bildirgec.org

scary movie hakkında tüm yazılar

Bir ZAZ Komedisi : ”The Naked Gun: From the Files of Police Squad! (Çıplak Silah)”

gorcun | 14 May 2009 15:27

Naked Gun
Naked Gun

Jerry Zucker, Jim Abrahams, David Zucker’ den oluşan ZAZ topluluğunun üçlemesi Çıplak Silah’ın ilki olan The Naked Gun: From the Files of Police Squad! 1988yılında çekilmiş. Film aynı ekibin 1982 yılında çektiği Police Squad dizisinden uyarlanmış.

Ekibin favori oyuncusu Leslie Nielsen’ın başrolde olduğu film sakar teğmen Frank Drebin’in (Leslie Nielsen) etrafında gelişen olayları ZAZ’ın komik, absürd mizah tarzıyla işliyor. Yakın arkadaşı Dedektif Nordberg’ in (O.J.Simpson) bir operasyonda başının belaya girmesiyle tatilinden arkadaşının yardımına dönen Teğmen Drebin olayı araştırmaya başlar. Araştırmaları sonucu saygın işadamı Vincent Ludwig’ e (Ricardo Montalban) ulaşan Drebin çok daha vahim olayların olacağını anlar.

Bölgeye gelmek üzere olan İngiltere Kraliçesi II.Elizabeth’ e (Jeannette Charles) suikast düzenleneceğini öğrenen Drebin olayı engellemek için harekete geçmeye karar verir. Bir bezbol maçına kadar varan olaylar bezbol stadyumunda sona erecektir.Tabi bu arada aşk macerasından da uzak kalmaz. İşadamının sekreteri Jane’le (Priscilla Presley)üç seri boyunca devam edecek bir ilişkiye başlar.

Naked Gun
Naked Gun

ZAZ ekibinin tarzını bilenlerin ve alışkın olanların seveceği bir üçleme olan Çıplak Silah serileri eğlencelik ve kafa boşaltma için ideal filmler. Üç filminde açılış sahnesi bir polis arabasının üst kısmından yaşanan olayların gösterilmesiyle başlar. Ve her seride daha fazla abartılarak komik hale gelir. Saçma ve konuyla alakasız esprilerle dolu olan Çıplak Silah ZAZ’ ın yıllardır yaptığı filmlere (Airplane!, Top Secret!,Hot Shots!, Scary Movie, Superhero Movie) benzer tarzda bir film olarak gösterilebilir.Şahsen 2000 sonrası filmleri çok hoşuma gitmesede daha önceki filmlerini severek izlerim. Bunda büyük ölçüde mimikleri, görünüşü ve oyunculuğuyla da Leslie Nielsen’ in etkisi olabilir.

Korku Filmi Klişeleri

Pentimento | 22 October 2008 15:09

Hernekadar hepsi birer klişe olsa da, bunlar yıllardır izleyiciyi koltuğundan sıçratmayı başarıyor. Aslında olaya psikolojik açıdan yaklaştığımızda hepsi birer şartlı koşullanmadan ibaret, bir nev-i izleyici nerede korkması gerektiğini biliyor ve o an geldiğinde tepkisini gösteriyor.

Sadece bunları ti’ye alarak gişe yapan bir takım filmleri saymakta mümkün. Bu klişeler her ne kadar vazgeçilmez de olsalar günümüzde daha önce karşılaşmadığımız korku ve gerilim unsurlarını barındıran filmler haklı olarak daha fazla gişe yapıyor. Ancak yukarıda da söylediğim gibi bazı klasikleşmiş olanları vazgeçilmez. İşte o klasikleşmiş klişelerden bazıları:

Çalışmayan Araba: Eğer karakterimizin kaçmak zorunda olduğu bir katil, bir canavar, bir makine vs. varsa kendini içine can havliyle attığı araç asla çalışmaz. Tüm film boyunca deyim yerindeyse babalar gibi çalışan o araç mutlaka tutukluk yapar ve son anda çalışır.

Kedi Unsuru: Söz konusu olay bir evde cereyan ediyorsa ve gerilimi yaratan katille karakter arasında bir saklambaç söz konusuysa, katilden önce karakterin önüne mutlaka bir kedi fırlar. Bu fırlayış çoğu zaman ani müzik efektiyle desteklenir. karakterimiz tam “aman kediymiş!” şeklinde rahatlamak üzereyken katil ensesinde biter.

korsana çare (!) bulunmuş

toz66 | 06 June 2008 15:00

sırf türkiye’nin sorunu değil, tüm dünyanın sorunu olan korsan ile mücadele her geçen gün ilginç fikirlerle devam ediyor. daha önce flexplay adlı benzer bir uygulaması da japonya da görülen “kullan-at” dvd‘ler bu sefer de almanya’da piyasaya sürülmeye başladı. yanlız japonya’daki uygulma henüz devam etmesine karşılık; cnet‘in en berbat 10 ürün listesinde yer almayı başardı… einmal dvd adıyla piyasaya sürülen bu dvd’lerin özelliği kabından çıkarıldıktan sonra 48 saatlik kullanım süresi tanımasıymış…

einmal dvd
einmal dvd

48 saat sonra dvd üzerindeki özel kaplama yapısını bozuyor ve dvd’yi kullanılmaz hale getiriyor. böylelikle dvd korsanlığının önüne geçilmiş oluyor. daha doğrusu dvd korsanlığının önüne geçildiği sanılıyor. çünkü alınan bilgilere göre, dvd’yi kaptan çıkardıktan sonra herhangi bir dvd’ye yedekleyebiliyorsunuz. bunun önüne henüz geçilebilmiş değil yani. bir diğer nokta da bu sürekli tüketilen dvd’lerin küresel ısınma yaşayan dünyamıza vereceği zarar noktasında olacaktır. verilecek zarar ile yapılmak istenen masumiyeti arasında bağ kurmakta zorlanabilirsiniz… bunların da ötesinde parasını verip aldığınız bir filmi arşiv yapıp yıllar sonra nostalji olsun diye izlemek isteyebilirsiniz. kullan-at dvd’ler de bu lüksü bulmak imkansız görünüyor…

bu uygulamanın eksik yönlerinden bahsettikten sonra bütçemize faydasını inceleyelim. henüz kısıtlı seçeneği olan arşivlerinden seçtiğimiz scary movie filmini ele alalım. eğer filmi einmal dvdolarak alsaydık 3,99 euro ödeyecektik, yok filmi biz normal alalım deseydik, amazon‘dan alsaydık 9,99 dolar ödeyecektik ve bu fiyatın yaklaşık 5 doları bize bonus olarak geri dönecekti. yani kaba bir hesaplamayla yaptığımız iş, doğaya zarar vermekle kalacaktı…

Dumanaltı ‘Smiley Face’ (2007)

pillidarko | 23 April 2008 21:53

Bazı yönetmenler vardır yapıtlarını ya severseniz, ya nefret edersiniz. Genelde bu tarz yönetmenlerin her bünyenin kabul etmeyeceği bir uslüpları olur. Gregg Araki de bu yönetmenler arasında görülebilir. Birçok sinemaseverin kıstas olarak aldığı sitelerde filmleri 5’in üzerinde not alamayan Araki’nin çok uçlarda bir tarzı da yok aslında. Ama kimine oldukça garip kimine ise çok komik gelen bir mizah anlayışı var.

Dumanaltı yönetmenin son çalışması ve rahatlıkla hayatımda izlediğim en komik filmlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Önceki filmlerinde ‘X Kuşağıgençleri’ meseleleriyle uğraşan Araki bu sefer o ‘garip’ mizah anlayışını merkeze oturtup, saf hatta bence hardcore (gülmekten yanaklarım acıdı) bir komedi filmi yapmış.

uvv!!!!KORKUTUCU!!!

| 04 May 2007 14:37

http://www.sendeyolla.com/medyadetay.aspx?&tid=3&cid=1&id=56676