Başındaki Pukao’suyla bir Moai
En yakın kıtaya 3700km, en yakın yerleşim olan kara parçasına 2000km mesafede, 165km²’lik ufak bir ada: Paskalya Adası. Doğru düzgün sahili olmayan; ne bitki örtüsü, ne coğrafi özellikleri, ne de yeraltı kaynakları ilgi çekici olmayan bu volkanik adanın dünya çapındaki şöhretinin tek sebebi var: Moai.
Adaya Easter Island ismini, Avrupalı kaşiflerden biri, bir Paskalya Bayramı arefesinde adaya çıkması sebebiyle vermiş. Ancak adanın gizemi, Avrupalılar tarafından keşfedilmesinden çok çok öncesine dayanıyor. Adaya ilk ayak basan Polinezyalı denizcilerin adaya nasıl ulaştığı, aylarca açık okyanusta nasıl hayatta kaldıkları bir sır, adayla alakalı çok sayıdaki gizemden sadece biri.
İlk yerleşimciler hızla evler ve köyler inşa etmeye başlamışlar. Elips şeklindeki bu ev inşa tarzının, adaya ilk gelenler tarafından ev ihtiyacını en pratik şekilde karşılamak için teknelerini ters çevirmek suretiyle ortaya çıktığı sanılıyor.
Tekne-Ev Temeli
Adanın bitki örtüsü çoğunlukla palmiye ağaçlarından oluşuyordu. (Bugün sadece çayır çimen kalmış) Yerleşimciler yüzlerce yıl boyunca ev, tekne vb. temel ihtiyaçları dışında, Moai inşaası için de bu bitki örtüsünü tamamen yok etmişler. Adada nüfus arttıkça, değişik yerleşim bölgeleri, köyler oluşmuş ve kaçınılmaz olarak ada halkı klanlara bölünmüş. Birbirleriyle devamlı çatışma halinde olan bu klanların tek bir ortak noktası vardı: Moai inşaası ve bunun etrafında oluşmuş kült.