bildirgec.org

http://sunipeyk.blogsome.com/2006/12/27/p231/#comment-784

http://www.ekutuphane.org/web/catalog/search.php

podcast, eski bir mtv vj’si olan adam curry‘nin uydurduğu ses dosyası yayınıdır. blogger’ın ve twitter’ın yaratıcısı evan william‘ın odeo adlı bir podcast dizini yaratmasıyla ilgiler podcastlama üzerine çevrildi. podcast bulma mevzusuna yönelen tabii ki bir tek odeo değil. çok geçmeden çeşitli arama motorları, boy gösterdi. gerek bu konuda açılmış siteleri gereke podcast yaratmak için lazım olan araçları öğrenmek için şu rehber yazıyı inceleyebilirsiniz. pew raporuna göre henüz internet kullanıcılarının yüzde 12’si podcastten haberdar. tebrikler, artık siz de o yüzde 12’ye dahilsiniz. bu kadar az bilindiğine bakmayın. aslında podcastler düşündüğünüzden daha eski bir yayın türü.

Bir insan düşünün…
O, hayvanları çok sever. Öyle sandığınız gibi sevmek değil. Yolda, sokakta gördüğü her kediyi kucağına alır sever. En azından başını okşamadan geçmez. Televizyondaki yarışmalarda hayvanların işkence unsuru olarak kullanıldığını gördüğünde deliye döner. Hayvanları ayırt etmeden sever. Ayı da, kuş ta, kertenkele de aynıdır onun için. Hatta yolda üzerine yapışan minik böcekleri silkelemeye çalıştığınız zaman elinizi çeker, ‘sen üstümü temizlemek istiyorsun ama yavaş ol, onları öldürebilirsin’ bakışı atar ve nazikçe tişörtünü sallar, onlarda uçar giderler. İşte böyledir onun hayvan sevgisi.
O, insanlar tarafından çok sevilir çünkü yüzünden hiç eksiltmediği bir gülümsemesi vardır. Herkesde yoktur bu gülüş, gidip koşup sarılasınız gelir. Bütün sıcaklığı gülümsemesinden fışkırır.
O, kincidir. Kin tutar ve öç alır. Bu en kötü huylarından biridir. Gerekirse 40 yıl bekler öcünü almak için. Onun için hayatta herşeyin bir karşılığı olmalıdır. Eğer birisi canını yaktıysa onun da canı yanmalıdır. Hatta 10 katı şiddetinde yanmalıdır. Kin ve öcün ne kadar gereksiz olduğunu anlatamazsınız ona.
O, paragöz değildir ama hırslıdır. Hep daha iyi yaşam standartlarında yaşamak ister, bunun için uğraşır. Şu yaşa geldim, bu yaşa geldim diyerek bir şeyleri kabullenmez. Ama parasını sizinle sonuna kadar paylaşır. Cebinde son 10 ytl varsa bilin ki ihtiyacınız varsa size verir düşünmeden. Hatta 7 ceddi sülalesine geri dönmeyeceğini bilerek hep para gönderir, yardım eder.
O, sevgiden aşktan pek anlamaz. ‘Ben tüm kadınlara karşı aynıydım’ diyerek zaten genel sevgisiz tavrını ve karakterini ortaya koyar çekinmeden. Kimseye kendini özel hissettirmez çünkü belki de bunun karşı tarafın eline verilmiş bir koz olduğunu düşünür. İşin kötü tarafı sevgiyi sonuna dek hak eden kadına da hayatına giren her sıradan kadına davrandığı gibi davranır.

http://www.youtube.com/watch?v=o6WBWCfRiT4

youtube 2006 yılının en çok konuşulan sitesiydi. google ha aldı ha alacak derken büyük haber geldi ve 1.65 milyar dolara google’nin kanatları altına girdi. o güne kadar youtube‘nin nasıl para kazanabileceği bile tartışma konusuydu. çekemeyenler site sahiplerinin işini zorlaştırmak için telif haklarıyla korunan veya yetişkinlere özel içeriği youtube’a yükleme çağrısında bulundu. viacom google’ı hedef bilerek 1 milyar dolarlık telif ihlal davası açtı. bu çabalar büyük deve zarar veremedi. ancak yine de filtreleme konusunda sistemi geliştirmeye sevk etti.

dansın tarihi bu olsa gerekizleyelim

Etiketler, bir yazının konusunu özetleyen anahtar kelimelerdir; demiştik. Yabancısı olabilirsiniz, hiç sorun değil. Yardımcı olalım.

Öncelikle etiket nedir sorusuna yanıt arayarak başlayalım. “Ne işe yarar” diyorsanız buradan buyurun. Artık öğrendiğimize göre etiketlendirme ile devam edebiliriz. Bu konudaki mükemmelliyetçiliğiniz bizi doğru etiket nasıl girilir sorusuna götürüyor. Gelmişken etiket seçerken sıkça yapılan hatalara da bir göz atmadan olmaz.

okuyacak kitap çok ama zaman yok diyenlere “5 dakkada beşiktaş” durumları.

tarantino*nun yıldız filmlerinden ucuz roman’ı [pulp fiction] beğenmiş miydiniz? bu flash animasyonuyla 30 saniyede filmi tekrar izleyebilirsiniz. üstelik bu defa oyuncular şirin tavşanlar.

[tavşanlı ucuz roman]