bildirgec.org

sosyal ilimler hakkında tüm yazılar

Amerikalı… hem fiyakalı, hem delikanlı… mı?

WeaponX-hafif | 13 March 2003 02:36

Araba geyiği yaparkene bir mail’imde saydırdım gittim ekonomik, sosyal muhabbetlere. “E…” dedim, “…hafif.org bu yazıdan mahrum kalmasın”.

OTOMOTİV

Bu salak Amerikalılar’ın mantığı ne? 4,6 lt motor yap, 200 bg çıkar. Şimdi biri de diyecek ki; “len o arabaya bi modifiye yapıyon 450 bg oluyo.” Şimdi bu mantık mı? Bence modifiye endüstrisini desteklemek için yapıyorlar. Amerikan usulü sanayicilik en iyi malı, en iyi kaliteyi öngörmez ki. Malı eksik yap ki, sonradan upgrade‘ini satabil. Devamlı yeni model çıkart ki, hayatta bir halt olamamışları, ya da her şeyin en yenisi en büyüğü şeklinde testosteron fışkırtan erkekleri delirt.

Stock, yani fabrika çıkışı durumda bir amerikan her zaman nal toplar. Araba olsun, bilgisayar olsun, hatta insan olsun. Bu belli. Modifiye yapmayan amerikan “kayıkları” yolda gezinip duruyor. E tabi caddeler geniş, yollar uzun ve düz. Engebeleri nadir olmasa da daha geniş tabana yayılmış bir ülke. Avrupa falan gibi keçi patikalarında araba kullanmıyorlar.

neden Atatürk?

ELOY | 03 March 2003 22:57

“Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini borçlu olduğu insan: ATATÜRK Gençliğinde kot pantolon giyememiş… Sevgilisinin elinden tutup hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş… Padişah ona TrablusgarpCephesi’nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, First Class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş… Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej eşliğinde Mercedes‘lerle gezememiş Anadolu‘yu… Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs’ta Samsun‘a ayak basan ayağında spor ayakkabısı yada kovboy çizmesi yokmuş… Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren mini etekli pon pon kızları da yokmuş… Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir‘den denize döktükten sonra timsah yürüyüşüde yapmamışlar… Ülkesinde yapacağı devrimleri, inkılapları unutmamak için not alacağı bir cep bilgisayarıolmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacaklarını da cep telefonundan öğrenememiş! Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks çekemeden, İsmet Paşa için Safiye Ayla‘dan bir istek parçası isteyemeden gitti. Lozan Zaferi’nden sonra veya Cumhuriyet‘in ilanından sonra arabaya atlayıp sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur atamadı. Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı. Atatürk’e acıyorum… Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel, sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir. Aaaah ah… Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip içip rok yapmak, babasının mersedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken…

Gunlugume Yazi Ekleyecegim

a C k | 14 February 2003 03:49

tatil de bitiyor, bitsin bakalim. kar yagdi, kan akti, insan rahatladi,.. et yedi cogunluk, iyi pismemisse, terbiye edilmemisse dislerin arasina kacti o sinirimsi seyler. Bir de “tatilde nerdeydin?”ciler var.. onlara ne demeli,.. evdeydim, takILdim desen, olmaz,.. size geldim yoktun, sen bir yerlerdeymissin, desen,.. bu belki olur… Istanbul’da yine kar basladi 1 saat kadar once. eger tutarsa fena olur yollar,.. “cam gibi” der bazilari. cok cukulata yedim, nolcak dusunmekteyim ve yuzmek gerek.

nolucak bizim halimiz be günlük

schizophrenia-hafif | 19 January 2003 13:43

sen final tatili verme sınavları arka arkaya koy ondan sonra biz sizin başarılı olmanızı istiyoruz de…öğrenci yer mi bunu? ben yemedim şahsen günlükçüm. aklınca başrıya ulaşmak isteyen bir hoca da anket dağıtmış, nedir benden performans alıyor musunuz, nasıl yapalım vs. diye. okuyunca benim yüzüm kızarıyor acaba dağıtırken düşünmedi mi desem, ı-ıh sanmam iyi niyetine veriyorum, ben hakkını verdim tabi adamın ama oda bizim hakkımızı versin dimi ama. neyse ben ufaktan ders çalışayım bari; 24 ocak programı, 5 nisan kararları, 2002 enflasyonla mücadele programı, imalatta kamunun ağırlığı, 78-79 istikrar programı vs. çıkabilir diyorlar. bir ben yokum. şunları atlatayım keyifli birşeyler yazmak için uğrayacağımdır.

ürkek, şaşkın, kararsız

justine | 19 December 2002 00:39

yolu sevgiden geçen her tavuk birgün bir yerde buluşacaktırfarzedin ki böyle manalı manalı bakan bir tavukla bir gün gözgöze geldiniz, ne yaparsınız? yerinizde olsam arkama bile bakmadan kaçardım, çünkü tavuk eşhası hiçte sanıldıkları kadar masum değildirler, kendilerinden beklenmeyecek kadar ani bir şekilde gözünüzü oymaya kalkabilirler.

her neyse, esas konuya geçelim hep beraber. geçen gün samanyolu tvde kümes hayvanlarını tanıtan heyecan dolu bir dökümantere denk geldim ve merakla izlemeye başladım..

kötü yürekli olmayan, ama doğanın kanunu gereği karnı acıkan bir kartal irisi, yavrularını etrafına toplamış huzur içinde toprağı eşeleyen bir tavuk ailesini iştahla izlemeye başlar. amacı belli, ailenin biraz uzağına düşmüş olan minik sarı civcivi gözüne kestirmiş, fırsat kolluyor. bir ağacın arkasına saklanıp civcive göz kırpıyor, tabi civcivcik de kendi türünü hatırlatan, bu tüylü-kanatlı yeni oyun arkadaşına doğru sevinçle hamle yapıyor. anne tavuğun kartalı farkettiği an tam civcivi kanadının altına alacağı sırada anne tavuk, teyze tavuklar, baba horoz ve amca horozlar durumu farkediyorlar veee ne olsa beğenirsiniz? kartal önde, kümes mensupları arkasında, bir curcuna bir tantana, sormayın. kartal binbir güçlükle havalanıp nefes nefese kendini bir ağaca atıyor, aşağıda bizim kahraman kümes halkı, alkışlar, ıslıklar içinde sahne kararıyor, aksiyon bu şekilde sona eriyor.

akli retardasyon

futur | 18 December 2002 14:53

Bir geri zekalının zihninden gördüm dünyayı,

Geri zekalı, ağır laf mı? Kötü muamele mi ettim, bu sözü söyleyerek.

Ben onlarla hergün birlikteyim, işim gereği, psikoloğum, hani karizmatik olan meslek. Psikolog olmak, her gün bu sistemin mahvettiği biri ile ya da akraba evliliklerinin ürünleri, bir de genetik ya da fiziksel anlamda yıkılmış, bir insan yada birden fazlasıyla zaman geçirmek anlamına geliyor. Bu dünyadaki en farklı ve en düşündürücü tecrube. bir psikolog size karizma çekerse bilin ki, o bir psikolog değildir (en azından gerçek bir psikolog kadar cesur değildir). Ben cesur muyum? EVET cesurum, hergün normal olamayacak bir çocuğun annesine umut verdiğim için, her gün onların dünyasına sızıp biraz onlardan olduğum için, her gün onları biraz daha , saçma anlamlar ve kavramlarla tanıştırdığım için, bir çok yetişkinin, tamamen kendileri dışındaki dünyadan kaynaklanan problemlerini sadece onlarla çözmeye çalıştığım için, asla anlayamayacaklarını bildiğim soruları sorarak, onları olunması gerekene biraz daha yaklaştırdığım için.

Anlaşılıyor ki bu dünyanın, en ciddi problemi zekaymış. Bir geri zekalının plan yapıp sizi öldürmesi, ya da sizi kırmak istemesi imkansız kere imkansızdır. bana sordukları geri zekalı soruları ve bakışları ile zaman zaman benim akıllı başımı başımdan alıyorlar.

işte örnekler:

-şimdi şu karenin içini kırmızıya boyayalım

-neden? (ve gaz çıkarır)

Sağol başkanım

bilibilek | 08 November 2002 05:07

İstanbul’daki BELEDİYECİLİK!!!!!

gerçekten varmı bu? çamurlarda oynarıdık aahh ah. ben 3 sene önceye kadar ankarada olduğum için, belediye’de tayyip dönemini görmedim. ama ankarada, CHP’li başkan karayalçın’ın üzerine gelip de 2 dönem üstüste kalan melih gökçek dönemini gördüm. ve gürtuna’yı da gördüm.

şimdi gürtuna’yı tayyib’in varisi olarak görüyorum, o kadar doğru olmayabileceğinden, spekülasyon yapmayacağım. sadece ankarada refah partili başkanla cehepe’li başkanın hikayesini anlatacağım. hatta madde madde anlatayım da, bazıları o şekilde daha etkili olacağını söylüyorlar:

başlık girmekten yana değilim!

rip | 02 November 2002 15:56

seçim denen aslında hep aynı kapıya çıkan karga$aya 24 saatten az zaman kaldı.. İlk önce seçimin farklı çözümlerin halka sunulup bunlardan yeterli çoğunluğu sağlayanının i$leme konulması mekanizması olması gerektigini , ancak böyle bir yolla sonsuz mutluluğa ula$abileceğimizi dü$ünmekteyim.. Lakin yıllardır bu ülkede ve bu düzen içinde ya$ıyan insanların bunları görmediklerini, dü$ünmediklerini, belki de böyle i$lerine geldiğini görmekteyim.. Öyle ki son iki gündür yoğunla$an bir $ekilde artan davul, zurna, korna, $arkı, türkü, gibi zırvalıklar ile partilerin oy toplamaya çalı$tıklarını, sorunlara çözüm getirmek yerine kendilerini bir sorun haline getirdikleri görmekteyim. Bunda hiçbir $ekilde it köpek, beygir, serçe, e$ek arısı, i$te patlak ampuldu ayrımı yapmaksızın söylüyorum ki sen 1000 araca yakın konvoy yapmı$sın, yok sanki bizi eğlendirircesine davul zurna çalmı$ korna basmı$sın diye ben sana oyumu vermem, bu halk da o kadar saf, hatta geri zekalı değildir diye umuyorum.. Dü$ünün bugun dershanedeydik çoğu öğrenci gibi biz de birseyler öğrenmeye çalı$ıyoruz $u öss belasına kar$ı.. adam ba$ladı kornaya patur kutur vurmaya davula bağırmaya çağırmaya ne yapıyorsun? seçim kampanyası… Yok böyle bi$i ya kö$ede polis var ne i$e yarıyor biliyor musunuz? parti konvoyu bölünmesin bu kav$ak iptal olsa yav$asa da bi$i olmaz halk maldır, buna da katlanır.. Sonra neyse ki son dersteymi$iz ki çıktık evimize gelelim dedik atladık bir dolmu$a (eve gidelim bu gürültünün sonunda biraz sakincene oturalım diye..) Ne mümkün dolmu$ dakikada bir tekerlek döndürebilirse ne güzel.. Meğer demin geçen beygirlerin pe$ine bi de it sürüsü geçecekmi$ caddemizden nasıl olurda yol vermeyiz “valla vatan millet sakarya” diyip ısırırlar bi de kuduz oluruz.. (zaten ben bir onceki gun boyle bir eylemsel sey yapayım dedim beygirlerin ba$ka bir konvoyuna heriflerden nasıl kactıgımı bir tek ben bilirim..) Hayır anlatmak istedikleri ne bu kadar çok arabayı pe$pe$e sürerek? “Biz güçlüyüz bize oy ver seni uçuralım sonsuz mutluluğa ula$tıralım..” Hani program, hani çözümler, ben görmedim ki hiçbir parti $u vakte kadar elle tutulur çözümler sunmamı$tır millete.. Tek Genç parti diye bir parti var onunda ba$ında soyguncu bir adam var, çözüm yolu belli “biz iktidar oluruz nokiayı motorolayı nasıl soyduysak amerikayı da soyarız”.. halkta diyor ki “bu amerikayı dolandırır parayı bize verir” nah verir size.. onu da yer kaçar bu.. Sonra bi YSKmız var dü$man ba$ına ne kadar aranan taranan dünya çapında kırmızı bülten denen bir emirle aranan, aldı hepsini listeye sen temiz adamsın olursun milletimin vekili dedi..

Nüfus Müdürlüğü

Psychedelic | 28 October 2002 17:15

Şu anda belki de Türkiye’nin en yoğun! müdürlüğü. İşiniz varsa en az 1 tam gününüzü ayırmalısınız. Benim işim çok basit falan diye de düşünmeyin. Örneğin çocuğunuzun nüfus cüzdanını resimli olarak değiştirmek istiyorsunuz. Önce muhtardan nüfus hüviyet cüzdanı değiştirme belgesi almalısınız. Tabi muhtardan niye böyle bir belge almak zorunda kalışınız aklınıza şu soruları getiriyor: 1.Muhtarlar (ki zaten çoğu zengin) daha da zenginleştirilmeye mi çalışılıyor? 2.Muhtardan böyle bir belge alınacaksa Nüfus Müdürlüğüne ne gerek var? 3.Bu durumda illaki bulunduğunuz ilçenin Nüfus Müdürlüğüne gitmek zorunda kalıyorsunuz. Yani şimdi Nüfus Müdürlüklerinin arasında ne fark var? 4.Mernis projesi ne işe yarar? Sadece bu mu. Yine şanslıyız. Örneğin Türkmenlerin çektiğine bakın. Irak’tan bekarım diye belge getir efendim. Adamcağız veya hatuncağız zaten kaçarak gelmiş söylenen lafa bak!! Bir de çözüm önerisi.

Yardım! Açık öğretim bütünleme sınavı

songoku-hafif | 26 September 2002 14:03

12-13 eylüle ertelenen açık öğretim bütünleme sınavına girmeye karar verdim (yoksa askere alacaklar gibi) geçen sene hiç ders geçmeyip (ingilizce hariç) kalmıştım. Bu senede kalırsam başım belaya girecek gibi.

Derslere baktım, 6 ders var. 2 sinden kalsamda borçlu olarak üst sınıfa geçebiliyormuşum.

BD DS CD ÜS Genel Muhasebe ü ü 01-10 Genel İşletme ü 01-09 Davranış Bilimlerine Giriş ü 01-10 Temel Hukuk ü 01-14 İktisada Giriş ü ü 01-10 Genel Matematik ü ü 01-07

Davranış bilimlerine giriş acaip kolay. Hiç çalışmadan 50 küsur almıştım ilk sınavda. diğerleri zayıf tabii çalışmayınca.