Lazer Klavyeden sonra şimdide Lazer Piano gündemde.
Bir Japon şirketi olan DID (Dijital information Decolepment) şirketinin Kasım ayında piyasaya süreceği bu ürün yine aynı klavye mantıgıyla çalışıyor.
Ürünü hakkındaki diğer bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.Site Japonca ama hazırlanan slayt yeterli olur heralde.
Kasım ayında piyasada olacak bu ürün 15.000 yen yani 130 $ fiyat etiketine sahip.
1. Web sitesini kurumsal bir şirket yerine, freelance birine veya aile dostu bir kişiye yaptırmak.
2. Bir kere göreceli olarak yüksek ücret ödeyerek sonuç elde etmek yerine, defalarca düşük ücret ödeyerek hiç sonuç elde etmemek.
3. Web sitesi yayına girdiğinde projenin bittiği yanılgısına düşmek ve güncelleme yapmamak.
4. Web’i müşteri gözüyle ve onların ihtiyaç ve beklentilerini göz önünde bulunduracak şekilde değil, kendi gözüyle ve subjektif değerleriyle oluşturmak.
5. Gerçek yaşamdaki kurumsallığı sanal ortama aktaramamak (gerçekte gökdeleniniz, çok sıkı bir vitrininiz veya markanız varsa, sanal yaşamda da ona paralel bir varlığınız olmalı)
Yanlış (ya da kasten olmayarak) isim seçimi aşağıdaki 10 şirket için bir hayli sorun olmuşa ve olacağa benziyor. Independent Sources‘ta rastladığım bu yazıda en kötü 10 şirket web adresi listelenmiş.
Bu adresler şöyle:
1. www.whorepresents.com
2. www.expertsexchange.com
3. www.penisland.net
4. www.therapistfinder.com
5. www.powergenitalia.com
6. www.molestationnursery.com
7. www.ipanywhere.com
8. www.cummingfirst.com
9. www.speedofart.com
10. www.gotahoe.com
Mümtaz bir IEEE (Institute ofElectrical and Electronic Engineering) üyesi olarak her ayaralıksız, ve istemesem de kapıma getirilen IEEE Spectrumdergisinden bugün ilginç bir ek çıktı. Her yıl belli sayıdaalanında çığır açan elektrik ve elektronik mühendisi veakademisyene verilen IEEEödüllerini 2006 yılında alanların listesi. Otuz küsur sayfalık
bir doküman. EE çok geniş bir alana yayıldığı için bir dolu ilgiliilgisiz insanın biyografisi de listenin içinde. Çalışanları ödülalmış olan şirketlerden üçü, Raytheon, Hitachi, ve Pixar da bu ekinsonuna tebrik mesajları eklemişler.
bu şarkıyı dinlerken, “gülen şen sevdalılar vardı” kısmını garip bir şekilde hep “güreşen sevdalılar vardı” diye anlıyorum. o dakikadan sonra da tadı kalmıyor zaten şarkının.
o vakit günlük, buyur sana kısa haftalık özet:
– geçen hafta eski şirketimden ayrıldım sonunda. garip bir duygu olduğunu hatırladım tekrar istifa edip ayrılmanın.
– biraz duygusal anlar yaşadım ayrılırken.
– pazartesi yeni işe başladım. bir garip burası. niye demeden söyleyeyim, evden çalışabiliyorum. evde oturup para kazanmak garip geliyor bana. ofise gittim tabi 2. günün ortasında can sıkıntısından. işe aldıkları kızın, eski bir manken olduğunu öğrendim. aradım google’da; gerçekten de öyle. eski bir mankenin “kahveye kaç şeker atayım?” diye sorması daha da garip bir duyguymuş evden çalışmaktan. o yüzden dün yine evde çalıştım. not: yalan, çalışmadım.
Google‘ın Türkiye’de attığı adımlardan haberdar olalım. Daha önce bildirgec’de haberi çıkmıştı. Google Türkiye’de bir şirket açtı. AdSense reklam gelirlerinin takibi ve ödemeler ile ilgili olduğunu düşünmüştüm. Şurada şirketin kuruluşundan bu yana gelişimi ile ilgili bir yazı var. Buradan da iş ilanlarına ulaşabilirsiniz. Genellikle işletme ve pazarlama alanlarında eleman arıyolar. Google’da çalışma hayallerimi bir süre daha ertelemeliyim sanırım.
Yanlış okumadınız arkadaşlar….Bir şiketin , holingin ya da bankanın değil bir girişimcinin batışı…
Girişimci de batarmıymış demeyin vallah öyle bir batıyor ki banka manka halt etmiş yanında. Çünkü banka batıranlar zaten alacağını almış yada başka bir takım ve şirket ya da kuruluşlar vasıtası ile kendini garantiye almış oluyorlar. Ve borçlarının neredeyse tamamına yakını kurumsal borçlar oluyor. Dolayısı ile beyefniler vahanımefendlier başları dik gezebiliyorlar.
Ancak bir de bizim girişimcinin batışı var …
3-4 ay kadar belli bir sektörü sürekli mercek altına almış….
az önce (takriben 2dk.) kafamda bir şimşek çaktı. kuzine‘nin şu blog’una bakarken linklere basınca karşıma düşük çözünürlüklü bir google logosu çıktı ve düşünüverdim. trevanian şibumi‘de şişko’dan söz ediyordu ve “[…] her şeyi bulabilirdiniz ama doğru arama tekniğini bilmezseniz hiç bir şey bulamazdınız” kabilinden bir laf ediyordu. bilmeyenler için şişko, cia’nın da üzerinde bir kurum olan “ana şirket”in kullandığı bilgi alma makinesi yani bir nevi google’ı. işte benim kafamdaki kısa devre de buradan geliyor. o düşük çözünürlüklü logo’nun hissettirdiği bir şey. interneti, maillerimizi, reklamlarımızı, sohbetlerimizi, neyse işte bunların hepsini ele geçirmiş ve indexliyorken tam da önümüzde durmuyor mu echelon? ehem, soru bu değil tabii, nereden nereye… bir flash animasyon vardı ben onu arıyorum, google’ın delirerek tüm dünyadaki insanlara google-id kartları vermesi (nüfus cüzdanı yerine kullanılacak) ile patlayan, ibm, microsoft, google, apple’ın falan dünyayı yönetmesine giden bir senaryosu vardı. hatta google apple’ı satın alıyordu sanırım. yaklaşık bir yıl önce hafif‘de mimlenmişti ama saatlerce aradım da bulamadım hafif’de. bilen, duyan, gören var mı kendisini?
nethaber‘in bu haberine göre google türkiye de bir reklam şirketi kurmuş. bu şirket reklam faaliyetlerini yürütecekmiş. acaba adsense ödemeleri de türkiyedeki bankalardan yapılabilir mi?
