bildirgec.org

stres hakkında tüm yazılar

İşte ilk gün

3mmigros | 02 July 2007 15:41

Gerçekten zor gündür ilk gün. Görüşme yapmaktan bile zor gelir. Yeni beklentiler, yeni yüzler, yeni masa, yeni telefon, yeni e-mail adresi, yeni iş adresi. Yepyeni bir hayat sizin için başlar. Ama bu başlangıç genelde sancılı olur.

@work
@work

İlk başta çocuk gibisinizdir. Her söyleneni koşulsuzca gerçekleştirmek için elinizden gelen çabayı sarfedersiniz, kendimi göstereceğim diye bir durum içine de girebilirsiniz. Ne kadar profosyonel olsanız da yeni başlangıçların hep güzel olması için uğraşırsınız acemice. Bazen size işinizi nasıl yapacağınızı gösteren insanlar olur. İşlerin nasıl yürüdüğünü belirtirler.Dinlersiniz, dinlersiniz, yorulursunuz. Bir anda o eski şirketinize bildiğiniz işe, arkadaş ortamına geri dönmek istersiniz. Ama olmaz. Artık adımlarınız atılmıştır. Yeni işler, arkadaşlıklar kurulacaktır belki eskisinden iyi, bir bilinmez. O ilk günün akşamına kafanızı yastığa koyunca rahatladığınızı, iyi ki bu noktadayım diye düşünebildiğiniz sürece içiniz rahat edecektir. Günler birbirini kovalayacak ve bünye alışacaktır yenilere.Günler geçtikten sonra ilk gününüzün konuşması geçer sizden eskilerle birlikte. Ne kadar ürkmüş çömezdin derler, gülüşürler. Acımsı bir gülümseme oluşur sizde. Hatırlarsınız o ilk günü, stesini ve şu anda bulunduğunuz zamanı mukayese edersiniz. Ama zordur gerçekten ilk gün.

Ağlamak Güzeldir

hivaye | 22 June 2007 16:09

Focus Dergisi’ne göre insan yaşamı boyunca 95 litre, yani yaklaşık 10 kova gözyaşı döküyor.kadınlar yaklaşık 5 dakika boyunca 50 damla gözyaşı akıtırken, erkeklerinse sadece gözleri nemleniyor. Buradaki “damla” ölçütü 15 mg’a denk geliyor.
Buradaki yazıda da, gözyaşı bazı toksinler içerdiği ve ağlayarak bunlardan kurtulmuş ve stresten arınmış olduğumuz belirtiliyor:
“Crying:The Natural and Cultural History of Tears” isimli kitabın yazarı Tom Lutz’a göre Endüstri Devrimi‘ne kadar erkeğin de ağlaması gayet normal karşılanırmış. Örneğin Ortaçağ’da Fransanın en ünlü savaşçısı olan Roland öldüğü zaman diğer 20.000 şövalye bayılıp atlarından düşene kadar ağlamışlar. Endüstri Çağı ise daha çalışkan, duygusal olmayan çalışanlara ihtiyaç duyuyordu. İşte o zaman gözyaşları kapalı kapılar arkasına gizlendi. İnsanlar toplum içerisinde ağlamaktan utanır oldular.

Fotoğraf: BBC
Fotoğraf: BBC

Biyokimya uzmanı William Frey’e göre ise henüz kanıtlanmasa da ağlamak insanlığın evrim boyunca stresi azaltmak için kullandığı bir yöntemdi. Frey’in yaptığı araştırmaya göre soğanın sebep olduğu kimyasal gözyaşlarının %98’i su iken, duygusal sebeplerle dökülen gözyaşlarındaki toksin miktarı ilkine göre daha yüksekti. Ayrıca ağlama fasıllarının süresi neredeyse aynıyken, erkeklerin ayda ortalama 1.4 kere ağlamasına karşılık, kadınlar 5.3 kere ağlamaktaydı.
Sonuçta uzmanlar ağlamanın doğal, sağlıklı,ve tedavi edici nitelikte olduğu konusunda hemfikir gibi görünüyorlar. Doyasıya ağlamak veya gözyaşlarınızı içinize akıtmaksa size kalmış.

Onikotillomani

exorientelux | 11 April 2007 11:37

“Güzel vücutlar boş suratlar
Benimse onikotillomanim var.”

% 45’imizde olduğu gibi…

İlkokula başladığım zamandı, en yakın arkadaşımdan görmüştüm usül ve adabını. Sonraları ise onun benden öğrendiği aileler arasında yayılacak ve kötü örnek yaftası bir ömür üzerimde kalacaktı. Yıllaar yıllaar sonra “Ya hu nedir bu böyle bırakamadığım, bedenimin farkında olmadığım zamanlar da bile vazifesini bir memur gibi eda ettiği şey?” diye bir araştırayım dedim ve başlıktaki ada ulaştım.
Onikotillomani, tırnakların koparılması veya tırnak yeme alışkanlığı olarak literatüre geçmiş, hatta buna muzdarip olanların tırnaklarından küçük parçalar koparıp parazit içerdiklerini iddia ettikleri bile öne sürülmüş çoktan. Biraz daha okuyuncatahmin edileceği gibi işin içinde olmazsa olmaz psişik- obsesyonel sorunlar yattığını, genellikle 3-4 yaşlarında başladığını, ergenlikte nerdeyse iki kişiden birinin tırnaklarını kendine meze yaptığını, bunu yetişkinliğinde de sürdürenlerin sayısının hiç de az olmadığını, bunun aynı zamanda bir çeşit stresten kaçma yolu olduğunu öğrendim.