Orama burama sıçramak için pusuya yatmış, sinsi,ateşli, gözünü kötülük bürümüş ,kızartma zamanlarımın düşmanı kızgın yağ kadar ne yapsam ne etsem birbirine çılgıncasına yapışan çubuk makarnadan da korkarım ben. İkisine de temkinli yaklaşır, ikisinde de aynı tedirginliği yaşarım, ama ikisinden de vazgeçmem. Ne fritöz kullanırım, ne fiyonk makarna pişiririm, böyle de inatçıyım işte.
Rengi solmuş kayınvalidemden kalan çanaklara nasıl beğeni duyuyorsam çizilmiş teflon tavalara o kadar tahammül etmem, çatlak fincanlar, kullanılmış dondurma kutuları kadar değerlerini yitirmiş ,kapının önüne koyulası şeylerdir,bir dünya para verilip alınmış olsalar dahi hiç bir halta yaramamaktalar artık.
Kulak memesi kıvamından daha çekici gelen julyen kesilmiş sebzelerle muhabbetimiz daha fazladır, ölçülerle işim yok, göz kararını kafama göre uygularım yani kısaca herşeyi Nazo kıvamına gelene kadar karıştırır öyle hazırlarım, arada elime yüzüme bulaşsa da kabul görür,sevilir.