bildirgec.org

ömer kavur hakkında tüm yazılar

Anayurt Oteli (1987)

queennothing | 29 December 2010 12:43

“Gizli Yüz”, “Aşk Üzerine Söylenmemiş Her Şey”, “Melekler Evi” gibi yapımlardan tanıdığımız Türk Sineması’nın usta isimlerinden Ömer Kavur‘un, Yusuf Atılgan‘ın romanından uyarladığı 1987 çıkışlı filmi “Anayurt Oteli”, Altın Portakal Film Festivali, İstanbul Uluslararası Film Festivali, SİYAD Ödülleri, Venedik Film Festivali, Nantes Three Continents Film Festivali ve Valencia Film Festivali’de çeşitli dallarda ödüllere layık görüldü.

Gurbet kuşları göçtü: Halit Refiğ

kahramancayirli | 19 October 2009 12:28

Gurbet kuşları göçtü: Halit Refiğ
Kahraman Çayırlı

mitoloji.info adresinden alınmıştır.
mitoloji.info adresinden alınmıştır.

Gurbet Kuşları’nı izlemeyen bir sinemasever var mı? Ya da 80lerde çocuk olup, Müjde Ar’lı Teyzem’i görmeyen? Ya da Trt ekranlarında dizi furyasının başlamasının işaret fişeğini çeken efsane Aşk-ı Memnu’yu? Filmi yakılan Kemal Tahir uyarlaması Yorgun Savaşçı’yı?…

tulumba.com adresinden alınmıştır.
tulumba.com adresinden alınmıştır.

Atıf Yılmaz’ın, Ömer Kavur’un gitmişliğine alışamamışken, Türk Sineması çok önemli bir neferini daha kaybetti. Halit Refiğ’i

Gurbet Kuşları’ndan Teyzem’e…

10da kaç?

kahramancayirli | 24 June 2009 18:42

1-AY IŞIĞINDA SAKLIDIR:

Aydan Şener izlemeyeniniz var mı ya da sevmeyeniniz? Gül ve Diken dizisini hatırlamayanınız. Şener artı Toprak Sergen artı kısacık ama güzelim rolüyle Münir Özkul artı Demir Demirkan ve Şebnem Ferah’ın hazırladığı müzik artı sıcak bir hikaye. Bir ara Star mütemadiyen yayınlıyordu, şimdi de öyle mi bilmiyorum.

2-LOLA VE BİLİDİKİD

Listenin zor filmi. Siyah ve arka filmi. Temkinli yaklaşılacak filmi belki de. Ama birçok gerçeği içinden izlemek için. Başka dünyaları öyküleri görmek için. Ya da sadece görmek için önerimdir. Beğenmediğiniz an, kaçın.

İncecik, güzel, renkli, ayakları yere basan Türk filmleri

kahramancayirli | 12 June 2009 15:34

1.Gelin-Düğün-Diyet: 70ler için altın, pırlanta değerinde, tabii şimdi de. Göç üçlemesi, malum. 70ler Türkiyesinin en önemli sosyolojik olayı: Göç. Akad da ne yapmış. Konuyu birbirinden güzel üç filmle taçlandırmış. Hülya Koçyiğit oyunculuk ortalamasının biraz üzerinde seyreder. Başarılı artist bence en iyi performanslarını 80lerde çektiği kadın filmlerinde gösterdi.
2.Üçüncü Sayfa: Demirkubuz nerede biz orada. O nerede sinema orada. Senaryoyu mu övelim Başak Köklükaya’yı mı. Bu filmde Demirkubuz sahneleri birbiri üzerine geçirdi, sesleri başka sahnelere giydirdi. Ben bu tekniğe bayıldım. İnsan zafiyetleri, gerçek üç boyutlu, buralardan insanlar, insan ruhunun çok derinliklerinde seyreden bir film.
3.Dünden Sonra Yarından Önce: Burada kadın yönetmenler kadın filmleri çekerler yine erkek bakış açısıyla olur, gene erkek filmi olur..Yeşim Ustaoğlu’nu, Bilge Olgaç’ı, Handan İpekçi’yi parantezin dışında tutuyorum. Erkekler güçlü, erkekler haklı, erkekler basıp gider vb..Ama bu filmden gitmeyin tabii. İzlenmeli.
4.Herşeye Rağmen: Meral Çetinkaya iyidir, Talat Bulut iyidir, Orhan Oğuz iyidir. Bu film iyidir velhasıl. Aklınızın bir yerlerinde kalsın ismi. Belki bir gün karşılaşırsanız bir trt kanalında vs, kanalı değiştirmezsiniz.

on yedi pazar öğleden sonrası

kahramancayirli | 07 June 2009 23:57

1.Sertab Erener Beyaz Showda yeni şarkısını söylüyor. Nerede bu kadının eski şarkıları? Lal, Sertab Gibi nerede?..Kenan Doğulu’nun yeni şarkıları…Patron..Bu yaz deli gibi çalınır her yerde vs ama ne kadar da kötü şarkılar..Her yerde bunlar çalındığı için insanların çoğu sanıyor ki bu şarkılar güzel. Maalesef..Alternatif müzik yapanlar kenara köşeye sıkışıyor.
2.Yeryüzünde çok çok az da olsa iyi niyetli emlakçılar da varmış. Birine ben denk geldim.
3.Genel olarak tüm kitaplar, özellikle de şiir kitaplarının çok pahalı olduğunu düşünüyorum. 60 sayfalık şiir kitabına 8 tl – 10 tl etiketi yapıştırırsanız, tabii yıllarca raflarda bekler. Nasıl bir çözüm bulunabilir bu duruma…
4.Her lafı edebiyata getiriyorum. Şu sıralar tanıştığım yeni bir arkadaşımla, malum ekonomik krizin etkilerinden söz ederken konuyu kitaplara çektim. Ne okudun en son dedim 26 yaşındaki yüksek lisans öğrencisi arkadaşıma. “Bu yaşımızda Ayşe Kulin okuyacak değiliz ya.” dedi. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları isimli kitabı okuyormuş. Ben tabii takıldım kaldım “Bu yaşımızda Ayşe Kulin okuyacak değiliz ya” kısmına..Çok satanlar listelerindeki kitaplar, Üstün Dökmen vb. yazarların kitapları okunmasın istiyorum. Mesela Metis’ten çıkan şiir kitapları ya da Ayrıntı Yayınlarından Yer altı Edebiyatı serisini önerelim bir kez daha.
5.Bir de hiç şiir kitabı okumayıp, hiçbir şair bilmeyip, şiir yazdım ben diye ortalığa düşenler oluyor. Upuzun, bambaşka bir yazı konusu.
6.Pazar günü, Radikal İki günü. Bu hafta sadece Cenk Özbay’ın Seyyal Taner yazısını sevdim, bir de Serkan Zihli’nin yazdıklarını. Sıcakta insan gazeteyi bile zor okuyor.
7.İnsanın her şeyden sıkıldığı anlar oluyor. Küçücük kağıt parçaları nasıl değiştiriveriyor herkesi. Ne fena. Küçücük kağıt parçalarınız var diye, normalde yüzünüze bakmayacak biri sizinle evleniyor, hürmet ediyor, sevgi gösterilerinde bulunuyor. 2001 krizinde işsiz kalan bankacıları önce karıları terk etti.
8.Hunger’ı izledim. Bir de Kırık Bir Aşk Hikayesi’ni. Selim İleri ve Ömer Kavur iyi bir iş çıkarmışlar. Hümeyra’nın oyunculuğunu da sevdim. Tipik Türk filmi. Pazar öğleden sonrama yakıştı.
9.Pazar öğleden sonralarında rahatsız edici bir şeyler var. Yeni bir haftanın eşiği. İşin eşiği.
10.Ömer Kavur’un Karşılaşma’sı da güzeldir epey. Hele ki İsmail Hacıoğlu’nun oyun kesişi, nefistir. O da başka bir pazara artık.
11.Hayatımızın en güzel günü hangisi? Yaşadık mı, geçti mi yoksa önümüzde mi? Bu pazar günü olmadığı kesin. Hayatımızın en güzel gününde ne yapıyorduk, ne yapıyor olacağız?
12.Her evden bir sürü göz, sokağı izliyor. Perdenin ardında ya da önünde. Tüm hayatları, sokak.
13.Pazar gününü betimleyecek bir renk? Özellikle de pazar öğleden sonralarını.
14.Sezen Aksu, Düş Bahçeleri-2 ile geliyor. 30 şarkıyla. Diğer popçulara verdiği şarkıları bu kez kendisi seslendiriyor, üç tane de yeni şarkı. Bakalım nasıl olacak.
15.Cumayı cumaertesini ne kadar seviyorsam pazarı o kadar sevmiyorum.
16.İnsan dönüp dolaşıp yine çocukluğuna geliyor.
17.Kör pazar.

Arızalı zamanlar öksüz kaldı

kahramancayirli | 22 April 2009 11:29

Arızalı zamanlar öksüz kaldı

Kahraman Çayırlı

Ankara’da köklü ve saygın bir sinema, salonlarından birini, bir haftalığına, 2005 Haziranında ona ayırdı. Üçüncü günün konuk filmi ise 1979 yapımı, Adana’da anne-babaları ölünce emmilerini aramak üzere İstanbul’a gelen iki çocuğun sokaklarda yitiş öyküsüydü: “Yusuf ile Kenan”. Birazdan film başlayacak, ışıklar sönmek üzere, o da ne! Koca salonda tek başınayım. Arada salon görevlisinden öğreniyorum ki, ancak “Anayurt Oteli”ne on-on beş kişi gelmiş, kimi seanslara hiç kimse gelmediği için film oynatılmıyormuş bile! Ona verilen değer bu mu? “Hababam Sınıfı Askerde”yi sinemada iki milyonu aşkın insan seyrederken, onun izleyicisini neden parmakla sayıyordum? Yine film arasında üzülerek gördüm ki, seyircinin çoğu canavar bir kayınvalidenin anlatıldığı Jennifer Lopez’li “Vay Kaynanam Vay”ı seçmişti…

ustaların ustası: atıf yılmaz

kahramancayirli | 10 February 2009 10:51

bir dostumun mesajıyla uyandım o sabah: “kardeş başımız sağ olsun, atıf yılmaz yaşıtları gibi yapmış.” sonra bir başka mesaj: mevlana, insanların ölümüne değil, doğumuna üzülün diyor… 50lerin başından bugüne türk sineması’nın her dönemine tanıklık eden, altmışında emekliliklerini ilân edip evlerinde oturanlara inat 81’inde önümüzdeki sezon nurgül yeşilçay ile çekeceği romantik komediyi düşünen, kim bilir bir yirmi yıl daha yaşasa yine keyifle rejisörlük koltuğunda oturmaya devam edecek “türler üstü ustamız” atıf yılmaz’ı kaybetmiştik. yönetmenler genellikle yetkin olabildikleri bir türün üstüne giderler sinema serüvenleri süresince, oysa yılmaz, kadın filmlerinden, epik ürünlere, töre komedisinden, durum komedisine kadar sinema yelpazesinin pek çok ayağına uzandı: merak ve macera. işte yılmaz’ın karakterini yoğunlukla şekillendiren bu iki güdü, sinemasının bunca çeşitlenmesine vesile olur.

cazibe hanımın gündüz düşleri

kahramancayirli | 19 May 2008 13:04

iyi bir türk filmi, senaryosu özellikle çok iyi.
iyi bir türk filmi, senaryosu özellikle çok iyi.

bugün de size bir türk filminden söz edeceğim: cazibe hanımın gündüz düşleri. irfan tözüm, yönetmeni filmin. macit koperin imzası var senaryoda. ve görünce şaşırdığım bir isim, 90larda şarkı sözü yazarlığıyla tanıdığımız mete özgencil, filmin sanat yönetmeni.

hale soygazi, filmin başrolü. uğur polat, suna selen, macit koper, suat sungur ve nüvit özdoğru filmin diğer oyuncuları. başrolde hale soygazi yerine müjde ar veya derya alabora olsa daha iyi olabilir miydi diye epey düşündüm. ama yanlış anlaşılmasın, hale soygazi canlandırdığı karakterin altından başarıyla kalkabilmiş.

mayıs sıkıntısı

kahramancayirli | 04 May 2007 20:35

Arızalı zamanlar öksüz kalalı iki sene oluyor neredeyse. Zamanla hep derdi olan, zaman ustası Ömer Kavur, 14 Mayıs 2005’te uzun bir yolculuğa çıkmıştı. Sineması, fikirleri, yetiştirdiği insanlar bizimle ama ben çok özlüyorum Kavur’u. “Karşılaşma”yı kim bilir kaçıncı kez izlerken gözlerim doluyor, gözlerim arkadaşlarının tamamlayacağı “Kardeş” filmini arıyor.

Bir başka mayıs akşamında ise şanslı (şanslı, çünkü her türde sayısız filmi var) bir yönetmen olduğunu düşündüğüm Atıf Yılmaz’ı yitirdik (5 Mayıs 2006). 50lerin başından bugüne Türk Sinemasının her dönemine tanıklık eden, altmışında emekliliklerini ilan edip evlerinde oturanlara inat 81’inde önümüzdeki sezon Nurgül Yeşilçay ile çekeceği romantik komediyi düşünen “türler üstü ustamız”dı, o.