bildirgec.org

okuma hakkında tüm yazılar

para kazan

admin | 28 December 2010 23:04

para kazanmak hele de nette kazanmak bir çoğumuzun hayalidir. buna olanak sağlayan şu anda okuduğunuz yazıyı yayınlayan pillinetwork anlık kazanç değil yıllarca sürebilecek kazanç imkanı sunuyor! siteyi detaylı bir şekilde incelerseniz ne demek istediğimi

jQueryde xml parse etme

mmacit | 29 December 2009 11:56

Bu yazımda jQueryde xml dosyasından veri almayı ve bu verileri dizilere aktarıp kullanıma hazır hale getirmekten bahsedeceğim…

öncelikle aşağıdaki gibi bir xml dosyamız olsun:

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
<?xml version="1.0" encoding="utf-8" ?>
<bilgiler>
<bilgi baslik="deneme1" resim="1.jpg" aciklama="Hebele1 Hübele1" />
<bilgi baslik="deneme2" resim="2.jpg" aciklama="Hebele2 Hübele2" />
<bilgi baslik="deneme3" resim="3.jpg" aciklama="Hebele3 Hübele3" />
<bilgi baslik="deneme4" resim="4.jpg" aciklama="Hebele4 Hübele4" />
<bilgi baslik="deneme5" resim="5.jpg" aciklama="Hebele5 Hübele5" />
<bilgi baslik="deneme6" resim="6.jpg" aciklama="Hebele1 Hübele1" />
<bilgi baslik="deneme7" resim="7.jpg" aciklama="Hebele2 Hübele2" />
<bilgi baslik="deneme8" resim="8.jpg" aciklama="Hebele3 Hübele3" />
<bilgi baslik="deneme9" resim="19.jpg" aciklama="Hebele4 Hübele4" />
</bilgiler>

Asp’de Textstream Nesnesi

angelsdemos | 03 November 2009 10:45

Textstream nesnesi *.txt dosyaları üzerinde işlem yapabilmeyi sağlar.(*.txt oluşturma,veri yazma,silme,düzeltme..).Bu sayede küçük veritabanları oluşturabilirsiniz fakat acsees veya sql gibi kullanışlı,hızlı ve güvenli olmaz.Fakat küçük işlerde kullanabilirsiniz.

*.txt Dosyası Oluşturma
Dosyamızı oluşturmak için textcreatobject methodunu kullanıcaz.
Örnek ;

1
2
Set nesne = Server.CreateObject("Scripting.FileSystemObject")
Set dosyayarat = nesne.CreateTextFile(Server.MapPath("dosyaadi.txt"),erisim_izni,erisim_formati)

çocuk-cezaevi

gunesligunler | 14 October 2009 11:06

Uyuşturucu satarken yakalanan ve Adana/Pozantı da cezaevindeyken diğer kaderdaşları tarafından dövülerek öldürülüp sonrasında bir iple asılan çocuk, İstanbulda annesini aldattığı gerekçesiyle 12 yaşındaki çocuğun babasını öldürmesi ve yine cezaevinde yaşanacak bir yaşam… Türkiye her sabah böyle haberlere uyanıyor. Çokbilmiş efendiler-medya eğitimsizlikten dem vuruyor sürekli. Oysa sürekli bir eğitim silsilesinden geçip sonu “bu olaylar” olan onca insan var ki. Bu problemde elbet eğitim eksikliği mevcut ama bu sıradan okuma-yazma eğitimi değil: bilinç eğitimi, ortak yaşam eğitimi, renklere saygı eğitimi, erdem eğitimi ve her şeyden önce ne mutlu insanım diyebilmek cesareti ve cüreti… Gazetelerin 3. sayfa haberleriyle yaşamak ülkemiz insanları için bir yaşam tarzı haline geldi. Bu yaşam tarzından en çok çocuklar nasibini alıyor. Henüz 12 sinde çocuklar sokak-cezaevi arasında mekik dokuyor. Gelişen bu sürecin sonuçları çocuklarda tasvip edilmez, insan doğasından uzak, birlikte yaşama aykırı bir gelecek hazırlamakta. Uyanmanın, ayağa kalkmanın zamanıdır. Sokaklarda suçlu değil geleceğin tohumları yeşersin.

Usb Posta Habercisi

LuchaS | 27 July 2009 11:00

Bir icat sitesinde gezinirken denk geldiğim ilginç bir ürünü tanıtmak istiyorum size bu ürün tamamen usb den baglanabilen posta zarfı şeklinde bir aygıt

Özelliklerine gelince

  • Tüm windows tabanlı işletim sistemleri
  • Mail okuma yazılımlarını
    destekliyor.
    Eposta aldığınızda rengi degişiyor bir nevi 3rd status bar yani Şu sitede ürüne ulabilirsiniz…

Orhan Pamuk kitabı beklerken fazlasıyla masummuşum….

MerakliKedi | 06 October 2008 13:00

Nobel adaylığı, ödülü alması ve sonrasında çok yazıldı çok çizildi hakkında… Orhan Pamuk benim için önemli bir yazardı. Klasik romanlardan farklı bir tarza geçişimi başlatan, bana farklı bir dünyanın kapısını açan yazardı. Lisenin ilk yıllarında önce Cevdet Bey ve Oğulları ile tanışmıştım onunla. Ardından Sessiz Ev ve tabii ki benim için bir başyapıt olan Kara Kitap ile devam etti tanışıklığımız. Öylesine etkilenmiştim ki kitaplarını bekler olmuştum. Her yeni çıkanı da hevesle alır, okur olmuştum.
Nobel ödülü dönemi özel bir dönemdi. O güne kadar hiç değinmediği konulara girivermişti Orhan Pamuk. Bu konudaki yorumum çok başka. Burası onun yeri değil. Ama şu bir gerçekti ki benim için Orhan Pamuk iyi bir yazardı ve nobel hakkıydı. (En azından ben onun kitaplarını okuduğumda aldığım hazlar nedeniyle kitaplarını yazdığı dönemde diğerlerinden farklı bir yazar olduğunu düşündürmüştü). Sonra kaçışı, gidişi edebiyatçı kişiliğini etkilememişti gözümde.
Masumiyet Müzesi çıktığında bendeki ilk izlenimi bu sefer aradığımı bulamayacakmışım gibiydi. Fazlaca popülerize olmuş, klasik Orhan Pamuk hedef kitlesinin dışına çıkmış bir kitap diye düşünmüştüm. Bir arkadaşım, kitabı özellikle almayı düşünmüyorsam kendisinin verebileceğini söylemişti. Tabi ya, sonra istersem kütüphanem için alabilirdim. Kitabı aldım, okumaya başladım. Geri verdiğim için tam olarak söyleyememekle birlikte kitabın ikinci ya da üçüncü cümlesindeki gramer bozukluğu küçük dilimi yutturuyordu bana. Ama neyse ben devam edeyim dedim. Ettim de… Beş günlük seyahatimde o koca kitabı ve Paul Auster’ın bir kitabını daha bitirdim. Yanlış anlaşılmasın, kitap sürükleyici olduğundan bu kadar çabuk bitmedi. Kitabı yarım bırakmama nedenim, Orhan Pamuk mutlaka bir yerinde Orhan Pamuk’luğunu gösterecek diye düşünmemdi. Onu bir sonraki sayfada bulma umuduyla kitabın son sayfasına kadar okudum. Son sayfayı da bitirdiğimde ise ne elimde, ne içimde hiçbir şey kalmamıştı. Hoş bir nostalji diyenlere Ayfer Tunç’un Müsaitseniz Annemler Size Gelecek kitabını tavsiye ederim. Herhangi bir Türkan Şoray, Hülya Koçyigit, Ediz Hun filmi de işinizi görür. Hem de oldukça kısa zamanda biter. Damağınızda bırakacağı lezzetin aynı olacağından endişeniz olmasın. Masumiyet Müzesi’nde edebi bir eser okuduğunuza dair eşsiz bir lezzet de bulamayacağınıza göre kendinizi kitabı bitireceğim diye paralamayın. Okumamış olmak bir kayıp değil.

Tarih, kültür, yemek ve aşk bir arada…

MerakliKedi | 05 October 2008 09:51

Uzun bir uçak yolculuğuna okuyacak iyi bir kitap olmadan başlamak düşünülemez bence. Ben de öyle yaptım. Bu seferki kitabım bir aşk öyküsü etrafına sarılmış bir yemek kitabıydı. Yanlışlık olmasın yemek tarifi değil içeriği… Bir kültürü, tarihi, yemeğiyle birlikte anlatan bir aşk hikayesi.
Uçağa bindiğimde kitabın henüz üçte birini okumuştum. Ama beni öylesine sarıp sarmaladı ki elimden bırakamadan yolculuğun sonuna geldiğimde kitabı bitirivermiştim.
“Son Çinli Şef” için isterseniz Çin’in imparatorluk döneminden başlayıp Mao dönemini de içeren bir tarih kitabı diyebilirsiniz. Ya da gerçek Çin yemeklerinin püf noktalarını anlatan bir yemek kitabı. Bunları beğenmedinizse, Çin halkının mutluluklarını, sevinçlerini, hüzünlerini anlatan bir kültür incelemesi de olur… Kim bilir bunların hiçbiri size yetmezse o zaman, bir yıl önce kocasını trafik kazasında kaybeden bir kadının birdenbire kocasıyla ilgili bir takım iddialar karşısında gerçekleri bulmak için Çin’e yaptığı geziyi anlatan roman da olabilir. Bir kadının geçmişi bulmak için yaptığı yolculukta aslında kendini buluşu da bir başka bakış açısı belki de.
Gerçek şu ki, birçok farklı hazzı bir arada yaşatan bir kitap. Tabii ki kitabın Amerika’da yayınlanmış bir roman olması nedeniyle anti-maoist yaklaşımına göz yummak gerekiyor.

google bizi aptallaştırıyor mu?

ufopilotu | 02 July 2008 18:03

önemli bir konu olarak, günümüzde internet aracılığıyla paylaşılan bilgi hacmini hiç kimse yadsıyamaz. bilgi erişimi konusunda da en popüler arama motoru google çok önemli bir misyon edinmiş durumda.

akabinde, theatlantic.com sitesinde yayınlanmış makalede google’ın insanları aptallaştıp aptallaştırmadığı tartışılmış.

önemli sebepler arasında google’ın arama sonuçlarını getirirken insanlara düşünme fırsatı bırakmadığı. geleneksel öğrenme metodlarına ters bir durum olarak, google kullanıcıları buldukları verileri sadece kopyala yapıştır, düzenle ve döküman haline getir tekniğiyle işliyor.