bildirgec.org

sevda hakkında tüm yazılar

kimi zaman

admin | 30 June 2009 11:51

Kimi zaman her şeye rağmen için acır çıldırtırcasına… Arasında kalıverirsin dünyanın, evrenin, aklın ve duygunun. Hangisi mantık hangisi duygu anlayamadığın anlar vardır kimi zaman…

Karar veremediğin, kaybetmek mi kazanmak mı çözemediğin durumlar yaşarsın. Kimi zaman dokunur her şarkı, her yara… Her yara senin yaranmış gibi gelir.

Ansızın kaçmak uzaklaşmak istersin bir o kadar. Kendi hayatını da bırakmak istersin ardında. Ne doğru ne yanlış bilemediğin, sezemediğin bir yerdesindir.

Sevdâlı olmak, aşktan da öte…

admin | 26 February 2009 17:28

Günü mahsunca yapayalnız bitiren kimseler değiliz artık… Akşamüstlerinin sinsice insana bulaşan o ağdalı suskunluklarını gürültüye, sevgiye boğan kocaman bir sevdâ’ ya teslimiz.

Doğanın sabaha hazırlamak için güneşi çekip almasına rağmen iki kalbi ısıtan aşkın güneşi hep pırıl pırıl, bu sevdâ’ nın nöbetinde, sonsuz devriyede…

Hayat acımasız; türlü çeşit fırtına var, engebe, meşakkat…

Ama insan bildiğinde sevdâ elinde olduğunu, hayattaki mücadelelerine karşı bir – sıfır önde başlıyor, birliktelik zırhında tüm savaşlara hazır hissediyor…

böyle diyorum

taha3045 | 16 February 2009 18:40

Bugün ömrümde yeni bir sayfa açmak istiyorum seninle, günlerin bu değişmez çarkına bir çomak sokup, eskisi gibi içim ateş dolu, başımda ise kavak yelleriyle dolaşmak.Her gün yeni bir şey keşfetmek sende ve her gün bir yenilik umudu.

Yastığımın altındaki karabasanı çöp torbasına doldurup, beni kurtarsın diye beklediğim süper kahramandan ümidi kesip , karanlık hayalleri lavaboya kusmak istiyorum. Seni korkulardan uzak, öpücükleri tüketerek sevmek istiyorum ve hayallerde bile yalnız kalmamak..

En gerçek sevgi bu olsa gerek diye düşünür ya insan her aşık olduğunda, bu kez milyon kere milyar gerçek diyorum. Çünkü kendi sevgimi kıskanıyorum, sevmenin uyumak gibi sıradan bir iş olduguna karar veren kalbim şimdi tıka basa aşk istiyor.Mide bulantısı olma olasılıgı olmadan.

Mem u Zin

mansonilized | 14 February 2009 17:18

Mem u Zin ( Mem ve Zin) Ehmede Xani tarafından 17. yüzyılda yazılmış bir aşk destanıdır. Saf aşkın kötülüğün elinde oyuncak olduğu binlerce aşk hikayesinden biridir. Eser Kürtçe yazılmıştır.

” Ben bu kitabı diğer Kürt aydınları gibi Farsça ya da Arapça yazmıyorum. Kendi dilimle yazıyorum ki daha sonra çıkıp da sizin diliniz yok, sizin edebiyatınız yok demesinler. ”

Ancak filme alındığı dönemde türkçeye çevrilmiştir. Filmin müzikleri tatlı tatlı yüreğe akan bir deredir. O dere ki yazın sıcağında Hasankeyf kıyısında oturup ayağını suya salan bir çocuğun yüzüne vuran serinliktir. Mazlum Çimen tarafından hazırlanmıştır. Film Musa Anter’in o tatlı sesiyle başlar.

” Ey gül!
Gerçi sen de nazeninsin,
sen nerde, Zin’in yüzünün rengi nerde? ”

Nevroz gecesi ateşler yanar Kürt ellerinde. Delikanlılarla eteği uçuşan dilberler ellerinde meşaleler kutlamalara katılır. O zaman cinler Hasankeyf eteklerinde mağaralarda bir araya gelip gecenin güzellerini bellerler. O yıl cinlerin güzelleri Mem ile Zin seçilir. Cinlerin şahı deyin hele Mem Zin’i, Zin Mem’i bilir mi diye sorar. Cinler hayır deyince, öyle edin ki yüzüklerini birbirine versinler, versinler de sonradan birbirini bulsunlar der.

Sevmek erkek adam işidir

nebilim | 20 November 2008 16:10

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Sevmek_issiz_adam_degil_erkek_adam_isidir_209623_4&tarih=20.11.2008&Newsid=209623&Categoryid=4&wid=58

Ayrılık Ertesi…

tekin61 | 04 November 2008 10:57

Sevgili’den ayrı düşmüş bir aşığın söylenişi…

Gecenin karanlığında, sessizlik tam istenen noktada. Müzik sesi kulak tırmalamadan, net bir şekilde duyulabiliyor. İnsanın içini okşayacak düzeyde yazmaya teşvik ediyor, ilham veriyor.

“Andım seni yine her şey yadımdan silindi.” bu dizenin kastettiği mana ile benim hissettiklerim uyuşmasa da bunun kadar anlamlı başka bir dize bilmiyorum halimi anlatacak. Tek bir kıvılcım yetiyor ateşlere kapılmama.

Seninle olmaya o kadar alışmıştım ki sensiz zaman geçmiyordu. Bilmiyorum bu sensiz kaçıncı gün. Yokluğunun azabı gittikçe artıyor. Sana olan özlemim taşıp çağlıyor, sevgim gün geçtikçe artıyor.

Gece ve Gündüz Krallığı

vatanda | 02 November 2008 16:18

Uzandığım koltukta dalmışım annemin dürtüklemesiyle uyandım. Aslında pekte uyandım denilemez hala yaşıyorum sanki. Gözlerimi kapattığımda güzel bir sahil kasabasında buldum kendimi ağzıma hafif tuz tadı gelmekte , esen rüzgar tenimi ürpertmekte. Etrafıma bakıyorum şaşkınlıkla ileride bir baraka üzerine kocaman bir ağ çatı gibi yerleştirilmiş, küçük bir tekne ve iki-üç kişi onlara doğru yürüyorum. Güneş hala gökyüzünde ama ay’da öbür taraftan kendini göstermekte ilerdeki gruba yaklaştıkça içimde garip bir ürperti başlıyor ilk anda neden olduğunu anlamasamda biraz sonra bu ürpertinin nedenini anlıyorum. Benim insan sandığım ilerdeki grup ağzı yüzü garip bir şekil almış insan görüntüsünde ama insandan başka herşeye benzeyen hal ve hareketleriyle çok başka garip yaratıklar çıkıyor. Titremeye başlıyorum hatta geri geri gitmek istediğimi hatırlıyorum ama nedense bacaklarım beni dinlemiyor. Sanki onlara doğru çekiliyorum. Yanlarına yaklaşıyorum. ürkek bakışlarla süzdüğüm bu garip yaratıklar benim geldiğimi yeni fark eder gibi vücutlarından çıkan gözleriyle bana sanki normal birşeymiş gibi bakıyorlardı. Bu beni daha da tedirgin etmişti. O sırada arkadaki yaratık diğerine insan diliyle ” İşte bir tane daha geldi bu akşam kaçıncı bu” diye söylendi. Konuşmalar beni hem korkutmuş hemde sevindirmişti benim gibi başka insanlar da buraya gelmişti demek. Ama burası neresiydi bu yaratıklar da neydi. Bana en yakın olan yaratık “Sen ordaki yaklaş buraya neden, niçin geldin” diye sordu. Vücudum benden ayrı bir nesne gibi onlara yaklaşmaya başladı. Tam yanlarına geldiğimde dilim yine düşüncelerimden başka olarak.

Karanlık Gecelerde Aşk

vatanda | 27 October 2008 14:28

sabaha karşı dört suları. Etrafta tek tük arabalar hızlı bir şekilde geçip gitmekte bazen sren sesleri ulumalar ve gürültülerse garip bir ahenk katmakta bu sessizliğe. Hava oldukça soğuk üzerimdeki montu sanki içime sokacak gibi sıkıyorum. Her zamanki şeyler aslında ayaklarım bile alıştı, ben hayallerime dalarken onlar yine aynı noktaya doğru hareket etmekteler. Bir türlü çıkmıyor aklımdan, belkide ben çıkarmak istemiyorum belirsiz. Sadece gözlerin geliyor gözlerimin önüne, sadece o güzelim saçlarının kokusu dolduruyorum benliğimi. Ve sadece sen varsın heryerimde. Kollarından tutuyorum yine el ele kol kola dolaşıyoruz yine sokaklarda sözcüler dudaklarımız yerine gözlerimizden çıkıyor. Konuşmuyoruz sadece bakıyoruz. O güzel saniyeler, o eşsiz zaman ve sen her zamanki neşenle o güzel gülüşünle haydi diyorsun gel bu taraftan sana göstermek istediğim bir şey var. Ben sana bağlı peşin sıra gidiyorum. bir ara gökyüzü kayboluyor. Hafif dumanlı bir kahvenin önünden geçiyoruz. Tepemizdeki brandanın kırmızısı yüzüne vuruyor. Farklı bir güzellik kaplıyor yüzünü. Seni takip ediyorum gidiyoruz. Bak diyorsun bana ben sana dalmış bir şekilde belli belirsiz bakıyorum gösterdiğin yere. Birbirinden güzel renklerde balıklar, suyun içinde dans ediyor sanki. “Ne olur diyorsun ne olur bana bunlardan al diyorsun”. Evdeki akvaryumun için eşsiz parçalar olacağından ve birçok farklı şeyden bahsediyorsun. Kıramıyorum seni ve istediğin balıkları istediğin şekilde alıyoruz. Seni mutlu ettiğim için içimdeki neşe daha da katlanıyor. Yüzündeki gülümsemeyi bir dakika bile kaybetmemek için dünyaları bile almaya razıyım. İş te tam senin o güzel yüzündeki gülümsemeye bakarken sen karşıdan birine sesleniyorsun. Dalgın bir halde baktığımda sen ellerimden kurtulmuş ona doğru koşuyordun. İlk anda anlamıştım aslında ellerim üşümüştü. Vücudum bir anda buz gibi olmuştu seni bırakmamak için çabalamak istedim ama sen çoktan harekete geçmiştin. Tam sana seslenecektim ki…………..

Sana değer

nebilim | 13 October 2008 09:18

aksa da gözümden kanlı yaşlar
uğrunda ağlayıp yanmaya değer
mısralara gömdüğüm sevdamı
okuyup da her an aşıklar
yandıkça bir daha yanmaya değer
sen bakmaya tenezzül etmesen de
hayalini kurup sımsıkıca
deliler gibi yokluğunu
sarmaya değer
ne bir mektup ne sararmış resimler
olmasa da kucağımda
divane gibi adını çığırıp
başımı taşlara vurmaya değer

taş kesil kalbim

nebilim | 19 September 2008 11:39

üzerine akan gözyaşları sabrını tüketiyor
vuslatı kaf dağının ardında görüyor
Çekemiyorsan bu nazı

seni terk etmiş yalnızlık
ötesini çekemiyorsan
yârin hayali dağlıyorsa özünü

sevdaya cesaret edip
hicrana dayanamıyorsan
visali dahi hayal edemiyorsan

kop bağrımdan
sevda meydanında
yalnızlık heykelinin
koynuna sığın
taş kesil kalbim!