bildirgec.org

Sinepil hakkında tüm yazılar

JACOB’S LADDER

huysuzat | 19 April 2008 19:40

İzlendikten sonra unutulması gereken bazı filmler varsa;jacob’s Ladder hiç şüphe yok ki buna iyi bir örnek. Her başarılı gerilim gibi en ilkel ve temel korkumuzdan yakalar bizi. Film boyunca aslında izledigimiz , insan beyninin salt bir gerçeklik olan ölümle mücadelesidir. Apaçık bir gerçeği işaret eder: Dogası geregi kibirli ve hayyata kalmak konusunda uzman benligimiz, ölümle;onu mantıklı ve makul kılan olası ajitasyonların ötesinde yalın bir gerçeklik olarak karşılaştıgında başa çıkamayacaktır, ne yapmamız gerektigini film söyler bize:
“if you’re frightened of dying and you’re holding on you’ll see devils tearing your life away,
if you’ve made your peace then the devils are really angels freeing you from the earth…”

Bire bir tercümenin dışında bu ,şu demek:
“eger ölümden korkar ve hayata tutunmaya çalışırsak heryerde hayatımızı elimizden almaya çalışan şeytanları görürüz.oysa onunla uzlaşırşak ,şeytanlar bizi dünyadan kurtarmaya çalışan meleklere dönüşür.”

Zombie Strippers

exlucifer | 19 April 2008 15:24

Senarist ve yönetmen Jay Lee’nin yaptığı korku ve komedi öğelerini bir araya getiren filmi “Zombie Strippers”

“Zombie Strippers”
“Zombie Strippers”

bu ay gösterime giriyor. Film aynı zamanda ünlü korku üstadı Robert Englun ile erotik yıldız Jenna Jemason’ı bu filmde buluşturuyor. 2008 yapımı filmin, geçen sene gösterime giren Robert Rodriquez’in grind filmi “Planet Terror” e olan benzerliği dikkat çekiyor. Sony Pictures tarafından 18 Nisan’da Kuzey Amerika’da gösterime girecek olan film türün hayranları tarafından merakla bekleniyor.
En son 2007 yapımı “Hatchet” adlı korku filminde gördüğümüz Robert Englund’u Ian Essko rolünde izleyeceğiz. Jenna Jemason’un da ilk Hollywood filmi. Film ile ilgili detaylar için filmin resmi sitesini buradan ziyaret edebilirsiniz.

Polizei (1988)

emsvizyon | 19 April 2008 14:44

şerif gören imzalı unutulmaz bir türk filmi daha, POLIZEI. başrollerini rahmetli kemal sunalve alman oyuncu (?) babett jutte‘nin oynadığı film almanya’da, berlin’de geçiyor…
almanya’da temizlik görevlisi olarak çalışan ali ekber’in kültüründen kopmayışı, buna karşılık alman toplumuna da dejenere olmadan entegre olmaya çalışmasını sergileyen bir film. ali ekber işlerinden arta kalan zamanlarda ikinci iş olarak yerel bir tiyatroda da temizlikçilik vs yapmaktadır ancak gönlü sahneden bir rol kapabilmektedir. yine bulunduğu semtteki alman bir bar maidden de hoşlanan ali ekber onu etkilemeyi çok istemektedir,
işte film orada başlar 🙂

filmin unutulmaz anlarından olan; alman polisin aliekber’in arabasını çizgi hizasına çektirdiği sahneyi de içeren ufak bir parça:

İzlemeye Değmez Filmler

kadirgunay | 19 April 2008 02:36

Hep en iyileri ya da beğendiklerimizi yayınladık hatta şu konuda top 10 listemizi bile yaptık. İyi de her film izlenir diye bir kaide yok. Yanlışlıkla, şans eseri, bilmeden, yanlış tavsiye üzerine, afişine aldanıp, oyuncusuna aldanıp v.b. şekilde aldığımız filmler bazen hayal kırıklığı yaratabiliyor. İşte o filmleri listeleyip sinepil.org ve pilli.com üyelerine büyük bir iyilik yapmaya ne dersiniz?

Buyrun o zaman,

Bana göre tüm zamanların en kötü filmleri (bir sınır koymadım. aklınıza gelenleri yazın gelmeyenleri de geldikçe diğer cevaplara bakarak yazarsınız artık)

Koku (Bir katilin hikayesi)

necronamber | 19 April 2008 01:14

Yönetmen koltuğunda Tom Tykwer‘in oturduğu, senaryosunu da Andrew Birkin ve Bernd Eichinger’in paylaştığı Koku, Patrick Süskind’in dünyanın her yerin de çok satan aynı isimli romanından uyarlandı.

Film, 18’nci asrın Fransasında geçiyor. Kahramanımız tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, tüm kokulara karşı aşırı duyarlı ve hayalinde ki kokuyu üretebilmek için kadınları öldürüp insani kokuya ulaşmak için seri katile dönüşüyor. Film değişik bir tarza sahip; izlemeyenler için kendimce tavsiye ediyorum. Filmin sonu biraz garip ama “koku insanı gerçekten bu kadar etkiler mi” sorusunu soruyorum kendime ve sizlere. Filmin resmi sitesi için <> Ayrıca film için detaylı bilgiler için şuradan bakabilirsiniz… iyi seyirler.

Kadının Olamam (I Could Never Be Your Woman)

cizgisel | 18 April 2008 21:07

afiş
afiş

Baş rollerini Michelle Pfeiffer ve Paul Rudd‘ın paylaşığı romantik komedinin hikayesi,Los Angeles’ta yaşayan Rosie adında 40 yaşında bekar bir anne üzerinden anlatılmış.Televizyon programcısı olan Rossie’nin işleri pek yolunda gitmemektedir.Bir gün genç ve yetenekli bir oyuncu olan Adam ile karşılaşır ve ona aşık olur.Fakat 40 yaşında olgun kadın olarak böyle genç bir erkeğe gönlünü kaptırmayı istemeyen Rossie,onu hayatının dışında tutmak için elinden geleni yapar.Başarılı olup olamayacağını izleyerek görün.
Yönetmen Amy Heckerling
Senaryo Amy Heckerling
Oyuncular Sarah Alexander, Michelle Pfeiffer, Paul Rudd, Brittany Benson, Twink Caplan
Filmin Türü Komedi, Romantik
Orijinal Adı I Could Never Be Your Woman

Organize İşler Bunlar…

toz66 | 18 April 2008 19:47

Organize İşler
Organize İşler

Kimisi araklama der buna kimisi yürütme… Kimisi aşırma kimisi indiregandi… Fakat her ne denirse densin “Organize İşler” denir ona. İşte filmimiz de araklayanların ve araklananların konu alındığı bir hikayedir. Senaristliğini ve oyunculuğunu konuşturan Yılmaz Erdoğan her zamanki başarısını burada da tekrarlamıştır. İnce mesajlara yer verilen filmde akıcılık dikkat çekiyor, ki bu da Yılmaz Erdoğan senaryolarının vazgeçilmezidir. Erdoğan’ın bir başka vazgeçilmezi de ince esprilerdir elbette. “Uyan süperman uyan, daha uçacaksın”… Günümüzün popüler isimlerinden Tolga Çevik’in de süperman’i oynadığı, henüz yeni yeni tanındığı filmdir Organize İşler.

Kimin kimi dolandırdığı belli olmayan büyükşehir İstanbul’da bir dolandırıcı çetesinin reisi bir kovalamaca sırasında sığındığı evde kendini asmak üzere olan bir Süperman ile karşılaşır. Onun kendisini kurtardığını düşünerek kendisine yanında iş vermek ister. İşte ne iş ama… Çok masum birisi olan Samet araklama işini bir türlü beceremez. Kendisine verilen ilk işte hayatının aşkı ile karşılaşır ve çetenin açıklarını bir bir vermeye başlar…

Big Fish (2003)

geppetto | 18 April 2008 15:24

Big Fish
Big Fish


Alabama’da yaşayan Edward Bloom, seyahat etmeyi ve yeni insanlar tanımayı seven bir kişiliğe sahiptir. Hayatının son demlerine kadar bu özelliklerini kaybetmemiş fakat kansere yakalandıktan sonra yatağa bağlı bir yaşam sürmek zorunda kalmıştır. Ama fiziksel olarak kendisini yatağa bağlayan bu illet hastalık, kati surette muhayyilesine sirayet etmemiş bilakis beslemiş ve kuvvetlendirmiştir.Belki bunun da bir sonucu olarak, gezdiği yerleri ve tanıdığı insanları anlatırken ağdalı bir dil kullanmayı ve mübalağa etmeyi çok sevmektedir. Ama oğlu Will, babasının bu huyundan hiç hazzetmediğini açık bir şekilde babasına hissettirmektedir. Hatta çoğu zaman onun hiç doğruları söylemediğine kanaat getirmektedir.

İzleyenlerin zihninde hoş bir tat bırakan, kalbini ise duygusallıkla dolduran masal tadında harika bir yapım. Film belki de, yaşamdan zevk almanın sırrını sahne sahne damarlarımıza zerk ediyor. Küçük ayrıntıların ve pembe yalanların insan ruhundaki olumlu etkilerini, mükemmel bir görsellikle anlatan filmin yönetmeni Edward Scissorhands ve Charlie and the Chocolate Factory filmlerinin de yönetmenliğini yapan Tim Burton.Ed Bloom’un gençliğini Ewan McGregor son demlerini ise Albert Finney canlandırıyor.

The Forbidden Kingdom (Yasak Krallık)

karbeyaz | 18 April 2008 13:58

Bir hayli yaşlanmış olan Jet Li ve Jackie Chan hayranlarını birlikte karşılıyorlar. Dövüş sanatları filmlerinden hoşlanıyor, Jet Li ile Jackie Chan’i bir arada izlemek istiyorsanız bu filmi kaçırmayın. The Forbidden Kingdom, Türkiye’de Yasak Krallık ismiyle gösterime girecek. Filmin konusu da oyuncuları kadar ilginç.. Kung fu hayranı olan Amerikalı bir genc antika eşya dükkanında gizemli bir kılıcı eline almasıyla kendini geçmişe yolculuk yaparak Çin’de buluverir.. Filme kullanıcılar imdb’de 7.6/10 puan vermiş.. Mayısta ülkemizde de gösterime girecek filmin fragmanı hemen aşağıda…

Narnia Günlükleri: Prens Caspian

toz66 | 18 April 2008 09:49

Narnia Günlükleri
Narnia Günlükleri

Narnia, büyülü bir dünyadır. Orada günümüz dünyasından farklı bir zaman anlayışı hüküm sürmektedir. Gizemlerle dolu Narnia’nın dünyasına İngiltere’den bir tren istasyonundan yola çıkan Pevensey kardeşler ulaşırlar Kendilerini bir sonraki durakta birden Narnia’da bulan Pevensey kardeşler, adanın bir şeytani güç tarafından, yani Büyücü Kral Mirax tarafından yönteildiğini görürler. Narnia’da, 1300 yıl sonra hüküm süren bu acımasız kralı devirip Narnia’yı eski günlerine kavuşturabilek için Güçlü Aslan ve Prens Caspian ile anlaşırlar…
Mistik bir havası olan filmin yönetmeni de gerçekten dikkat çekiyor, Andrew Adamson… Onu Şrek filminden hatırlıyoruz, Şrek filminin yönetmeni olan Adamson bu seferde Narnia Günlüklerinin hem senaristliğini hem yönetmenliğini üstleniyor. Film 180 milyon dolarık bütçesiyle de dikkat çekiyor.

Tür : Aile / Fantastik / Macera
Yönetmen : Andrew Adamson
Senaryo : Andrew Adamson, Christopher Markus, Stephen McFeely, C.S. Lewis, C.S. Lewis (Kitap)
Oyuncular : Georgie Henley, William Moseley, Skandar Keynes, Anna Popplewell, Peter Dinklage, Warwick Davis, Ben Barnes, Shane Rangi, Sergio Castellitto, Alicia Borrachero
Fragman
Resmi Web Sitesi
imdb