bildirgec.org

misafir hakkında tüm yazılar

İkramda kusur olmaz..

pillibebekkuyuda | 30 May 2011 17:41

O sabah işe geç gelmişti. Sağa sola fazla bulaşmadan yapılacak işlerini bitirip hemen gidecekti ki..
Odasında bulunan klimayı dağıtmış tamirciyle karşılaştı.
-Kolay gelsin, siz işinize bakın ben yokmuşum gibi, dedi ve başladı telefon görüşmelerine..

Çaktırmadan sekreterin yanına gidip,
-Haftasonu ya da ben yokken gelseydi tamirci, ne çağırdınız şimdi, dedi.
Sekreter, periyodik bakım olduğunu mecburen haftaiçi gelmek zorunda olduklarını söyledi.

Tekrar odasına döndü, sağolsun müşterilerden biri bir kutu getirmiş, masasının üstüne bırakmıştı. Hemen açtı. Mis gibi baklava..
Tamirciye,
-Baklava buyrun, dedi.

kahveye buyrun

taha3045 | 23 April 2009 09:07

Değişen hayat şartları moda ve teknolojiye kırk yıl hatırı olan kahve fincanları da uydu, artık keyifle kahvemizi yudumlarken klasik tarzların dışına çıkabilecegiz.

Bu fincanda kahvenin 40+40= 80 yıl hatırı olması bekleniyor.

Çalıştıgınız işyerinde fincanınızdaki yazılardan tercihinizi seçerseniz, kahve servisi yapılırken sütlü,sade yada şekerli diye sipariş verme derdinden kurtulursunuz.

İçi doluyken beyaz boşken siyah olan bu renk değiştiren fincan sayesinde fincanım boşaldı demekten kurtulma zamanıdır.

Misafirim gece…

| 25 March 2009 16:18

 blufiles.storage.live.com
blufiles.storage.live.com

Gece geçmek bilmedi. Bazen böyle oluyor. İnsan hayatında bazı geceler çok uzun yaşanıyor. İşte onlardan biri, ben de durakladı bu gece. Çok yorgundum, erken uyumuştum; aniden açıldı gözlerim. Hayır, bir ses duymadım, biri de uyandırmadı. Açılan gözlerim, birden karanlığa bakakaldı. Kalktım, bir bardak su içtim ve saate baktığımda, saat ikiye beş vardı. Tekrar başımı yastığa gömdüm, yok bu gece uyku gezmeye çıkmış.
Peki, öyle olsun gece; sen ve ben beraber sabahlarız, o vakit. Daha önce açtığım gece lambamın altındaki kitaba uzandı ellerim. Jeff Abott’ın “Mahzen” adlı kitabı; oldukça heyecanlı bir kitap, zaten son sayfalardaydım, okudum ve hemencecik bitti. Tavsiye ederim, gece size misafir geldiğinde. Kitabı başucuma bıraktım. Tekrar denedim yastıkla bütünleşmeyi, nafile.
Yine ayaklandım, gecenin kararttığı evimin salonuna doğru. Köşe lambasını açtım ve kırmızı koltuğuma bıraktım kendimi, yavaşça. Yavaşça tekrar kalktım yerimden, televizyonu açmamla kapamam bir oldu. Kapama düğmesinin altındaki dolaptan albümlere elim gitti. Tüm albümleri kucaklayarak çıkarttım. Kırmızı koltuğa yayıldı, hepsini koyarken. En önce bebeklik ve çocukluk dönemi albümlerimi açtım, birer birer. Bir tanesinde ağlayan ben, diğerinde kahkahalar atan ben, derken aniden aklıma geldi; eski evimizin avlusunda koşuşturduğum ben.
Evet, hatırladım; çünkü beni kızdıran abimin peşinden deli gibi koşuyordum. Yormuştu beni ve çok ağlatmıştı o an, susturamamışlardı gün boyu. Sonra ilkokul dönemindeki fotoğraflar çıktı karşıma. Çok güldüm, 23 Nisan şenliklerinde pembe elbiseli kızı görünce; suratı buruşmuş, dizlerini birbirine dayamış V şeklinde ve bir eliyle elbisesini sımsıkı yukarı doğru tutmuş, belli ki acil tuvalet ihtiyacı gelmiş. Tekrar güldüm, çünkü fotoğrafta yanımda duran kardeşim fotoğraftaki bana gülüyordu, kahkahalarla. Şimdi de bana gülüyor mu bir yerlerden? Gülümseyen dudaklarıma akan gözyaşlarımı, ellerim kuruladı. Saat dört olmuş, daha bakılacak yığınla geçmiş hatıra defteri varken, gerisine bakamadım; benle başka gecelerde sabahlasınlar diye. Yastıkla tekrar bütünleşmeliydim, yeni bir hayat ışımadan ruhumu dinlendirmeliydim. Gecenin misafirliğine an itibari ile son verdim…

yemekteyiz

mansonilized | 07 November 2008 15:34

Sevgili izleyiciler bugün ben başkanlığında çok sevgili yemekteyiz programını inceleyeceğiz.

Daha önce kendisini Avrupa kanallarında izleyip hayranı olduğumuz yemekteyiz programı Show tv tarafından ele alınıp hassasiyetle boku çıkarılıp bizlere sunulmuştur. Program yemek yapmayı bilen bilmeyen 5 adet insanın çirkeflik, hödüklük, cahillik, maymunluk gibi özelliklerine bakılarak bir araya getirilmesi ve bu insanların her gece biri olmak üzere diğerlerini evinde ağırlaması üzerine kurulmuş. Yemekleri zıkkımlanan yarışmacılar daha sonra limuzine bindiriliyor ve kendilerinden rakiplerine puan vermeleri isteniyor.

The Visitor -Eleştiri-

brsdmn | 07 October 2008 09:57

Prof. Walter Vale

afiş
afiş

Yönetmen Koltuğundaki Thomas McCarthy bir önceki filmi The Station Agent gibi bu filminde de insan ayrımcılığı ve ön yargı konuları üzerinde yoğunlaşmış. Ayrıca filmin senaristide olan Thomas McCarthy Amerika’nın Araplara bakışını çok iyi bir şekilde kaleme almış.Hayatın monotonluğundan bıkkınlık gelmiş olan Profesör Walter (Richard Jenkins) bir iş için New York’a gitmek zorunda kalır ve oradaki evinde bir çiftin kaldığını anlar. Bu çift Amerika’da kaçak yaşamaktadır ve gidecek bir yerleri yoktur profesör bu çiftin yani Suriyeli Tarıq(Haaz Sleiman) ve Senegalli kız arkadaşı Zainab’in(Danai Jekesai Gurira) yanında kalmalarına izin verir. Bütün olaylar Tariq’ın tutuklanmasından sonra başlar.

The Visitor “Senaryo ve Oyunculuk” olarak son derece iyi bir film olmuş. İçinde bir çok mesaja yer veren bu film Amerika’nın Orta Doğu ülkelerinde yaşayan insanlara bakış açısını objektif bir şekilde yansıtmış. Ayrıca dostluğunda çok iyi bir şekilde işlenmiş olduğu filmi çok beğenerek izledim ve herkese de tavsiye ederim.

Nerde O Eski Bayramlar ?

Ertugrul1986 | 29 September 2008 13:07

Bu sözü söyleyebilecek yaşta değilim ama yine de yaşadığım bayramlar günden güne eriyor.Peki neydi arada ki fark ? Bayram Namazı,Akraba Ziyaretleri,Gelen Misafirlere şeker dağıtma,Hep beraber yapılan kahvaltılar,Şeker ve Bayram Harçlığı için kapınıza gelen çocuklar,Elinizi öptüğünde bayram harçlığı verdiğiniz çocuklar…Ben bunları hala görüyorum diyebilirsiniz.Yalnız şöyle bir 3-5 sene öncesi ile karşılaştığınızda bunların yarı yarıya indiğini göreceksiniz.Şöyle bir aklımızda canlandıralım.Ben Bayram Namazlarına gittiğimde bırakın içeride yer bulamamayı dışarıda kılmak için altımıza serecek sedir bulamazdım.Yağmurlu olduğu halde o soğukta montumu çıkartıp seccade niyetine kullanırdım.Çoğu kişi yapardı bunu.Şimdi göreniniz var mı ? Camilerde çok rahat yer bulmak mümkün. Yine 3-5 sene önce ziyarete giderdik büyüklerimizin yanına herşey o kadar değişti ki önce büyüklerimiz büyük olduğunu unuttu bizde ziyaret edecek büyümüğüz yok dedik oturtuk.Az çok vardır yine gittiğimiz yerler ama eskiye göre oranla bunu görebileniniz var mı ? Gelen Misafirlerimize şeker ikram edip kolonya dökerdik ellerine şimdi ise bi sehpanın üzerinde duruyor istersen al teklif var ısrar yok usulü…Hep beraber kahvaltılar yapardık toplanıp bu adetimiz diğerlerine göre durumu daha iyi..1 yada 2 kişi eksik olur ama yinede tehlikede…Ya kapınıza gelen çocuklar onlar eskisi kadar sık geliyor mu ? Niye gelsin ki önceden en azından 2 şeker verilirdi şimdi ise kapılar hiç açılmıyor…Elinizi öpen çocuklara hala harçlık veriyormusunuz.Kısmen evet.Bu adetimizde diğerlerine göre iyi…Ama yinede tehlikede.Gördüğünüz gibi bunları kafamızda canlandırdığımızda soruyormuyuz adetlerimiz mi değişti yoks biz mi ? Bir Reklam filminde ” Nerde o eski bayramlar şimdikiler çok daha iyi ” denilmesi gibi.Kimi kandırıyoruz ? Sadece kendimizi……

ÇIKRIK

teacher07 | 02 April 2008 13:19

Herkes heyecan içinde bekleşiyordu. Genç yürekler coşku dolu, biraz da ürkek… Listeler asılmış dediler,kapılara yürdü herkes.Onlarca genç yürek; heyecanlı, meraklı , ürkek… Yarınları hazırlamaya başlayacak olan öğretmenler. Görev yapacak köy okullarını öğrenmek içindi heyecanları..Okullarını öğrenenler, haritaların başındaydı hemen. Yakın mı ? Uzak mı? Yolu var mı? Sorulara yanıt aranıyordu. Oradaki bir yetkili eğitimci (!) açıklamalar yapıyordu. O’na , senin işin zor be öğretmenim dedi…Genç yüreği burkuldu ama, yine de ters bir bakışla savuşturdu yetkiliyi. Gidecek, çalışacaktı hangi şartlarda olursa olsun.

hafifçe misafir olsak?

absence of mind | 06 December 2007 16:56

Hafifte son günlerde herkes kar topunun içine haylazca sıkıştırdığı taşları fırlatıyor birbirine.nerden baksam füzyon,fusion belki.ama eldeki anlarda bir kartpostal bu kadar mı buruk olur?..herkeste suç var,anı uzattık işte,oysa kaç şarkı söyledik birlikte..uzun süre tamir edilmek üzere kenarda tutulan ilişkilerden başka olmalıydı paylaşımımız,arkadaşlığımız..fake kokan insan ilişkileri hepimizi yoruyor,inşa ettiğimiz kuleler bir bir yıkılıyor..oysa hepimizden bir parça yok mu o kulelerde..ben yaklaşmak isterim patlarken bir kule daha..anlık öfkelerden doğan husumetimiz var.egolarımız var yazının içinde,kıstırıldıkça tepinen egolarımız..küfür var,küfüre verilen tepkiler,ettiği kadar küfürü zaten hayattan yiyenlerimiz var,bir de evinin beyzadesi olarak büyütülenlerimiz,herkesin ayrı bir geçmişi var işte,başka başka sebepleri,arkamıza çevirirsek bakışlarımızı,ilk günaha kadar gidebiliriz buradan..elma benim olsun diyen kadınlarımız var şimdilerde,elmayı yiyip ayıbını diğerine atan kadınlar var..armudun iyisini yiyen ayılarda var..ne diyeyim bin türlü varyasyon var,insan var türlü türlü…iyi yazılar yazmaya devam edelim.asıl söylemek istediklerim bunlar değildi sözü fazlaca uzattım.benim şimdi,tüm bu kavgalar öncesinde tasarladığım,kavgalardan sonra yazmayı daha çok istediğim bir şeyler var.ben hafife misafir olmak istiyorum efendim…aklıma gelenlerinizin kapısını çalacağım,şaka yollu cevaplar vereceğim sizler adına.bu esnada kimseyi kırmamaya dikkat edeceğim..latife amaçlı sözlerime lütfen aldırış göstermeyin,ve sonrasında eklediğiniz yorumlarda,ekleyecek olursanız,lütfen anlayışlı olunuz..
Ben aklıma gelen birkaç ismi yazacağım lütfen sizde kapısını çalmak istedikleriniz için bir iki tıklatın.Hafifçe misafir olsak kim ne derdi?
İlk olarak hafifin en değerli yazanından başlamak istiyorum.
@mefkud,bize güzel bir şiirle selam ederdi,ama ben o şiiri yazabilecek yeterlilikte olmadığım için kolaycılığa kaçıp bu işi sevgili mefkudun kendisine bırakıyorum.
@hafif uyku:’inan kalsın diğerleri geçebilir’.
@inan:muhtemelen yanlış adres vermiş olacaktır ama olurda evini bulursak,’sıraya geçin,ziktiklerim geçebilir.’diyebilir.böyle giderse sıranın başına da beni dikecektir.kendisi çok sevdiğim bir yazandır,dilerim en kısa zamanda hesabına kavuşur.
@kopanisti:hafif bu ziyaretinde….diye başlayan edebiyat derslerinden aşina olduğumuz bir yorumla bizi karşılayacaktır.bu kıvamda yorumlarıyla beni hep gülümseten bir yazanımızdır.
@zoey:onca insanı es geçip’,koop hoş geldin,ne haber’,derse hiç saşırmam,bu ikisinin birbirine ayrı bir sevgisi olduğunu tüm yorumlarda görüyorum
@suuguuurcan:’sahiden güzel miyim’ diye açabilir kapımızı. @bestloser dayanamaz cevap verir.’sahiden güzelsin’.bestloserın hiçte öle yakışıklı olmadığını gören suuguuurcaann öfkeyle sana değil,sahinden e sordum der..
@sahinden:’buyrun hoş geldiniz,bakın öyküde burda’ diyecektir..her odadan kabus gibi çıkan öykü yüzünden ziyaretimiz on dakikadan fazla sürmeyebilir.
@bestloser:’hoş geldiniz bende bir ahlaksız çay demlemişim ki sormayın,saatlerdir demleniyor bir kıvama gelemedi’ diyecektir.
@pillipati:’absence başlığımı getirdin mi’ diyebilir.kendisiyle aynı başlığı kullandığım için aramız bozulur gibi oldu ama şimdi bana kızmayacağından eminim..cinsiyetini dahi bilmiyorum ama dişi olduğunu düşünerekten,eğer bir gün bir araya gelebilirsek,ona kırmızı bir başlık hediye edeceğime sizlerin huzurunda söz veriyorum.
@shane,elinde bir bezle dikilip,ağız kenarınlarında ki salça izlerinden,üstümüze sıçrayan çamur izlerine kadar tüm lekeleri temizleyip,çoçukluğumuzdan kalma dağınıklığımızı düzenleyip bizi eve öyle alacaktır.en sonda ‘var mı silmediğim’,diye seslenebilir.
@koza68:ben sizi hafifçe gelecek sanmıştım,bir zez gelmiş diyebilir..diğer hafif üyeleri,saklandıkları yerden çıkıp süpriz diye bağırabilir.
@untouchable zen:’buyrun hoş geldiniz,bizde sayın kendimle sıkılmaya başlamıştık’diyebilir.
Adını anmadığım kimseler var,hatırladıkça yorumlarımda ekleyeceğim

Yanlışlıkla misafiriyle yattı!

maswey | 18 October 2007 09:30

Akıllara durgunluk veren bir olay. Kadın kocası yerine misafiriyle ilişkiye girdi.Malezya’da bir kadın, “kocası zannedip yanlışlıkla cinsel ilişkiye girdiği” misafirini, “kendisine tecavüz ettiği” iddiasıyla mahkemeye verdi.
Malezyada gerçekleşen bu olayın detaylarını buradan okuyabilirsiniz.