İlk adımın biraz çekingendir, sonra hızlanırsın, ama koşmazsın hiç. Sabahın köründe koşmak sinirine dokunur, hem zaten o enerji çoook gerilerde kalmadı mı?
Yürürsün yürürsün, hızla nefes alır verirsin. Son günlerin terslikleri, felaketleri tatsızlıkları, suratsızlıkları ise hep aklındadır:
–Onu öyle yapmasaydım, neden ona öyle dedim ki? Kırılmıştır kesin.
-Hay Allah, kalp krizi geçirmiş ve 48 saat yaşamış sadece… İnanamıyorum onun öldüğüne, tamam kabul ediyorum, çok yakın değildik, ayda yılda bir bile aramazdık birbirimizi ama hala yaşasaydı keşke…
-Karşıdan gelen şu adamlar ve kadınlar da ne suratsız öyle? Olur mu ama yahu? Her gün bu parkurda karşılaşıyoruz. İnsan biraz gülümsemez mi?
-Ufff ya şu referandum ne olacak? Ya evet çıkarsa? Zaten kan uyuşmazlığın olan bu idarenin daha da ceberrutlaştığını düşünebiliyor musun?
-O zaman onun iş bulması daha da mı zorlaşacak? Zaten kimsenin ne ehliyete ne deneyime baktığı var, öyle değil mi?
Adımların gittikçe hızlanır, güzel bir rüzgar eser. Kendi kendine bir oyuna girişirsin, o suratsız kadına gülümsesem karşılık alır mıyım? Ah evet, hem öyle güzel gülümsedi ki. Hiç de suratsız değilmiş, dişleri de bembeyazmış. Hele şu yaşlı adam, gülümsediğinde en az on yaş gençleşti gibi…
Yürüyüşünün son dakikalarında nedense kafandaki bütün olumsuzluklar gitmiş, sihirli bir el bütün düşüncelerini değiştirmiştir:
-Ona söylerim, biliyorum seni ihmal ettim ama bunun sebepleri vardı derim… Seni aslında o kadar çok seviyorum ki derim. O da bana gülümser hemen.
-Biliyorum ölüm çok acı, ama ne yapabiliriz ki, yaşamın kanunu bu… Hiç olmazsa acı çekmemiş. Hem kaç yıl oldu bilmiyorum ama son görüşmemizde nasıl güldürmüştüm onu.
Ooo, yarım saat nasıl da akıp gitmiş sen yürürken. Heryerinden şıpır şıpır ter akıyor. Haydi koş şimdi kumsala… Kumlar nasıl buz gibidir. Ayakkabılarını, çoraplarını çıkarıp at bir kenara. Kumlara bas. Ohhhh nasıl serin…
-Aslında hayat çok güzel. Bu bana verilmiş bir şans, tek bir şans tamam mı? Ve bunu sonuna kadar değerlendirmeliyim.
-Yeni bir sayfa bugün… Bembeyaz yepyeni bir sayfa. Hiçbir şeye üzülmek zorunda değilim. Üzülmeyeceğim, söz.
-Amaan, referandumdan ne çıkarsa çıksın. Ben miyim yani o yükün altına giren? Sonuçta her toplum layık olduğu biçimde yönetilmiyor mu?
Uffff boşver bunları. Haydi at kendini suya…
Ayakların suyun içinde, haydi koş, iki adım sonra su derinleşir, kulaç atmaya başlarsın… Ne güzel, denizde günün bu saatinde sadece sen varsın, önce seni ürperten serin sular, saçlarını da ıslattığında sanki bütün dertlerini de söküp, siler atar.
Birazdan eve dönersin. Güzel bir çay demlersin, yanında domates, peynir ekmek, biraz da üzüm… Gazeteni alırsın eline…
–Yaşamak güzel şey be kardeşim (*)dersin.
neşe hakkında tüm yazılar
BOŞ MASA
mavilikler | 25 June 2010 11:12
Arkadaşım olur musun? Bak ikimiz de bir başına oturuyoruz bu masalarda. Diğerleri nasıl gülüyorlar, duymuyor musun?.. Nasıl da içlerinden taşan o coşkuyu çağıldatıp duruyorlar o kahkahalarında?..
Biz ikimiz o çağlayanın yanıbaşında sessiz, telaşsız seyrediyoruz onları.
Hadi ne dersin, biz de onlar gibi yaklaşalım mı birbirimize? Mesela kalkıp geleyim mi masana? Hiç değilse kendi sesimizi duyarız yeniden. Sonra diğerimizinkini… O zaman bu kadar sessiz kalmaz masamız. Onların kahkahaları şimdiki kadar canımızı acıtmaz.
bahar gelmeden bahar yazısı
nazokiraze | 09 March 2010 12:32
“Damlardaki kar, saçaklardaki buz
Kanı kaynayan suya dar geliyor.
Haberin var mı, oluklardan sonsuz
Akan su sesinde bahar geliyor”
Cahit Sıtkı Tarancı
Mart’ın kapıdan baktırıp olmadık yerlerimizi dondurduğu şu soğuk havaya ve bir haftadır ciğerlerime inen boğaz enfeksiyonundan tam anlamıyla kurtulmamış olmama rağmen hatta kışı çok çok sevmeme rağmen yine de baharın gelişinin yaklaşması içimi kıpır kıpır ediyor.
Evelikdenilen ot çeşidi genellikle yapraklarının ve sapının tuzlanması şeklinde yenir, baharda tüketilen bu bitki çorbalara konur.Aslında bahar gelince yenilebilir otların çoğu kendini göstermeye başlar.Genellikle benim gibi kış günü eve domates, biber,patlıcan gibi yaz besinlerini sokmayan kurufasülye, kapuska,karnabahar , nohut türü yiyeceklerden sıkılanlar için bahar yeni bir dönemdemektir.Enginar, çilek, can eriği insanı o biçim heyecanlandırıyor.(baharda ot yemeli)
sahanda yumurta
taha3045 | 28 December 2009 13:56
Bir fincan sallama çay eşliğinde başbaşayım kendimle, dışarı çıkacak havam yok, zaten havanın da hali çıkma der cinsten. Canım sıkılıyor içim daraldı, havanın kasveti ruhuma dolandı.
Kocaman bir sahana iki yumurta kırdım, sarılarını dağıtmadım şimdi önümde gülen surat şeklindeki yumurtalar var ve bana gülümsüyorlar.
Bugünkü kararım şımarmak, telefonum kapalı, yumurtam bana gülümsedi,yemeye kıyamadım, kahve çay içmeyecegim sadece ılık süt ve meyve suyu. Az sonra bilgisayarımı da kapatıp çizgi film izleyecegim.Üzerimde ütüsüz pijamalar ,takım bile değil altı başka,üstü başka.
Norveç 1.liği haketti
astral | 17 May 2009 16:14
http://videogaleri.hurriyet.com.tr/Video.aspx?s=5&vid=3385
23 NİSAN
turboorumcek | 30 April 2009 06:59
haftanın sözü-8-
| 04 April 2009 12:14
www.frmtr.com/
“Neşelenmek, içimizdeki toplanan zararlı birikintileri dışarı atmaktır.”
Kemal B.velioğlu…
Ne güzel söylemiş sayın yazar; hakikaten neşelendiğimiz zamanlar, içimizdeki tüm stresi ve hüznü veya biriken acıları bir nebze olsun dışarı atarız. Bir süredir stres yoğunluğu içindeydim. Bu yoğunluğu atmak için eğlence amaçlı bir tatil yaptık; baya neşeli geçti tatilimiz, döndüğümde epeyce zararlı birikintilerimden kurtuldum diyebilirim. Ta ki yeni birirkintilere kadar…
Sana toryum, peni silun
admin | 05 March 2009 08:56
Dün kendimi o kadar karamsar hissettim ki; kendi kendimi bizzat ve de şahsen neşelendirmek istedim.
Kendimi bildim bileli kelimelerle oynamayı çok severim. Bunun nedenini psikologlara bırakarak sizlere kelimelerle nasıl oynadığım hakkında biraz detay vereyim.
Önce anagram ile başlayayım. Sözgelimi kelimemiz “kelime”olsun, bunun harflerini yer değiştirerek nasıl yeni bir kelime üretebiliriz. Bakalım “mekeli” olabilir mi, olamaz. “Elemik” de pek anlamlı gelmedi, o zaman “melike olsun. Uygun kelimeyi bulana kadar durmak yok yola devam. Bunun gibi çok örnek var güzide Türkçemizde.
Blog Şakalarıyla Yeni Yıla Neşeli Girin!
tenedian | 30 December 2007 23:46
http://telif-tercume.blogspot.com/2007/12/happy-new-year-with-blogging-jokes-blog.html
9 ADIMDA MUTLULUK TERAPİSİ
NLPMaster | 11 September 2007 15:10
http://www.gencgelisim.com/html/229adim.html