Dağcılık, sadece tırmanmaktan, güzel manzaraları seyretmekten ve el değmemiş doğa tecrübesinden oluşmaz. Mücadele, risk ve zorlukta içerir.
Dağcılığın bazı özellikleri vardır ki, zaman geçirmenin dışında, sıradanlığı aşan, kesinlikle bir ihtiras ve bazen de içten gelen bir zorunluluk haline dönüşen bu uğraşıya zevk ve ilham katar.
Dağların uzaktan görünüşleri, macera tutkusunu ateşleyebilir ama sizi bekleyen zevk ve zorlulukları anlatmaları pek mümkün değildir. Dağlara tırmanmak istiyorsanız, doğanın tüm koşullarına hazırlıklı olmalısınız.
Dağlarda olmanın zevki kendimize, başkalarına ve çevreye zarar vermeden, gerekli malzeme, beceri ve gücü kullanarak hareket etmekle birleştiren bir kavramdır.
Vahşi doğada seyahat eden dağcılar olarak, bu ayrıcalık için ödememiz gereken küçük bir bedel; geçmişimizin izini bırakmadan orayı bulduğumuz gibi temiz bırakmaktır. Ziyaret ettiğimiz üzerinde düşünmeli ve daha sonraki etkimizi en aza indirgeyecek şekilde kamp yapmalı ve tırmanmalıyız. Dağlarda hoşumuza giden ayrıcalıklar, sevdiğimiz bu ortamı korumaya çalışmak sorumluluğunu da yüklemektedir. Dağcılar olarak, eğer çocuklarımızın da bizim ödünç aldığımızı teslim almasını istiyorsak, aktif doğa taraftarları olmalıyız.
Dağlara gitmek için bilgiye ihtiyaç duymaktayız. Kendimizin ve birlikte tırmandıklarımızın iyiliği için, kampçılık, yön bulma, emniyet, iple iniş, buzul üzerinde hareket, güvenlik, doğada ilk yardım, kurtarma ve kaya, kar ve buz üzerinde tırmanış konularındaki teknik ve araç-gereçleri öğrenmeliyiz. Bu eğitim süreci bunları öğrenmenize yardımcı olacaktır.
Dağcılık, ruhsal ve fiziksel beceri isteyen bir etkinliktir. Günümüzde tırmanıcılar, birkaç yıl önce bile imkansız olduğu düşünülenleri başarmaktadır. Birçok ciddi kaya tırmanıcısı, özel jimnastik salonlarının tırmanış duvarlarında saatlerini geçirirler ve bu spor uluslar arası yarışmalara da girmiştir. Alpin tırmanışçılar ise, en yüksek zirvelere genellikle oksijen desteği olmadan, rekor sürelerde ve gittikçe daha zorlu rotalardan tırmanmaktadırlar. Ancak, çoğumuz bu tür tırmanışların haberlerini gazete başlıklarından okuyoruz. Bu aktiviteden bireysel olarak zevk alabilmek için hayatımızı dağcılığa adamamıza gerek yoktur.
Amatör dağcıların ve tırmanıcıların da performans düzeyleri artmaktadır. Fiziksel durumunuzun iyi olması bunun anahtarıdır ve bir geziden zevk almak ile buna tahammül edebilmek arasındaki farkı sağlayabilir. Daha da önemlisi, bir kişinin gücü veya zayıflığı tüm ekibin güvenliğini etkileyebilir.
Bir dağcı, zinde kalmak için bir veya iki saatini antrenmana ayırmaktadır. Koşmak, bisiklete binmek, yüzmek ve merdiven çıkmak, haftada en az üç kez yapılmak şartıyla daha iyi fizik kondisyon sağlayacak çalışma şeklidir.
Fiziki kondisyonumuz kadar önemli olan ruhsal durumumuz, genelde başarı ve başarısızlıkta belirleyici bir faktördür.
Birçok tecrübeli dağcı, en büyük zorlukların ruhsal nedenlerden kaynaklandığını söyler. Belki de dağcılığın bu özelliği, insanlara en büyük ödüllerinden biridir; özgürlüğü ararken, kendimizle yüz yüze geliriz..
Eğitim süresince, malzeme ve tekniklerin esasları ve edinilen deneyimden nasıl faydalanacağınız üzerinde duracağız. Ancak dağlar öyle mücadele gerektirir ki, teknik uzmanlık dışında, karar verme ve sorun çözme kabiliyetine de sahip olmanız gerekmektedir. Tırmanıcılıktaki tüm ruhsal özelliklerin en önemlisi olan doğru kara verme becerisi, bilgi ve deneyimlerimizi nasıl bir araya getirip kullandığımıza dayanmaktadır.
Bize gereken şeyler, mücadele ve sorun çözme becerileridir ki, bu da kötü hava koşulları, uzun yürüyüşler, dikenli çalılar, boşluk hissi, dağ kazaları vb… ile uğraşma kabiliyetidir. Bu durumlarla karşılaştıkça, daha iyi karar vermemizi sağlayacak tecrübeyi kazanırız ve edindiğimiz deneyim, zorluklarla tekrar karşılaştığımızda faydalı olacaktır. Ancak dağcılık otomatik karşılıklar yerine, dikkatlice karar vermeyi gerektiren çok sayıda durum üretmeye meyillidir. Bu belirsizlik, dağcılığın çekiciliğini ve mücadeleci ruhunu yansıttığı gibi, trajik olaylar için de büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.
Bir Tırmanış İlkesi