Arızalı zamanlar öksüz kalalı iki sene oluyor neredeyse. Zamanla hep derdi olan, zaman ustası Ömer Kavur, 14 Mayıs 2005’te uzun bir yolculuğa çıkmıştı. Sineması, fikirleri, yetiştirdiği insanlar bizimle ama ben çok özlüyorum Kavur’u. “Karşılaşma”yı kim bilir kaçıncı kez izlerken gözlerim doluyor, gözlerim arkadaşlarının tamamlayacağı “Kardeş” filmini arıyor.Bir başka mayıs akşamında ise şanslı (şanslı, çünkü her türde sayısız filmi var) bir yönetmen olduğunu düşündüğüm Atıf Yılmaz’ı yitirdik (5 Mayıs 2006). 50lerin başından bugüne Türk Sinemasının her dönemine tanıklık eden, altmışında emekliliklerini ilan edip evlerinde oturanlara inat 81’inde önümüzdeki sezon Nurgül Yeşilçay ile çekeceği romantik komediyi düşünen “türler üstü ustamız”dı, o.Bir mayıs daha geldi şimdi. Ödüm kopuyor, içim daralıyor “Türk Sinemamızın ustalarına bir şey olacak” diye. Tedirginim. Ama aynı zamanda umutluyum da. Çünkü bu topraklarda elli sene sonra da Selvi Boylum Al Yazmalım, Anayurt Oteli, Kadının Adı Yok izlenmeye devam edecek. Sinemamıza kattıkları onca çırak, onca fikir, onca yetkin film Ömer Kavur’u ve Atıf Yılmaz’ı unutturmayacak, filmleri her izlendiğinde Yılmaz da, Kavur da yeniden doğacak.