bildirgec.org

oyuncu hakkında tüm yazılar

Anton Yelchin

horseplay | 09 July 2012 14:27

Anton Yelchin, 11 Mart 1989’da Rusya’nın Leningrad (diğer adıyla Saint Petersburg) şehrinde dünyaya gelmiştir. Artistik patinaj sporcusu annesi İrina ve babası Viktor, Anton daha altı aylıkken Amerika’ya mülteci olarak gitmişlerdir.


“Hearts in Atlantis ” filminde Yelchin ve Boorem

İlkokul yıllarında Los Angeles’ta iken, oyunculuk dersleri almaya başlamış ve daha sonra bir kast ajansına dahil olmuştur. O sıralarda Anton 10 yaşındayken televizyonun popüler dizilerinden biri olan E.R. dizisinde “Robbie Edelstein” rolünü canlandırmıştır. Anton, çocuk yıldız olarak asıl çıkışını 2001 yılında başrolünü Anthony Hopkins’in aldığı “Hearts in Atlantis” filmindeki “Bobby Garfield” rolü ile yapmıştır ve bu filmdeki rolü ile Young Artist Award’a layık bulunmuştur.

James Franco

AsetilCoa | 10 April 2011 16:29

Bir çok Hollywood genç aktörünün aksine James Franco gösterdiği performanslarla geleceğinin ne kadar parlak olduğunu kanıtladı.

Tv dünyasına adımı 1999 yılında çekilen Freaks And Geeks adlı diziyle attı. İlk film deneyimi 2000 yılında çekilen “Whatever It Takes adlı gençlik filmiydi. Bu film onun kariyeri açısından önemli değildi. İyi bir aktör olacağının sinyallerini asıl James Dean’ i canlandırdığı tv dizisinde verdi. Bu rolle altın kürenin sahibi oldu. Amerika’da hızla yükselmeye başladı bu diziyle. Fakat dünya çapında tanınması tabi ki Spiderman serisiyle oldu. Bu seride Peter Parker karakterinin gölgesinde kalsa da oyunculuğuyla dikkat çekti.

Zihnimdeki Aktör

Chat Noir 1 | 16 February 2011 18:13

İçimdeki benleri örgütlemeliyim.
Artık çatışmalara yer yok.
Bitiş çizgisine yaklaşmışken,
Diskalifiye olmaya hiç niyetim yok.
Eğer zirveye odaklanmazsam,
Uçurum beni yutmaya hazır.
Tüm dünya karşımda olsa bile,
Bu aktör kazanmaya hazır.

Güliz Ardilli / İstanbul / 26 Ocak 1998 Pazar

Fierce 5000 DPI Laser Gaming Mouse V2

maxhoper | 03 February 2011 09:56

Rudegameware firması adından da anlaşılacağı gibi oyuncular için mosue, mouse-pad, speakers, kıyafet vb ürünler üretiyor.

Şu an için ön siparişlerini kabul etmeye başladıkları yeni bir mouseları var. Lazer teknolojisini kullanan mouse; 5000 DPI hassasiyete sahip. Yapımcılar, oyuncular için performans artırıcı bir takım düzenlemeler yaptıklarınından bahsetmişler. Satış fiyatı ABD için 49.95$ olacak.

rude-mouse
rude-mouse

Keira Knightley 22’sinde emekli mi oldu?

desmondhume | 09 December 2010 14:02

Telegraph’ın haberine göre kariyerine ara veren yıldız, arkadaşları ile Avrupa seyahatlerine çıkıyor ve kaçırmış olduğunu düşündüğü “teenager” döneminin acısını çıkardığını söylüyor.

Keira bir daha hiç çalışmayabileceğini belirtmiş. Yaptığı işten mutluluk duymadan yaptığını söyleyerek ayrıcalıklı görülen bir durumda iken böyle hissetmesinden suçluluk duyduğunu ekliyor. 16’sından 22’sine kadar çok yoğun çalıştığını söyleyen Keira, oyunculuğa geri dönüp dönmeyeceğini bilmediğini ancak uzunca bir süre dönmeyeceğini düşündüğünü söylemiş. Knightley aslında ara verme kararından sonra dönüp 4 filme imza atmış ve sahnede de rol almış olmasına rağmen (Moliere’den The Misanthrope) kendisini hala hazır hissetmiyor. Ayrıca bir itirafta bulunan Keira, dağınık ve özensiz giyinip sürekli kafası yerde gezerken insanların onun hakkında pek hoş şeyler düşünmediğini hissettiğini söylerken aslında bunun sebebinin utangaçlığı olduğunu itiraf etmiş. Şu anda 25 yaşında olan Keira son olarak aynı zamanda filmdeki rol arkadaşı da olan Carey Mulligan’ın ısrarlarıyla Never Let Me Go isimli filme rol aldı. Carey, Mulligan Vogue dergisine verdiği röportajda; Keira’nın yakın arkadaşı olduğunu belirterek bir akşam barda buluşarak kendisini ikna ettiğini söyledi.

Sinemada Ortaklıklar

| 09 November 2010 16:15

Bir yönetmen için oyuncular önemlidir. Bu yüzden sürekli yetenekli oyuncular aranır film için. Yönetmen, oyuncuyla çalışır. Eğer oyuncunun oyunculuğundan ve karakterinden memnun kalırsa onu diğer projeleri için düşünmeye başlar. Hatta diğer projelerinde başkarakter için aklına gelecek ilk isim “o” oyuncu olur. Neden yönetmen, hep “onu” tercih ediyor? Cevabı bellidir aslında. Yönetmenin oyuncuyla kimyasının tutması ve diğerlerinde görmediği çok başka şeylerin “o” oyuncuda olması… Sinemada bir sürü ortaklık sözkonusu. Ben de bazılarına değinmeye çalışacağım burada. Genelde Hollywood ortaklıklarına değineceğim. İlerleyen zamanlarda yerli ortaklıklara da değinirim belki de.

*Robert De Niro-Martin Scorsese:

Sinemanın en verimli ortaklıklarıdır bu. De Niro ile Scorsese’nin kariyerleri aynı anda yükselişe girdi. İlk çektikleri (beraber) film olan Mean Streets’le ilgiyi topladılar. Sonraları Taxi Driver, Raging Bull, Cape Fear, King of Comedy, New York New York, Casino, Goodfellas’la ortaklıkları devam etti. Scorsese’nin başarısı De Niro’dan bağımsız değil. Aynı şekilde De Niro’nun başarısı Scorsese’den bağımsız değil. De Niro da Scorsese de en iyi işlerini beraber yaptılar ve bu zamanlarda hep yukarıdaki işlerle anılmaktalar.
Peki bu ortaklık bir kez daha devam edecek mi? Hepimiz yeni Scorsese-De Niro ortaklığını içeren bir filmi bekliyoruz. Olur mu, belli değil. Umarız ki olur. Ufukta bir proje var ama belirsizliğini koruyor. Peki bu ortaklık neden bitti? De Niro ile Scorsese’nin ortaklığının bitişinin nedenini bilmiyorum. Ama nedenin stüdyo olduğunu tahmin ediyorum. Stüdyolar bu ortaklıklardan sıkılmış ve bitirmiş olabilirler. Ama şimdi de bu ortaklığı gündeme getirip para kazanmayı düşünüyorlar. İronik!

De Niro-Scorsese
De Niro-Scorsese

OYUNUN DIŞINDA

mavilikler | 11 September 2010 13:05

Ölümden korkmuyorum ben! Korkanlarıysa hiç anlamıyorum.

Ne var ki yani gözlerimizi son kez kapıyorsak dünyaya?! Bir daha hiç açmayacaksak… Ne görmeyi umuyoruz ki açtığımızda?

Hep aynı şeyler boy göstermeyecek mi sahnede? Biz seyirci koltuğunda sıkıntıdan iç geçirmeyecek miyiz? Diyelim fırladık sahneye… “Ben de oynamak istiyorum!” dedik. Seyirci olmaktan kurtulmaya yetecek mi bu? Sahnenin ortasında da olsak, yine seyretmeyecek miyiz kendimizi? Her şeyin bir oyun olduğunu bilmeyecek miyiz?

Nasıl öldüler–2

nazokiraze | 03 September 2010 10:20

Hollywood’un en ünlü dansçı ve oyuncularından Fred Astaire zatürre sebebiyle hayatını kaybetti. Ben-Hur filminin efsanevi aktörü Charlton Heston’un , Charles Bronson’un ve Ava Gardner’in ölüm sebebi de aynı hastalık olarak açıklandı ( Heston prostat kanseri tedavisi de görmekteydi)

Gelmiş geçmiş en iyi kovboy olarak bilinen John Wayne mide kanserinden hayatını kaybetti, kanserden ölen diğer oyuncular : Paul Newman,Patrick Swayze,Robert Mitchum,Lana Turner, Gary Cooper, Bette Davis, Farrah Fawcett,Audrey Hepburn, Steve McQueen, Dean Martin,Yul Brynner, Efkan Efekan, Orçun Sonat, Hayati Hamzaoğlu, Yaman Okay, Tanju Korel, Ingrid Bergman, James Whitmore, Bea Arthur (Altın Kızlar’ daki Dorothy)

Eylüle az kala etkinlikler

nazokiraze | 15 August 2010 19:32

1. Çanakkale Troia Film Festivali 15 – 19 Eylül tarihlerinde yapılacak.

DİONYSOS Kısa Film Festivali tarihi ise 1 – 7 EYLÜL 2010

Uluslararası Datça Sinema ve Kültür Festivali 3-9 Eylül’de yapılacak, festivalde bu yıl Yılmaz Güney anılacak.Ayrıca Ömer Lütfi Akad’ın 94. doğumgünü de festivalde kutlanacak.

67. Venedik Film Festivali 01-11 Eylül 2010 tarihleri arasında. Quentin Tarantino bu yıl festivaldeAltın Aslan ödülü jürisinde başkan.

Metin Gönen’in eğitmenlik yaptığı Paradoks film yapım ve yönetim atölyesi eylülde yeni döneme başlıyor

Hollywood’un Altın Çocuğu: Robert Redford

24black mamba24 | 20 July 2010 12:26

Robert Redford
Robert Redford

O bir oyuncu, bir yönetmen, bir yapımcı, baba hatta büyükbaba, kısacası o yaşayan bir efsane. Pek çok erkeğin, özellikle genç Redford’a benzemeye can attığı, pek çok kadının beğendiği, birkaç neslin oyunculuğuna tanık olduğu, son derece zeki ve yetenekli bir Hollywood yıldızı. O Hollywood’un altın çocuğu.

Elbette Hollywood, oyuncu olmak üzere yola çıkan çok sayıda yakışıklının uğrak yeri oldu. Evet çoğu yalnızca uğramakla yetindi, ama o adeta Hollywood’a demir attı. Daha doğrusu Hollywood onu bırakmadı, ondan vazgeçmedi. Çünkü o hep farklı olmayı seçti ve farklı yüzleri başarılı bir biçimde filmlerine taşıdı. Çünkü o fiziksel özelliklerini Allah vergisi oyunculuk gücüyle ustalıkla yoğurdu ve beyazperdede uzun yıllar parlamayı başaran bir yıldız oldu. Onca ödüle, onca başarıya karşın yine de kendini eleştirmekten vazgeçmedi:
“Bir yönetmen olarak kendimi oyuncu kimliğimle beğenmezdim. Oyuncu kimliğimle de kendimi bir yönetmen olarak beğenmezdim.”