bildirgec.org

Sinepil hakkında tüm yazılar

Edward Norton

queennothing | 22 May 2008 16:17

Edward James Norton, 18 Ağustos 1969 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Massachusetts Eyaleti’nin başkenti olan Boston’da dünyaya geldi.Daha sonra James ve Molly adlarında iki kardeşi olur. Avukat babası Edward Norton Sr. ve öğretmen annesi Robin Norton ile birlikte Kolombiya’da yaşayan Norton, henüz 5 yaşındayken dadısı Betsy True ile bir müzikale gider. “Cinderella”dan çok etkilenen Norton, oyunculuk hayalleri kurmaya başladı.
Maryland’de bulunan Columbia School for Theatrical Arts’da oyunculuk eğitimi almaya başlayan Norton, 8 yaşındayken “Annie Get Your Gun” müzikalinde oynayarak oyunculuk serüvenini başlattı. Okulu bitince liseyi de yine Maryland’deki “Wilde Lake High School“da okudu.
1991 yılında ünlü “Yale Üniversitesi“nin “astronomi” bölümünü kazandığında kararsızlık yaşadı ve en sonunda “tarih” bölümünü bitirdi. Tiyatro aşkı Yale’de de kendini gösterdi ve Yale’de tiyatroyla ilgili bir çok şey öğrendi. Bunun yanı sıra Yale’de Japonca da öğrenen Edward, sonraları büyükbabasının Osaka’daki “The Enterprise Foundation” fabrikasında çalışıp profesyonel olarak Japonca öğrenecekti.

Coffee And Cigarettes

biOss | 21 May 2008 11:46

Coffe And Cigarettes - Afiş
Coffee And Cigarettes – Afiş

Diyelim arkadaşınız ile buluşmak için bir kafeye gittiniz. İçeri girdiniz ve arkadaşınızın yanında tanımadığınız birisi var. Oturdunuz masaya, hoş sohbet muhabbet vs. Ardından arkadaşınızın telefonu çaldı, işi çıktı ve size 1 saate kadar geleceğini söyledi, gitti. Şimdi masada hiç tanımadığınız ve belkide konuşmak istemeyeceğiniz birisi ile başbaşa oturuyorsunuz. İşte Jim Jarmusch da bu konuyu işlemiş filmde. Yönetmen kısa skeçler halinde ünlü simaları bir masa etrafında biraraya getirerek o sıkıntılı anları izleyici açısından eğlenceli hale getiriyor.

Favori Korku/Gerilim Filmleriniz?

agurbuz | 21 May 2008 11:07

Korku/Gerilim filmlerinin sinema sektöründeki yeri ve hayran kitlesi şüphesiz tartışılmaz. Korku insanın hatalar yapmasına, kontrol mekanizmasının bozulmasına (bazılarında ters etki yapabiliyor!), normalde yapmayacağı ve yaptıktan sonrada büyük ihtimalle pişman olacağı hal ve hareketlerde bulunmasına neden olan zayıf noktamızdır.

Favori korku/gerilim filmlerimden 5 tanesini sıralarsam bir başlangıç yapmış oluruz sanırım.

SAW
SAW

SAW 1-2-3-4 (Testere)
Beyninde bulunan tümör nedeniyle ölümle pençeleşen yaşlı bir adamın kurbanlarına hayatın değerini öğretmesi üzerine kurulu bol oyunlu seri katil filmi. Film aynı zamanda insanların ölümle yüz yüze geldiklerinde ya da sevdiklerinin ölümüyle tehdit edildiklerinde neler yapabilecekleri ve neleri feda edebilecekleri üzerine çarpıcı bir film.
Kurgusu, efektleri, özgün senaryosu, hiç düşmeyen temposu ve güzel bir seri olması sebebiyle favori korku/gerilim filmim diyebilirim.

1. Saw (2004) Offical Movie Site
2. Saw II (2005) Offical Movie Site
3. Saw III (2006) Offical Movie Site
4. Saw IV (2007) Offical Movie Site

Yönetmen: SAW James Wan
Yönetmen: SAW II, III, IV Darren Lynn Bousman

Koş Forrest Koş!

toz66 | 21 May 2008 09:36

Forrest Gump… Zihinsel engelli olmasına rağmen hayatı tesadüflerle dolu, mutlu insan Forrest Gump…Küçük yaştaki zorlukları annesinin desteğiyle aşmaya çalışan bir kişiyken büyüdüğünde hayatındaki zorlukları büyük bir beceri ve şansla yenmiş, mutlu bir şekilde hayatını devam ettirmişitir. Küçük yaşta zihinsel engelli olmasının yanı sıra bedensel engelli de olan Gump, mahalle fırlamalarının zorbalıklarından kaçarken tesadüfen bedensel engelini yenmiş ve yürüyüşü gibi hayatı da her zaman “koş, koş Forrest, koş…” nidasıyla yaşamış ve bütün işlerini zorluklardan kaçarcasına hızlı bir şekilde yenmiştir.
Tom Hanks‘in unutulmaz filmlerinden ödüllü Forrest Gump herkesin arşivinde bulunması gereken büyük mesajlar veren izlenesi, çok güzel bir film… İzleyen herkesin içerisinden kolayca ders çıkarabileceği sevimli bir Amerikan yapımı…

Sihirbaz mı Hokkabaz mı?

toz66 | 20 May 2008 17:49

Bir sihirbazın hikayesi… İşlerinde ve hayatında başarılı olmaya çalışan ama her defasında sonucunu hüsranla bitiren bir sihirbaz. Babasının deyimiyle “HOKKABAZ…” Filmin ana karakteri İskender (Cem Yılmaz) çocukluk arkadaşı olan Maradona (Tuna ORHAN) ile birlikte gözlükten kurtulmak için gözlerine lazer yaptırmaya karar verirler. Yanlız lazer yaptırmaları için bir tek engel vardır. O da herkesin derdi olan PARADIR… Bu derdi aşmak için öncelikle Beyoğlu’ndaki bir barda çalışan İskender ve Maradona, buradaki yaşadıkları talihsizliklerden sonra bardan atılmışlar ve çözümü eski arabalarıyla birlikte turne yapmakta bulmuşlardır. Turne için gerekli olan karavan ise babasının yaşadığı karavanın takendisidir. Eski bir subay olan babası Sait Tünaydın’ın (Mazhar Alanson) karavanı vermek için tek bir şartı vardır. O da turneye Çanakkale’den başlamaktır. Babasının dediği olur, İskender ve Maradona turnelerine Çanakkal’den başlar. Turnelerdeki ilginç gelişmelerin anlatıldığı Hokkabaz filmi yayınlandığı dönemde büyük bir sükse ile başlamış ama beklenen başarıyı gösterememişti.
Normalde ses sanatçısı olmasına rağmen Mazhar Alanson’un muhteşem oyunculuğuyla, Cem Yılmaz’ın rolün içine kendini vererek Gora’daki müstehcenliğini bir tarafa bırakmasıyla ve Özlem Tekin’in abartılı oyunculuğuyla (rock’cılığından olsa gerek) Hokkabaz, güzel bir Türk komedisi…

88 Minutes

electro | 20 May 2008 13:12

88 Minutes
88 Minutes

Jack Gram ünlü bir psikiyatr ve üniversitede profesördür. Seri katil olan Forester ı yakalar ve jüriyi de ikna ederek idam edilmesini onaylatır. Fakat Forester’ın idamından önce Jack’e bir telefon gelir ve 88 dakika içerisinde öleceğini söylenir.

Yaklaşık 15-20 dakikada bir hem arayarak hem de kötü sürprizlerle ölme zamanının yaklaştığı hatırlatılır.

Forester’ın bunu yaptırdığından şüphelenen Jack’e kurulan tuzak çok büyüktür aslında. Amaç, tüm suçların Jack’in üzerine yıkılıp Forester’ı suçsuz çıkartmaktır. Ve Jack’in öldürülüp intikam alınmasıdır.

Divx olarak izlediğim film, sürükleyici ve bazı sahnelerde YUH be inanılmaz falan diyebiliyorsunuz. Kesinlikle tüm oyuncular mükkemmel oynamış. Alpachino nun oyundaki karakteri kendisine birebir uymuş.

Kazanma Hırsı – Any Given Sunday (1999)

cyprocon | 19 May 2008 11:13

Kazanma Hırsı - 1999
Kazanma Hırsı – 1999

Kazanma hırsı 1999 yapımı bir amerikan futbolu (yazının kalanında kısaca futbol kelimesini kullanacağım) filmi. Ülkemizde birkaç kez televizyonda yayınlanmış olmakla birlikte çok bilinmeyen bir film. Film 2000 yılında 3 tane de ödül almış bulunmakta. Filmin yönetmeni 3 Oskar Ödülü sahibi Oliver Stone. Başrollerde ise Coach Tony D’Amato rolümde Al Pacino, takım patronu Christina Pagniacci rolünde Cameron Diaz, oyun kurucu (quarterback, QB) Willie Beamen rolünde Jamie Foxx ve çizgi arkası oyuncusu (linebacker, LB) Luther ‘Shark’ Lavay rolünde Lawrence Taylor (LT) var. Yazdığım isimlerden sonuncusu dışındakilere muhtemelen sinemaseverler aşinadır. Kısaca bahsetmek gerekirse LT; Amerikan Ulusal Futbol Ligi (NFL) takımlarından New York Giants’ta (2008 NFL Şampiyonu Giants’tır bu arada) uzun yıllar forma gitmiş ve LB mevkiside oynamış efsane oyuncudur. Kendisini efsane yapan da savunma takımına hücum yapmayı, mesafe kazanma alışkanlığı kazandırmayı başaran takım kaptanı olmasıdır.

Serdar Akar & Nejat İşler söyleşisi

nihilanth | 18 May 2008 17:17

Dün Serdar Akar ve Nejat İşler Deü iibf‘deydi. Bir saat süren söyleşiden aklımda kalan şeyleri kısa kısa geçeyim dedim.. Aslında söyleşinin konusu “Türk sinemasının gidişatı” olmasına rağmen salonun tıklım tıklım olması, katılanların %80’inin bayan olması (evet) dolayısıyla pek verimsiz geçti. Sinemayla ilgilenen ilgilenmeyen herkes “aaa Nejat İşler” diyerek gelmişti oraya. Böylece biz de ayakta dinledik…

Bir diyalog …

O… Çocukları

menese | 18 May 2008 13:48

Küfür olarak bildiğimiz ‘Orospu Çocukları’ (Ben kendileri kadar terbiyeli olamadığım için açık açık yazdım..) tamlamasını ad olarak seçmiş bu film, -öncelikle- bu, gayet dikkat çekici adıyla merak uyandırıyor.
Filmin konusunu okuduysanız bunun -sanıldığı gibi- bir küfür olmadığını anlayabilirsiniz. Kendilerine böyle kaba bir şekilde hitap ediliyor olsa da- gerçekten de o, dünyanın en eski mesleğiyle iştigal eden kadınların/kadınlarımızın boy boy çocuklarıdır filme konu olan.. Biraz kara kaderine razı, daha çok da öfke dolu bir ifadeyle kendi kendilerine -kolayca- ‘orospu’ diyebilen kadınların çocukları..

‘Gönüllere taht kurmuş’ Beynelmilel‘ in senaristi Sırrı Süreyya Önder imzasını görünce -ilk filmini ister istemez referans kabul edip- yine iyi bir film seyretmek üzere salonda yerimi aldım.
Zaman, yine 12 Eylül 1980‘ in hemen sonrasıdır.. Tek suçları “insanları sevmek” olan, -bir güzel hayalin peşine büyülenmişçesine düşmüş- gençlerin, zindanlarda, işkenceyle ve aşağılamayla kırıma uğradığı kara günler..