bildirgec.org

soulsearching hakkında tüm yazılar

Yazılmış

purppurainen | 04 May 2004 18:12

Oraya oturdum ve bekledim.Hüzünle karışık,garip bir haz vardı içimde…Yerimi almış,arkama yaslanmıştım,hazırdım.Az sonra başlayacak ben de kendimi sarsıntının vereceği derin acının kollarına atacaktım.Yanımda tandığım biri vardı tanık olsun diye çağırdığım ama daha ilk dakikalarda anladım ki o benim tanığım olamazdı!Kendi huzurumda gerçekleştirdim kendi kurban törenimi… Bekledim orada, cesurca yüzleşmek için acıyı bekledim.Kareler yavaşça geçerken gözümün önünden ve herşey müzikle beraber dönerken.Ve garip birşey oldu acı olması gereken yerde yoktu.İçime iyice bakmama rağmen bulamadım onu. Sessizce gelmesini bekledim oysa o çoktan beni terkedip gitmişti…Gülümseyerek perdedeki uzak yansımaları seyrettim.Onların acısı vardı;gözgöze gelemedim,başımı çevirdim…

Saçmalıklar – 21

oky | 27 April 2004 00:54

–zaman aşımı–

yok efendim bu kadar az kelimeyle blog olmazmış, yok efendim yazacak en az 50 kemileye ihtiyaç duyuyormuşuz. yahu ben nerden bulayım 50 tane kelime. dile kolay, 50 kelime! allahtan korkun be! ah ben nerden bulayım ha 50 kelimeyi? nerden?! nerden?! nerden… (lan denedim hala olmamış bunları da koyayım madem öyle)

–zaman aşımı–

Saçmalıklar – 20

oky | 24 April 2004 23:04

şimdi ben dersteyim.

bu okuldaki bir ayımın dolmasına bir hafta kaldı. aslında iki hafta da kaldı denebilir ama ben demiyorum genelde. ben genelde böyle durumlarda bir hafta kaldı bir ayımın dolmasına diyorum. iki hafta dolu dolu bitti, bu üçüncü hafta. ama üçüncü hafta bitmedi yani. bu okuldaki üçüncü haftamın bitmesine dört gün kaldı. aslında beş gün kaldı da denebilir ama ben demiyorum genelde. ben genelde böyle durumlarda dört gün kaldı üçüncü haftamın bitmesine diyorum. çünkü bugün henüz başladı. üçüncü haftamın ilk gününü sürüyorum anlamı çıkabilir buradan. ama dedim ya, ben çıkarmıyorum işte.

childe roland to the dark tower came

pagan | 24 April 2004 18:07

99 ka-tet’inden pagan bildiriyor departmanından…

roland'ın düşü: kara kulemalum, bilen bilir, kara kule serisinin 5. kitabı “calla’nın kurtları” illüstrasyonlu falan türkçede.
konu ne, kara kule ne, s. king edebiyat değildir diye kasmayın. anlatamam uzun uzun, mevzu taa 89 yılına serinin ilk kitabını okumama dayanıyor.

king’in 7 kitaplık seriyi bitirmeden ölürsem dop olayım dop dediği muhteşem serinin sonu hakkında çeşitli teoriler var.

Saçmalıklar – 19

oky | 22 April 2004 02:33

bakkala gitmeden önce..

sigara tiryakisi olarak, sabah sigaramın bittiği andan itibaren aynı günün takip eden zaman dilimleri içerisinde bakkala gitmem gerekeceği gerçeğini kabullenemiyordum. her ne kadar neşeli görünsem de, içten içe bakkala gitmek zorunda kalacağımı biliyor olmam, bir taraflarımı mütemadiyen kemiriyordu. gerçi evde yapacak bir şey yoktu. yani, meşgul değildim. bir işimi yarıda bırakacak olmam gibi bir mevzu, ortada yoktu. ama bu bile, yapacak bir şey olmamasının sarhoşluğu bile, bakkala gitmekten çok daha iyiydi benim için. hem yapacak bir şeyler ilerleyen saatlerde mutlaka vuku bulurdu. belki güzel bir türk filmi başlardı arasına az reklam giren. belki aniden müzik dinleyesim gelecekti deli gibi. kısacası evde bulunmaktan mutluydum. uzanıyordum koltukta işte ne güzel.

“sevgili günlük”

periwinkle | 17 April 2004 10:37

şöyle bir sorunsalım var: ben rock, new wave..vs dinliyen bir insandım. çevremdeki arkadaşlar ise türkü seven, yabancı müzikle alakası olmayan insanlar. bu kadar senelik ömrü hayatımda benimle benzer zevkleri olan insanları pek bulamadım. bu bahsettiğim insanlar da iyi insanlar ama insan başka şeyler de arıyo, zevklerinin tutması…vs. bazen şöyle düşünüyorum, senin bu insanlarla ne alakan var, oturup geyik yapmak dışında? sonra da diyorum ki, insanları ayıramazsın, bi insanın müzik zevki çok da önemli değil. ama napiim önemli benim için. mesela şu aralar new model army’i keşfettim kendimce, onlardan bahsetmek filan istiyorum ama çevremdeki arkadaşlar da “bir istanbul masalı” seyretmek, zara dinlemek, geyik yapmak dışında pek de bişi yapmak istemiyolar(ki bunları küçümsüyorum anlaşılmasın sadece uzaklığı anlatmak için bunları örnek verdim). mesela kitaplar, okuduğum şeyleri de paylaşmak istiyorum ama o konuda da ilgisizler, ben napiyim şimdi? bazen akşamları dışarı çıkmak istiyorum, bu arkadaşlar çıkmıyo, çıksalar da türkü bar diye tarif edilen mekanlara gidiyolar, ben de gittim onlarla (hiç alakam olmamasına rağmen) tabi ki hiç de bana hitap etmedi. benzer zevklere sahip insanlar birbirlerini nasıl buluyolar da ben bulamıyorum anlamıyorum. böyle bi “sinirsel” işte bu da.

bi s.k olmaz

xdestroy | 10 April 2004 02:37

bi türlü anlamıyorum insanlardaki bu rahat hakaret olayını.Bana fazla geliyo söylenenler.Neden bukadar kolay değişiyor ilişkiler.En küçük bi şeyde hakaretleri kaldıramıyorum .Bana güvenmeyin kardeşim fakat eğer beraber iyi vakit geçirmiyosak da siktir ya sinirim bozuluyo durup dururken.Kircam kalbini bir gün bende fakat teşviğe ne gerek war.dumur olunuz kendini bakınız ve kaybolmayınız lütfen.Telepatik bi sakatlık war bu işte.

the era of image

contravener-hafif | 26 March 2004 20:38

Sanki bilinçli bir şekilde artık asil olamayacağımızı anladık ta ona göre hareket ediyoruz. Bütün uğraşlar, banyo aynasına sıkıştırılmış kartpostaldaki artiste benzeme çabasını andırıyor. Kartpostaldaki ünlü, arisotokrasi.

Allahtan bu yolda yalnız değiliz. Yeni düzen bize her imkanı veriyor. “Siz neden soylu ve kaliteli olmayasınız?” diye soruyor. Sokaklarda tabelalar yol gösteriyor. Herşey bir adım ötesini işaret ediyor. O kadar da kolay ki! Simyacı gözünü dört açsın ve kampanyaları kaçırmasın yeter. Zaten yeni çağda herşey insanların kolaylığı için; Plug & Play. Kaliteniz fiyat listelerindeki satırlarda gizli. ‘crème de la crème’ olabilmek tommy’nin kaz tüyü montu kadar yakın. Yeter ki modeli güzel göstermesini bilin. Ciddi bakışlar, emin adımlar, iddialı konuşmalar, fotoğraf gibi görüntüler sizi galibiyete taşımaya yeter.

ne zaman?

compulsive_disorder | 15 March 2004 23:11

günlük, canım bu aralar çok sıkkın.uzunca bi süredir beklediğim şey oldu.aşık olduğum kız çıktığından ayrıldı.başlarda sevindim ama şimdi ne yapacağımı bilmiyorum.hemen atlamalı teklif mi etmeliyim yoksa biraz daha mı beklemeliyim? kızla da aramızda elektriklenmeler var ama çoğu zaman arkadaşlarının yanında olduğu için pek konuşma şansım olmuyor.olsa bile zorlamam gerekiyor.kafam iyice karışık.ama ben 6 aydır bekliyorum.ve hata yapmaktan korkuyorum.çünkü ona ihtiyacım var.

Kayıp?

Breathtaskiss | 05 March 2004 01:44

Nerdeyim? Tam olarak bilmiyorum ama nedense içimde sürekli birşey bunu soruyor. İlerlemek, sürekli ilerlemek.. Ama ne için.. nereye doğru? Boyutsuz, zaman kavramının bile insan tarafından yaratıldığı bir evrende ne yöne ilerlemek.Bazen şu Fight Club ın meşhur lafı aklıma geliyor. “Self-İmprovement is masturbation,masturbation is self-destruction”.

Bakıyorum da küçüklüğümüzden beri kahraman olmak üzere yetiştirilmişiz.. Bütün o çizgi filmlerde bile hep tek başına(!) bir kahraman vardır. Hiç ortaklık, topluluk arasında eriyip gitmekten bahsedilmez.Bu yüzden belki insanlar üzerlerine dikkat çekici sözde kendilerini ifade eden şeyler giyiyorlar. Kendilerinin farklı olduklarını varsayılması için.. Tam bir mastürbasyon bu anlamıyla. Peki ya ben. Bunu yapmıyorum ama çok da mutlu değilim. Herkes özel olmaya çalışıyor ve bende.. Bu yüzden bütün bu ilerlemeler.. İnsanların kafasını dolduran bütün bu felsefeden bilime, giysiden içeceğe herşey insanlara yaşadıklarını hissettirmek için yapılmış sanki. İşe de yarıyorlar doğrusu ama nedense bütün bunların içinde kendimi pek yaşıyor hissetmiyordum. Taki şu kendini geliştirme kurslarına gidene kadar. Peki ya sonra?? Kapıdan çıkarsın.. İçinde bir mutluluk, yapacağını bilmenin mutluluğu neyi yapacağını ne istersen peki sen ne istiyorsun? İşte benim 100 puanlık sorum. İlerleme insanların boyutlandırdığı evrende yanlızca insanların istediği yöne gitmekle olur. Peki ya ben ne yapıyorum.Kendimi basit görüyorum. Aslında kendine uzaktan basit, çürüyen bir canlıymış gibi bakmak hoş oluyor. En azından sürekli övdüğün Sokratesi biraz anlayabiliyorsun ya da şu 6 defa izlediğin Fight Club ı.. Sonuç?.. Yok.. İlerleme yok sadece doldurulmuş reklamlarımız var. Size ihtiyacınız olmayan birşey varmış gibi gösteren reklamlar.İlerlediğinizi hissettiren reklamlar.. Nedenini bilmiyorum belki sağ beynim çok etkisinde kaldı ama 1984 kitabında daha kötü bir gelecek görüyorum önümde. En azından orada yaşıyan son bir insan ruhu vardı(İnsan ne demekse!)..