet Erhan

kahramancayirli | 03 October 2009 12:10

3bp.blogspot.com adresinden alınmıştır.
3bp.blogspot.com adresinden alınmıştır.

Ahmet Erhan

Kahraman Çayırlı

İlk şiirlerini dergilerde yayımlamaya başlamasının üzerinden otuz iki sene geçmiş, Ahmet Erhan’ın… Bol ödüllü bir şiir özgeçmişi var, üstelik: Alacakaranlıktaki Ülke ile 1981, Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü, Deniz, Unutma Adını ile 1992, Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü, Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi ile 1996, Cemal Süreya ve Halil Kocagöz Şiir Ödülleri’ni, Kaybolmuş Bir Köpek İlânı ile 2004, Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü ve Şehirdeki Bir Yılkı Atı ile de 2005, Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü kazanır, şair. Tüm eserleri için 2006 yılında Dyonisos Onur Ödülü’ne layık görüldüğünün de altını çizmekte fayda var.

Birhan Keskin

kahramancayirli | 01 October 2009 16:31

Birhan Keskin
Kahraman Çayırlı

radikal.com.tr adresinden alınmıştır.
radikal.com.tr adresinden alınmıştır.

Sert ve güzel. Akıcı ve galip. Aşkı en üryan haliyle tarif edebilen. Duruşu olan şiirler, bunlar. Yaşıyorlar, somutlar. Çığlık yüklüler, okundukları yere rüzgâr taşıyorlar. Susan hem. Hem de sustukça bağıran. Sığmayan, taşan aynı zamanda…Birhan Keskin şiirlerini bir bütün olarak anlama çabası, denemesi, bu. Ne kadar başarabileceğiz, bakalım.

Keskin’in susma yolculuğu

Daktiloya çekilmiş şiirler : Nilgün Marmara

kahramancayirli | 29 September 2009 12:38

Daktiloya çekilmiş şiirler

Kahraman Çayırlı

turkish-lit.boun.edu.tr adresinden alınmıştır.
turkish-lit.boun.edu.tr adresinden alınmıştır.

Zor, kaya gibi şiirler yazmış Nilgün Marmara 13 Ekim 1987’de aramızdan ayrılmadan önce. İlk basımı 1988 yılında Şiir Atı Yayınları tarafından yapılan “Daktiloya Çekilmiş Şiirler”i okuduğum diğer şiir kitaplarından farklı bir yere koymam bu yüzden. Okudum sakince, okudum okudum ve kitabın 97. sayfasına geldiğimde fark ettim ki bu bir ölüm kitabı; ölümler, ölmeler, cesetler kitabı. Ölümün bir şiir dosyasını nasıl sardığını, tek bir çağrışımla da olsa şairin kalemine nasıl dolandığını görmek için ayıkladım ölümleri Marmara’nın dizelerinden. Ölüm kokusunu kitabın orta yerinde aldığım için ölüm takibi de 97. sayfadan başlasın istedim:

milliyet.com.tr adresinden alınmıştır.
milliyet.com.tr adresinden alınmıştır.

Savrulan Beden (s.97) şiiriyle başlıyorum şairin ölümü çağırma tanıklığına. Hemen sıradaki şiir Kuğu Ezgisi’nin daha ilk dizesinde şiirlerini, kuğuların ölüm öncesi ezgilerine benzetiyor ya da öyle tanımlıyor. Şairin “ne zamandır ertelediği her acı (s.99)” çıt çıkarmaya başlıyor artık!Sonra ölümün farklı yüz ve seslerine rastlamaya devam ediyoruz. “Bu bezgin şafakta ölümün kokusu dağılıyor (s.100)”. 101. sayfada da “Anında; hepsi ölüydü” diyor şair. Ölüsüz, ölümsüz sayfayla karşılaşmayacağını hissediyor artık okur.“Kanı ürkek çocuk,bir çift pabuç bırakıyor,Tek bir ölüm için.” diyor 1982 yılının nisan ayında “Çocuk” adlı şiirinde.Sıradaki şiir “Fotofobi” hiçbir ölüm ya da ölüden bahsetmeyince (ki aslında “örtünce karanlığın / sonsuz olanağını” dizeleri çeşitli okumalara açık bana kalırsa) artık şair rota değiştirecek diye düşünüyorum. Ta ki sayfayı çevirip Aile (s.104) şiiriyle karşılaşana kadar. Şiir ölüm sözcüğüyle başlıyor (Ölüm dönmüş eve / …) !Aile şiiri, Ağustos 1982’de yazılmış. Aile’den Nisan 1984’te yazılmış “Cam Kelepçeye Evet” şiirine dek ölü yok, ölüm yok. Ama ismi olmayan s.115’teki şiirin son dizesi “ben ölümünden yad’a…” olunca, bahsetmemiz gerekti. Ve sayfayı çevirince Çıkrık şiirinin son dizesi: “Su, ölene kadar (s.116) ! Sonra bir martı kanatlarında dünyanın cesedini taşıyor (s.118). Hemen peşinden “Sevgili küçük ölüm” diyor 1984 Ekiminde yazdığı Güve şiirinde (s.120).Islak bir kedi kendi ölümünün gölünde, suyun gözünü bulamıyor bu kez (s.123). Hayvan Güldü adlı şiirinde ise şair bakın ne diyor: “Yerde bir kuyruk: ortasındayız, tepside ölüm (s.129) !

Ölü doğmuş fareler pembeliği…

Bir modernin güncesi…

kahramancayirli | 04 September 2009 08:49

Bir modernin güncesi…

Kahraman Çayırlı

yasakmeyve.com adresinden alınmıştır.
yasakmeyve.com adresinden alınmıştır.

Bir şiiri tanımak için önce içinden aktığı nehri, şairini tanımak gerek. İlk kitabı Bir Delinin Gülcesi’nin ilk şiiri Kumandan’da tanıtıyor kendini şair: Yöneticiliğe hevesli, iyi eğitim görmüş, maaşıyla eve DVD oynatıcı ve ev sineması alan (s.5) 30lu yaşlarında bir genç kadın, Gülce Başer. İlk şiirinde ayrıca 8 Mart Kadınlar Günü’nden, feminizmden, siyasetimizde bir ara epey tartışılan kadın kotası uygulamasından söz ediyor. Güncel, modern bir şiir bu, okuduğumuz.Eski zamanların kadınları yok kentlerde artık pek: Ekonomik özgürlüğünü kazanmış, erkek egemen geçmişimizi sorgulayan bir kadının kalemi bu. Sevgilisine “8 Mart’a mahsus” kahve servisi yaptıran, onu nikahına da alıverecek bir kadının hatta.

yasakmeyve.com adresinden alınmıştır.
yasakmeyve.com adresinden alınmıştır.

Dosyanın ikinci şiiri Sümbülî’de ilerledikçe marka yaratmayla, formatlanma tedirginliği yaşayan bilgisayarıyla (ne kadar güzel, hoş bir ifade!) karşılaşırız şairin. Ve bir şiir akrabalığı yakalarken Attila İlhanla, dört kısımdan oluşan “Kaptanın Ölümü”ne rastlarız. Hem samimi hem biraz mesafe bırakan duygu yüklü bulutlara benzeyen bir şiir, bu.İş yaşamına ait ayrıntılar da serpilmiştir şiirlere. İşyerlerine ait yaka kartlarını, yoklamaları buluruz Yüz şiirinde (s.16). Özel kisvesi altında kutladığımız günlerin (mesela 14 Şubatlar) içini ne denli boşalttığımız var İki şiirinde (s.19). Hemşehrileri İzmirlilere “bir jest olarak” yazdığı “İnci” var sonra.Sen ve Ben Kolajı, beş bölümden oluşan hoş bir şiir. Madonna, Casablanca, Selvi Boylum Al Yazmalım selam duruyor okurlara ilk kısmında. Dördüncü bölümündeyse bildiğimiz “kaburga kemiği fıkrası” ve şairin anne-oğul sorunsalına, Meclisin erkekleşmesine, Kabinedeki kadınlara dair fikirleri okunuyor dizelerden.Ve dosyanın en güzel, anlamlı iki dizesi son şiir Bay Milen(yum)’da yer alan:“hani sen bi gerçek olduğunu kanıtlasan,çıktını alabilsen hiç olmazsa bir yazıcıdan” (s.45)Zira evden daha çok vakit geçirdiğimiz, plastik bölmelerle çalışma arkadaşlarımızdan ayrı tutulduğumuz iş yerleri… Demir kapılar, alarmlar, binbir güvenlik önlemiyle kendimizi kapattığımız güvenli (!) apartman daireleri… Ve işte netice! Modern, güvensiz, yapayalnız birey. Tamam ayakları üzerinde duruyor, daha kaliteli gömlekler giyiyor, daha leziz yemekler yiyor belki ama ya zayıflayan gerçeklik algısı ve onca kalabalığın içinde daha kesif hissettiği yalnızlığı… İşte bu paralelde çok önemli, çok anlamlı, modern bireyin psikolojisini tahlil etmemize yardımcı olan güzel, keyifli dizeler, şiirler bunlar.

İş yaşamından şiire sızanlar…

İyi matematik bilen gerçek bir şair: Gonca Özmen

kahramancayirli | 02 September 2009 10:57

İyi matematik bilen gerçek bir şair: Gonca Özmen

Kahraman Çayırlı

siirkitaplari.com adresinden alınmıştır.
siirkitaplari.com adresinden alınmıştır.

Shakespeare’in “Macbeth: Olmayan bir şey olandan çok sarsıyor beni:Tek o kalıyor ortada, o olmayan şey!”iyle açılıyor, Belki Sessiz!Eksiltecek tek bir harfi kalmamış, Gonca Özmen şiirinin. O kadar yoğun ve yerinde sözcükler. Birhan Keskin şiirinde olduğu üzere uçurum sessizlikleri yüklü her bir dizesinde. Şiir’in olgun tarafında daha çok. Az çocuk.

edebiyatodasi.com.tr adresinden alınmıştır.
edebiyatodasi.com.tr adresinden alınmıştır.

Kitaba adını veren “Belki Sessiz” ve peşinden gelen “Bulutları Kaldır” mükemmel dizelerle dolu. Belki Sessiz’den: “Nasılsa çiçek açar bir çocuğun kesik kolu (s. 19)” veya Bulutları Kaldır’dan: “Anlamanın çatısı akıyor bak her evde (s. 21)” ve taşra kasabalarının sıkıntısı geçer okura “Bulutları Kaldır”ın daha ilk sözcüklerinden: “Giderek bir avluya benze (s. 21).”Ve beyaz bir sayfanın sıkıntısını duyumsatan derviş, olgun şair Özmen “Bana Beklet” şiiriyle daha da yükseliyor: “Ah hanginize baksam bir bahçe dağınıklığı. (s. 25)… Ah bilmemenin geniş huzuru. (s. 26)”İçinden “vadi, yaprak, incir, su, kadın, ırmak, patika, sincap, sardunya, karınca” kelimeleri geçen “Leke” şiiri üç kısımdan oluşuyor. Doğaya saygı duruşu aşka karışıyor, içine ırmak döken bir kadın karşılıyor biz şiirseverleri “Belki Sessiz”in sayfalarında. Gonca Özmen, Birhan Keskin’i ne çok andırıyor. Özellikle de Keskin’in “Ba” ve “Y’ol”una.“Bulutları Kaldır”da bıraktığımız avlu, “Sesin Diyorum”da yeniden karşımıza çıkıyor: “Sesin —o avlular dolusu (s.32)”. Derken “Elleriniz Vardı Barbar”da gerçek bir şairin sesi duyuluyor: “Allahın taş damında sevişirdik (s. 45)” Ve bir erkeğe yazılabilecek en güzel dizelerden biri olsa gerek “Ardından” şiirinin girişinde:

“Gökyüzü devam ediyor