bildirgec.org

sherlock holmes hakkında tüm yazılar

Sherlock Holmes’un Dünya Galası Yapıldı

widfara | 16 December 2009 17:25

İşte karşınızda Sherlock Holmes'un kadrosu!
İşte karşınızda Sherlock Holmes’un kadrosu!

Guy Ritchie‘nin yönettiği beklenen Sherlock Holmes filminin galası 14 aralık akşamı Londra’da Empire Leicester Square’da büyük bir törenle yapıldı.
Son Sherlock Holmes filminde detektifimizi Robert Downey jr. canlandırıyor. 1992 yılında Charlie Chaplin’in hayatını anlatan “Chaplin” filminde “Charlie Chaplin” olarak karşımıza çıkan Robert Downey jr. bu filmdeki performansıyla Oscara’a aday olmuş ancak kazanamamıştı. Kendisini en son Iron Man filminde “Iron Man/Tony Stark rolünde izledik. Oyuncunun gelecek projeleri arasında Iron Man’in 2. filmi -ki bu filmde kendisine The Wrestlerile tekrar gözümüze giren Mickey Rourke eşlik edecek-, Cowboys and Aliens, Due Date ve The Avengers gibi filmler bulunuyor.

Olağandışı Bir Müze “Sherlock Holmes”

yavuz ile | 31 October 2009 15:19

Londra’ya gitme şansı bulabilenlerin mutlaka uğradığı bir müze vardır. Aslında bana göre bir müzeden öte sadece bir sergi. Madame Taussod’un Mumya Heykeller Müzesi (sergisi).
Eğer sizde benim gibi turlarla gezmeyi sevmeyen, kendi kaybolup kendi başının çaresine bakmayı sevenlerdenseniz o zaman sizi çok daha ilgi çekici bir çok süprizle karşı karşıya bulacaksınızdır.
Baker Street merkez Londra’nın en bilindik caddelerinden birisi. Burayı ünlü kılan en önemli olgu ise sanırım Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes öykülerinin değişmez adresi olması. Cadde boyunca ilerlediğinizde müzeyi bulma endişesine düşerseniz etrafınıza bakınıp eski tarz Scotland Yard üniforması giyen bir bir polis bulmanız yeterli. Müzeye girmek istediğinizde sze nazikçe müzeye girmek için yan taraftaki küçük dükkandan bilet almanız gerektiğini söyleyecektir. O küçük dükkan ises ayrı bir fenomen bence. Her müzenin alışılagelmiş hatıra eşyaları satan bir kısmı mutlaka olacak. Ama bu dükkanda sizi 19. Yüzyıl kıyafetleriyle karşılayan genç İngiliz kadınları ve kasada ise o saç ve makyaj stiliyle o dönemden kopmayacağını ısrarla vurgulayan başka bir güzel ve ilginç İngiliz kadını durmakta.
Madame Taussod müzesi 30 poundlar civarında ücret ödemekten kaçtığıma çok seviniyorum buraya gelince. Çünkü sadece 6 pounda daha özgün ve müzeyi andıran bir yapıda bulunacağımı anlıyorum.
Müzeden içeri girdiğinizde sizi eski tarz bir İngiliz evinin yıpranmış merdivenleri karşılıyor. Her basamağını tırmanırken çıkan sesler ve müzenin tenhalığı ürkütüyor. Merdivenler sonunda ise karşıma çıkan ilk odaya girmek isterken karşılaştığım manzara ise daha ilginç. Eski tarz siyah bir elbise ve fötr şapka takmış saçı ve bıyıkları bembeyaz yaşlı bir adam koltuğa uzanmış yatıyor. Bütün dünyadaki özgün mumya heykellerden biri olup olmadığı anlamaya çalışırken hareketsiz beden sessizliği bölen bir öksürükle kendine geliyor.(bu arada bende olduğumda yerde zıplıyorum ) . Gözlerini örten şapkasını kaldırıyor ve “Merhaba ben Mr. Watson, size nasıl yardımcı olabilirim” diyor. Tedirginliğiniz gidermeye çalışıyor ve nereden geldiğinize dair sorular soruyor. Hatta ortamın otantikliğini artırmak için bir parmak yüksekliğindeki bir mumu başka bir mumun üzerine ekleyerek yakmaya çalışıyor. Bu arada elini yakıyor, mum damlıyor ve siz sakince izliyorsunuz bu yarı içkili ama olabildiğince misafirperver beyefendiyi.Herkese yaptığı jesti sizede yapıyor ve onunla birlikte Sherlock Holmes şapkasını takarak e elinizde onun piposuyla poz vermenize izin veriyor.
Müzenin diğer odaları ise Sherlock Holmes hikayeleri ile bezenmiş durumda. Evin her odası özgünlüğünü koruyor. Her noktasında ise hikayelerin yazıldığı döneme ait kanunsuzların eşyaları, aranıyor ilanları, Sherlock Holmes ve karakterlerini heykelleri, hapishane mizansenleri.
Müzede birde her ziyaretçinin imzaladığı bir defter var. Londra’nın her noktasında bir Türk ile karşılaşma olasılığız var iken maalesef defterde sadece birkaç Türk ismi görebiliyorum.
Müze çıkışı ise hediye dükkanına uğruyor ve birkaç hediye alıyorum. Sanırım Londra gezisinin en enteresan notalarından birisi bu müze. Çok duyulmayan ama sizi dahiliklerle dolu Sherlock Holmes hikayelerine yaklaştıran bir nokta burası.

Rachel McAdams

queennothing | 26 October 2009 13:46

Hemşire Sandy ve şoför Lance’nin kızı olarak 17 Kasım 1978 tarihinde Kanada, Ontario’da (St. Joseph Hastahanesi) dünyaya gelen Rachel Anne McAdams, henüz 13 yaşındayken okulun düzenlediği Shakespeare Tiyatro Kampı’nda hatırı sayılır derecede başarılı bir performans sergiledi. Yaz tatillerini kardeşleriyle (Kayleen ve Daniel) birlikte fast-food mekanlarında çalışarak geçiren Rachel, Toronta’da ikamet eden York Üniversitesi‘nde ‘tiyatro’ bölümünden mezun oldu.
İrlanda kökenli Rachel, ilk film deneyimini 2001 senesinde T.J. Scott‘un yönetmenliğini yaptığı “Shotgun Love Dollls” (‘Beth‘ karakteriyle) adlı bilim-kurgu yapımıyla edindi. Aynı yıl “The Famous Jett Jackson” adlı TV dizisinin 3. sezon 19. bölümünde (‘Hannah Grant‘ karakteriyle) konuk oyuncu olarak yer alan Rachel, 1 sene sonra, 5 sezonu tamamlayan “Earth: Final Conflict” adlı TV dizisinin 5. sezon 12. bölümüne (‘Christine Bickwell‘ karakteriyle) konuk oldu.
Aynı sene Graeme Campbell‘in yönetmenliğini yaptığı “Guilt By Association” (‘Danielle‘ karakteriyle), Paolo Virzi‘nin yönetmenliğini yaptığı “My Name Is Tanino” (‘Sally Garfield‘ karakteriyle), Barbara Willis Sweete‘nin yönetmenliğini yaptığı “Perfect Pie” (’15 yaşındaki Patsy‘ karakteriyle) ve Tom Brady‘nin yönetmenliğini yaptığı “The Hot Chick” (‘Jessica‘ karakteriyle) adlı yapımda yer aldı.

Atlara alerjisi olan ve her yere bisikletle giden Rachel, 2004 senesinde kariyerinin en önemli iki yapımında yer alarak oyunculuktaki başarısını kanıtlamış oldu; Mark Waters‘ın yönetmenliğini yaptığı Tina Fey, Lindsay Lohan, Amanda Seyfried gibi isimlerle birlikte “Mean Girls” (‘Regina George‘ karakteriyle) ve Ryan Gosling ile “The Notebook” (‘Allie Hamilton‘ karakteriyle). Gosling ile aynı hastahanede doğan Rachel, 2004 sonuna doğru aktörle bir ilişki içerisine girdiğini duyurdu.

Mantığınız Elverirse…

SuBirikintisi | 05 April 2009 18:45

Mantık, bir şeyi yapmak için ortaya konan rasyonel çözümler ya da muhakemeler olarak tanımlanabilir. Ya da bir şeyi açıklamak için kullanılabilecek yöntem olarak tanımlanabilir. Sözlük anlamı olarak genelde bu şekilde karşımıza çıkan “mantık” kelimesi genel anlamıyla bir işi yaparken rasyonel olarak düşünmektir.

Mantık denince akla gelen bir diğer şey de satrançtır.
Mantık denince akla gelen bir diğer şey de satrançtır.

Mantığı bu şekilde kısaca açıklamaya çalıştıktan sonra şimdi asıl bahsetmek istediğim noktaya geliyorum. Mantık ve olasılık. Olasılık adı üstünde bir durumun sonucunda ortaya çıkabilecek olası sonuçlardır. Peki, bu mantıkla nasıl bağdaştırılabilir?

Sherlock Holmes Popülasyonu!

kafkaesk | 11 September 2008 10:08

Guy Ritchie‘nin yeni bir Sherlock Holmes filmi için kolları sıvadığı haberleri yayılmıştı. Sherlock Holmes rolünü Robert Downey Jr.‘ın oynayacağı da kesinleşmiş durumda. Dedikodulara göre projede yer almak için çıldıran Russell Crowe, ünlü dedektifin ekürisi/yardımcısı Watson rolünü üstlenmek istemiş ancak kendisine Sherlock Holmes’un azılı düşmanı Moriarty rolü uygun görülmüş.
watson rolü gerald butler’a teklif edilmiş.Warner Bros. tarafından finanse edilen filmin çekimlerine sonbaharda başlanması planlanıyor. Yapımcılığını da Robert Downey Jr.’ın eşi Susan Downey ‘nin üstleneceği film, 2010 yılında vizyona girecek.

Guy Ritchie ve Reklam Filmleri

eulogy | 10 August 2008 13:28

2000 yılında Brad Pitt(Mickey O’Neil)’in de rol aldığı “Snatch”(Kapışma) adlı filmle üne kavuşan Guy Ritchie, “İngilizler’in de komedi yeteneği varmış” dedirtecek işlere imzasını atmaya devam ediyor. Yönettiği bütün filmlerin senaryosunu kendisi yazmasıyla göze çarpan yönetmen(Örnek vermek gerekirse Lock, Stock and Two Smoking Barrels;The Hard Case…), yine senaryosunu kendisinin yazdığı “RocknRolla” ve “Sherlock Holmes” adlı iki film ile karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Şu anda hala televizyonlarda gördüğümüz kısa film tadındaki Nike reklam filminin yönetmeni de kendisidir. Eğer hala “ben izlemedim” diyenler varsa buraya tıklayarak izleyebilirler.

KKK-Ku Klux Klan

| 20 March 2007 09:16

İlk defa lise hazırlık sınıfındaki ingilizce dersinde,Sherlock Holmes’u okurken duymuştum “Ku Klux Klan ismini…“Five Orange Pips” ismindeki hikayede Ku Klux Klan’den beş portalak çekirdeği geliyordu hikayedeki karaktere.Ve bu beş portakal çekirdeği,gönderilen kişinin ölümünü işaret ediyordu,örgütün ilgili kişiler tarafından tanınmak için kullandığı bir yöntemdi bu.

1870’lerde Amerika’da kurulan Ku Klux Klan örgütü,beyaz ırkın en asil ve en üst basamakta olduğu,beyazların haricinde kalan diğer insanların ise asağı basamaklarda olup,bütün kötü muameleleri hakedebileceklerini savunan Ku Klux Klan öğretisine dayalıdır.Örgütün üyeleri,siyahlarin insan gibi yaşamamaları gerektiğini düşünürler,eşcinsellere ve sayısı gün geçtikçe artan göçmenlere karşıdırlar,onların yok edilmesinin,sadece beyaz ırkın bütün dünyaya egemen olmasının gerektiği inancındadırlar.Ku Klux Klan’in çatısı altında barınan farklı isimlerde bir kaç örgüt daha bulunmaktadır.National Alliance ve World Church of The Creator bu gruplardan sadece ikisidir.Bunlarda aynı düşünceyi,siyahların,eşcinsellerin,müslümanların,göçmenlerin en kötü muamelelere layık olduğu görüşünü savunurlar.