bildirgec.org

ramazan hakkında tüm yazılar

İstanbul için okuma vaktidir!

| 19 September 2006 12:59

Tasavvuf kelimesini sadece Ramazan ayında duyan, varlığından haberdar olan, ney denen o asil çığlıklar manzumesi musiki aletini yılda bir kez iftar saatinde “İstanbul için iftar vaktidir” anonsundan önce işiten biçare, dezenformasyon mağduru kardeşlerim…

İki kitap tavsiye ediyorum: Ahmet Yaşar Ocak’ın Türk Sufiliğine Bakışlar ile Ergun Kocabıyık’ın Yazılı Yüz.
Okuyun.

Enis Batur alafranga bir snoblukla, Carl Sagan’ın Cosmos’unu okumayanlarla konuşmuyorum, demişti bir yazısında espri dozunu da ihmal etmeden.
Ben de o iki kitabı okumamışlara ne yazsak boş, diyorum. Kusuruma bakılmasın ama büyük Mevlana ne demişti, hatırlayalım:
Sen ne kadar anlatırsan anlat, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır.

Oruç Baba…!

drgarez | 07 October 2005 01:08

İstanbul ‘daki Oruç Baba türbesini hepiniz bilirsiniz…Ramazanın ilk günü Oruç Baba türbesi kıyamet yeri gibi olur.Herkes orucunu burada sirkeyle açmanın daha faziletli olduğuna inandığından orucunu burada açmak için gayret gösterir.Biliyorsunuz ki geçen gün ramazanın ilk gününü geride bıraktık..Çok sevdiğim bir arkadaşımla, Hüseyinle, birlikte bu türbenin yakınlarından geçiyorduk ramazanın ilk günü… ve yanımızda aniden beliriveren 68lerden kalma bir Anadoldan orucun vermiş olduğu yorgunlukla gözleri şaşı bakan bir amca heyecanla bize ORUÇ BABAnın nerde olduğunu sordu…ve film bu sorudan sonra başlıyordu: Amca: Oruç Baba nerde oğlum, biliyormusun? Hüseyin :Abi o geçenlerde öldü.. Adamcağız sabahtan beri aç ve susuz ki beynine glukoz gitmiyordu… Amca:Ne öldümü? Hüseyin: Evet abi. Bir yüzyıl olmuştur herhalde… Bunu duyan adam gayet nazikçe teşekkür ettikten sonra geldiği yoldan üzgün bir ifadeyle uzaklaştı… Siz siz olun oruçken dengeyi yitirmemeye çalışın!!!!

Saçmalıklar – 12

oky | 09 November 2002 23:47

ramazan ayının ilk sahuruydu.

henüz on bir ayın sultanının dördüncü saatini sürüyorduk. rüya görüp görmediğimden emin olamadığım bir ‘matrix’ ortamında, annemin haykırışını duymam ile birlikte, yataktaki yatay pozisyonumdan halıdaki dikey pozisyona transferim iki saniye sürmedi bile. zayıf noktamdan vurulmuştum beni doğuran birey tarafından. şu an öyle bir haleti ruhiyedeydim ki, bana ne söylenirse yapabilirdim uykudan tam anlamıyla kopamamanın sersemliğinde. pavlov’un köpekleri dahi şartlanmamıştır bir şeye, ben uyurken adım yüksek sesle söylenince mutlaka bir şeylerin ters gidiyor olduğuna şartlandığım kadar. zaten kendimi bildim bileli okula giden bir insan olarak, yüksek olduğu gibi kısık ses ile de adımın söylenmesi, ister uyuyor olayım ister uyumuyor, beni telaşlandırır. kendimi bildim bileli okula sabahın köründe giden bir kişi olarak, ismimin kısık ses ile söylenmesi, o soğuk sabahın körünü çağrıştırır derhal bana. benim ismim normal tonda telaffuz edilmesi gereken bir isim sanırım.

Ulvi meseleler

knemo | 28 January 2000 04:01

Ramazan ayı geldi geçiyor, şöyle eli yüzü düzgün bir dini site var mıdır diye sorup dururken karşıma çıktı: www.kuran.gen.tr. Dünyanın en büyük Kur’an portalı olduğunu iddia eden bu sitede 16 dilden Kur’an meali okumak, arama yapmak, sureleri dinleyip mp3 olarak indirmek mümkün. Özellikle tasarımı oldukça estetik ve kaliteli.