Son zamanlarda izlediğim en iyi Stephen King uyarlaması olan The Mist(Sis), aynı zamanda sonu en ilginç biten Stephen King uyarlaması. Nedeniyse, bu kez duruma sadece insansal ve oldukça da güdüsel bakan bir grup insanın yaşadıklarıyla girilmesi. Duygular ve dürtüsel ihtiyaçlar doğrultusunda hareket eden insanoğlunun, en ilkel güdüsü olan hayatta kalma mücadelesi sırasındaki rekabeti, etkileşimleri, sürü psikolojisi gibi durumlar irdelenmiş.Başrollerinde bir oğlu olan ve sade yaşam sürmeyi tercih eden ressam David Drayton (Thomas Jane),filmin ve felaketlerin başından sonuna kadar, herkesin sinirini germeyi başarmış, ancak yine birçok kişiyi safına toplamış olan ve yeteği sebebiyle filmde hiç hoşlanmayacağınız kaçık Bayan Carmody rolünde(Marcia Gay Harden) , kasabaya yeni gelmiş öğretmen Amanda Dunfrey (Laurie Holden),inatçı ve muhalif avukat rolünde Brent Norton (Andre Braugher)Filmde bildiğimiz sis bir kasabayı istila eder, ancak bu kez sis’in sebebi insandan kaynaklı olup, filmin oturduğu mantık diğer King uyarlamalarına göre daha akılcıdır. Bu felaket sırasında bir süpermarkette sıkışan kalabalık kasaba halkının temsil ettiği ve yaşadıkları neredeyse bir ülkeyi simgeleyebilmektedir.Güçlü anlatım ve oyunculuk performanslarıyla hikayenin yazarı olan Stephen King’in bile hoşuna giden (öyle beğenmiş ki “Filmin sonu aklıma gelseydi kitaba öyle yazardım.” demiş.) The Mist, aslında bu tür filmlerden hoşlanmayan bir insanın bile sırf son sahnesiyle hoşuna gidebilecek bir yapıda.