bildirgec.org

stephen king hakkında tüm yazılar

It (1990)

queennothing | 09 December 2009 14:30

Stephen King‘in 1986 senesinde tamamladığı romanı “It“den uyarlanan 1990 çıkışlı korku/gerilim filmi “It“, Amerikalı senarist/yönetmen Tommy Lee Wallace tarafından çekildi.
Minidizi olarak yayınlanan yapım, ’90 senesinde 3 saatlik bir film haline getirildi. Filmde Harry Anderson, Anette O’Tocle, Dennis Christopher, Richard Masur, Tim Reid, John Ritter, Tim Curry ve Richard Thomas rol alıyor.

Babasının baskısından bunalan bir kız ve onun altı arkadaşı. Henüz 15’inde bile olmayan bu yedili tayfa, ormandaki küçük göle bir baraj yapmaya karar verirler. Gerçek dostluk ve birliğin en tatlı anlarını yaşayan yedili, kasabalarında yaşanan bir olayla sarsılacaktır.
Yeraltında yaşayan palyaço görünümlü bir yaratık, çocuklara görünüp, önce korkutmakta, sonra yanına çekip öldürmektedir. Artan ölüm olaylarından korkan yedili, herbirine görünen palyaçonun kendilerini öldüreceğini düşünürler. İçlerinden birinin küçük kardeşini öldüren palyaço, çocuklara ‘korku duydukları şey’ olarak görünmekte ve onları kendi korkularıyla öldürmektedir.

Carrie (1976)

queennothing | 03 August 2009 13:12

Dünyaca ünlü gerilim / korku yazarı Stephen King‘in, 1974’te çıkan ilk romanı “Carrie“, New Jerseyli yönetmen / senarist Brian De Palma‘nın yönetmenliği ve Lawrence D. Cohen‘in düzenlemeleriyle, 1976 yılında “Carrie” adıyla sinemaya uyarlandı. ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ve ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında Oscar adayı olan filmde, Oscar Ödüllü aktris Sissy Spacek, “The Hustler“dan tanıdığımız aktris Piper Laurie, Amy Irving, William Katt, Betty Buckley, Nancy Allen, P.J. Soles ve ünlü aktör John Travolta yer alıyor.
Margaret White, aşırı tutucu, ‘ahlak’ ve ‘din’ anlayışı katı ve insanların yaşadığı ‘normal’ hayatı ‘günah’ sayan, paranoyak bir kadındır. Kızı Carrie, annesinin takıntılarının farkında, diğerleri gibi ‘normal’ bir hayat yaşamak isteyen bir gençtir. Annesinin yasaklarına uymak zorunda kaldığı için asosyal bir kız olan Carrie, herkes tarafından küçük görülüp, yalnızlığa terkedilmiştir. Her şeyi olduğu gibi, ‘kadın olmanın’ anlamını da tek başına kavramak zorunda kalan Carrie, sinirlenince ortaya çıkan ‘psişik güçleri’ olduğunu farkeder.

Splinter

queennothing | 04 April 2009 13:31

İngiliz sinemacı Toby Wilkins‘in yönetmenliğini yaptığı 2008 yapımı gerilim filmi “Splinter“, Stephen King‘in “The Mist“ine olan benzerliğiyle dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor.

Polly ve Seth, yıldönümlerini kutlamak için şehirden uzak bir kasabaya, kampa gelirler. Biyolog olan Seth, kendisinden daha cesur görünen cesur ve maceraperest sevgilisi Polly‘nin kamp yapma ısrarını kırmayı başararak, planladığı romantik akşamlarını geçirebilecekleri bir motel odasına doğru yol alırlar.

YAZMA SANATI /STEPHEN KING…

admin | 06 March 2009 09:08

Tutku ile okunan bir yazar, Stephen King.

Stephen King’in her çıkan eserini takip eden biri, bir gün “Yazma Sanatı” ve Stephen King’le karşılaşırsa şaşırabilir. Stephen King denildiğinde, ‘korku ve gerilim’ akla gelirken, “Yazma Sanatı” adlı kitap ile King, okuyucularına farklı seslenir.
Yıl 1999 ve King, kendi hayatını ve roman yazma sanatını sayfalara döker. King’in yazar kimliğini anlattığı kitap, diğer ‘roman nasıl yazılır?’ adlı kitaplardan çok farklı ve ‘yazma’ ile ilgilenenler için oldukça faydalı bir kitap. Kitabın ilk bölümlerinde King’in kimliği anlatılırken, ikinci bölümünde ise nasıl yazılır, yazarken neler yapılır vs. yazı yazma ile ilgili yararlı araçlar, çok farklı ifadelerle anlatılıyor. King’in kitabında, yazma tutkusunun çocukluğu döneminde nasıl başladığı, bazı gençlik anıları ve ilk romanı “Göz”le karşılaştığı sıkıntıları öyle bir ifade ile anlatırken, yazma sanatı adeta insanı etkisi altına alabiliyor.

 foto: www.theage.com
foto: www.theage.com

Mesela, yazmaya işte şöyle başlayın diyor, kitapta…

Yeşil Yol / The Green Mile…

| 05 March 2009 15:26

YEŞİL YOL / THE GREEN MİLE
Yönetmen: Frank Darabont
Senaryo: Frank Darabont, Senaryo (Kitap): Stephen King
Oyuncular: Tom Hanks, David Morse, Bonnie Hunt, Michael Clarke Duncan, James Cromwell, Sam Rockwell,Barry Pepper
Görüntü Yönetmeni: David Tattersall
Müzik: Thomas Newman

foto: www.forumojen.com

Film, 1930 yıllarının Amerika’sında bir cezaevindeki yeşil yolu anlatır.
“Yeşil Yol”; mahkûmların idama gitmeden önceki yolları, yani elektrikli sandalyeye bağlanmadan önceki geçtikleri yol, hissettikleri son duygular, son iç çekişler ve son yaşanmışlıklar. Film, eski başgardiyan Paul’un yaşlılar evinde ki bayan arkadaşına unutamadığı bir mahkûmu, iri yarı, zenci John Coffey’in öyküsünü anlatır. Bu mahkûm, iki küçük kız kardeşe tecavüz ederek öldürmekle suçlanmış ve bu sebeple yeşil yola girmiştir. Aynı zamanda bu mahkûmun inanılmaz bir yeteneği vardır. Bu yeteneği; her tür hastalığı dokunuşları ile iyi edebilmektedir. Bu sayede, Paul’un idrar yolu rahatsızlığı ve hapishane müdürünün kanserden ölmek üzere olan eşinin hastalığı son bulur.

Lakeview Terrace

queennothing | 27 February 2009 13:14

Stephen King‘in “2008’in en iyi filmlerinden biri” olarak tanımladığı “Lakeview Terrace“, Samuel L. Jackson‘ın ‘obsesif’ performansı ve ‘zenci kadın – beyaz erkek evliliği’nin tüm duygusallığı ve getirdiği ağır sorumluluğu başarıyla yansıtan Patrick Wilson ve Kerry Washington ile 2008’in en iyi psikolojik gerilim filmlerinden biri.

Amerikalı yönetmen Neil Labute‘nin David Loughery‘nin hikayesinden uyarladığı “Lakeview Terrace“, Samuel L. Jackson, Patrick Wilson ve Kerry Washington gibi üç önemli isimden oluşmasına karşın, Türkiye’de gösterime girmedi.

Zenci – beyaz kavgasından fazlası olan “Lakeview Terrace“, üzerinde durmuş olsa bile ‘ırkçılık‘ kavramını akıllara pek getirmiyor.
Kişisel sorunlarıyla koyu ten rengi arasında bir orta nokta yakalayamayan Abel‘in, karşı villaya yeni taşınan çift arasındaki ‘renk farkı’na olan takıntısı, aslında geçmişine dayanıyor.

Stephen King, 2008’in en iyilerini seçti

queennothing | 29 December 2008 18:18

Romanlarından, öykü ve kısa hikayelerinden uyarlanan “The Shining“, “Stand By Me“, “The Running Man“, “Misery“, “The Shawshank Redemption“, “Dolores Claiborne“, “The Green Mile“, “Hearts In Atlantis“, “Dreamcatcher“, “Secret Window“, “1408“, “The Mist” gibi onlarca film, gerilim / korku yazarı olan Stephen King, edebiyat dünyasında olduğu kadar sinema dünyasında da büyük başarılar elde etti.
Öyle ki, King’in tüm kitaplarına / öykülerine kitaplarına artık birer ‘senaryo’ gözüyle bakılıyor.

Secret Window

queennothing | 19 August 2008 16:22

2004 yılı sinema dünyası için oldukça hareketliydi. 2008 sonuna doğru 5.si beklenen “Saw” serisinin ilk filmi, Adrien Brody’nin en iyi performanslarından birini sergilediği “The Village”, hafızalara kazınan film “Eternal Sunshine Of The Spotless Mind”, efsanevi Truva Atı’nı anlatan “Troy”, Tarantino’nun iki parçaya ayırdığı için pişman olduğu “Kill Bill” filminin ikinci parçası “Kill Bill: Vol.2” ve daha yüzlerce film.

Dünyaca ünlü yazar Stephen King de, bugüne kadar yazdığı onlarca romanla, edebiyat dünyasında olduğu kadar sinema dünyasında da efsanevi bir isim oldu. 4 dalda Oscar adayı olan “The Green Mile”, “Hearts in Atlantis”, “Salem’s Lot”, “1408”, “The Shawshank Redemption”, “Dolores Claiborne” gibi onlarca kitabı / hikayesi başarılı yönetmenler tarafından sinemaya uyarlandı.

2004 yılında da Stephen King kitapları, sinema dünyasına çok değerli filmler kazandırdı.

Four Past Midnight” adlı kitabından çok özel bir hikaye “Secret Window, Secret Garden”, yönetmen David Koepp tarafından sinemaya aktarıldı. “The Secret Window” adıyla sinema dünyasına kazandırılan bu hikaye, David Koepp’in Stephen King ile ilk buluşması oldu.

The Shining (Cinnet) 1980

baykush | 25 July 2008 16:14

dvd
dvd

Sinema tarihinde her yaptığı filmin bir türün en başarılı örnekleri arasına girdiği yönetmen Stanley Kubrick‘in korku-gerilim türünde yarattığı şaheserdir.

Film Jack isimli bir yazar (Jack Nicholson), Wendy isimli karısı (Shelley Duvall) ve Danny isimli (Danny Lloyd) çocuğundan oluşan Torrance ailesinin yazarın romanını yazabilmesi için ıssız bir otelde inzivaya çekilmeleriyle başlar. Çocuğun telepatik güçleri onun otelin geçmişindeki rahatsız edici görüntüleri görmesine neden olur. Yazar baba da aynı şekilde otelin hayaletleriyle diyaloğa geçmesiyle birlikte yavaş yavaş çıldırma noktasına gelir.

Filmin devamı ile ilgili daha detaylı bilgi vererek izlememiş olanları bu keyiften mahrum etmek istemediğimden konu kısmını bu kadarla sınırlı tutuyorum.

Filmle ilgili detaylar da en az filmin kendisi kadar efsaneleşmiştir. Filmin geneli özellikle de Jack Nicholson’ın sahnelerinin çoğu doğaçlama çekilmiştir. İddia edilir ki Shelley Duvall tekrarların sayısı yüzünden sonunda çok az konuşmayla pasif bir oyuna dönmüştür -ki bunun filmdeki karaktere tam uyum sağladığını belirtmek gerekir. Yine filmde inanılmaz bir performans sergileyen çocuk Danny Lloyd’un filmin korku filmi olduğundan haberi olmadan film tamamlanmış ve bu kadar iyi performans göstermesine rağmen biyoloji öğretmenliği yaparak hayatına devam etmiştir (Bu çocuk Stanley Kubrick tarafından 5000 -beşbin- çocuk arasından seçilmiştir). Filmin afişinde de kullanılan kapı kırma sahnesi ilk çekimde kolay kırılması için ince çürük tahtalardan yapılmış ama Jack abimizin bu kapıyı tek vuruşta tuzla buz etmesi sonucu filmde orjinal kapının kırılma sahneleri kullanılmıştır. Stanley Kubrick bu filmin çekimine 1.3 milyon feet film harcamış – tekrar çekim sayısını siz düşünün…

En iyi uyarlama: The Mist (2007)

ggecim | 11 April 2008 00:14

Son zamanlarda izlediğim en iyi Stephen King uyarlaması olan The Mist(Sis), aynı zamanda sonu en ilginç biten Stephen King uyarlaması. Nedeniyse, bu kez duruma sadece insansal ve oldukça da güdüsel bakan bir grup insanın yaşadıklarıyla girilmesi. Duygular ve dürtüsel ihtiyaçlar doğrultusunda hareket eden insanoğlunun, en ilkel güdüsü olan hayatta kalma mücadelesi sırasındaki rekabeti, etkileşimleri, sürü psikolojisi gibi durumlar irdelenmiş.
Başrollerinde bir oğlu olan ve sade yaşam sürmeyi tercih eden ressam David Drayton (Thomas Jane),filmin ve felaketlerin başından sonuna kadar, herkesin sinirini germeyi başarmış, ancak yine birçok kişiyi safına toplamış olan ve yeteği sebebiyle filmde hiç hoşlanmayacağınız kaçık Bayan Carmody rolünde(Marcia Gay Harden) , kasabaya yeni gelmiş öğretmen Amanda Dunfrey (Laurie Holden),inatçı ve muhalif avukat rolünde Brent Norton (Andre Braugher)

Filmde bildiğimiz sis bir kasabayı istila eder, ancak bu kez sis’in sebebi insandan kaynaklı olup, filmin oturduğu mantık diğer King uyarlamalarına göre daha akılcıdır. Bu felaket sırasında bir süpermarkette sıkışan kalabalık kasaba halkının temsil ettiği ve yaşadıkları neredeyse bir ülkeyi simgeleyebilmektedir.