bildirgec.org

tarım hakkında tüm yazılar

Pahalı yaşıyoruz velhasıl

guney01 | 13 November 2009 14:11

Pahalı benzin, pahalı iletişim, pahalı eğitim, sağlık, ulaşım derken şimdide pahalı canlı hayvan yani koyunla tanıştık. o kadar olmuş ki Dünyanın en pahalı 2. koyunu Türkiyemde satışa çıkmış. Dünyanın en ucuz koyununu siz tahmin edin, bildiniz tabiki ABD.

Koyun potansiyelimiz
Koyun potansiyelimiz

Nasıl oluyorda Dünyanın önde gelen koyun potansiyeline sahip oluyoruzda en pahalı koyun fiyatıda bizde oluyor. işte birkaç açıklama;

Kadının toplumda değişen yeri ve rolü

bursk | 07 November 2009 15:42

Değişen toplumda kadının toplumsal rolü nedir ve nerden nereye gelmiştir? Geldiğimiz noktada, kadının konumunda tarih öncesi çağlardan bu yana niteliksel anlamda birbirine taban tabana zıt iki büyük değişimin yaşandığını saptayabildiğimizi söyleyebiliriz. Zıtlıklar, söylence ve inanışlara olduğu gibi yansıdılar. Değişimin miladı İÖ 3000’li yıllardı. İÖ 3000 öncesinde kadın, ekonomik ve toplumsal işleyişte büyük roller üstlenmiş, önemli değerli, saygın, sözü geçer ve tanrıçalığa yükseltilmiş sevgili bir varlıktır; sonrasında ise yere düşmüş bir yıldız. Toplumsal üretimden dışlanmış, değersizleşmiş, saygınlığını yitirmiş; üstelik bir de ilahlar dünyasından kovulmuştur. Peki bunlar nasıl olmuştur?Isı yükselişinin ardından geçen beş-altı bin yıl sonra Yakındoğu olarak bilinen bölgede yaşayan şanslılar, tarımsal üretime başladılar. Özellikle Mısır ve Mezopotamya’ da gelişimin hızı alabildiğine boyutlanmıştı. Buralarda ortaya çıkan oluşumlar, diğer bölgelerde daha sonra beliren sistemlerin prototipleri oldular. Dolayısıyla kadının konumuna ilişkin değişme ve gelişmeleri tüm boyutlarıyla yansıtan veriler, Yakındoğu’nun prototip yaşamları içinde ayrıntılı bir şekilde bulunmaktaydı. Böylece İÖ. 6000 sonrası için veri edinme merkezi bu bölge oldu.Paleotik (Yontma Taş) Çağlarda kadının konumuna bakacak olursak; örneğin Alt Pleotik Çağ’daki insanlar yaşadığı dönem boyunca yiyeceğini ortaklaşa elde etti ve tüketti. Dişileri, fiziksel ve büyolojik yapı farkı ve doğurgan nitelikleri nedeniyle, av etkinliklerinde sınırlı bir rol üstleniyordu. Buna rağmen toplumu oluşturan bireyin dünyaya gelişine aracılık eden dişi, bu rolüyle “yaşamın devamını garantileyen bir kimlikle” algılanmış ve kimliği ona büyük değer kazandırmış olmalıdır. Çünkü ilkelin sezgi gücü, türün devamı açısından, bireyin tek başına bir “hiç” ancak topluluğun “herşey” olduğunu söylemektedir. Kadın doğurgan yapısıyla toplum içinde önemli bir yere sahipti, ancak değerinin kaynağı yalnızca cinsel işlevi değildi. Erkeğin getirdiği eti işliyor ve onun avı ele geçirmesinin rastlantılara bağlı olduğu koşullarda, topladığı ürünler topluluğun beslenme sorunun çözümünü ciddi bir biçimde güvence altına alıyordu. Orta Paleotik’ de ise “Neandertal” adamı için kadın oldukça değerli ve önemli bir varlıktır. Mağara resimleri ve taştan yapılma figürler ona olan ilgiyi kanıtlar. Üstelik bu dönemde kadın toplayıcılıkta uzmanlaşmış bir anadır. Bu ona meyve cinslerini, yabani tahılları,mantarları çok iyi tanıma fırsatı vermiş ve yaralanan erkekleri için gerekli olan ilaçları bilmesini sağlamıştır. Üst Paleotik de ise verimlilik simgesi varlığı ile ana ve ata rolü onu farklı bir işlevi daha üstlenmeye götürmektedir: Tanrıçalık.Kadının tam anlamıyla yükselişi ve anaerkil düzenin doğuşu Mezolitik(Orta Çağ) Çağ’ a denk gelir. Mezolitik evrenin başlangıcı günümüzden on iki bin yıl önce, Würm Buzulu’nun sona erdiği bir döneme denk gelir. Bu dönemde önceki çağlardaki özellikleri daha belirginleşti.(doğurganlık,toplayıcılık..)Tarımın icadının ve anaerkil düzenin yapılanmasının gerçekleştiği ve günümüzden altı-yedi bin yıl önce başlayarak Endüstri Devrimi’ne kadar uzanan bir süreci kapsayan Neolitik (Yeni Taş) Çağda ise tarımın mucidi kadındı. Toplayıcılıkta bitikinin yaşam döngüsünü izleyen öğrenen toplayıcı kadın, tohumu barındıran başağı ne zaman ve ne kadar kesmesi gerektiğini öğrenmişti. Öğrendiği bir diğer şeyde başakların tümünün kesilmemesi gerektiğiydi. Çünkü kalan tohumlar yeni bitkinin oluşumunu sağlamaktaydı. Burada dikkat çekilmesi gereken diğer bir husus kadın ve toprak özdeşliğiydi. “ Toprak bizim annemiz, gök bizim babamız. Gök toprağı yağmurla döller ve yer bitki ve tahıl verir.bu inanış tarımla ilgili pek çok inanışın ana temasını oluşturur.” Ayrıca bu dönemde kadının çok yönlü etkileri de olmuştur. Buğday ve arpayı işleyen, ekmeği yapıp yemeği pişiren, onları saklamak için çömleği de icat eden kadındır. Üstelik hayvanların evcilleştirilmesininde çok etkin rol üstlenmişlerdir. Çitlerin arkasında tutulan ve kadınlar tarafından beslenen hayvanların bir süre sonra yavrulayarak çoğaldığı gözlenince hayvancılık ve evcilleştirme doğmuştur. Ancak hayvancılığın sürdürebilmesinde erkeğin gücüne ve emeğine duyulan gereksinme, erkeğin de toplumsal alanda önemini yükselten bir faktör olmuştur. Bunun yanında, bu çağda kadın, sevilen, sayılan, koruyucu, üretken, merhametli ve aynı zamanda büyülü güçler taşıyan,toplumun atası bir tanrıçaydı. Kadın artık göklerdeydi ve Erken Neolitik dönem sonuna dek bu konumunu sürdürdü.Geç Neolitik Çağ’ da ise anaerkil düzenden ataerkil düzene geçiş başlamıştır ve alyapısal değişimler kendini göstermiştir. Bu konuda en önemli göstergeler Sümer’ den sağlanır. Sümer tarihte gelişmenin dinamiği olmuş pek çok ilke imza atmış bir delta uygarlığıdır. Saban, tekerlek, çömlekçi çarkı, çivi yazısı, yelkenli tekne ve ilk yasa metinleri onların ürünleridir. Bu ürünlerin hepsi önceki yaşam biçimlerini temelinden sarsmış, yepyeni oluşumların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Burada belirtilmesi gereken ise bu aletlerin erkekler tarafından yapılıp üretildiğidir. Önceki çağlarda kaba taşları yontan ve av işlerinde kullanalar ya da bakıra şekil verenler onlar olduğundan, bu aletleri de onların bulması kaçınılmazdı. Bu durum onlara yeni ekonomi içinde önemli bir güce dönüşme fırsatı verdi. Üretim etkinliğinde kadının ve erkeğin üstlendiği rollere dair deiğişimler böylece başlıyordu. Erkek sabanı icat etmemekle kalmamış, aynı zamanda değerli aletini öküze de koşmuştu. Öküze koşulmuş sabanın gerisindeki erkek, kadının çapayla sürebileceğinden çok daha büyük bir alanı işlemekteydi. Toprak verimli, aletler gelişkindi. Sonuçta beklenen verim elde edildi ve üretim artışı gerçekleşti. Böylece toplum,varlığını erkeğin emeği ve üretip mülkiyetinde bulundurarak kontrolünü de elinde tuttuğu aletler üzerinde gelişmeye başlamıştı. Aynı durum çömlek ve dokuma tezgahı konusunda da geçerliydi. Bu örneklerden şu yargı çıkartılabilir: “ Kadının el işi, erkeğin “mekanizma endüstrisi” karşısında yenilmeye mahkumdu.” Nitekim bir süre sonra, ekonomik yaşamda emeğiyle öne çıkan erkek, sosyal yaşamda da nüfuz ve etkisini artıracak ve yeni koşullara uygun, baskın bir güce dönüşecektir.Geç Neolitik’ e kadar sosyoekonomik yapı içerisinde üstlendiği rol bakımından erkekten daha önemli bir pozisyonda olmasına, itibarının yüksekliğine, hatta tanrıçalaştırılmasına rağmen, kadının erkekle eşit haklara sahip olduğunu belirtmiştik. Baskıyı, otoriteyi temsil eden bir cins değildi kadın. Ancak Geç Neolitik’ in yeni ekonomik yapısı içinde beliren olgular, erkeğin yalnızca emeğini ortaya çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda onu baskın ve otoriter bir güç olarak da ortaya çıkardı. Üstelik erkeğin egemen olduğu sosyoekonomik yapılanma içinde üretimin ve paylaşımın niteliği eşitlikçi ve komünal olmaktan uzaktır. Nitekim yeni yapılanmada erkek, kadını alabildiğine ezerek aşağılamış, özgürlüğünü elinden alıp toplumsal konumunda büyük bir altüste yol açmıştır.Yeni düzenin, insan onuru ile bağdaşmayan yeni düşünüş biçimlerinin bir kısmı kadınlarla ilgiliydi ve bu düşünüş biçimi içinde kadına biçilen değer, onun ikincil ve aşağı konumunun kendisi ve toplum tarafından kabulünü garantilemekteydi. Ancak değişim,doğanın ve tarihin diyalektiğinin gereği olan evrensel ve süreğen bir olgudur. Her bir değişim başka değişimleri de tetikler ve böylece yavaş yavaş geçmişin üzerinde yeni yapılanmalar belirir. Kadının toplumsal konumundaki aleyhte değişim, dönemin altyapısal gelişme ve değişmelerin bir sonucuydu. Sonraki süreçte devam edegelen diğer gelişme ve gelişmeler bu sonucu da değiştiricek, kadın açısından yeni yapılara uygun düşen ilişkiler ve düşünüş biçimleri oluşturacaktır. Önceki yapıların inatçı unsurlarının, yeninin kararlı yürüyüşü karşısında aşınarak çatlaması ve yerini yeniye bırakması kaçınılmazdır.

Kırmızı et fiyatlarına kim dur diyecek

guney01 | 28 October 2009 23:46

kırmızı et politikası
kırmızı et politikası

Kırmızı et fiyatlarının yükselmesinde elbetteki sadece bir neden bulunmuyor. Üretici girdilerinin pahalı olması, Üretici azlığı, Birim hayvandan alınan verim düşüklüğü gibi zincirleme nedenler şimdilerde bize et pahalılığı olarak yansımakta. Markette az çok et alışverişi yapan bizlerin aklına belki ufak çözüm önerileri gelebilir, örneğin;

  • Çifçi girdi fiyatlarını düşürmek
  • et fiyatlarını et ve balık kurumu belirlesin
  • ucuza et ithalatı
  • besiciye kredi verilsin

gibi…

Degişen İç Göçler ve Ekonominin Çanakkaleye Etkileri

fayda | 18 July 2009 16:46

mDünya ekonomisindeki olumsuzlukların bağzı ekonomik gerçekleri su üzerine çıkarmaya başladıgı açıkca görülebiliyor.Bu gerçeklerin en başındada geçmişte ve bugün yaşanan nüfus hareketlerinin; yani göçlerin ekonomiye etkisi açık bir şekilde görülüyor.Nüfusun en kalabalık oldugu bölgeler ekonomik yönden en zengin ve ençok yatırım çeken bölgeler olurken göç veren bölgeler en fakir bölgeler oluyordu.Burdan anlıyoruzki her birey yaptıgı harcamalar ve zorunlu ihtiyaçlarını gidermek için vs yaptıgı alışverişle tüketimi arttırarak ekonomik bir degeri temsil ediyor yani kişi başı gayri safi milli hasılayı GSMH temsil ediyor.Son gelişmeler ekonomide oluşan balon gibi nüfus artışdada bağzı şehirlerde bir balon oluştugunu yani göçlerle yapay bir nüfus artışı saglanarak o bölgeye daha çok para çekmeye çalışıldıgını gösteriyor.

Tarımda Yeni Soluk

ugurzade | 27 June 2009 23:56

Selam arkadaşlar. Tarım konusundaki eksiklerden biri olan elektronik ortamdaki bilginin azlığı nedeniyle bi site çalışması yaptık. Tarım ile ilgili habelere ve tarım şirketlerine ve tarımsal ilanlara ulaşabilirsiniz sitemizde. Ayrıca sitemize yazılarıyla değer katmak isteyen arkadaşlarada kapımız açık. www.turktarimi.com yolu tarımdan geçen herkesi bekliyoruz sitemize.

0,40 m2‘lik Bir Alanda 50 kg Patates Yetiştirme Tekniği

dizzydazzy | 29 April 2009 09:56

Bildiğiniz üzere patates en besleyici ve sağlıklı besinlerden biridir. Bu dosyada küçük bir alanda nasıl çok miktarda patates yetiştirebiliriz onu inceleyeceğiz.

Bu özel tekniğimize geçmeden önce patates yetiştirmekle ilgili temel bilgileri öğrenmekte fayda var.

• Patates bitkisinin dikimi için toprağın 8-10 derece sıcaklıkta olması gerekir. Bu sıcaklık bölgelere göre değiştiğinden, patates Türkiye’nin değişik yerlerinde Şubat ayının başından itibaren dikilmeye başlanır. Bazı bölgelerimizde bu süre Mayıs ayına kadar devam eder. Bölgenizdeki patates ekiminin zamanını İl Tarım Müdürlüklerine sorarak öğrenebilirsiniz veya hava durumlarını takip ederek kişisel kararınızı verebilirsiniz. Patates verimliliği farklı da olsa ülkemizin hemen hemen her yerinde yetişebilir.

• Patates, fazla bakım isteyen bir bitkidir. Bu yüzden belirli aralıklarla patateslerimizin çevresinde çıkan yabancı otları tırmık veya elimiz ile temizlemeliyiz.

• Patates bitkilerinde su ihtiyacı alt yapraklardaki solma ve sararmayla kendini belli eder.

• Tohum olarak kullanacağınız patatesleri büyük patateslerden seçmeye özen gösteriniz. Ayrıca kestiğiniz her parçada en az iki adet göz bulunmasına dikkat edin.

Patates Gözleri
Patates Gözleri

• Kestiğiniz patateslerin açıkta kalan kısımlarını una bulayarak, bakterilerden gelen etkileri azaltmış olursunuz.

• Yetiştirme dönemi boyunca birkaç defa standart çiftlik gübresi kullanmanız üründen alacağınız verimi artıracaktır. 0,40 m2’lik bir alanı bir kere gübrelemek için yaklaşık 1kg gübre yeterlidir.

• Düzenli sulamayı ihmal etmeyiniz böylece bitkilerinizin toprağı, belirli bir nem seviyesinde tutulmuş olur.

• Patatesleri uzun yıllar boyu aynı alana dikmeyiniz veya bu sistemimiz için sürekli aynı toprağı kullanmayınız. Aksi takdirde hem veriminiz düşecek hem de patatesiniz değişik hastalıklara maruz kalabilecektir.

Sağlık için yeşil rehberi 1

badursun | 15 August 2008 14:48

NTV Yeşil Ekran projesiyle Türkiye için önemli bir noktaya parmak basıyor insanları bilinçlenmeye davet ediyor.

Bugüne dek pek çok yeşil rehber yayınlandı. Bu rehberlerin birçoğunun ortak özelliği yabancı bir dilden Türkçe´ye çevrilmiş olmalarıydı. Dolayısıyla, bizim ihtiyacımıza doğrudan cevap vermiyordu. Örneğin pil kumbaralarının nerede olduğunu, organik pazarların nerelerde kurulduğunu söylemiyor, Türkiye koşullarında yapabileceklerimizden hiç bahsetmiyordu. NTV Yeşil Yayın projesiyle bu eksikliği doldurmayı hedefleyerek bir rehber hazırladı. Bu ay ki CNBC-E dergisiyle birlikte dağıtılan bu rehberde herkes için oldukça değerli bir bilgi birikimi mecvut.

Organik Tarım

Chat Noir 1 | 12 July 2008 16:27

Kuşadası’nda geniş topraklara sahip bir ailenin üyesi olan Gürsel Tonbul,10 yıl önce daha kimsenin organik tarım hakkında bilgisi yokken bu işe nasıl başladığını anlatıyor .Bu konuyla ilgilenenlere faydalı olacağını düşünüyorum. Özellikle şu diyalog çok hoşuma gitti:

“Örneğin, yaprak bitlerine karşı arap sabunuyla ağaçları yıkayın talimatı verdiğimde, adamlarım – Bütün Davutlar Ovası’nı bize güldürüyorsun Abla, ağaçlar köpür köpür köpürüyor, Davutlar bize gülüyor- diye itiraz ettiler. Ben de onlara – Siz işinizi doğru yapın, son gülen biz olacağız- dedim.”

Gerçekten de son gülen Gürsel Tonbul hanım olmuş. Kendisinin azmini ve duyarlılığını takdir ediyor kendisine sevgilerimi gönderiyorum.