Herhangi bir apartman mutfağı işte. Tabaklar, tencereler, kirli bulaşıklar. Bu mutfağı ötekilerden ayıran tek özellik, duvardaki çiviye asılı duran yemyeşil naylon önlüktür. Rüzgârın hafifçe oynattığı perdelerden içeriye kaçamak göz atan, bu önlükten yayılan yeşil rengin o daracık, rutubetli, loş yere umulmadık bir değişiklik, bir güzellik kattığını duyar. Hemen onu giyecek olan, ona bürünüp ocak başında yemek pişirecek, patlıcan, köfte, kızartacak kadın hayal edilir. Bu kadın, yaşlı olamaz, çirkin olamaz, güzellik, iyilik gibi duygulardan yoksun olamaz. Bu yeşil naylon önlüğün içinde, olsa olsa genç ve sarışın bulunabilinir. Dudaklarında hafif bir şarkı. Ancak kendisinin duyduğu bir sesle söylediği alaturka bir hava. Çok kere kişioğlunun hayalleri kaba gerçeğe hiç uymaz, ama bu defa bütün hayaller yerindeydi. Çok sevdiği bir şarkı vardı. Hayal içinde akıp geçti bunca yıl bir gün gibi, en eski hatıralar daha henüz dün gibi.