bildirgec.org

parkinson hakkında tüm yazılar

Baz İstasyonları: Tehlikesi biliniyor peki önlemler neyi bekliyor…

admin | 29 December 2008 21:42

Sağlık Bakanlığı Afişi…
Türkiye’de baz istasyonlarının tehlikesi biliniyor, buna rağmen köşe başına baz istasyonları kurulmaya devam ediyor. Tehlikesini bil ama bildiğini oku prensibi, herhalde bizim memlekete veya az gelişmiş toplumlara ait bir boş vermişlik.
Baz İstasyonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların başlıca zararlarını özetleyebiliriz: (Bakınız: Zararları)

*Dokularda ısınma sebebi ile oluşan etki alanı.*Doku hücrelerinde deformasyonlar meydana gelmesi.*Hücre zarlarının delinme riski.*Sinir zarlarının, deformasyona uğraması.
Bütün bu durumlardan insanda meydana gelebilecek hasarlar: Sinirlilik, unutkanlık, uykusuzluk, depresyon, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı ve tabi ki kanser durumları…
Baz İstasyonu Tehlikesi İlk Kez Kabul Edildi…
Sağlık Bakanlığı tehlikeyi arz ediyor, TÜBİTAK ise daha kesin veri yok, araştırılıyor, diyor.
Sayın yetkililer neyi bekler veya neyi gözler? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mı? Yoksa insan hayatına verilen boş vermişliği mi?

Oruc tutmamasi gerekenler var

guney01 | 01 September 2008 12:06

levodopa ilacı
levodopa ilacı

Levodopa ilacini kullanan parkinson hastalarının kesinlikle oruç tutmaması lazım. Sağlıklı bir yaşam için bu ilacı günde 4 doz almaları gereken parkinson hastaları “yok ben tek seferde alırım,olmadı azda alsam olur” kesinlikle diyemezler. bu ilacı az alamak yada dozları tek seferde almak ciddi yan etkiler doğurabilmekte.tüm müslüman alemine hayırlı ramazanlar.

Parkinson gecikecek ama gelecek

guney01 | 29 August 2008 15:40

parkinson hastaligi
parkinson hastaligi

Orta yaşlı insanlarda bindebir oranında görülen parkinson hastalığı kabaca aşırı titreme ve sinirsel olarak hareketlerin yavaşlaması olarak görülüyor. Bugüne kadar tedavisiz iyileşmeyen bir hastalık olarak bilinen parkinson hastalığı 14 ülkede aynı anda başlayan denemeler sonucu “rasajilin” katkılı ilaçlar sayesinde yavaşlatılmıştır. İnsanların sağlıklı geçireceği yıllarını arttırmak için rasajin katkılı ilaçların denemeleri halen devam ediyor. Bu yaşlılıkla ortaya çıkan hastalık varolmaya devam edecek ama gecikerek yaşam kalitemiz artacaktır.

Anosmi: Koku Duyusu Yitimi – 2

kapuska | 09 July 2008 09:00

Serinin başı için buradan

Beş duyumuz içinde üvey evlat muamelesi yapsak da kokusuz bir hayat, karanlık ya da sessiz olanı kadar çekilmez. Belki dışardan farkedilmediği veya devlete ekonomik bir yükü olmadığı için es geçiliyor ama araştırmalara göre Amerikan nüfusunun % 1’ine ve 50 yaş üstü kişilerin %24’üne yakını kısmi de olsa koku alamıyor. Koku alamamak aynı zamanda tat duyumuza da ket vuruyor. Dil dört temel tadı almaya devam da etse koku duyusu olmadan yediğimiz çilek tatlı ve sulu bir şeye, varken de birşeye benzemeyen karnıbahar ve kereviz hiçbir şeye benzemeyecektir.

Bunun haricinde koku hafızayla da yakından ilgilidir. Beyin, insan yaşamını sürdürebilmek adına önemli kabul ettiği kokuları unutmaz. Bu beslenebilmek, zehirlenmemek, anne, eş ve çocuk bulmak ve tehlikelerden kaçmak adına evrimsel açıdan en eski görevlerden biridir. Evrimsel diyoruz, çünkü insan koku genlerinin çoğu on milyon yıldan daha eski olmakla beraber bu genlerin bir çoğu günümüzde artık çalışmıyor. Ancak buna rağmen insan genomunun %3’ü gibi yüksek bir oranı kokuları ayırt etmek üzere görev yapıyor.

Koku alabilmek, diğer taraftan,sağlık ve sosyal bir yaşam için de gerekli. Duman, gaz sızıntısı ya da bayatlamış yiyeceklere karşı koku duyusu vücudumuz için bir erken uyarı sistemiyken, yokluğu durumunda farkına varamayacağımız vücut kokuları sosyal felaketleri de engeller. Dahası kokunun eş seçiminde çok önemli bir rolü vardır. Her insan genetik olarak belirlenmiş, feromon dediğimiz sadece kendine ait bir koku taşıyor. Etkileri kesin olarak henüz anlaşılamamışsa da çiftleri birbirine yaklaştırdığı, uyum ve mutluluk halini arttırdığı bir gerçek.

Anosmiden önce nasıl koku aldığımızı da incelemek lazım. Koku duyusu burun boşluğu tavanında yerleşmiş bir pul büyüklüğündeki koku bölgesine (Olfactory Epithelium) hava içerisindeki koku moleküllerinin ulaşması ile başlıyor. Burun içerisindeki bu koku bölgesinde beş milyon kadar koku alıcı hücre (epithelial cells) var. Bu hücrelerin sayısı farede on, tavşanda yirmi milyon iken bir av köpeğinde 200 milyona kadar çıkıyor. Koku molekülleri burun içerisinde dolaşan hava ile beraber koku bölgesindeki sadece kendilerine uyan koku reseptörlerine bağlanmayı başarabildiklerinde koku algılanması başlıyor. Bu uyarı 3-4cm.’lik bir sinir iletimiyle (olfactory nerves ve olfactory tract) beyindeki koku merkezine ulaştığında beyin daha önceki deneyimlerle belirlenmiş olan şifreleri çözerek kokuyu tanımamızı sağlıyor. Tüm diğer sinirlerden farklı olarak koku sinir uçları kendisini uyaranla doğrudan kendisi karşılaşıyor, bir başka deyişle beynin kafatasından dış ortama açık olduğu tek yer burun içerisindeki koku sinirleri bölgesi.

Yeni ilaç beyin yaşlanmasını önleyebilir

yunusemreklk | 02 May 2008 22:39

yaşlılık
YAŞLILIK

Bunaklık tarih oluyor!

İnsanlar yaşlandıkça, bunu beyinleriyle ödüyorlar; yıkım artıyor, nörotransmiter (sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayan madde) seviyesi düşüyor ve (beyinde) kan toplaması, hafıza kayıplarını (bozulmaları) takip eden Alzaymır ve Parkinson riskleri. Fakat uzun süren araştırmalar sonucunda bulunan yeni bir deney ilacının uzun süreli kullanımda fare beynindeki yaşlanma reaksiyonlarını durdurabildiği keşfedildi.

PS3 Kansere Karşı

mbe | 27 July 2007 21:48

PS3 tıbbın hizmetinde
PS3 tıbbın hizmetinde

Artık kanser tedavisine katkıda bulunmak sizin de elinizde. Dünya çapında yürütülen bu kampanya bir zamanlar uzaydan alınan verilerin ev kullanıcılarının yardımıyla çözümlenerek uzayda dünya dışı yaşam formlarının olup olmadığının araştırılmasına benziyor. Birçoğumuzun iyi hatırlayacağı Seti@Home projesinin yerini Folding@Home projesi almış durumda. Normalde 5-10 yıl arası zaman alan araştırmalar bu proje sayesinde birkaç ayda yapılabiliyor.

Bu proje sadece kanser değil alzheimer ve parkinson gibi birçok hastalığın araştırılmasına katkıda bulunuyor. PS3’ünüze yükleyebileceğiniz Folding@Home programı ile dünya çapında oluşturulan süper bilgisayar ağına siz de katılabilirsiniz. Aslında bu projeye PC sahipleri de katılabiliyor. PS3’ün bu alandaki farklılığı ise işlemcisinin normal bir PC işlemcisine kıyasla Folding@Home uygulamasını daha hızlı çalıştırabilmesi. Detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Folding@Home programını; buraya tıkladığınızda açılan sayfada size uygun işletim sistemini seçtikten sonra bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

yaşamın şifresi çözüldü!

AIC | 18 May 2006 14:44

1990’lardan bu yana insan vücudundaki 1. kromozomu araştıran bilim adamları, nihayet araştırmayı başarıyla tamamladı.

Bünyesinde 3 bin 141 genin bulunduğu kromozom, Alzheimer ve Parkinson gibi 350 hastalıkla bağlantılı olduğu biliniyor.

Yürütülen projenin başkanı Dr. Simon Gregory, çözdükleri Kromozom-1 ile ilgili olarak gelecek çalışmalarında genlerin yaptıklarını ve birbirleriyle nasıl etkileşim halinde olduklarını araştıracaklarını söyledi.