bildirgec.org

tarz hakkında tüm yazılar

Müslüman’ın da Secondlife’ı, lively’si var artık!

pasacocugu | 15 December 2008 23:16

Sanal dünyayla ilk olarak Secondlife’la tanıştık, sonrası çorap söküğü gibi geldi;google’ın lively’si, Yogurt’un Yoğurtistan’ı derken şimdi de Müslümanlar için özelleşmiş bir sanal dünya Muxlim Pal beta karşımızda!

“enhancing the muslim lifestyle” sloganını kullananMuxlim Pal online olarak oynanabiliyor, özellikle kız kardeşi olanların çok iyi tanıdığı Sims’e benzerliğiyle dikkat çekiyor. Günümüzde kendilerini(ben de dahil) tanıtmakta, ifade etmekte zorlanan Müslüman alemininin bireyleri olan kullanıcılarını sanal dünyada diğer insanlara tanıtma fırsatı veriyor. Muxlim pal’da dünyanın herhangi bir yerinde bulunabiliyorsunuz. Sims’ten hatırlayacağınız “bilgi, mutluluk” gibi kavramları yaptığınız aktivitelere göre değişmesi durumu da bir diğer özelliği.

YÜKSEK TOPUKLU PALETLER

delihayat | 24 March 2008 19:30

Pek çok ilginç tasarım gördüm ama buna diyecek söz bulamıyorum. Yüksek topuklu ayakkabılarımdan va geçmem diyen bayanlar artık denizde de bu lükslerinden vazgeçmek zorunda değil. İzninizle buna Banu Alkan paletleri ismini vermek istiyorum. Denizde bile parmaklarınızın ucunda. 1 2

üsluba kim dikkat ediyor

astral | 01 June 2007 19:19

Ortalık, nasıl bir üslup kullanacağını bilmeyen salaklarla dolu. İşin daha beteri, salak olmayıp da üsluplarına dikkat etmemeleri. Ah, ne enteresan hala bir de kendilerini haklı görmeleri ve hiçbir şeyin farkında olmamaları.

Üslup öyle bir şey ki, hayatın ayrıntısı. Fakat kişiyi belli eden bir gölge. Pandoranın kutusu. Kişiye hatasını anlatman için ilk önce sorunu görmesi lazım. Peki, akvaryum ya da okyanus, bilmeyen için fark eder mi? Bu da böyle. Üslubunda yanlışlık olduğunu düşünmüyorsa senin tepkini yadırgayacak elbette. Ah, hayat. Ayrıntıların dahi ne uğraştırıyor ve gereksiz zaman alıyor …

Geyşa

necronamber | 25 May 2007 00:33

Japonya‘da 17’ci yüzyıldan bu zamana kadar eğlence sektöründe erkeklere dans,sohbet ve oyunlar oynayan bu kadınlara Geyşadiyoruz.

Geyşaların hayatlarına baktığımız zaman işlerinin gerçekten de çok zor olduğu görülür. Bir Geyşanın Anıları isminde filmini izlemiştim bu filmden ve okuduğum kadarı ile Geyşalık zor bir meslek Geyşa olmak isteyen genç kızları zorlu bir maraton bekliyor. Nerede ve nasıl olursa olsun, bir geyşa, birkaç sanat dalında eğitim görmek zorundadır. Bu eğitim genel olarak birkaç tür geleneksel dans, şamisen çalma ve birkaç makamda şarkı söylemeyi kapsar.

Geyşa olmak isteyen kızlar 13 yaşından 18 yaşına gelene kadar acemi geyşa olarak çalışırlar. Şimdi şu zaman da ise geyşa olmak isteyen kızların en az 15 yaşında olması gerekiyor. Geyşaların sayısı 19’cu yüzyılda ciddi düşüş yaşanmış hatta sayısı seksenlere kadar düşmüştü. Geyşalık ruhu yeniden başlıyor tabiki internetin bunda etkisi çok büyük.

Geyşa’lar bölgesel gruplara ayrılır. Bu bölgere ”hanamaçi” yani çiçek mahallesi denir. Her grubun ”kenban” denen kayıt bürosu bulunur. Bir Geyşa’nın çalışabilmesi için bu ”kenban” lardan birine kayıt yaptırması ve çalışma izni alması gerekir.

Moda mı?

metisia | 18 December 2006 13:31

Yazı yazmayı seviyorum; ama moda ile ilgili yazmak daha çok hoşuma gidiyor. Deli gibi modayı ve trendleri takip etmiyorum, o kadar param yok çünkü. Kendi kendime tarzıma gidebilecek şeyler uyduruyor, kendime yakışanı giyiyorum. Sırf “şu, bu trend” diye vücuduma gitmeyecek şeyleri körü körüne uygulayan biri değilim. Mesela taytları vücut şekline bakmadan, kötü göründüğünü umursamadan giyen bir sürü kız salınıyordu bir ara sokaklarda. Gerçi o onun zevki, kendini nasıl hissediyorsa öyle giyinir, süslenir. Benim lafım tarz olmaya çalışayım derken bunu eline yüzüne bulaştıranlara. Sienna Miller da arada uçuk kaçık, hoş görünmeyen tiplere bürünüyor; lakin her daim kendi tarzını oturtmuş biri o. Keza Kate Moss da öyle. Amaan bana ne, ben kendi işime bakayım en iyisi. Arada hafif.org’a moda yazıları yazayım, şöyle bir güzel görsellerle süsleyeyim, kendimi rahatlatayım, başkalarını da rahatlatabilirsem ne ala.