bildirgec.org

nicole kidman hakkında tüm yazılar

Biri Psikolojik Gerilim Mi Dedi?

alploganer | 22 May 2010 14:40

Çok sevdiğim bir tür olan psikolojik gerilim filmlerini şöyle bir derleyeyim dedim. Bunlar dışında aklınıza gelen filmleri belirtirseniz sevinirim.

1. Fight Club(1999) 1999 yapımı David Fincher filmi. Başrollerde Brad Pitt ve Edward Norton harikalar yaratıyor. Filmde gizli bir yeraltı kulübü olan dövüş kulübü ve bu klubün dövüş bağımlısı üyeleri anlatılıyor.

2.Altıncı His(1999) M. Night Shyamalan’ın başyapıtlarından biri. Filmde ölüleri gördüğünü söyleyen bir çocuk ve ona yardımcı olmaya çalışan psikoloğun hikayesi anlatılıyor. Başrollerde ise Bruce Willis ve Haley Joel Osment var.

3.Akıl Oyunları(2001) Ron Howard’ın yönettiği bu film ,gizli bir görevde bulunan matematik dehasını konu ediniyor. Başrollerde Russell Crowe, Jennifer Connelly ve Ed Harris bulunuyor.

The Invasion (2007)

queennothing | 15 December 2009 17:45

1911 – 1995 tarihlerinde yaşamış Amerikan bilim-kurgu romanı yazarı Jack Finney‘in 1954 senesinde tamamladığı “Invasion Of The Body Snatchers” adlı romanından uyarlanan 2007 çıkışlı bilim-kurgu/gerilim filmi “The Invasion” (İstila), Oliver Hirschbiegel tarafından yönetildi. Filmde Nicole Kidman, Daniel Craig, Jeffrey Wright, Jeremy Northam, Veroica Cartwright ve Jackson Bond rol alıyor.

Carol Bennell, bir süre önce kocası Tucker ile boşanmış, küçük oğlu Oliver ile birlikte yaşayan bir ruh doktorudur. Şehirde bulunan uzay mekiğinden yayılan bir virüs, insanlara bulaşıp öldürücü sonuçlar doğurmakta, fakat Carol da dahil şehirde yaşayan hiç kimse bu tehlikeli durumun farkında değildir. Uzay mekiğiyle temas kuran insanlara bulaşan virüs, insandan insana da bulaşmaktadır. Virüs, kişinin uykuya dalmasıyla etkisini gösteriyor ve ilerlediğinde, deride yapışkanlık ve aşırı saldırganlıkla kendini belli ediyor. Tedavisi henüz bulunamayan bu salgın, başta şehri, ülkeyi ve tüm dünyayı tehdit etmektedir.

The Danish Girl (2010)

queennothing | 11 November 2009 09:47

Amerikan yazar David Ebershoff‘un ilk romanı “The Danish Girl“, 2000 senesinde yayınlandı. Söz konusu roman, Amerika ve Avrupa’da büyük başarı getirmişti. Zira, romanın anlattığı transeksüel ilişkiler ve Ebershoff’un başarılı betimlemeleri de esere ayrı ve farklı bir hava vermişti. 2009 senesi başında, İsveç asıllı yönetmen Tomas Alfredson, hayran kalddığı bu edebi eseri bir sinema filmi haline getirmeye karar verdi. Evli bir çift olan Einar Wegener ile Greta arasındaki ilişkiyi konu alacak olan yapım, 2010 senesinde vizyona girecek.
Filmin senaryosu bile başlı başına olay yaratırken, başrolde yer alacak olan iki oyuncu da ayrı bir iddia halini alıyor.
‘Transeksüel Einar’ karakteri için seçilen kişi; Amerika, Hawaii doğumlu, Oscar Ödüllü aktris Nicole Kidman ve Einar’ın eşini canlandıracak kişi ise Los Angeles doğumlu, Oscar Ödüllü aktris Gwyneth Paltrow.

“Nine” ilk trailer ve kamera arkası fotoğraflar

queennothing | 02 November 2009 12:38

Rob Marshall‘ın yönetmenliğini yaptığı ve 2009 sonlarında vizyona girmesi beklenen müzikal yapım “Nine“, Daniel Day-Lewis, Nicole Kidman, Marion Cotillard, Penélope Cruz, Kate Hudson, Judi Dench, Sophia Loren gibi isimleri bünyesinde barındırıyor. Oldukça iddialı ola n yapımdan ilk trailer yayınlandı. Buradan izleyebilirsiniz.
Trailer videonun yanında filmin setinden bazı fotoğraflar da internet ortamında yayınlandı.

Tarihin ilk transeksüeli: Lili Elbe

nazokiraze | 27 October 2009 16:31

David Ebershoff tarafından yazılan Danish Girl adlı roman 2001 yılında tüm dünyada konuşuldu. Şimdi bu romanın beyazperdeye uyarlanması konuşuluyor. Başrolünü Nicole Kidman’ın oynayacağı film, Danimarkalı bir ressamın hayatını anlatıyor. Elbette kitabın bu kadar ilgi görmesinin sebebi sadece bir ressamın hayatını anlatması değil. Konu edilen Danimarkalı ressam Lili Elbe (gerçek adı: Einar Wegener).

Einar Wegener’in hayatı gerçekten de filmlere, romanlara konu edilesi cinsten. Erkek olarak evlendikten sonra karısı tarafından eşcinselliği kabul gören, hatta kendisi gibi ressam olan eşi Gerda‘ya kadın kıyafetleri içinde pozlar veren, ikinci bir kadın kişiliğine bürünüp eşiyle lezbiyen ilişki yaşayan Wegener, aynı zamanda tarihin ilk transeksüeli.

Tom Cruise

queennothing | 22 October 2009 09:48

Thomas Cruise Mapother IV (bu ad, büyük-büyükbabasından beri devam eden bir gelenekti, Tom’un babası III), 3 Temmuz 1962 tarihinde New York, Syracuse’da elektrik mühendisi olan Thomas Cruise Mapother III ve özel okul öğretmenliği yapan Mary Lee’nin oğlu olarak dünyaya geldi. Kanada’da ikamet eden Robert Hopkins Public School ve yine Kanada sınırları içinde bulunan Henry Munro Middle School‘da eğitim gören Tom, eğitim hayatı boyunca yaklaşık 14 okul değiştirdi.
19 yaşına gelen Tom, sinemadan yana kullandığı seçiminin hayatını tümünden değiştirmesine izin verdi ve 1981 senesinde Brooke Shields ve Martin Hewitt‘in başrollerini paylaştığı ‘En İyi Müzik’ dalında Oscar adayı olan “Endless Love” (‘Billy‘ karakteriyle) adlı yapımda rol aldı. Aynı yıl, Harold Becker‘in yönetmenliğini yaptığı, Timothy Hutton, George C. Scott, Sean Penn ve Ronny Cox‘un rol aldığı “Taps” (‘David Shawn‘ karakteriyle) adlı yapımda yer aldı.
1983 yılında Tom, usta yönetmen Francis Ford Coppola‘nın yönettiği “The Outsiders” (‘Steve Randle‘ karakteriyle), Jackie Earle Haley ile birlikte “Losin’ It” (‘Woody‘ karakteriyle) komedisinde, Paul Brickman‘ın yazıp, yönettiği, kendisine Altın Küre adaylığı getiren “Risky Business” (‘Joel Goodsen‘ karakteriyle) adlı yapım ve “All The Right Moves” (‘Stefen Djordjevic‘ karakteriyle) adlı yapımda yer aldı.

The Hours (2002)

queennothing | 15 September 2009 11:28

Nicole Kidman, Julianne Moore, Meryl Streep, Ed Harris, Stephen Dillane, Miranda Richardson, George Loftus, Jeff Daniels, Claire Danes gibi başarılı isimlerin rol aldığı 2002 yapımı “The Hours“, Virginia Woolf‘un “Mrs. Dalloway” adlı romanını yazarken içinden geçtiği süreci anlatıyor. Stephen Daldry‘nin yönettiği film, Michael Cunningham‘ın romanından uyarlandı. Ayrıca, film Kidman’a ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar Ödülünü kazandırırken Harris’e ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’, Moore’a ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Kostüm Tasarımı’, ‘En İyi Düzenleme’, ‘En İyi Müzik’, ‘En İyi Görsellik’ ve ‘En İyi Uyarlama’ dalında Oscar adaylığı getirdi.

Laura, kocası ve küçük oğlu Richard ile mutlu görünen bir hayat sürdürmektedir. Kocasının doğumgünü için oğlu Richard ile pasta yapmaya karar veren Laura, bir süredir kafasının içinde yaşayan bulanık düşüncelerin açığa çıkmasıyla, ‘normal’ hayatı altüst olur. Laura, kendisinin bile farkedemeyeceği kadar derin bir depresyon içerisindedir ve yaşadığı hayattan bir şekilde rahatsızlık duymaktadır. Ancak sessiz ve içine kapanık bir kadın olan Laura, dışarıdan oldukça mutlu görünmektedir ve içinde bulunduğu depresyonu ne kocası ne de arkadaşları anlayamamaktadır. Doğumgünü pastasıyla resmen hayatına aldığı bu karanlık kişilik, Laura’ya hayatını ve ölümü sorgulatacaktır.

Panic Room (2002)

queennothing | 05 August 2009 17:41

1963, Amerika doğumlu senarist / yönetmen David Koepp‘in senaryosunu yazdığı, adını sıkça duyduğumuz başarılı ve yaratıcı yönetmen David Fincher‘ın yönetmenliğini üstlendiği “Panic Room“, orjinal hikayesi ve güçlü oyuncu kadrosuyla, heyecanın temposunu hiç azaltmadan, izleyicilerine gerilim dolu bir film sunuyor.
Meg Altman, eşi Stephen tarafından aldatılınca, boşanıp, kızı Sarah ile yeni bir eve taşınır. 2 katlı ev, anne – kız için büyük olmasına rağmen, ikili heyecanlıdır. Evin üst katında bulunan, çelikten yapılmış ‘panik odası’ ise, acil durumlar için tasarlanmıştır. Evin eski sahipleri, zengin oldukları için, böyle bir odanın güvenli olacağını düşünerek yaptırmışlar ve farkında olmadan yeni sahiplerinin de güvende hissetmelerine sebep olmuşlardır.

Yeni evlerinde uyuyan Meg ve Sarah, evin içinden gelen seslere uyanıp, göz atınca, 3 adam görürler ve Meg, kızını alıp ‘panik odası’na girer. İçeriden kilitlenen odaya, dışarıdan kimse ulaşamamaktadır ve içeride bulunan telefon sayesinde yardım çağırmak mümkündür. Ancak, telefon hatlarını kesip, salondaki hoparlörden, odadaki kolonlara konuşup, sesleriyle anne – kıza ulaşmayı başaran hırsızlar, istediklerini almadan gitmemeye niyetlidirler.

Nicole Kidman

queennothing | 16 June 2009 09:51

20 Haziran 1967, Hawaii, Amerika doğumlu Nicole Mary Kidman, çocukluğundan aklında kalan her anıyı, Avustralya’da geçirdi. Kendisinden 3 yaş küçük kızkardeşi Antonia Kidman (yapımcı), psikoloji uzmanı, yazar babası Anthony Kidman ve hemşire annesi Janelle Ann MacNeille Kidman ile Avustralya’da yaşayan Nicole, sanata sıcak bakan ebeveynlerinin de etkisiyle önce baleye, sonra tiyatroya yöneldi. Bir süre sonra ‘oyuncu olmak’ istediğinden emin olduğunu ailesine bildiren Nicole, ‘St Martins Youth Arts Centre‘ (Melbourne, Avustralya), ‘Australian Theatre for Young People‘ (Avustralya) ve ‘St. Philip Theater‘ (Avustralya, kapandı)’da eğitim aldı. Ancak, Kidman şansı 16’sında dönmüştü; Avustralyalı yönetmen Howard Rubie‘nin yönetmenliğini üstlendiği televizyon gösterimi için çekilen “Chase Through the Night” adlı yapımda ‘Petra‘ karakterini canlandıran Kidman, aynı yıl ‘Sheena Henderson‘ karakterini canlandırdığı “Skin Deep” adlı TV filminde de rol aldı. Yine aynı yıl Henri Safran‘ın yönettiği “Bush Christmas” adlı yapımda ‘Helen’ karakterini canalndıran Kidman, İngiliz yönetmen Brian Trenchard-Smithin yönettiği “BMX Bandits” adlı macera yapımında ‘Judy‘ karakterini canlandırdı. 1984 yılında, Gary Conway‘ın yönettiği “Matthew and Son“da ‘Bridget Elliot‘ karakterini canlandıran Kidman, 13 sezonu tamamlayan “A Country Practice” dizisinin iki bölümüne, ‘Simone Jenkins‘ karakteriyle konuk oyuncu olarak katıldı.

Eyes Wide Shut (1999)

queennothing | 22 May 2009 09:43

Sinema camiasında adı yerlere göklere sığmayan Stanley Kubrick‘in yönetmenliğini yaptığı son sinema filmi “Eyes Wide Shut“, Arthur Schnitzler‘in ‘Traumnoveller’ (Rüya Roman) adlı hikayesinden uyarlandı.

Dr. William Bill Harford, karısı Alice ve kızıyla sıradan bir hayat yaşamaktadır. Alice ile bir gece partisine katılan Bill, partide kendisine ilgi gösteren kızlarla yakınlaşır. Alice ise, kocasından bağımsız, kendisini dansa kaldıran bir adamla oldukça yakın bir ilişki kurarken, daha fazla yakınlaşmayı reddederek, kocasına ne kadar bağlı olduğunu anlatır.
Bill‘in ise farklı bir sorunu vardır, parti sahibinin yatak odasında genç bir kız, çıplak bir halde uyuşturucu komasına girmiştir. Genç kızı hayata döndüren Bill, gecenin ilerleyen saatlerinde karısı Alice ile eve döner.
Sıradan konular hakkında konuşan çift, birden ‘aldatma’ konusu hakkında konuşmaya başlar. Kocası Bill‘i kadın hastalarından kjıskanan Alice, kıskanılma arzusunu açığa vurarak, yıllar önce birlikte kaldıkları otelde, bir ordu görevlisiyle yaşadığı seks fantezisini, Bill‘e anlatır.