bildirgec.org

Pentimento

11 yıl önce üye olmuş, 8 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

Humpday

Pentimento | 11 October 2009 10:14

Gel Porno Çevirelim
Gel Porno Çevirelim

Sundance Film Festivali‘nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen Humpday, bu yılın en çok ilgi gören bağımsız yapımlarından. Bu ilginin sebeplerinden biriside filmin konusu. Ülkemizde Filmekimi kapsamında gösterilecek filmin ismi, Türkçe’ye ‘Gel Porno Çevirelim’ olarak aktarılmış. Konusuna gelecek olursak; Çok yakın iki arkadaş olan Ben (Mark Duplass) ve Andrew (Joshua Leonard) entellektüel insanların katıldığı bir partide alkolü fazla kaçırarak bir kavramsal sanat projesinde yer almayı kabul ederler. Projenin konusu iki heteroseksüel erkeğin amatör bir gay pornosunda yer almasıdır…
Önyargılar, cinsiyet temsilleri ve toplumun biçtiği cinsel roller üzerine başarılı bir durum komedisi olan Humpday Lynn Shelton tarafından yönetildi.

Çağan Irmak’tan ‘Karanlıktakiler’

Pentimento | 05 October 2009 16:07

Karanlıktakiler
Karanlıktakiler

Issız Adam‘dan sonra arayı fazla soğutmayan Çağan Irmak, yine bir anne oğul ilişkisini masaya yatırıyor. Irmak‘ın Kuzguncuk’ta çektiği filmin ilk gösterimi Montreal Film Festivali‘nde gerçekleşti.
Psikolojik problemleri olan Gülseren (Meral Çetinkaya) için bir reklam ajansında ofis boy olarak çalışan 30’lu yaşlarını aşmış oğlu Egemen (Erdem Akakçe) herşeydir. Oğlunun kendisinden ayrılmasına dair en ufak bir düşünce bile çılgına dönmesine yetmektedir. Fakat Egemen için annesiyle aynı evde yaşamak artık cehennemde olmaya denk hale gelmiştir. Egemen’in patronu Umay’a (Derya Alabora) duyduğu ilgi ise onun için tam bir açmazdır. Annesinin varlığıyla Egemen iki kadın arasında kalmanın çaresizliğini yaşar.

Filmin türü Dram/Gerilim olarak belirlenmiş. Çağan Irmak filmin senaryosunu İstanbul’daki komşularından esinlenerek yazmış. Film 2 Ekim 2009‘da Türkiye’de vizyona girdi. Filmle ilgili daha fazla bilgiye ise filmin resmi sitesinden ulaşabilirsiniz.

Eden Lake

Pentimento | 14 May 2009 09:57

Eden Lake
Eden Lake

2008, İngiltere yapımı filmin senaryo yazarı ve yönetmeni James Watkins izleyiciye 1 saat 31 dk’lık gerilim ve aksiyon vadediyor. Temponun çok seyrek düştüğü film alt metninde ilgisiz yetişen çocukların suça olan eğilimini işliyor.

“Eden Gölü kıyısında kamp kuran bir çift, romantik bir tatil geçireceğini planlarken aynı gölün kıyısına kendilerince hoş vakit geçirmek için gelen bir grup çocuğun yüksek sesli müziğinden ve davranışlarından rahatsız olurlar…” İşte filmin hikayesi böyle masum başlıyor ancak devamında alıştığımız gibi büyüklerin çocukların topunu kesmesi veyahut ebeveynlere şikayette bulunmasıyla herşey yoluna girmiyor. Çünkü sözkonusu çocuklar öyle poposuna şaplak vurunca ağlayıp evine giden tiplerden değil. Her biri tam bir baş belası! Saatler ilerledikçe daha tehlikeli olmaya başlayan çocuklar bir noktadan sonra kontrolden çıkıyor ve ağlayıp evine gitme sırası genç çiftimize geliyor.

Filmin başrol oyuncuları Michael Fassbender ve Kelly Reilly İngiliz sinemasının tanınmış simalarından. Ayrıca Michael Fassbender’ı geçtiğimiz günlerde Açlık (Hunger) isimli filmin başrolünde de izlemiştik.

Romantizmin katliama dönüşmesi korku sinemasının sık kullandığı hikayelerden.
Romantizmin katliama dönüşmesi korku sinemasının sık kullandığı hikayelerden.

Quentin Tarantino

Pentimento | 24 October 2008 14:54

“Ruanda’da filmlerimi tek bir kişinin bile izlediğini sanmıyorum ama orada 500 bin kişiyi kurşuna dizdiler.”
Quentin Tarantino
İşte Tarantino’nun, filmlerinin izleyenleri kötü etkilediğini düşünen sevmeyenlerine verdiği cevap.

Quentin Tarantino
Quentin Tarantino

Okulu bıraktıktan sonra porno filmler oynatan bir sinemada çalışan Tarantino o zamanlar sürekli sinemadan bahsederek kafa açan bir hayalperestten başka bir şey değildi. Bugün Hollywood’da onun için “mümkün değil” kelimesi söz konusu bile değil.
Tarantino’yu diğerlerinden farklı kılan şey hiç şüphesiz kendi gerçekliği içerisinde son derece tutarlı karakterler yaratabilmesidir. Yarattığı kötü adamların cool ve karizmatik özelliklerinin yanı sıra, bu adamların düştükleri komik durumları ve çaresizkilleri de izleyiciye aktarır. Ayrıca sıradanlaşmaktan korkan diğer sinemacılar gibi filmlerinde popüler kültür öğelerinden kaçınmak yerine bunları çok yerinde ve hakkını vererek kullanarak oluşturduğu gerçek dünyanın daha da kusursuzlaşmasını sağlar.

Rezervuar Köpekleri
Rezervuar Köpekleri

Bu bahsedilenleri yönetmenin Rezervuar Köpekleri (Reservoir Dogs, 1992), Ucuz Roman (Pulp Fiction, 1994) gibi filmlerinde belirgin şekilde görmek mümkündür.
Tarantino Liseyi bırakıp porno filmler gösteren bir sinema da yer gösterici olarak çalışmaya başladıktan sonra hayatı boyunca sürekli sinemayla yatıp sinemayla kalkmasının da verdiği bir dürtüyle, burada oynatılan porno filmlerin estetiği üzerine kafa yormaya başlar. Daha sonraları da burada çalıştığını hiç saklamamış ve bundan utanç duymamıştır. Gençlik dönemi süresince irili ufaklı bir çok işte çalışmıştır fakat o sıralar asıl hedefi oyuncu olmaktır. Dolayısıyla oyunculuk dersleri almaya başlar. 1984’te Manhattan Beach Video Archives isimli bir videotekte çalışmaya başlar. Burada o kadar çok film izler ki ünlü olduğunda dünyanın en çok film izleyen adamı şeklinde bir efsanenin ortaya atılmasının sebebi budur. Tarantino yönetmen olmak istediğine de burada karar verir.
Senaryoları karışık, anlaşılmaz ve şiddet içerdiği gerekçesiyle sürekli geri çevirilir. Mükemmel bir oyuncu kadrosu ve kısıtlı bütçesiyle adını duyurduğu filmi Rezervuar Köpekleri’ni çektiğinde, film Sundance, Cannes, Toronto ve Montreal Film Festivallerinde gösterilerek ses getirir. İkinci filmi Ucuz Roman sayesinde de Tarantino kendini izleyici kitlesine tam olarak anlatır. Sonradan Tarantino’nun özgün anlatımı dünyanın dört bir köşesinde taklit edilir ve sinema dünyasına vurduğu damgayla 90’lı yıllardan bahsedilirken Tarantino ismi es geçilemez hale gelir.

Back To The Future (Arşivlik)

Pentimento | 23 October 2008 15:16

Sinemanın belki de gelmiş geçmiş en sevilen bilim-kurgu üçlemesi olan Back To The Future 1983 yılında Universal Pictures tarafından yapılıp Amerika’da vizyona girdiği ilk hafta 11 milyon dolarlık bir hasılata ulaşarak başarı elde etmiştir.
Amerikalı lise öğrencisi Marty McFly ile çılgın bilim adamı Doc. Emmet Brown’un zamanda yolculuk macerasını konu alan Back To The Future hiç şüphesiz yönetmeni Robert Zemeckis‘in şu anki konumuna ulaşmasında büyük rol sahibidir.
Filmin Başrol oyuncularından Michael J. Fox Back To The Future’dan önce Aile Bağları (Family Ties) isimli bir televizyon dizisiyle kendini göstermiş Back To The Future ile de kariyerinin doruğuna ulaşmıştır.
Back To The Future ilk önce Disney‘e sunulmuş ancak yapımcılar bir annenin oğluna aşık olması gibi bir durumu içerisinde barındıran filme pek sıcak bakmamışlar.

Michael J. Fox
Michael J. Fox

Marty karakteri için ise Michael J. Fox’tan önce düşünülen ve karar kılınan isim Eric Sholtz idi. Fakat Eric Sholtz’un Marty karakterini yeterince iyi canlandıramadığını düşünen yönetmen ve yapımcılar Michael J. Fox ile anlaştılar.
Bir rivayete göre serinin 3 filminin de çekimleri aynı anda yapıldı. Aslında filmin kurgusuna bakacak olursanız buna rivayet demeninde saçma olacağında karar kılacaksınız. özellikle ilk iki film iç içe geçmiş bir halde izleyiciye büyüleyici bir kurguyla sunuldu.
Filmin bir diğer başrol oyuncusu Doc. Emmet Brown’u canlandıran Christopher Lloyd. Aktör Doc. Brown’un çılgın görünümüne zıt olarak daha sessiz ve sakin bir yapıya sahip.

Filmde zamanda yolculuğu gerçekleştirecek makine için ilk önce bir oda içerisinde lazer cihazı düşünülmüş. Daha sonra bu fikir buzdolabında lazer cihazına dönüşmüş, fakat küçük çocukların bundan kötü etkilenerek buzdolabına girmesinden korkan yapımcılar son olarak DeLorean‘da karar kılmışlar.

DeLorean filmde kullanıldıktan sonra kendisine bir hayran kitlesi yaratmış.
DeLorean filmde kullanıldıktan sonra kendisine bir hayran kitlesi yaratmış.

Aynen buzdolabı örneğinde olduğu gibi çocuklara kötü örnek oluşturmasından korkulan Marty’nin annesini kopya çekerken görmesi, Lorraine’in gelecekte çocukları ne yapmak isterse izin vereceğini söylediği gibi sahnelerde filmden çıkarılmış.

Korku Filmi Klişeleri

Pentimento | 22 October 2008 15:09

Hernekadar hepsi birer klişe olsa da, bunlar yıllardır izleyiciyi koltuğundan sıçratmayı başarıyor. Aslında olaya psikolojik açıdan yaklaştığımızda hepsi birer şartlı koşullanmadan ibaret, bir nev-i izleyici nerede korkması gerektiğini biliyor ve o an geldiğinde tepkisini gösteriyor.

Sadece bunları ti’ye alarak gişe yapan bir takım filmleri saymakta mümkün. Bu klişeler her ne kadar vazgeçilmez de olsalar günümüzde daha önce karşılaşmadığımız korku ve gerilim unsurlarını barındıran filmler haklı olarak daha fazla gişe yapıyor. Ancak yukarıda da söylediğim gibi bazı klasikleşmiş olanları vazgeçilmez. İşte o klasikleşmiş klişelerden bazıları:

Çalışmayan Araba: Eğer karakterimizin kaçmak zorunda olduğu bir katil, bir canavar, bir makine vs. varsa kendini içine can havliyle attığı araç asla çalışmaz. Tüm film boyunca deyim yerindeyse babalar gibi çalışan o araç mutlaka tutukluk yapar ve son anda çalışır.

Kedi Unsuru: Söz konusu olay bir evde cereyan ediyorsa ve gerilimi yaratan katille karakter arasında bir saklambaç söz konusuysa, katilden önce karakterin önüne mutlaka bir kedi fırlar. Bu fırlayış çoğu zaman ani müzik efektiyle desteklenir. karakterimiz tam “aman kediymiş!” şeklinde rahatlamak üzereyken katil ensesinde biter.

Sihirli Şehir (City of Ember)

Pentimento | 22 October 2008 09:51

Eyvah Elektrikler Kesildi!
Eyvah Elektrikler Kesildi!

Sihirli Şehir (City of Ember) Canavar Ev (Monster House) isimli 2006 yapımı Warner Bros. animasyonunun yönetmeni Gil Kenan‘ın ikinci filmi. Bu tip yapımların çoğu tamamında CGI teknolojisiyle yeşil ekran önünde çekilirken, Kenan sanat yönetimine de büyük önem vererek devasa ve ince işçilik içeren setler kurmuş.
Film, Ember isimli bir yeraltı şehrinde geçiyor. Şehrin tek enerji kaynağı devasa bir jeneratör. Karanlığa gömülme tehlikesiyle karşı karşıya olan Ember’ın geleceğini değiştirmek ise Lina (Saoirse Ronan) ve Doon (Harry Treadaway) ‘un elinde.
Film bünyesinde iki esaslı oyuncuyu da barındırıyor; Bill Murray ve Tim Robbins.
Hakkında yazılanlara ve yapılan yorumlara bakılırsa Gil Kenan çocuk filmi adı altında bize sunulan yapımlara yeni bir soluk getirecek.

Sihirli Şehir 24 Ekim'de gösterimde.
Sihirli Şehir 24 Ekim’de gösterimde.

Joy Ride 2: Dead Ahead

Pentimento | 21 October 2008 10:58

Paslı Çivi geri döndü!
Paslı Çivi geri döndü!

2001 Yılı yapımı Joy Ride (Asla Yabancılarla Oynama) filminin Devamı niteliğindeki Joy Ride 2: Dead Ahead, ilk filmin ana teması olan “yabancılara bulaşmaya gelmez’ önermesini ikinci filmde de devam ettiriyor. Aksiyon-Gerilim türündeki film son zamanlarda büyük ilgi gören şiddet ve işkence temalı yapımlardan da etkilenerek izleyiciye ilk filme nazaran şiddeti arttırılmış, kanlı sahneler vadediyor. İlk filmi yöneten John Dahl ikinci filmde koltuğunu Louis Morneau‘ya devretmiş. yine ilk filmin senarist kadrosundaki, ünlü televizyon dizisi Lost‘un senaristlerinden J.J Abrams‘ta ikinci filmde göremediğimiz isimlerden. Film Amerika’da çoktan vizyona girmiş olmasına rağmen Türkiye’de ki vizyon tarihi henüz belirlenmiş değil hatta vizyon şansı bulup bulamayacağı da kesin değil.